Kenan Alpay: Seçimin faturası sandık müşahitlerine kesmeye kalkışılıyor

Batı’nın Türkiye’ye karşı çok gizli, çok çok sinsi, çok çok çok detaylı bir biçimde planladığı küresel müdahale operasyonu meÄŸer 31 Mart yerel seçimleriyle devreye girmiÅŸ. Bizim ruhumuz duymamış ama ülkenin dört bir tarafında kurulan sandıklar üzerinden kamu kurumlarında çalışan kimi Fetö’cü kimi PKK’lı kimi de çok uluslu kripto ajanlar bir seçim darbesi için organize olup harekete geçmiÅŸler. 

Tuhaf bir ihanet çemberinin içine hapsolunmuÅŸuz sanki. Dış güçlerin son hesabının milletin iradesine ve devletin bekasına sandıklarda darbe vurarak önce Ä°stanbul’u ardında da bütün Türkiye’yi düÅŸürmek üzerine kurulduÄŸunu nasıl oldu da hiç idrak edemedik.

Maalesef “büyük resim, çok büyük operasyon, devasa kumpas” söylemleriyle maskelenen mantıkdışı komplo teorileri sadece maalesef sahte sosyal medya hesapları, uçuk kaçık troller marifetiyle kamuoyuna taşınmıyor. Ä°çeriden ya da dışarıdan hesabı olan her güç tarafından komplo da kurulur, tezgah da açılır, manipülasyon da devreye sokulur elbette. 

Ancak siyasal ve toplumsal analizi hepten bir kenara bırakıp iÅŸi her ne olursa olsun üretilen ÅŸayia ve ÅŸaibelerle, vesvese ve fanatizmle yönlendirmeye kalkışarak ne hakikate ve adalete ne de halka ve ülkeye hizmet edilemez. 27 Mayıs ve 12 Eylül gibi askeri darbelerin gölgesindedahi Türkiye’nin belki de en iyi bir biçimde becerdiÄŸi “gizli oy-açık tasnif” kazanımı “sandık darbesi, çalınan oylar veya sandıkları sıfırlama yolsuzluÄŸu” gibi söylemlerle kolayca harcamaya giriÅŸmek günü kurtarmaya yetmeyeceÄŸi gibi geleceÄŸi de karartır.

Analiz DeÄŸil Vehim ve Korku Üretiliyor

Seçime giren adayların, parti teÅŸkilatları ve genel baÅŸkanların aleyhe sonuçlanan seçim tablosunu hazmedemeyip özellikle ilk anlarda feveran etmesi, iç ya da dış bir takım güçleri suçlaması ÅŸaşırtıcı olmazdı. Ne var ki siyasetin nispeten daha olgun, sorumlu ve sabırlı tavrına karşın medyada ve sosyal medyada ajitasyon ve öfke adeta patlama yaşıyordu. 

Allah’tan siyasetçiler bu abuk-sabuk yayınlara kulak asmaksızın ellerine aldıkları seçim tutanaklarıyla yine Yüksek Seçim Kurulu’nun yolunu tutarak sandık sandık, ilçe ilçe somut bir biçimde itirazlarını yaptılar. Seçim sistemini deÄŸil yapılan suiistimal, usulsüzlük ve hataları tespit ederek düzeltme talebinde bulundular. Süreç henüz bitmiÅŸ deÄŸil ancak geçersiz oyların sayımı dâhil Ä°stanbuliçin 530 sandıkta yapılan güncelleme sonucu AK Parti lehine 11.109 oy kaydedildi. OlaÄŸanüstü bir durum olmadığı gibi süreç kendi takvimi ve teamülleri içerisinde iÅŸliyor.

Åžimdi asıl meseleye gelelim: Seçim sonuçlarını somut gerekçelerle makul bir biçimde izah etmekte neden zorlanılıyor? Çünkü seçim sürecine giderken ne AK Parti’nin MHP’yle kurduÄŸu Cumhur Ä°ttifakı’nın ne de CHP’nin Ä°YÄ° Parti’yle kurduÄŸu Millet Ä°ttifakı’nın dört başı mamur bir biçimde çözümlemesi yapılabildi. Aksine hemen her konu alabildiÄŸine sloganik bir tarzda propaganda edildi sadece. Ama ne propaganda! DeÄŸil CHP ve Ä°YÄ° Parti, Saadet ve HDP seçmenlerini AK Parti seçmenlerini dahi ikna etmekten uzak, basit ve ucuz mahalle jargonlarıyla endiÅŸeyi, korkuyu ve içe kapanmayı teÅŸvik eden bir imajla girildi seçimlere. 

Vurun Kahpeye’den Vurun MüÅŸahitlere!

Evet, AK Parti bir önceki seçimlere oranla çok fazla bir oy kaybına uÄŸramadı. Fakat AK Parti Şırnak, AÄŸrı ve Bitlis’i HDP’den almış olsa da Ä°stanbul, Ankara, Antalya, Kastamonu, Çankırı, Kütahya, Erzincan, Artvin, Bilecik, Sinop, Burdur, Bolu, KırÅŸehir, Karaman, Ardahan, Bayburt gibi illeri CHP ve MHP’ye kaybetti. DiÄŸer illerin gerek nüfuz gerekse iktisadi-ticari katma deÄŸerleri açısından yaÅŸatacağı kayıpların telafisi mümkün olsa da Ä°stanbul, Ankara ve Antalya gibi ülke ekonomisini sürükleyen ÅŸehirleri kaybederek AK Parti ciddi bir sarsıntı yaÅŸamıştır. Üstelik Adana ve Mersin gibi ÅŸehirler için MHP lehine aday göstermeyerek iddiasından vazgeçtiÄŸi gibi hemen hiçbir sosyal-siyasal çıkışı olmayan, neredeyse proje dahi sunmaya gerek duymayan MHP’nin % 5.47’lik oy oranıyla üçü büyükÅŸehir olmak üzere aldığı 11 ÅŸehrin hikâyesi hiç konuÅŸulmuyor bile. 

31 Mart seçimlerine gidilirken CHP ve Ä°YÄ° Parti adayları, kampanyası, teÅŸkilatları küçültüldükçe küçültüldü ve düzenli olarak alay konusu yapıldı. DiÄŸer taraftan da karanlıkla-kötülükle eÅŸitlendi. Buna mukabil AK Parti ve MHP’nin adayları, kampanyası ve teÅŸkilatları eksiksiz, kusursuz ve mükemmel birer kahramanlık timsali olarak resmedilerek takdim edildi kamuoyuna. Toplumsal kanun bu tür sorumsuz ve gerçekdışı temennilere göre iÅŸlemediÄŸi için 31 Mart gecesi beklenenden çok farklı bir biçimde tezahür etti elbette. 

Ä°stanbul ve Ankara gibi birçok büyük ÅŸehirde Ä°l Genel Meclisi’nde oyları hâlâ yüksek olmasına raÄŸmen AK Parti belediye baÅŸkanlıklarını neden kaybetti? Ä°stanbul ve Ankara’da ilçe belediyelerini almasına raÄŸmen büyükÅŸehir belediyelerinde toplumsal desteÄŸi kritik düzeyde kaybetmesinin üzerinde ciddi bir biçimde düÅŸünülüp tartışılması gerekmez mi? 

Milliyetçi-ulusalcı söylemlere prim vererek yanlış yapıldı. Yerel yönetimlerde rüÅŸvet, usulsüzlük ve israfın önünü alamayarak güven sarsıldı. Ehliyet ve liyakate sürekli vurgu yapılmasına raÄŸmen tam tersine hareketle eÅŸe-dosta, akrabaya, hemÅŸeriye makam mevki vererek inandırıcılık yitirildi. Dökülen alt yapı hizmetlerinin, ÅŸehirleri boÄŸan çok katlı betonlaÅŸtırmanın vitrin projeler ve abartılı beka söylemleri eÅŸliÄŸinde toplumda kabul göreceÄŸi zannedildi. Ama yanlış hesap, kusurlu hareket, itici söylem sandıktan beklenen desteÄŸi gör(e)medi. 

Nihayet seçimin faturası sandık müÅŸahitlerine kesmeye kalkışılıyor. Sandığı darbe, hırsızlık ve iÅŸgal gibi felaketlerle birlikte anmak gibi kendini inkâr eden büyük musibetlerden derman bekleniyor. Toplumun aklı ve iradesiyle alay edercesine korku dolu kehanetler, felaket senaryoları yazan medya ve sosyal medya trolleriyle birlikte siyaset yapmak büyük bir bataklığa davetiye çıkarmaktır. Åžimdi seçimi kaybettiren kadro, halkı ötekileÅŸtiren yerel yönetim temsilcileri ve tutarsız ideolojik söylemlerin esaslı bir muhasebesini yapma zamanıdır.