Sosyal Medya

Kürsü

Leyla İpekçi: Muhafazakâr kesimin gençleri neye muhalefet ediyor?

Leyla İpekçi- Yeni Şafak



Åžimdi siyasi tartışmalar süredursun olayların hayatımıza, gündelik iliÅŸkilerimize ve kendimize atfettiÄŸimiz deÄŸerlere yansıma biçimi her zamanki gibi tabir edilmeyi bekliyor.
 
Biliyorsunuz, muhafazakâr kesimin belli bir yaÅŸ haddini doldurmuÅŸ kanaat önderleri tarafından genç nesillerin ateist-deist olmaya baÅŸlaması kaba bir genellemeyle reddedilmekte ve bu söylemlerin ithal bir bölücü faaliyet, bir tür fitne olduÄŸu iddia edilmekteydi. Elbette istismara çok müsait olan bu tarz söylemlerin bir biçimde muhakkak içte ve dışta çatıştırma moderatörleri tarafından kullanıldığı bir gerçektir.
 
Lakin toplumun görünür görünmez dehlizlerinde, açık-kapalı gözeneklerinde hep birlikte yaÅŸantımızı oluÅŸturan bir akıp gidiÅŸ var. Her engele raÄŸmen capcanlı devam eden bir izlek. Bir ruh. Sosyolojinin, siyasetin analizlerine sığdırılamayan bir sır.
 
Siyasi tartışmaları vesile ederek durmadan yazdığımız bazı gözlemlerin iç yüzüne bir kere daha eÄŸilmeye çalışalım o halde. Ne görüyoruz anda? Muhafazakâr kesimin gençleri tarafından hiçbir ÅŸekilde kabul görmeyen, ısrarla itiraza ve tepkiye yol açan bir muhafazakâr söylem ve tavırlar bütünlüÄŸü.
 
Kendilerini muhalif olarak konumlamak için olmadık savrulmalarla tutunacak bir yer arıyor bugün gençler. Biz onların bu savruluÅŸuna bakarak inanç temelinde bir sınırlama ile analiz yapıyoruz ve ateizm-deizm diye eleÅŸtirip geçiÅŸtiriyoruz, böyle yaparken gerçeÄŸin tabiri giderek kayıyor elimizden.
 
Zira muhafazakâr kesimde genç nesillerin muhalif tutumu; inanç tıkanıklığından veya Ä°slâmî itikatlarının zayıf olmasından ibaret deÄŸil. Çok daha fazla anlaşılmaya, tabir edilmeye muhtaç. Elbette gençlere de söyleyecek çok ÅŸey var ama bu yazıda onlar nesne.
 
***
 
Muhafazakâr kesimin gençleri bugün kendilerini tektip zihinsel bir altyapıya hapsetmeye çalışan ana-babalarının söylemlerine karşı derin bir hoÅŸnutsuzluk içindeler ve temelden karşı çıkma eÄŸilimi taşıyorlar. Hayat saniyelerle deÄŸiÅŸirken belli kalıplara bürünmüÅŸ ve tornadan çıkmış bir yaÅŸam ideolojisini farz olarak kendilerine yamamaya çalışan dinî kanaat önderlerine karşı da önlenemez bir itiraz içindeler.
 
Ä°slâm’ı; kalbinde canlı ve yaÅŸanan bir edep-erkân üzere veya davranışlara sirayet etmiÅŸ bir üslup, bir âdap, bir tevhid hakikati üzere görenlerin sosyolojisi yapılamaz muhakkak. Ama misal kravat takmayı mübah bulmayan, dini ÅŸekilsel gündelik olaylara indirgeyen selefi zihniyet yüzünden bugün tevhid kültürümüzün aÅŸk ve irfan zevkinden, birikiminden öylesine uzak, öylesine hadım edici bir din algısı içine sıkıştı kaldı gençler.
 
Ä°slâmî ölçü ulusal yasalarla baÅŸ etmekte yetersiz ise kravat takmaya, ÅŸarkı söylemeye kadar hayatı kuÅŸatmıyorsa evrensellik iddiası nerede diye soran gençler tanıdım. Riyakârlık, gösteriÅŸ, kibir ve haset gibi özelliklerini eleÅŸtiriyorlardı dindar olarak tanıdıkları büyüklerinin.
 
Bu gençleri ateist-deist diye suçlayanlar dönüp ne zaman kendi nefislerini Müslüman edip etmediklerini sorgulayıp, muhasebe yapmaya baÅŸlayacaklar bilmiyorum.
 
Hatta dinin hakikatine dair aÅŸk ve irfan ile gönüllere ilham veren sanat eserlerini icra etme eÄŸiliminde olan bir gençlik eÄŸer hiç kalmadıysa, bunun suçunu kendi kulaktan dolma dini önyargılarında, nefislerinde kemâl bulmamış tavırlarında aramalı büyükler. Yoksa yine gençleri günah keçisi olarak görmeye devam ederlerse, yakında Ä°slâm adına dünyaya sunacak bir evrensel deÄŸerimiz kalmayacak. Daha doÄŸrusu bunun ne olduÄŸunu ifade ederken ispat edebilen kimse kalmayacak!
 
Daha yeni yurtdışında bir resmi yetkili ÅŸöyle dedi bana: “Yunus Emre, Mevlânâ, Ä°bn Arabî filan diyorlar, sufî ÅŸiirinden bahsediyorlar. Yok mu ÅŸunları böyle birkaç cümleyle yabancılara anlatacak bir el kitabı?”
 
***
 
El kitabına ve birkaç cümleye indirgenen koskoca bir gönül medeniyetinden bugüne kalan bu mudur beyler, bayanlar? Bırakın gençleri suçlamayı. Bir zanaat, bir sanat, bir icra meÅŸk etmek üzere usta-çırak iliÅŸkisinde çile ve sabır ile eÄŸitilmeye talip olan gençler kaldıysa onlara verecek neyiniz var?
 
Bu küresel sığ dilin içinde yetiÅŸmiÅŸ, medya tarafından eÄŸitilmiÅŸ gençleri bu ÅŸekilde suçlu ilân ettikçe onları feministlerin çoktan terk ettiÄŸi bir demode ilk dönem feminizmine, komünistlerin çoktan terk ettiÄŸi bir ölü komünizme ittiÄŸinizin farkında mısınız?
 
***
 
Gençlerin canlı tatbikatını göremedikleri ama sırf alıntılarla öÄŸretilen dinî aktarımlardan ve tahakküm dolu vaazlardan son derece usandığını görmüyor musunuz?
 
Åžekilsel ve çok sığ düzeydeki itikadî tartışmalardan, zihinlerini rehin almaya kalkışan siyasallaÅŸmış dini ideolojilerden, maÄŸduriyetle sentezlenmiÅŸ bir tür “artık sıra bizde” hırsından ve liyakatsiz davranan riyakâr yetkililerden fena halde ikrah etmiÅŸ durumdalar. Görmüyor musunuz?
 
Dini bütün elemanların sayısı veya belli cemaatlerin kontenjanı devletin kademelerinde yer iÅŸgal etmeye baÅŸlayınca din kemâle ermiÅŸ olmuyor, aÅŸk ve irfan seviyemiz artış göstermiyor. Toplumu diriltecek kâmil insan ise hiç yetiÅŸmiÅŸ olmuyor. Gençler sizin görmezden geldiÄŸiniz bu gerçeÄŸin içine doÄŸdular, farkında deÄŸil misiniz?
 
***
 
Evet, eski dönemlerin vesayetini, katliamlarını, kanlı provokasyonlarını, devlet içindeki devlet çekiÅŸmelerini, meçhul cinayetlerini filan hiç yaÅŸamamış bugünün gençleri teröre aÅŸinalar ama terörün azmettirici kuvvelerine hiç aÅŸina deÄŸiller. Zaafları haklılıkları üzerinden vuruyor onları.
 
15 Temmuz’daki kenetlenme, mayamızdaki o büyük sır muhakkak gönülden gönüle paylaşılıp duruyor, lakin bu bahsettiÄŸim maneviyat ihtiyacının bugün sosyolojik görüntüye hapsolmuÅŸ din algısı ile uzaktan yakından iliÅŸkisi yok.
 
Ä°mdi güdümlenmiÅŸ, kalıba dökülmüÅŸ hiçbir düÅŸünce biçimiyle, hiçbir hayat tarzıyla zapt edilemeyecek olan medya ve sosyal medya ehli gençlerin gerçek bir muhalif duruÅŸ sergilemeleri için onların hayatı ve toplumu sevmelerine, geniÅŸlemelerine, itiraz noktalarını algılamaya acilen ihtiyaç var.
 
Yoksa nefret ve düÅŸmanlıkla dolu hale geldikleri ölçüde terör örgütlerinin, ihanet ÅŸebekelerinin gönüllü elemanı olabiliyorlar! Yazık deÄŸil mi? Önceki muhalif nesiller ataerkil düzene baÅŸkaldırarak özgürlük savaÅŸçısı solcular olarak daÄŸa yollanır, bir iki yıl içerisinde cesetleri gelirdi. Daha kaç nesil? Hangi görüÅŸten, hangi yaÅŸam tarzından olursa olsun buna izin vermenin vebali giderek ağırlaşıyor mu hepimiz için?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.