Dücane Cündioğlu: Muhammed'in yetimlerine vasiyetimdir
Follow @dusuncemektebi2
Bir dağın tepesinde... küçük ve dar bir mağarada... karanlıkta.... taş üstünde... ve tek başına... yalnız... yapayalnız... kimsesiz...
DüÅŸünmekten zonklayan bir zekâ... rikkat ve ızdırap titreyiÅŸleriyle seyrelmiÅŸ bir kalp... iyice zayıflamış... narin bir beden... neredeyse aç ve susuz... yemekten içmekten kesilmiÅŸ... hâlsiz... mecalsiz... ve yorgun... dalmış... bilinmezlik suretine bürünmüÅŸ bir belirsizlikler deryası içinde...
Tamat deÄŸil, ÅŸatahat deÄŸil, hakikat... boÄŸulmak üzere... kaybolmak üzere...
Ah!..
Ah efendimiz!
Ah!...
Tecellînden ümid kestim, hani cilvelerin ey hakikat!
Ne de nazlısın.
Hâlâ müphemsin çünkü... hâlâ meçhul... görünmen, bilinmen, soyunman imkânsız gibi... öyle bir muammâsın ki hâllin müÅŸkil gibi...
Hani rahmetin? Hani hayalin? Hayalin bile mi muhal?
Ah hakikat!
Bir kez düÅŸde olsan.... peçenle olsan... bari olsan... yeter ki gelsen... düÅŸde gelsen... düÅŸ yoluyla gelsen... bir kez gelsen... ne yanımda, ne yanıbaşımda, razıyım, gelsen de ötelerde dursan!
Kudretim olsa uruc eder katına çıkardım. Güçsüzüm oysa. Hâlsizim. Rahm etsen de sen gelsen... insen buraya... tutsan elimden, alsan... alsan beni benden... bedenden... beni bana bırakmasan... kızmasan... sadece sevsen... yetim kalmış kalbimi ısıtsan... okÅŸasan... adaletin zahirde kalsın, asıl sen beni bâtında, bâtınında rahmetinle sarsan...
Ah!..
Ah efendimiz!
Ah!...
VE derken Cibril-i Emîn geldi. Kadir gecesi. Yârin mektubuyla. ‘Oku!’ dedi haÅŸmet ile.
Tam üç kez Kevser pınarını akıttı bir garibin avuçlarından. Bir kimsesizin. Bir yetimin. Efendimizin. Kana kana içsin diye. Åžefkat ve rahmet nedir bilsin diye. Cemâlin görsün diye.
Hakikat bâdesi kadehsizdi bu yüzden. Sureti perdesiz. Çehresi peçesiz.
Gördü ve gözü gördüÄŸünü yalanlamadı.
Ey talib, her yıl Ramazan kime gelir bilir misin?
Yârin mektubunu bekleyenlere... yetimlere... kimsesizlere... maÄŸaradakilere... ah demeyi bilenlere...
Hüzünle gelir... okuyalım diye gelir... ah demeyi öÄŸrenelim diye gelir... onun kokusunu duyalım diye gelir... ah diye diye gelir...
Tıkınmayı bırak, önce bir ah de!
Al eline Lâ süpürgesini, süpür hayatından ikilikleri, ve önce adam gibi bir Lâ (Hayır) çek ÅŸu dünyanın üstüne!
Efendimiz gibi.
Ramazan ayı tıkınma ayı deÄŸildir; karnavallar ayı ise hiç deÄŸil.
Kim için? Yetimler için. MaÄŸaradakiler için.
Ah demeyi bilenler için.
Ey talib, o pahalı, o ÅŸatafatlı, mükellef sofralarda verilen iftarlardan uzak dur, çünkü hem orucun oruç olmaktan çıkar, hem kendini Muhammed’in kokusunu duymaktan mahrum etmiÅŸ olursun.
AkÅŸam tıkınmak için sabahtan kendini aç bırakan zavallılar gibi de olma! Çünkü iftar ve sahurlarda ÅŸatafat içinde tıkınanların orucu fasiddir.
Zahirde deÄŸil, bâtında. Orucun ahkâmınca deÄŸil, esrarınca.
Anlamıyor musun onlara helâl, ama bize haram.
Bize, yani ah diyenlere...
Muhammed’in yetimlerine...
Vasiyetimdir.
Simurg Grubu
Henüz yorum yapılmamış.