Özel / Analiz Haber
Alev Alatlı: Hatırla!
Mısır’ı yetmiş yıl(1) süreyle işgal altında tutan İngilizlerin, İşgal Kuvvetleri Başkumandanları, palabıyıklı ve de fesli “Earl,”(2) Mareşal ve Serdarı, Henry Kitchener’ı(3) hatırla. Kitchener’ın Güney Afrika’yı(4) İngiliz İmparatorluğu’na katabilmek için yerlilerin evlerini, köylerini, ekeneklerini bir daha ürün vermemek üzere bir baştan bir başa yakan(5) adam olduğunu hatırla
“Toplama kampı”(6) uygulamasını dünya zulüm tarihine (Hitler’den çok önce) armağan ettiğini hatırla. Kitchener’ın Lübnan ve Filistin’i karış karış gezip, İsrail’in “gelecek”teki sınırlarını belirleyen menfur kadastrocu olduğunu hatırla.
İngiliz Muhafazakâr Parti üyesi, Dışişleri Ortadoğu danışmanı ve “gezgin” Mark Sykes’ı(7) hatırla. Sykes’ın menhus Güney Afrika seferinde(8) (ve Savunma Bakanlığı sürecinde) Kitchener’in has adamı olduğunu, İstanbul’daki İngiliz Sefaretinde “fahri ataşe”(9) unvanıyla çalıştığını hatırla. Majestelerinin hükümetine Ortadoğu meselelerinde tavsiyelerde bulunan “de Bunsen Komitesi”nin üyesi, “Arap Bürosu”nun kurucusu olduğunu hatırla. Sykes’ın, Suriye, Filistin, Irak ve Mezopotamya haritalarındaki tüm kent, kasaba ve köy isimlerini, tarih öncesi Yunan ve Roma isimleriyle değiştiren, böylece, Birinci Dünya Savaşı’nda Türklere karşı savaşmak üzere Hindistan, Pakistan gibi İngiliz sömürgelerinden Irak’a taşınan Müslümanların, kutsal topraklarda, Müslüman Türklerle savaştıklarından(10) habersiz, açlık ve hastalıktan kırılmalarıyla sonuçlanan şeytanî plânın sahibi olduğunu hatırla. Sykes’ın, Bağdat’ın adını “Ctesiphon”a çeviren adam olduğunu hatırla.
Saddam’ı idama götüren tarihî süreç…
Kasım 1917’de “Majesteleri’nin Hükümetleri Filistin’de Yahudi halkı için milli bir vatan oluşturulmasını olumlu karşılamaktadır…” cümlesiyle başlayan “Balfour Deklarasyonu”nun müelliflerinden olduğunu hatırla. Ve nihayet, Fransız meslektaşı François Georges-Picot ile birlikte Ortadoğu’yu dilimledikleri “çok gizli” Sykes-Picot Antlaşması’nı(11) hatırla.
Suriye Fevkalâde Komiseri, Fransız Picot’u hatırla. Sykes’ın kaleme aldığı, İngiltere ve ortağı Fransa hükümetlerinin Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmesi ve paylaşımına dair oniki maddelik o “çok gizli” niyet mektubunu(12) hatırla: “Fransa ve Büyük Britanya /ekteki/ haritada işaretlenen bağımsız Arap devletlerini veya bir Arap devletleri konfederasyonunu bir Arap reisinin hükümdarlığı altında tanımaya ve korumaya hazırdırlar… Mavi renkli bölgede /ekteki harita/ Fransız, kırmızı renkli bölgede Büyük Britanya, Arap devlet, veya Arap konferasyonuna bağlı devletlerle istedikleri ve uygun olduğunu düşündükleri dolaylı ya da dolaysız yönetim ve kontrol düzenlemeleri yapabileceklerdir. Kahverengi bölgelerde, şekli Rusya, diğer müttefiklerimiz ve Mekke Şerifi temsilcileriyle istişare edildikten sonra kararlaştırılacak olan bir uluslararası yönetim kurulacaktır.”
Mîr-i Mirân (Beylerbeyi) rütbeli Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa’yı hatırla. 1852(13) İstanbul doğumlu Şerif Hüseyin ve paşa oğulları Hüseyin, Haydar ve Cafer’in devlet hazinesinden bordrolu, Şûra-yı Devlet üyeleri olduğunu hatırla. Şerif Hüseyin’e Sykes-Picot Antlaşması doğrultusunda kurulacak “bağımsız Arap devleti”nin reisi, hatta imparatoru, olmasının teklif edildiğini, buna karşın adamın Kuzeyde Mersin ve Adana’yı içine alarak İran sınırına, doğuda Basra Körfezi’ne, güneyde Hint Okyanusu kıyılarına, batıda Kızıldeniz ve Akdeniz’e uzanan bölgeye talip olduğunu hatırla. Şerif Hüseyin Paşa’nın 1517’den 1919’a kadar 402 yıl süren Osmanlı hakimiyetinin sona ermesinden sonra kendisini Mekke Şerifi, oğullarını Ürdün, Suriye ve Irak kralları ilân ettiğini, saltanatının sadece birkaç yıl sürdüğünü, “Eğer siz İngilizler, kızlarınızı karım olsun diye bana önerseniz kabul ederdim…Fakat Mekke Şerifi’nin veya Mekkelilerden ve diğer Müslümanlardan müşrik saydıklarımızın kızlarını alamam. Hıristiyanların kestiği hayvanların etlerini sorgusuz sualsiz yerim.” sözleriyle(14) ünlü Abdülaziz b. Suud tarafından devrildiğini, Kıbrıs’a kaçmak zorunda kaldığını hatırla.
Abdülaziz b. Suud’un 1730’larda ortaya çıkan Vahhabi hareketinin “İngiltere-Hindistan İmparatorluğu’nun şövalyelik nişanı” sahibi hamisi, İngilizlerin Basra Körfezi’ndeki yedek Truva atlarından birisi olup, “en yakın arkadaşı” ve siyasi danışmanının Kuveyt İngiliz Konsolosu Yüzbaşı WHI Shakespear olduğunu hatırla. Yüzbaşı Shakespear’in, Osmanlılara karşı bedevi akınlarına kumanda eden, “Kürdistan’ın ilk askerî valisi” Albay Gerard Leachman’ın silâh arkadaşı olduğunu hatırla. Albay Gerard Leachman’ın huzursuz Arap aşiretlerini sakinleştirmenin yegâne yolunun “toptan katliam” olduğunu savunduğunu, Şeyh Dhari isimli bir suikastçı tarafından öldürüldüğünü, Şeyh Dhari’nin suikastta kullandığı kılıcının 2003’te Saddam Hüseyin’e doğum günü hediyesi olarak takdim edildiğini(15) hatırla.
Ortadoğu üzerindeki hesaplar…
Saddam Hüseyin’in trajik sonunun, 23 Ağustos 1921’de, gezgin, yazar, feminist, siyasi analist ve yönetici İngiliz bayan Gertrude Margaret Lowthian Bell(16) ile yakın dostu ve Arabistanlı Lawrence olarak tanınan İngiliz istihbarat subayı Yarbay T.H. Lawrence’ın(17) gayretleri ve dönemin Savaş ve Hava Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill’in(18) onayı ile Mekke Şerifi Hüseyin’in oğlu Faysal’ın Irak’a kral atanmasıyla şekillendiğini hatırla. “Savaşın ardındaki sessiz güç” olarak tanınan El Hatun lâkaplı Bayan Gertrude Bell’in Mezopotamya’yı üç vilâyete böldüğünü, “Irak”ın bu üç vilâyetten kotarıldığını hatırla.
İngiliz işgaline daha o yıllarda başkaldıran Kürt ve Arapların safdışı edilebilmeleri için Sir Winston Churchill’in zehirli gaz kullanımını onayladığını hatırla: “Etkili bir dehşet yaratmak için…ilkel (19) aşiretlere karşı zehirli gaz kullanımına şiddetle taraftarım.” İnsanlık tarihinde sivil halka karşı zehirli gaz kullanımının böylece ilk kez İngilizler tarafından Irak’ta gerçekleştirildiğini, 1894’te, 20 yaşındayken orduya katılan, Kitchener’ın uğursuz Güney Afrika savaşında, Pathan’da İngilizlere karşı ayaklanan Hintlilerin bastırılmasında, Sudan’ın ikinci kez işgalinde yerini alan Churchill’in 1953’te Nobel Edebiyat Ödülü ile mükâfatlandırıldığını hatırla.
Oman Sultanı’nın eski danışmanı, 1919 İngiliz-İran Antlaşması’nın müellifi, eski Kuveyt kazasını “bağımsız bir Arap devletine” dönüştüren ve Irak ordusunu kuran, “Bakteri”(20) lâkaplı Sir Percy Zachariah Cox’un(21) çölde diktiği çadırlarda topladığı delegelerle 1922’de alelacele çizdiği Suudi Arabistan-Irak sınırını hatırla. Abdülaziz b. Suud, sürüleri otlatacakları meraların kaybından yakınırken, “antlaşma”ya eklenen ve inşaatın yasaklandığı “Tarafsız Bölge” ile “petrol”ün emniyet altına alındığını hatırla. 1908’de, İran’da, Mescid-i Süleyman’da fışkıran petrolün, Mezopotamya’da, Musul’da yoğunlaşan arama faaliyetleri başlattığını hatırla. 1913’te Basra Körfezi’ne bir arama ekibi gönderen Churchill’in aynı yıl Kuveyt emiri ile gizli bir anlaşma yaparak, petrol haklarını aldığını, bundan bir yıl kadar sonra Kuveyt’in İngiliz “himayesi”ne geçtiğini hatırla. Türklerin Basra vilâyetinin kazalarından saydığı Kuveyt’in dünyanın dönüm başına en zengin toprağı olduğunu hatırla.
İngiliz Dışişleri Bakanı “Liberal Emperyalist” Sir Edward Grey’in(22) “Türkiye’nin Kuveyt üzerindeki iddia ettiği haklar meşru ve fakat önemsizdir” hükmünü hatırla. Bu hükmün Irak’a miras kaldığını, Saddam Hüseyin’i(23) Körfez komşusu, İngiltere, Amerika ve nihayet Birleşmiş Milletler’le çatıştıran hakkı yenilmişlik duygusunun özünün bu miras olduğunu hatırla.
(1) 1882-1952, (2) İngilizlerde “Kont”, (3) Horatio Herbert Kitchener, 1850-1916, (4) “Altın Üretiminin Kâbe’si” olarak bilinen, İngiltere’nin beş katı büyüklüğündeki bölge, (5) “scorched earth” politikası, (6) 1901’de başlatılan “concentration camps” uygulaması, her bin sivilden 344’ünün çeşitli hastalıklardan ve açlıktan öldüğü bir katliam çeşitlemesiydi; toplama kamplarına tıkılan sadece siyah Afrikalıların sayısı 107.000. (7) Sir Mark Sykes (1879-1919), (8) İkinci Boer Savaşı, (9) “honorary attaché”, (10) En ibret vericilerinden birisi olarak, bakınız, Kut’ül Amara cephesi, Aralık 1916, (11) 16 Mayıs 1916, (12) Mektuptan bazı maddeler: 1… Arap devletinin veya Arap konferasyonuna bağlı devletlerin danışman veya yabancı görevli talepleri, (a) bölgesinde sadece Fransa, (b) bölgesinde sadece Büyük Britanya tarafından karşılanacaktır. 2-/haritada işaretli/ Mavi renkli bölgede Fransız, kırmızı renkli bölgede Büyük Britanya, Arap devleti veya Arap konfederasyonuna bağlı devletlerle istedikleri ve uygun olduğunu düşündükleri dolaylı ya da dolaysız yönetim ve denetim düzenlemeleri yapabileceklerdir. 3-/haritada işaretli/ Kahverengi bölgelerde, kurulacak olan uluslararası yönetimin şekli, Rusya, diğer müttefiklerimiz ve Mekke şerifi temsilcileriyle istişare edildikten sonra kararlaştırılacaktır. 5-İskenderun, Britanya imparatorluğu ticaretine açık bir liman olacak; Britanya gemilerine ve Britanya menşeli mallara liman vergileri veya liman imkânlarında ayrımcılık yapılmayacak… Hayfa, Fransa ve Fransız dominyonları ve Fransız himayesindeki ülkelere açık bir liman olacak, Fransız gemilerine ve Fransız mallarına ayrımcılık uygulanmayacaktır… 6-Bağdat demiryolu (a) bölgesinde Musul’un güneyine, (b) bölgesinde Samarra’nın kuzeyine uzatılmayacak… 7-Büyük Britanya’nın Hayfa’yı (b)bölgesine bağlayan demiryolunu inşa ve idare etmeye ve yegane sahibi olmaya hakkı vardır ve hattı asker sevkıyatı için sonsuza dek ve istediği her zaman kullanma hakkına sahip olacaktır… 10-Arap devletinin hamileri olarak İngiliz ve Fransız hükümetleri, üçüncü bir gücün Arap yarımadasında… yer edinmesine… Kızıl Deniz’in doğu sahilleri veya adalarında deniz üssü kurmalarına rıza göstermeyecekleri hususunda mutabık olacaklardır…” Mektup, “Türkiye’nin Asya’da parçalanması veya yeniden düzenlenmesinde İtalyan talepleri sorunu”nun göz önünde bulundurulması gereğini hatırlatarak biter. (13) ö. 1931, Kıbrıs , (14) Doç. Dr. M. Ali Büyükkara, makale, “İbni Suud’a İngiltere-Hindistan İmparatorluğu’nun şövalyelik nişanı”, (15) The New Yorker dergisi, 24 Mart 2003, (16) 1868-1926, (17) 1888-1935, (18) 1874-1965, (19) kullandığı tanımlar a lively terror ve uncivilized, (20) “Coccus”, (21) 1864-1937, (22) 1862-1933, (23) 1937-2006
Henüz yorum yapılmamış.