Kürsü
İbrahim Tenekeci: Zaferin sahibi çoktur, yenilgi ise yetimdir
Follow @dusuncemektebi2
İbrahim Tenekeci- Yeni Şafak
1989 yılından bu yana seçimleri dikkatli bir şekilde takip ediyorum. Çoğu zaman işin içindeydim.
Seçimlerde bazı notlar aldım. Aradan üç gün geçti. Bunların bir kısmını mutlaka yazan olmuştur.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, seçim sonrası yaptığı konuşmada, eksiklerin tespit edilip giderilmesinden bahsetti. Gördüğümüz yanlış ve eksiklikleri iyi niyetle yazma durumunda bile bazı suçlamalara maruz kalmıştık.
Seçimler sırasında ve sonrasında başlıklar halinde aldığım notların bir kısmını paylaşmak isterim. Kızmak yok.
İTHAL ADAYLAR, YANLIŞ İSİMLER
Muhafazakâr siyaset için ithal aday devri Ankara, İstanbul ve İzmir’deki sonuçlardan sonra büyük ölçüde kapanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi ise bu illerde içerden aday çıkardı.
AK Parti’nin birçok il ve ilçede yanlış aday tercihi yaptığı artık daha net anlaşılıyor. İstanbul’da nüfusun çoğunluğunu oluşturan illerden yeterli aday yoktu mesela. Kastamonu, Sivas gibi. Bunun sonuca az da olsa tesir ettiği aşikârdır.
Aylar önce, yine burada, şu cümleyi kurmuştum: İstanbul’un birçok ilçesi sahipsiz kalmış görünüyor.
Görevden alınan belediye başkanları, bir daha aday gösterilmeyeceğini anlayıp geriye çekilenler vesaire. Halkın oylarıyla seçilen bir başkanı görevden almak ve onun yerine herhangi bir ismi atamak, bazı yerlerde olumlu sonuç vermemiş olabilir.
YOZGAT ÖRNEĞİ
Yozgat Belediye Başkanı Kâzım Arslan’ı iyi bilirim. Millî Gazete’nin kıymetli yazarlarından biriydi kendisi. Halkın Sesi Partisi’nde genel sekreterlik görevinde bulunmuştu. Düzgün ve dürüst bir insandır. AK Parti, Sayın Arslan’ı yeniden aday göstermedi. Bu kararın altında yatan nedenleri de öğrendim. İl milletvekillerinden kaynaklanan sorunlar ve istekler. Kâzım Bey de bağımsız belediye başkan adayı olarak seçimlere girdi. Yarışı % 37 oyla tamamladı. Birinci olan AK Parti ise % 40 oy alabildi.
Şartlar adil olsaydı, Sayın Arslan ikinci kez belediye başkanı seçilebilirdi. Yozgat’ta Bağımsız Türkiye Partisi’nin tarihindeki en yüksek oyu alması, oy pusulasında bağımsız adaylara ayrılan yerin küçük ve karışık olması vs. Uzun sözün kısası: Kâzım Arslan gibi kıymetli bir ismin tekrar hizmet siyasetine kazandırılması gerekiyor.
Tren meselesini de buraya alalım. Trenden inenler kadar şu veya bu nedenden dolayı indirilenler de var. Bunların bir daha trene binemeyeceği söyleniyor. Buna karşılık, vaktiyle treni taşlamış olan birçok ismi başköşelerde görüyoruz. Özetle: Günün sonunda savunanlar kötü, saldıranlar iyi olabiliyor.
HİZMET VE YAŞAM BİÇİMİ
Oyun rengini hizmetten ziyade yaşam biçimleri belirliyor. Sözgelimi bazı il ve ilçelere dünyanın en büyük yatırımlarını yapsanız bile netice değişmeyecektir. Benzer şekilde, kimi yerleri ne kadar ihmal ederseniz edin, yine de sizden yana olacaktır.
AK Parti, çoğunlukla projelerini gündeme getirdi ve rakiplerini projesiz olmakla suçladı. Doğrudur. Sayın Özhaseki, seçimi kaybettikten sonra yaptığı açıklamada bile “proje” demeye devam etti. İşte bunu anlamakta zorlanıyorum.
AK Parti hükümetinin ve belediyelerinin yaptığı modern projeler ve lüks konutlar, genellikle Cumhuriyet Halk Partisi’ne yarıyor. Eyüp Sultan ilçesinin sınırları içindeki 5. Levent, iyi ve ibretlik bir örnek oluşturuyor. Yeni kurulan bu lüks yerleşim yerinde AK Parti’nin oy oranına bakmanızı isterim.
Yeri gelmişken bir hakkı da teslim edelim: AK Parti Eyüp Sultan İlçe Başkanı Adem Koçyiğit Bey’in kişisel gayreti ve toplumsal karşılığı sonuca kesin bir biçimde etki etmiştir.
TEŞKİLATLARIN ÖNEMİ
Televizyon ve sosyal medya reklamları hazırlamak ajansları; afiş ve bayrak asmak, konferans düzenlemek ise teşkilatları ayakta tutar. Böyle düşünüyorum.
Gaziosmanpaşa seçmeniyim. Oy kullanacağım sandığın bulunduğu okula gittim. Muhtarlık için aklımda herhangi bir isim yok. AK Parti’den görevli arkadaşları buldum ve “teşkilat hangi muhtar adayını destekliyor” diye sordum. “Biz bütün muhtarlara eşit mesafedeyiz dayı, adayımız yok” cevabı geldi. Oysa o mahallede, HDP’nin desteklediği bir muhtar adayı vardı.
Siyaset, hizmetle beraber biraz da hitabet, nezaket ve ciddiyet işidir. Kaba ve şımarık insanlarla ne yapılabilir? Kazanmak, kendimizi kaybetmekle sonuçlanıyorsa, biz bunu istemiyoruz.
BİZ İLE BEN ARASINDA
Zaferin sahibi çoktur, yenilgi ise yetimdir. Bu söz eşliğinde devam edelim. Eskiden “biz” derdik, şimdi genellikle “ben” diyoruz. Bu dil sorunludur. Seçimden bir gün önce yayınlanan yazımızın son paragrafı işte bu sıkıntıyı dile getiriyordu. Zamanlama yanlış olur diye tam manasıyla açmamış, hafifçe dokunup geçmiştim.
Sayın Binali Yıldırım, seçimden sonraki ilk açıklamasında “bu sonuca göre seçimi kazandım” dedi. İkincisinde ise şunu: “Rakibimiz bizden fazla oy almış gözüküyor.” Kazanırken ben, kaybederken biz…
Bu yazıyı kaleme alırken itirazların sürdüğünü, yolsuzluk iddialarının ayyuka çıktığını ve sonucun kesinleşmediğini de ilave edelim.
SAADET PARTİSİ
Bir alışkanlık olarak, gözlerim seçim ekranlarında Saadet Partisi’ni arıyor. Saadet Partisi’nin ülkemizde her zaman bir karşılığı vardır. Bu partiyi ötekileştirmeye çalışmak doğru değildi. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçim sonucu bile bize çok şey söylüyor.
Saadet Partisi’nde dikkatle takip ettiğim dertli, değerli ve derinlikli insanlar bulunuyor. Birol Aydın onlardan biridir. Partisinin Kocaeli adayıydı. % 5 civarında oy aldı. Bu oran il genel meclisinde daha fazladır. Yine, Saadet adayı Bilal Ay, ülkemizin en kalabalık ilçelerinden biri olan Gaziosmanpaşa’da % 8,88 oy almayı başardı.
Umulur ki AK Parti – Saadet gerilimi bir an önce son bulur.
ŞİMDİLİK
Seçim notlarım burada bitmedi. Belki devam ederim.
AK Parti, ciddi ekonomik sorunlara rağmen seçimi kazanmış, gücünü büyük ölçüde korumuştur. Seçmenden uyarı aldığı ise kesindir.
Zinde bir teşkilatın önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Lider her yere yetişemez.
Sayın Yıldırım’ın beraberinde getirdiği ekiple İstanbul İl Teşkilatı arasında uyum sorunu yaşanmıştır. Geçmişten bugüne il başkanlığı yapan isimlere bakıyorum. Bir irtifa kaybı olduğu ortadadır.
İnsan için bu dünyadaki en acı şeylerden biri, emeğinin aleyhine dönmesidir. Bu durumu siyaset dünyasında fazlasıyla görebiliyoruz. Nitekim bazı örnekler eşliğinde, bunu bir kez daha görmüş bulunuyoruz.
Henüz yorum yapılmamış.