Sosyal Medya

Kürsü

Rasim Özdenören: Avcının avcı olmayanı tuzak kurar

Rasim Özdenören- Yeni Şafak



Bugün yeni bir yazı yazmaya “üÅŸendim”. Bizim, ilk baskısı 1999 yılında yapılmış olan “Yüzler” kitabımızdaki “Tuzakçı” baÅŸlıklı yazımızı alıntılamakla yetinmek istiyorum.
 
Yazının ilk kısmında kısaca tuzakçının kim olduÄŸu anlatılıyor. Åžöyle:
 
Avcının avcı olmayanı tuzak kurar. Åžöyle de söylenebilir: birisi tuzak kurarak avlanıyorsa o kimse avlanmaktan baÅŸka bir iÅŸ yapmış olur.
 
Tuzakçı (veya aynı ÅŸey demek olan hileci) ÅŸöyle biridir: onun önünde av vardır, fakat o, avını yakalamak için kendine her ÅŸeyi, tuzağı, pusuyu (her tür hileyi) mubah kılmıştır. Ancak böyle olunca yapılan eylem avcılık olmaktan çıkar; kuralsız, keyfî ve daha açık söylersek kalleÅŸçe, kancıkça bir eylem biçimine dönüÅŸmüÅŸ olur. Tuzakçı avıyla yüzleÅŸmekten kaçındığı gibi, kendisiyle de yüzleÅŸmek istemez. Avına savunma hakkı tanımayan biri kendini savunamayacağını, bilinçaltından da olsa, bilir. Onun kendini savunması da kalleÅŸçe, kancıkça, sinsice olur: kendisi tuzak kurmuÅŸ deÄŸil de, tuzaÄŸa düÅŸürülmüÅŸ gibi davranır.
 
Yazı ÅŸöyle devam ediyor:
 
Tuzakçı baÅŸarının ardında koÅŸar. Fakat hedefi gerçek bir baÅŸarı deÄŸildir: baÅŸarılı görünmesi yeterlidir ona: baÅŸarılı görünmek, yalnızca böyle görünebilmek, onun için baÅŸarının ta kendisidir. Bu nedenle mesaisinin belki tamamını “baÅŸarılı görünmek” için harcar. Belki böyle bir mesainin yarısı “gerçek baÅŸarının” elde edilebilmesi için yeterli olabilirdi. Fakat tuzakçı bu yoldan ve belki farkına varmadan kendini de bir tuzağın içine sokar. Çünkü onun için belki de gerçek bir baÅŸarı elde etmek için çaba sarf etmek enayilik sayılır. Tuzaksa kolay bir yoldur! Tuzak kuran gerçekleÅŸtirmediÄŸi bir baÅŸarıyı olmuÅŸ gibi göstermenin sevdasındadır. Hak etmediÄŸi bir baÅŸarıyı hakkıymış gibi gösterebilirse, bu onun baÅŸarısıdır. Hak etmediÄŸi baÅŸarıyı onun sananlar tuzakçının nezdinde enayilerdir. Bu yüzden de dünyada kendinden baÅŸka herkes enayi durumunda bulunur: bir açıkgöz varsa, o da kendisidir.
 
Gerçek avcı için eli boÅŸ dönmek de avcılığın ÅŸanındandır. Oysa tuzakçı için eli boÅŸ dönmenin hüznü ve vakarı bir hiçtir: o, eve boÅŸ dönmektense çarşıdan alınmış balıkla gelmeyi tercih eder.
 
Tuzakçının politika alanındaki izdüÅŸümü entrikacı olarak ortaya çıkar. Gerçek politikacı yaratıcılığının ürünlerini uygulamaya aktarırken bir risk de üstlenir ve yaptığı iÅŸin sorumluluÄŸundan kaçmayı, kaçınmayı aklından geçirmez ve fırsatçılığa tevessül etmez. Oysa tuzakçının zaten yaratıcı bir zihinsel süreci mevut deÄŸildir, bu yüzden o, mesaisini entrika üretmeye hasreder. Onun için kendi baÅŸarısı ancak baÅŸkalarının baÅŸarısızlığı ile görünürlük kazanacaktır. Bu durumda da, onun için yürünmesi gereken tek yol vardır, o da, entrika kurmaktır. O, baÅŸkasının projesini pervasızca kendine mal edebilir. Dahası, baÅŸkalarının orijinal projelerinin kendisinden çalınmış olduÄŸunu ima eder. Ä°ma eder, çünkü bu iddiayı açıkça ileri sürmeye cesaret edemez; o zannı verebilirse bu ona yeter: baÅŸarı elde edilmiÅŸ olur!
 
Tuzakçı daima bir hilenin içinde bulunur. Tuzakçı daima belden aÅŸağı vurur. Hile yapmak, belden aÅŸağı vurmak onu rencide etmez. Suçüstü yakalanmaktan gocunmaz: böyle durumlarda pis pis sırıtır ve hemen bu durumdan nasıl sıyrılacağının hesabını yapmaya giriÅŸir. Eninde sonunda onun için önde gelen hedef, bir yolunu bulup üste çıkmayı, hatta üste çıkmış gibi görünmeyi saÄŸlamaktır. Üste çıkabilmek veya öyle görünebilmek için katlanmayacağı rezillik yoktur. Yaptığı iÅŸ zaten rezillikten ve kepazelikten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir, ama o, bunun bilindiÄŸini bilmez: böyle birinin var olduÄŸunu bilirse ona düÅŸman olur ve hemen onun için baÅŸka bir tuzak kurmaya sıvanır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.