Sosyal Medya

Güncel

Baştan sona bir isyan ve sahicilik arayışı İsmet Özel

Türk siyasi tarihi üzerine çalışmalar yürüten Kutlu Kağan Dalkılıç, İsmet Özel için “O şiirleriyle benim bu dünyanın dışında bambaşka alemleri hissetmeme sebep oldu” diyor.



İsmet Özel, Türk şiir ve fikir hayatında şüphesiz son yıllarda adı en çok anılan isimlerin başında geliyor. Milliyetçi, Muhafazakâr ve İslâmcı gelenekten yetişen nesillerde onun karşılığının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz. Yarattığı şiirlerle sosyalist-devrimci fraksiyonlardan tutun İslâmi tüm fraksiyonlara kadar nüfuz edebilmiş bir başka şair sanırım yoktur. Üstelik girdiği her zihinde şiirleriyle derin izler bırakarak, ideolojileri aşan bir kimlikle hepimizi çepeçevre kuşatan bir etki bu. Büyü deseniz değil, sihir deseniz değil, masal deseniz değil. Sanırım onun şiirleriyle insan nedir, hakikat nerede, isyanın hazzı, sahicilik arayışı, ölümüne samimiyet, vakur bir direniş gibi insanın kendini ve varlığını anlamlandırmaya dair büyük bir düşünce ve sorgu sarmalına dâhil olmanın efsununu tattı âdemoğlu.
 
Bu durum dünyada kendini sürgünde gibi hisseden ancak bunu tanımlamakta aciz olan insanı içine alan bir şeye tekabül ediyordu. Varoluş ve hayatı anlamlandırma çabası güden zihinleri çepeçevre saran bir şeydi bu. Vasatın ve aklın menfî normlarına karşı vicdanın protest ve isyancı tavrını açık edenlerin duruşuydu bu. Bize verilen ve sunulanı kolay kabul etmeyen, durmadan kendini arayan, dünyayı ve nesneleri göründüğünden öte bir anlamla daha derinden kavrayabilenlerin vaveylasıydı. Gündelik telaşlarla arası açık olanların ıstırabının arşa yükselen uğultusu ve ruhunda bu acıyı keskin biçimde duyabilenlerin büyülü şairiydi İsmet Özel.
 
ARAYIŞI, ŞİİRLERİ VE POETİKASI
 
Doç. Dr. İbrahim Tüzer, İsmet Özel üzerine yazdığı, bu alanda yazılmış en yetkin ve saygın eser kabul edilen ‘Şiire Damıtılmış Hayat’ eserinde kronolojik olarak şairin şiirle olan ilişkisini ve hayatı kavrayışını dönemlere ayırarak ele alıyor. 
Bu tahlile göre, ilk dönem şiirlerini ‘Geceleyin Bir Koşu’ isimli şiir kitabında toplayan şair, kitabı 1966 yılında yayımlanacak ve bu kitaptaki temel mesele şairin kendi benliğini sorgulayışı, çocukluk anıları ve kendi bedeniyle kavgası olacaktır. Bireysel duyarlılıkla örülen bu kitap, şairin benliğiyle kavgasını ve kendi bedeniyle didişmesini temel konu olarak alacaktır.
 
İsmet Özel 1970’li yıllara gelindiğinde toplumsal bir sorumluluk hissetmeye başlayacak ve topluma dönük bu sorumluluk anlayışının karşılığını ‘sosyalist’ olmakta bulacaktır. 1970 yılında Ataol Behramoğlu ile birlikte devrimci sanatı savunan ‘Halkın Dostları’ dergisini çıkaran şair, bu yıllarda kendi benliğini esas alarak egemen biçimde yaşanılan hayata dair toplumcu kaygılarla şiirler yazacaktır. ‘Partizan’, ‘Bir Devrimcinin Armonikası’, ‘Yaşamak Umrumdadır’ gibi toplumcu temalı şiirlerini, salt toplumcu mesajlara indirgemeden, kendi benlik duygusuyla imgesel ve imajinatif bir dille yaratan şair; tüm bu şiirlerini ‘Evet İsyan’ kitabında toplayacaktır. Eser Gürson İsmet Özel’i yazısında anarken bu döneme dair şunları söyler: “Bu tip sancılı şairlerin garip yazgısıdır: Ya Rimbaud gibi yirmi birinde kopacak şiirden, ya Necip Fazıl gibi İslâmiyet yoluyla bir dinginlik bulacak, ya da İsmet Özel gibi partizan olacak.”
 
 
1971 yılından sonra sosyalist dünya görüşünü sorgulamaya başlayan ve bu sürecin sonunda, 1974 yılında Sezai Karakoç’un 19-03/29/ismet-ozel.jpg‘Diriliş’ dergisinde yayımlanan ‘Amentü’ şiiriyle Müslüman dünya görüşünü ilan eden Özel, varoluşsal endişesini sahici bir arayışla mutlak bir emniyet arayışına bağlayacaktır. Bu arayışında temel olarak kendi ifadesiyle, “neyin olağan, neyin olağan dışı veya olağanüstü olduğunu doğru dürüst tartamamanın acısını çeken” Özel, hayata ve topluma dair konumunu sorguladığını bu sözlerle belirtir. Şairin bu arayışının neticesi olarak “korku ve tedirginlik içinde olmadan yürüyebileceği yol” diye tariflediği kavrayışının kaynağı ise “insanın içinde her tür dalgalanmadan etkilenmeyecek bir mutlak bulunduğu inancı” olacaktır.
 
İsmet Özel sosyalizmden İslâm’a geçiş sürecini kendi biyografisi niteliğinde olan ‘Waldo Sen Neden Burada Değilsin?’ adlı eserinde masalsı bir dille dışarıdan gözlemleyerek şöyle yazar: “Bir şair İsmet Özel varmış, iyi şiirler yazarmış, nasıl olmuşsa bu İsmet bir gün komünist olmuş. Yol zaman git zaman İsmet Özel’in duyguları, düşünceleri, inançları değişmiş ve Müslümanlığı bir hayat yolu olarak benimsemiş…”
 
1980’li yıllara gelindiğinde Özel, aradığı mutlak emniyeti bulacak ve bundan sonra insan hayatını daha fazla dokunur kılmak adına kendi benliğinden yola çıkarak şiirler kaleme alacaktır. Bu şiirlerini ‘Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar’ başlığıyla kitaplaştırır. İbrahim Tüzer, bu döneme dair Özel’in sahicilik arayışının sürdüğünü ve antikonformist tavrının şahsiyet üzerinden sorgulandığını belirtiyor. Özel’in bu dönemde insanların verileni yaşayıp gitme ve kendine sunulanı kolayca kabul etme anlayışını yadırgadığını söyleyen Tüzer, “Özel, bu bakış açısıyla insanların kendilerine sunulanı kolayca kabul ediyor olmalarını, benliklerine yabancılaşarak yaşayıp gitmelerini ve modern dünyanın şahsiyetler üzerinde kurduğu baskı alanlarını ironiyle karışık biçimde şiirselleştirir” diyerek ifade eder.
 
Şairin geçirdiği bu dönüşüm her ne kadar dünya görüşünü değiştirmek gibi görünse de, bana kalırsa, onda devrimciliğin ‘protest tavrı’ devamlılık gösterir. İdeoloji ve dünya görüşünden bağımsız olarak Özel, kabul ettiği ve edeceği tüm kimlikleri sahici, protest, hakikati arayan vicdani meşrebiyle yorumlamaya devam edecektir. Sahip olduğu vakur kendilik anlayışı bize bunu açıkça gösteriyor.
 
İsmet Özel 90’lı yıllarda ‘Bir Yusuf Masalı’ kitabının giriş kısmında yayımladığı İslâmi temalı ‘Naat’, ‘Münacat’ ve ‘Dibace’ şiirleriyle Müslüman dünya görüşünün onun üzerinde yarattığı etkiyi en yetkin biçimde ortaya koyacaktır. İbrahim Tüzer’e göre bu eser, insanın modern zamanlarda ‘eşref-i mahlûkat’ olarak hiçe sayılması ve mecbur bırakılmışlıklarına yöneliktir. Tüzer, bu eserde biçimce bir kırılmanın da yaşandığını ve Mesnevi tarzı bir söyleyiş ve bölümlenme ile İlahi güce yakarış, Peygamber’e sesleniş gibi temaların bunun göstergesi olduğunu belirtir.
 
İsmet Özel 2000’li yıllara gelindiğinde karşımıza ‘Of Not Being A Jew’ adlı şiir kitabıyla ortaya çıkacaktır. Arka Kapak dergisine verdiği röportajda Tüzer, Özel’in kimi yerde anlaşılamamış olmanın verdiği huzursuzluğu, kimi yerde insanların sıradanlaşmışlıklarını açık etmeyi bir tür kırgınlıkla şiirlerine yansıttığını belirtir. İlerleyen yaşıyla bu eserde uzayan şiirleri Tüzer, imgelerdeki yaratıcılığın azalmasına bağlar.
 
NEDEN ŞİİR?
 
İsmet Özel, genel olarak şiirin ve şiir yazmanın amacının neye tekabül ettiğine dair önümüze varlığa dair farkındalığı oldukça yüksek bir şair portresi koyuyor. Özel, şiiri yeterince anlaşılmamış bir şeyin etkili bir anlatıma kavuşturulma çabası olarak tarif ediyor. Neden şiir okuruz sorusuna verdiği cevap ise: “Herhâlde yokluğunu hissettiğimiz bir şeyleri tamamlamak, bir zorluğu gidermek ve nihayet bir doyum sağlamak için” şeklindedir.
 
Tıpkı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın nesri köpüğe benzetmesi gibi Özel de şiiri köpüğe benzetir. Bu köpük ona göre, “bir tamamlama, bir kaçınılmaz fazlalık, yerini bulamamış insanlığın çalkantısından doğmuş” bir köpüktür. Şaire göre şiir okuyanlar, varlığının anlamıyla meşgul olan zihinlerin, estetik kaygısını, sezişlerini ortalamanın yukarısına taşıyabilmek için yeni bir dünya yaratma teşebbüsü olanlardır. Bu yüzden İsmet Özel topluma mâl olmaktan ziyade ‘insan’ olduğunu derinlemesine idrak edenlerin şairidir.
 
AHDE VEFA VE ŞİFA DİLEĞİ
 
İsmet Özel, geçen günlerde ağır bir kalp geçirdi. Tedavisi devam ederken, şiirleriyle fakülte yıllarımda hayatımı değiştiren Özel’e dair bir yazı yazmak ihtiyacı hissettim. O şiirleriyle benim bu dünyanın dışında bambaşka alemleri hissetmeme sebep olmuştur. İdealizm ve inandıklarım adına mücadeleme direniş gücü, insanlık anlayışıma onurlu bir duruş, aşkı iliklerimize kadar hissediş, dünyalık ve gündelik menfaatlere tamah edenlerle aramızın açılması gibi duygular o şiirler sayesinde olmuştur. Kazandırdıkları özetle insan olmanın onurlu duruşunu göstermesi ve insan ile dünyayı bambaşka bir kavrayış biçimidir.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.