Güncel
Süleyman Seyfi Öğün: İmamoğlu’nun liderliğini ilân etmek için vakit hayli erken
Follow @dusuncemektebi2
Süleyman Seyfi Öğün- Yeni Şafak
Siyâsal liderliÄŸin tuhaf bir niteliÄŸi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Bir liderin doÄŸuÅŸu ve yükseliÅŸi, boÅŸluklara isâbet eden süreçlerin eseri olarak tecelli ediyor. CHP’nin, uzun zamandır bir liderlik krizi yaÅŸadığı âÅŸikâr. Ä°smet PaÅŸa ve Bülent Ecevit’ten sonra CHP’nin sayısız “baÅŸkanı” oldu; ama bir “lideri” olmadı. Kim olabilirdi ki? Necdet Calp, Cezmi Kartay, Aydın Güven Gürkan, Murat Karayalçın, Altan Öymen mi? Bu isimleri bugün kim hatırlıyor? Hâlbuki ÅŸöyle, böyle ; ÅŸu kadarlığına veyâ bu kadarlığına bu isimler CHP’nin baÅŸkanlık koltuÄŸuna oturdular. Ama lider olamadılar. Deniz Baykal, bu isimler arasında en iddialı olanlardandı. Ama o da lider olamadı.
Bir liderin doÄŸuÅŸu, evvelâ kendi partisini yeniden yapılandıracak etkili bir doktrin deÄŸiÅŸikliÄŸi iddiası ile tecelli eder. Ama bu da kâfi deÄŸildir. Bu doktrinin, bir “boÅŸluk” ve bunu ifâde eden toplumsal bir “arayış” ile eÅŸlenmesi gerekir. Pek de demokratik düÅŸünmeyen Mosca ve Pareto gibi, “Elit Dolaşımı” konusunda fikir ileri sürmüÅŸ düÅŸünürlerin bahsettikleri sürecin, demokratik arkaplânındaki gerçeklik budur.
Siyâsal liderliÄŸin siyâsal “kodamanlık” ile bir alâkası olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. Tam aksine “liderlik”, siyâsal “kodamanlıkların” aşıldığı yerde zuhûr eder . Bu biraz da bilinmezlikler, sürprizlerle yüklü bir süreçtir. 1960 sonrası DP’nin devâmı adına kurulan partinin liderliÄŸi için ne kodaman adlar geçiyordu. Ama hiç kimsenin beklemediÄŸi bir isim, Süleyman Demirel aradan sıyrılıverdi. 1980 sonrasında kim, o güne kadar teknisyenlik seviyesinde çalışmış Turgut Özal’ın bir lider olarak yükseleceÄŸine inanırdı ki? Kim dindar saÄŸ’ın karizmatik Necmeddin Erbakan’ın yerini, “muhafazakâr demokratlık” doktrini üzerinden genç Tayyip ErdoÄŸan’ın alacağını kestirebilirdi?
Tayyip ErdoÄŸan’ın Necmeddin Erbakan karşısındaki konumu Ä°smet PaÅŸa karşısında Bülent Ecevit’in konumuna benziyordu. Ecevit, Ä°smet PaÅŸa’nın başını çektiÄŸi kodaman ağını parçalayarak lider oldu. Ne Turhan FeyzioÄŸlu, ne Mustafa Satır gibi “ağır toplar” bu dönüÅŸüme mâni olabildi. Ecevit partide ciddî bir doktrin deÄŸiÅŸimine gitti. Türk siyâsal hayâtını da uzun bir zaman boyunca etkiledi. Ama ÅŸu yaman çeliÅŸki de unutulmamalıdır: Siyâsal kodamanlığın ağı içinde yer alan ve kendilerine zaman zaman “siyâset esnafı” da denilen ve partinin vasatlarını temsil eden hizipler, ağır topların tasfiyesinden sonra boÅŸ durmazlar. Yeni liderin etrafında biraraya gelirler ve onu kötürümleÅŸtirmek için ellerinden geleni ardlarına koymazlar. Ecevit için, bir aÅŸamadan sonra iflâh olmaz bir CHP antipatisine dönüÅŸen ve yeni bir siyâsal parti kurma kararı almasına yol açan da bu konuda yaÅŸadığı ağır bir bıkkınlıktı. Ama kaçarı yok, yeni partisinde de , trajik bir biçimde aynı ÅŸeyler başına geldi. Ne tuhaf deÄŸil mi? Bir lideri ayaÄŸa kaldıranlarla, onu aÅŸağı çekenler farklı deÄŸildi. Liderin yırtarak çıktığı aÄŸ, zaman içinde kendisini tâmir edip, lideri kuÅŸatmayı baÅŸarıyordu.
CHP’ye dönelim: Lider boÅŸluÄŸunu doldurmak için ortaya çıkan çok sayıda atak oldu. Yakın zamanda bunun en ihtiraslı iki misâlini gördük. Mustafa Sarıgül ve Muharrem Ä°nce. Mustafa Sarıgül ,Turgut Özal’dan mülhem “yumuÅŸak” bir popülist söylemle, Muharrem Ä°nce ise tam aksine 1970’lerin havasını estiren “sert “ bir “paternalist” söylemle lider olmak istedi. Mustafa Sarıgül’ün hesaplı ve inandırıcı olmayan popülizmi eridi. Muharrem Ä°nce’nin hesapsız sert söylemi ise, karşısından ondan daha kuvvetli olan ErdoÄŸan paternalizmini buldu ve kuru bir dal gibi kırıldı.
31 Mart vesilesiyle CHP’nin yaÅŸadığı ve her CHP’linin derinden, kahrolarak hissettiÄŸi liderlik boÅŸluÄŸunu doldurmaya aday yeni bir isim türedi: Ekrem Ä°mamoÄŸlu. Her ne kadar seçim neticeleri netleÅŸmemiÅŸ olsa da, CHP’li arkadaÅŸlarımdan edindiÄŸim izlenim; Ekrem Ä°mamoÄŸlu’ya sâdece Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı olarak deÄŸil; geleceÄŸin CHP lideri ; hattâ 2023’ün CumhurbaÅŸkanı adayı olarak bakılıyor. Ä°mamoÄŸlu’nun arkasındaki rüzgâr anti-ErdoÄŸan rüzgârı. Bu rüzgârın jeneratörleri çok farklı. Dolayısıyla aynı hızla eseceÄŸinin garantisi yok. Ä°mamoÄŸlu bu aÅŸamada Sarıgül ve Ä°nce’nin sentezi olarak duruyor. YumuÅŸak ve dengeli bir söylem kullanmaya çalışarak Sarıgül’ün plâstik popülizmini daha inandırıcı bir çizgiye taşıyor. DiÄŸer taraftan da, seçim gecesi, tıpkı Ä°nce’nin Yalova seçimlerinde gösterdiÄŸi “takipçiliÄŸi” göstererek puan topluyor.
EÄŸer liderliÄŸe soyunuyorsa,Ä°mamoÄŸlu’nun önünde çok engel var. Anıtkabir ve Eyüp Sultan ziyâretleriyle idâre edilemeyecek kadar zor bir süreç bu. En büyük zaafı çekirdekten bir CHP’li olmaması. Ä°mamoÄŸlu’ya “ErdoÄŸan’dan kurtulma“ psikozuyla hatırı sayılır bir destek gelmiÅŸ olması, kendisine biçilen rolün sınırlarına iÅŸâret ediyor. EÄŸer çıtayı yükseltirse zaafı belirginleÅŸecek. Kendisine muhafazakâr geçmiÅŸi nedeniyle en fazla tepki bizzat CHP’den gelecek. Hâsılı, CHP’nin “içinden” gelerek “CHP liderliÄŸini almak” deÄŸil onu bekleyen. O, evvelâ , bir “siyâsal devÅŸirme “olarak “CHP’yi almak” zorunda. Kolay iÅŸ deÄŸil..
Ekrem Ä°mamoÄŸlu bir mahallî seçim tecrübesi geçirdi. EÄŸer, itiraz süreçleri neticesinde tablo deÄŸiÅŸirse mazlum rolüne bürünerek siyâsal sermâyesini arttırmaya çalışacağını kestirebiliriz. EÄŸer tablo deÄŸiÅŸmez ve Belediye BaÅŸkanlığına eriÅŸirse gösterceÄŸi performans tabiî ki geleceÄŸini belirleyecek. BaÅŸarısız bile olsa ÅŸöyle bir avantajı da var: AK Parti’nin Belediye Meclisi’ndeki çoÄŸunluÄŸunu dâima kendisini “engelleyen” bir unsur olarak lânse edebilecektir. Ama bu avantajın, kendisini savunma pozisyonuna sokacağı için etkisinin sınırlı kalacağını ve onu büyütmeyeceÄŸini düÅŸünüyorum. DiÄŸer taraftan bindiÄŸi siyâsal “dolmuÅŸ” içinde gelecek yaÄŸmacı taleplerle baÅŸa gelmek Ä°mamoÄŸlu’nun bir diÄŸer handikapı olacaktır. Hâsılı iÅŸi çok, ama çok zor. GöreceÄŸiz… Her hâl-ü kârda Ä°mamoÄŸlu’nun liderliÄŸini ilân etmek için vakit hayli erken..
Henüz yorum yapılmamış.