Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Akif Emre'nin arşivinden: Malcolm X haklıydı Firavunlar siyah deriliydi

Ç ince altyazılı bir Malcolm X belgeseli. Tamamı orijinal siyah -beyaz çekimlerden oluşan uzunca bir belgesel üniversitede kalabalık bir izleyici kitlesine gösteriliyor. Malcolm''un Afrika gezisinden görüntüler hayli ilginç. Mısır''da deve üstünde piramitleri gezişini gösteren kareler... Piramitleri yapanlar diyor Malcolm, siyahlardı...Firavun medeniyetini siyah insanlar kurmuştu.



1996, KAHİRE
 
Gerçek bir Mısırlı''yı diğer insanlardan ayıran en önemli fiziksel özellik ayaklarındaki farklılıkmış. Mısırlı Araplar''ın ya da Araplaşmış yerli Mısırlılar''ın ayak başparmaklarının yanındaki ikinci parmakları diğer ayak parmaklarından farkedilir biçimde daha uzun oluyor.
 
Devenin üstünde, çölün ortasındaki bu hafif yükseklikten karşımdaki devasa piramitleri seyrediyorum. Sanki az önce olanca devinimi, gürültüsü ve karmaşasıyla dünyanın en kalabalık,en renkli, en çelişik şehirlerinden birinin içinden sıyrılıp gelen ben değilmişim gibi; etrafım alabildiğine sessiz. Çöl, pramit ve sfenks... Nil ve Firavun... Mısır''ın şiddetini üzerinde her an hissettiği en önemli dünyevilik sembolleri. Biri inkarın şiddetini, diğeri bereket ve lutfun bitimsizliğini simgeliyor. Nil olmadan nasıl Mısır''da hayat düşünülemezse piramitler yok sayılarak da Mısır ve Mısırlı tanımlanamaz. İnkarın şiddetinden imanın aydınlığı tezahür etmiş Mısır toplumunda. İşte şu piramitlerin hemen yan tarfında Ali Şeriati''nin o heyecanlı uslubuyla anlattığı, piramitlerin yapımında çalışırken can veren kölelerin, kendi deyimiyle mustazafların cesetleri yatıyor; kimsenin dikkatini çekmeyen isimsiz mağdurları Firavun Medeniyeti''nin...
 
D.Washington''nun oynadığı Malcolm X filmindeki sahneler hemen aklıma geliyor. Siyah beyaz belgeslinden eklemlenen o, CIA ajanlarınca takip edilişini gösteren sahne tam buradan, bu açıdan çekilmiş olmalı. Malcolm X, tıpkı, şimdi benim bindiğim gibi buradan deveyle piramitlere doğru ilerlerken arkadan iki CIA ajanının takip edişi ve her hareketini küçük bir kameralarıyla filme alışları...
 
Sabah güneşi arkamızdan vuruyor ve düzgün kumlarda upuzun gölgelerimiz uzanıp gidiyor. Piramitlerin devasa haşmeti karşısında irkilmemek mümkün değil. Bu görkemli taş üçgenin çölün ortasında, çöl fırtınalarına karşı direndiği gibi, tarihin zaman ve mekanı aşındıran, karşı konulmaz etkisine binlerce yıl karşı koyuşu, ayakta kalışı hayret uyandırıyor. Ama birer taş yığını olarak tüm heybetine rağmen hiçbir ölümsüzlük çağrışımı uyandırmıyor bende. Sonsuzluğun gölgesi düşmüyor. Gözüm bu toz perdesini aralamak istercesine piramitleri aşıp, hemen çölün o muhteşem sessizliğine doğru kayıyor. Çöl, hep sonsuzluğu çağrıştırmıştır bende.
 
Ayrılma vakti geldiğinde sfenklerin ayak parmaklarına dikkatlice bakıyorum. Başparmağın yanındaki parmağın belirgin biçimde diğerlerinden uzun olduğunu görüyorum.
 
1997, HARTUM
 
Nil boyunca kuzeye doğru yol alıyoruz. Nil Vadisi alabildiğine yeşil. Sudan''ın bilinen çöl ortamıyla o kadar uzak ve çelişik bir görünüm sergiliyor ki, sanki bir an için başka coğrafyada olduğunuzu düşündürüyor. Hele Mavi ve Beyaz Nil''in bir fil hortumu şeklini alarak birleştiği Hartum''un etrafı çöl sarısını unutturan bir yeşile bürünüyor.
 
Üç saati aşkın bir süre katettiğimiz yol bittiğinde neredeyse ikindi vakti olmuştu bile. Nil''den epey uzaklaştık ama hâlâ Nil Vadisi''nin yeşilliğini görebiliyoruz. Vadiye göre daha yüksekçe bir yerde arabalardan iniyoruz. Kum tepelerine doğru yürüyüş başlıyor.
 
Ve piramitlerin bulunduğu kum tepesine varıyoruz.. Mısır''dan, Kahire''den binlerce kilometre uzakta piramitlere rastlamak müthiş bir şey. Mısır piramitlerine göre çok daha küçük ve gelişmemiş. Piramit medeniyetinin ilk habercileri oldukları her hallerinden belli. Değişik şekil ve ebatta onlarca piramit birarada, bir tür mezarlık izlenimi veriyor. Bir kısmının arkeolojik kazı için tepeleri açılmış, uç kısımları kesik ...19. yüzyılın ikinci yarısında Alman arkeologlar burada kazı yapmışlar; kazı çalışması sırasında da bazı piramitleri tahrip etmişler.
 
Şöyle bir bakıyorum...Ve ani kararla piramitlerden birine tırmanmaya başlıyorum. Refakatçimizin inmem için uyarılarına aldırmadan tırmanıyorum; taşlar basamak gibi olduğundan tırmanması kolay oluyor. Tek düşündüğüm şey inişin nasıl olacağı.
 
Gözalabildiğine kumların çevrelediği, sonsuzluk düşüncesini çağrıştıran çöle bakıyorum piramidin üstünden. Güneş batmak üzere artık. Demek ki Firavunlar Sudan''dan Nil vadisini takip ederek kuzeye, Mısır''a doğru ilerlemişler.
 
Malcolım X''in tezi şimdi gerçeklik kazanıyor: Firavunlar siyah deriliydi. Acaba Malcolm, Ali Şeriati''nin bahsettiği, kölelerin gömülü olduğu çukuru görseydi Firavunlar''ın siyah derili olmasıyla övünür müydü?
 
Ömrünün sonuna kadar hakikat arayışında tam bir samimiyet sergileyen Malcolm, bu gerçeği bilseydi belki siyahlar adına utanırdı bile. Şehid edilmeden hemen önce, hac dönüşü, o kısa dönemde bunu farketmişti zaten. Deriyi ve rengi çoktan aşmıştı; ve bunun için de şehid edilmişti Malcol X.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.