Sosyal Medya

Kürsü

Mustafa Kutlu: Sanat nedir?

Mustafa Kutlu- Yeni Åžafak



Sanat kâinatın âhengine katılmaktır. Ä°ÅŸte ben de onlarca sanat tarifine bir tarif ilave etmiÅŸ oldum. Sürç-i lisan eder isem affola.
 
Kâinatın âhengi malumdur. Gün doÄŸuyor, batıyor; kuÅŸlar uçuyor, rüzgâr esiyor, dünya dönüyor, mevsimler birbiri peÅŸisıra gelip gidiyor. Gören gözler, duyan kulaklar, hisseden kalpler çiçeklerin renginde, suların sesinde, daÄŸların heybetinde, kelebeÄŸin kısacık ömründe, örümceÄŸin ağında, Cenab-ı Hakk’ın yarattığı her ÅŸeyde bu âhengi bulabilir.
 
Lâkin iÅŸin künhüne varması mümkün deÄŸildir. Atomun elektronları belki dünyanın bilinen kısmından daha fazla meçhulatı saklıyordur. Rabbin veli kullarına elbette âÅŸikârdır.
 
EÅŸref-i mahlukat olan insan güzel bir iÅŸ yaparak mevcut güzelliÄŸe iÅŸtirak eder. Bu sadece ona tanınmış bir imtiyazdır. (Gül açar, bülbül öter, örümcek ağını örer ama herhalde sadece insanoÄŸlu yaptığı iÅŸin ÅŸuuruna erer) Cenab-ı Hakk’ın koyduÄŸu nizama yaklaÅŸmak, ona dokunmak, ona uymak Yaradan’ın rızasını kazanmaktır. Hududullah’a riayettir.
 
Bu eylem eskiyi yıkarak, karşı çıkarak var olanı bir baÅŸka biçimde yeniden inÅŸa ederek pek çok yoldan ulaşılan bir menzildir. Yapıcılığı veya yıkıcılığı böyle yüce bir hedefe baÄŸlamaksızın sanatçının “ben, ben” diye çırpınması çocukçadır.
 
Sanatçıya yüce bir makam verilmesi, onun takdîs edilmesi, deha mertebesine çıkarılması pagan âdetlerindendir.
 
Sanatçı eylemi ile kuÅŸların sesine, suların şırıltısına, rüzgârın uÄŸultusuna, bulutun rengine, denizin dalgasına ne kadar yaklaşıyorsa; bu hamleyi bir iman ateÅŸi, gözyaÅŸları ile ıslanan bir aÅŸk ile yapıyorsa o kadar yol alır. Yolun sonu bizi “din” ile buluÅŸturur. “Dua” ile buluÅŸturur. Bu menzile ulaÅŸanların söz ile, naÄŸme ile, renkle, biçimle iÅŸleri olmaz. Onlar artık vecd denizinde yüzmektedir.
 
“Bana seni gerek seni” diyen âşık, daÄŸlar ile taÅŸlar ile, seherdeki kuÅŸlar ile kâinatın tesbihatına katılmıştır.
 
Bu hamle onu sözden söze, besteden besteye, renkten renge fırlatır. Yenilik, hareket, isyan, uysallık budur. Bu hem aczin hem iÅŸtiyakın ifadesidir. Sanat yolcuları her adımlarında bir mertebe daha yücelir, mesafe aldıkça var olur, var oldukça bir “hiç” olduklarının ÅŸuuruna varırlar. Bu “hiçlik kadehi” hidayet ile, inayet ile, rahmet ile dolarsa “varlık” kazanır.
 
Gül dikeni ile varolmaktadır.
 
Sanat yolunun hem rahmanî, hem ÅŸeytanî-nefsanî boyutları vardır. Tıpkı rüya gibi.
 
Ä°nsanoÄŸlu yapıp-etmeleri ile eÅŸref-i mahlukat olacağı gibi, esfel-i safilin’e de yuvarlanabilir. Yusuf’un kuyusu ile Babil’in kuyusu bir deÄŸildir.
 
Kainatın âhenginde gizlenen hikmeti keÅŸfedenler Yusuf’un kuyusundan çıkıp, Mısır’a sultan olanlardır. Sultanlık “dünyevî” kaldıkça ferde faydası olmaz. Sanat hakikate giden yolda bizi karlı daÄŸlardan aşırabilecek, kızgın çöllerden geçirebilecek bir binek olabilir. O kadar.
 
Ancak bu mühim bir vasıta, vasıflı bir anahtardır. Felsefeyi bitirip sanat kapısını açanlar, kainatın âhengi ile kanatlanır ve hakikate doÄŸru uçarlar.
 
Ritim duygusu anahtarın özünü verir. Tarikat âyin ve zikirlerinde, namazda, hacda, tavafta bu ritim duygusu bize eÅŸlik etmektedir. (Mimarîde, musıkîde, ÅŸiirde).
 
Ritme ayak uydurmak halkaya katılmaktır.
 
Başını taÅŸtan taÅŸa vurarak akan sular gibi “Allah, Allah” diyerek coÅŸmak; veya sessizliÄŸin sesini dinlercesine hareketten kesilip secdeye kapanmaktır. Kainatın âhengi binlerce dereciÄŸin kendi türküsünü söyleyerek çaÄŸlayıp, gelip, ummana dökülmesi orada sessizliÄŸin içine gömülmesidir.
 
Evet sanat bizi coÅŸturabilecek bir eylemdir. Rabbimiz’e dua edelim bu coÅŸkunluk nefsin eseri olmasın, bizi nefse esir etmesin. Åžeytanın ÅŸerrinden O’na sığınalım. Korku ve ümit arasında olalım. Sanatı bir kibir, bir övünç, bir üstünlük deÄŸil, tavazu vesilesi kılalım. Bir taÅŸçı ustası, kilim dokuyan bir köylü kızı, bir ressam, bir yazar ile; tırpanı her savuruÅŸunda “Allah” diyen bir rençber arasında fark yok.
 
Fark sadece takva sahipleri ile diÄŸerleri arasındadır. “Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu” hikmetini bir de kainatın âhengi ile sanat eseri arasında kurulacak iliÅŸki açısından yorumlayalım.
 
Åžunu unutmayalım: Sabahın seherinde öten bülbül de bizi aÄŸlatabilir, usulüne uygun okunan ezan sesi de.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.