Sosyal Medya

Binali Bey'i beş bin, on bin, on beş bin oyun hesabını yapacak konuma düşürmemeliydik

"Bundan sonra seçim sonuçları değişse bile benim için bir kıymetiharbiyesi yoktur" dedim diye, beni okuyan veya bana inanan arkadaşlar isyan ediyor.



Süleyman Özışık - Türkiye Gazetesi
Ben galiba kendimi, derdimi anlatamıyorum. Oysa söylediÄŸim ÅŸey o kadar net ki...
"Benim inandığım dava bu duruma düÅŸmemeli, düÅŸürülmemeliydi" diyorum. "Binali Bey'i beÅŸ bin, on bin, on beÅŸ bin oyun hesabını yapacak konuma düÅŸürmemeliydik. Çalınan oylara raÄŸmen Binali Bey ezip geçmeli ve tarihî bir fark atmalıydı. Bu aÅŸamadan sonra 5 bin, on bin oy farkıyla kazanılması beni kesmez, mutlu etmez" diyorum.
Ve bence hiç kimse böyle bir sonuçtan dolayı mutlu olmamalı...
Ancak; Ekrem Ä°mamoÄŸlu'nun kazandığı açıklansa dahi, kimse bu durumdan dolayı mutsuz ve umutsuz olmamalı.
Çünkü eÄŸer inanabilirsek, böylesi bir kayıp, gelecek olan zaferin habercisi olacak.
Bizler, sırtını yalnızca Allah'a yaslayan ve kaderin üzerinde bir kader olduÄŸuna inanan bir davanın mensupları deÄŸil miyiz? Bizler, göklerden gelen bir karar olduÄŸuna iman etmiÅŸ insanlar deÄŸil miyiz? Bizler, tam da o ÅŸiirde söylendiÄŸi gibi, yenilgi yenilgi büyüyen zaferlere imza atmış bir topluluk deÄŸil miyiz?
Åžunu bin kere söyledim, bir kere daha söyleyeceÄŸim. Hak davasında yenilgi yoktur, imtihan vardır. EÄŸer bizler, bu partinin hak davasını savunduÄŸuna tüm kalbimizle inanıyorsak, bu imtihanı baÅŸarıyla atlatacak ve baÅŸarıyla taçlandıracağız.
Ä°syan etmenin, pes etmenin, mutsuz ve umutsuz olmanın zamanı deÄŸil. BaÅŸarılı olabilmek için aÅŸağılık insanların kötü emellerine alet olanların kazandığı sahte zaferlere üzülmenin sırası deÄŸil. 
Allah bize böyle zaferler nasip etmesin!
Çünkü aramızda daÄŸlar kadar fark var.
Onların küçük ve kirli zaferleri, Amerika, Almanya, Fransa, Yunanistan gibi dünya barbarlarını sevindirir.
Bizim destansı zaferlerimiz Pakistan'dan Malezya'ya, Sudan'dan Kazakistan'a, Azerbaycan'dan Umman'a, Lübnan'dan Bosna'ya, Katar'dan Filistin'e, Mısır'dan Afrika'ya, Türkmenistan'dan Suudi Arabistan'a kadar bir ümmeti ayaÄŸa kaldırır. 
Aramızda fark var.
Onlar; Selahattin DemirtaÅŸ'la, Figen YüksekdaÄŸ'la, Can Dündar'la, Mine Kırıkkanat'la, Müjdat Gezen'le yürür. 
Bizler; Ömer Halisdemir ve Fethi Sekin gibi vatan evlatlarıyla, vatanını canından aziz bilen ÅŸehitlerle, vatanı için canından bir parça kaybeden gazilerle yürüyoruz.
Varsın onlar, milletine darbe yapan, ülkesini bombalayan hain FETÖ'cülere "Mehmetçik" desin. Bizler; "Hedefimiz Kızılelma" diyen, cenge koÅŸarken, "Bizi beklemeyin" diyen Peygamber Ocağı'nın ÅŸerefli mensuplarıyla yürüyoruz. 
Çünkü; biz, terör örgütleriyle iÅŸ tutan, "Gelin ülkemize darbe yapın" diyerek Avrupalıların ayak suyunu içen, "Türkiye güvenli deÄŸil, sakın gelmeyin" diyerek ülkesini karalayan sefillerle yürümüyoruz.
Biz, Pakistan'da güllerle, Kosova'da türkülerle, Arakan'da nidalarla, Filistin'de dualarla, Sırbistan'da alkışlarla, Amerika'da, Ä°ngiltere'de Almanya'da ay yıldızlı bayraklarla karşılanan bir adamın arkasından yürüyoruz.
Biz, vatan hainlerine adalet getirmek için Ankara'dan Ä°stanbul'a yürüyen birinin deÄŸil...
Somali'de posterlerle, Sudan'da tekbirlerle, Tunus'ta ilahilerle, Çad'da tebriklerle selamlanan bir liderin ardından yürüyoruz.
Makedonya'da halife, Kosova "Sultan oÄŸlu Sultan" unvanlarıyla anıldığı için...
Azerbaycan’da "Can kardeÅŸ", Bosna'da "Candan öte" karşılanan, kanın oluk oluk aktığı Ä°slam coÄŸrafyasında "Ümmetin umudu" olarak görülen bir adam oÄŸlu adamın ardından gidiyoruz. 
EÄŸer biz, yeniden biz olduÄŸumuzu ve daha da önemlisi kim olduÄŸumuzu hatırlarsak, baÅŸarabiliriz.
CumhurbaÅŸkanımızın anlattığı Kadıhan ile Hülâgü hikâyesini hatırlayın. Kadıhan, ÅŸehrini istila eden Hülâgü'nün, "Beni buraya getiren sebep nedir?" sorusuna nasıl cevap vermiÅŸti hatırlayın:
“Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah’ın bize verdiÄŸi nimetlerin kıymetin bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki mal mülk peÅŸine düÅŸtük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiÄŸi nimetleri almak üzere seni gönderdi” demiÅŸti ve eklemiÅŸti:
"Biz, benliÄŸimize dönüp, kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, haramdan ve israftan, zulümden, birbirimizle uÄŸraÅŸmaktan vazgeçersek iÅŸte o zaman sen buralarda duramazsın!”
Biz ÅŸu an bu gerçeÄŸi bütün dehÅŸetiyle bir kez daha yaşıyoruz. Unutmayalım ki biz, yeniden biz olduÄŸumuzda bunlar burada duramayacak!
Bu uÄŸurda birbirimizi kıracağız, inciteceÄŸiz ama daima doÄŸruyu ve hakkı konuÅŸacağız. Yanlış yapanı söylemlerimizle üzeceÄŸiz ama itmeyecek, kapı dışarı etmeyeceÄŸiz. Darılmak, küsmek, kapıyı çekip gitmek olmayacak. 
Haksızlık nereden gelirse gelsin karşısında dikileceÄŸiz. Hırsız bizdense, hesabını soracağız. Yanlış yapanın yanlışını gözüne sokacak, doÄŸru yola çağıracağız. Birbirimize iftira atmayacak, kara çalmayacak, yerine göz dikmeyeceÄŸiz.
Åžunu ya da bunu deÄŸil, sadece ama sadece Allah'ı memnun etmeye çalışacağız.
Bizim gibi düÅŸünmeyenlere kem sözlerle saldırmayacak, küfrü ve hakareti bir tarafa bırakacağız. "Makarna da veriyor musunuz?" diyen edepsizlerin karşısında edep timsali Yusuf ÖzoÄŸul gibi olabilirsek, baÅŸaracağız.
Biz, biz olduÄŸumuzda "Katı CHP'li" olmasıyla bilinen Savcı Sayan gibi insanları bu davanın neferi hâline getirebiliyoruz. Biz, biz olduÄŸumuzda Süleyman Soylu gibi aslanları bulup sahaya sürebiliyoruz.
Yapmamız gereken ÅŸey çok ama çok kolay!
Ä°ÅŸbaşı yapan yeni belediye baÅŸkanlarını göz hapsinde tutacağız. Milletvekillerine gerekirse nefes aldırmayacağız. Yeri geldiÄŸinde onlarla beraber çalışıp koÅŸturacağız. Ehliyetin ve liyakatin olmadığı, rantın, rüÅŸvetin ve yolsuzluÄŸun olduÄŸu yerlerde isyan çığlıkları atacağız.
Bırakın parti içindeki yanlış insanlardan yana dert yanmayı. Ä°çimizdeki yanlışları da yanlış insanları da düzeltmek bizim elimizde. Onlar bu davanın neferi olamıyorsa, biz olacağız.
Biz, Hazreti Ömer'i hata yaptığı anda kılıcıyla düzelteceÄŸini söyleyen Eshab-ı kiram gibi, Yavuz Sultan Selim'e, "Yanlışını görürsem halline fetva veririm" diyen Zembilli Ali Cemali gibi davrandığımız an düzlüÄŸe çıkacağız.
Biz, istersek yeniden baÅŸarabiliriz!
Bizler, kaderi birbirine mühürlenmiÅŸ insanlarız. Bu ülkeye yapılan onlarca ihanetin canlı tanıklarıyız. Yeni ihanetlerin karşısında dimdik durabilmek ve baÅŸarabilmek için yapmamız gereken tek ÅŸey ErdoÄŸan'a, "24 yıl önce baÅŸladığın gibi, yeniden baÅŸla Usta" diyebilmek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.