Sosyal Medya

Kürsü

Özlem Albayrak: CHP sosyolojisinde şaşmaz bir katılık ve durağanlık var

Özlem Albayrak- Yeni Şafak



AK Parti seçmenindeki deÄŸiÅŸimi deÄŸerlendirdikten sonra bugün de CHP seçmenindeki duraÄŸanlığa bakalım. Aslında bir sosyolojinin hiç deÄŸiÅŸmeden durması eÅŸyanın tabiatına aykırı; dolayısıyla CHP seçmenine de kesin bir hareketsizlik atfetmek yanlış olabilir; belki bu grubun gündelik hayatında; aile iliÅŸki biçiminde dönüÅŸümler, farklılaÅŸmalar yaÅŸanıyordur; ancak benim üzerinde durmak istediÄŸim, hareketsiz gibi gözüken siyasal oy davranışı ve ideolojik tutum.
 
Son yıllardaki seçim sonuçlarına bakarak varabileceÄŸimiz sonuç ÅŸu; CHP sosyolojisinde ÅŸaÅŸmaz bir katılık ve duraÄŸanlık var. Siyaset sahnesinde neredeyse 30 yıldır elle tutulur tek bir baÅŸarı gösterememiÅŸ partilerine ve o partinin kurmaylarına olan sadakatleri bence fenomen kavramını hak etme düzeyinde derin. Gezi olaylarından itibaren gizli açık ittifaklarla geniÅŸlemesine raÄŸmen, kemik CHP seçmeninin oranı aslında yüzde 25. Öylesine ilginç bir parti sadakati ki bu, bu sosyoloji, normal ÅŸartlarda “iç düÅŸman” olarak görülen Kürtleri temsil eden HDP’yle ittifak yapıldığında da, PYD-YPG’ye sempati gösterildiÄŸinde de, hatta PKK eskisi kadar “terörist” görülmediÄŸinde de partisini eleÅŸtirmedi. CHP seçmeni, FETÖ’cülerle kurulan ittifak karşısında da CHP’ye “cemaat görünümlü gerici yapılarla ne iÅŸimiz olabilir bizim” diye tepki koymadı. Koymadığı gibi, takiye konusunda partisiyle eÅŸgüdümlü davrandı. Medyada dindarlara ya da yabancılara düÅŸmanlık edilmedi. Bunları yapanlar elbette vardı, hem medyada, hem sokakta, sözgelimi bindiÄŸiniz otobüste, kullandığınız metroda, çarşıda, pazarda… Ama onlara da bir tür meczup gözüyle bakıldı ya da öyle bir süs verilerek yapılanların üstü örtüldü.
 
Bu sosyoloji asla sarsılmadı, yorulmadı, bıkmadı ve geri adım atmadı; her seçimde gidip oyunu CHP’ye verdi. 31 Mart’ta pek çok büyükÅŸehri az bir farkla da olsa alıp, bir parça özgüven kazanınca; Hakan Aygün gibiler “AKP kafayı geçersiz oylara taktı, çünkü AKP seçmeni cahil ve oyunu kullanmayı beceremiyor” gibi haddini bilmez, terbiye sınırlarını aÅŸan laflarla ortaya çıkmaya baÅŸladı bile, Kur’an-ı Kerim’i öpüp başına koyarak göreve baÅŸlayan belediye baÅŸkanları, belediyenin aralarında Suriyeli mültecilerin de olduÄŸun yoksullara dağıtılan yemeÄŸi keserek iÅŸe baÅŸladılar bile… Devamı da gelecektir.
 
Cehalet nedir; fikir deÄŸiÅŸtirip, kendi partisi dışında bir partiye oy vermektense ölmeyi tercih edecek, mıh gibi gidip CHP’ye oy veren birinin AK Parti seçmenine “koyunlar” demesi ne derece akıl kârıdır; sorularının cevabını okura bırakıyorum.
 
CHP sosyolojisine dönersek; manipüle edilmeye çok açık ve meyilli, CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde, oy verdikleri adayın kaçırıldığını düÅŸünebilecek denli komploya yatkın bu grubun söylentilerden, tahrifatlardan, tuhaf iddialardan çok kolay etkilenen ortak psikolojisini açıklayacak tek argüman, kaybetmenin kederle karışmış hırsı deÄŸil. Yıllar boyunca “oylar çalınıyor” diye ortalığı birbirine katan bu grubun, 31 Mart seçimlerinde en az 10 bin oyun CHP lehine çalındığı anlaşıldığında havaya bakarak ıslık çalmaya baÅŸlamaları gösteriyor ki, kimse o kadar da masum deÄŸil.
 
Bu sosyolojinin, “ErdoÄŸan gitsin de nasıl giderse gitsin, ErdoÄŸan iktidardan insin de ne olursa olsun” ÅŸeklinde formüle edilebilecek bir motivasyonları var ve bunu sebebi de kırılamayan zihni paradigma; taÅŸ kesilmiÅŸ Kemalist mitler.
 
Sözün özü; din dünyevileÅŸtikçe, Atatürk ve onun ismi çerçevesinde kurulan sembol ve simgelerin, anlatı ve efsanelerin uhrevileÅŸmesi sözkonusu. Mesele yani, yerinden edilmiÅŸ dinsel “Tanrı”ya karşı; icat edilmiÅŸ seküler “Tanrı”nın konması. Yoksa Özdil’in sadece kutsallaÅŸtırılmış söylencelere ve efsaneleÅŸtirilmiÅŸ mitlere dayanan, kaynaksız, dipnotsuz Atatürk kitabına 2500 lira nasıl verirdi ki insanlar? Verdiler, çünkü o, dinsel bir kitaptı.
 
Kemalizm de tıpkı diÄŸerleri gibi maÄŸlup edilmesi gereken düÅŸmanların yaratıldığı bir ideoloji. Ve bugün bu düÅŸmanlığın tek hedefi ErdoÄŸan. Bu ideolojinin takipçilerinin siyasal belleÄŸine kazınmış endiÅŸelerinin, kin ve intikam duygularının, yeniden politize edilmiÅŸ geleneksel korkularının tek hedefi de ErdoÄŸan. Türkiye KurtuluÅŸ Savaşı’nı Yunanlılar’a karşı kazandı, ama bugünün CHP sosyolojisi yeni “düÅŸmana” karşı öylesine güdülenmiÅŸ durumda ki, Yunanlılara, Ä°ngilizlere, Fransızlara bayılıyor ama Çanakkale’yi ErdoÄŸan’a karşı kazanmış gibi davranıyor. Çünkü onları konsolide edecek ortak bir “düÅŸmanlaÅŸtırma” hedefine ihtiyaç var, dehumanize edilerek “canavarlaÅŸtırılan” bu özne de ErdoÄŸan oluyor.
 
Bu ortak bir anksiyete hali, akıl deÄŸil inanç tarafından domine edilen bir karşıt olma durumu. “Åžimdi buradan çıkıp Balıkesir’e uÄŸramadan kıyı ÅŸeridinden gidersem hiç AK Parti belediyesi görmeden Antalya’ya varacak mıyım?” diye sevinçle soran sosyal medya kullanıcısına, “geçeceÄŸin o duble yolları ErdoÄŸan yaptı” deseniz de faydası olmaz oysa. Zira, o kiÅŸinin gerçeklerle de, akılla da iÅŸi yoktur, o artık inancın alanındadır.
 
Bu yolla ÅŸiddet (gezi) meÅŸrulaÅŸtırılır, yalan (oylarımızı çalıyorlar) meÅŸrulaÅŸtırılır, ahlaki deÄŸerlerin aşınması (medyadaki yalanlar) meÅŸrulaÅŸtırılır. Abartılı ve hak edilmemiÅŸ nefretin yöneltildiÄŸi hedef sayesinde saflar sıklaÅŸtırılır, “biz” duygusu oluÅŸturulur ve nefret katsayısının arttığı ölçüde, her türlü kaybetmeye raÄŸmen özgüven tazelenir…
 
Ä°yi ki ErdoÄŸan var deÄŸil mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.