Sosyal Medya

Güncel

Abdurrahman Dilipak: Sağır sultanın bile duyduğu şeyleri, yasama, yargı ve yürütme erkinin duymaması mümkün mü?

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



Ä°lk kural ÅŸu: EmrolunduÄŸun gibi dosdoÄŸru ol. Vehn hastalığına düÅŸmeyin. Vehn neydi? Allah’ın Resulü “Vehn” konusunda ümmetini uyardı. Vehn, aşırı dünya sevgisi, dünya malına, mülküne, makamına, metaına aşırı meyletmenin adıdır. Yani ÅŸimdilerde “Sekülarizm” denilen “dünyevileÅŸme ÅŸehveti” dedikleri ÅŸey olsa gerek. Ki; bu aynı zamanda bir doÄŸru yoldan sapmayı beraberinde getiren bir ahlak krizinin iÅŸaretidir.. O hastalığın alameti “Dünyayı sevmek, dünya hayatını süs, oyun, eÄŸlence olarak görmek ve ölümü kötü görmektir.” “Vehn” Dünya sevgisi ve aÄŸzımızın tadını kaçıran ölümü hatırlamaktan rahatsız olma halidir. “Vehn krizi” ahirete karşılık dayanılmaz bir ÅŸehvetle dünyayı tercih etme halini ifade eder.. Bu dünya metaı karşılığında ahireti unutma halini ifade eder. Ä°ÅŸte o zaman Allah düÅŸmanlarınızın kalbinden size karşı korkuyu siler, onların cür’et ve cesaretini artırır, sizin kalbinize de “vehn” verir. Sonuçta zelil olursunuz! Sakın ola bu hataya düçar olmayalım.. Dininizden taviz vererek dünyayı kazanmayı hayal ederseniz, her ikisini birden kaybedersiniz. Hele Allah’ın size verdiÄŸi mühleti aleyhinizde kullanırsanız, gelen günler sizin için geçen günleri aratır!
 
Bazı ÅŸeylerin ÅŸüyuu vukuundan beterdir. Evet! Birileri karanlık iÅŸler peÅŸinde. Bunlara dikkat etmek gerek.. Kapıdan kovarsınız, bacadan girerler.. Bazı dostlar  “bazı ÅŸeyleri çok tekrarlıyorsun” diyor. Ama ne yapayım. “Kellim kellim la yenfaÄŸ”. Söyle söyle fayda etmiyor. Ben de tekrar tekrar söylüyorum. “Ettekrarü vel ahsen, velev kane 180” derler ya, o hesap.  Bakıyorum, biz günde 40 kez Fatiha okuyoruz.. “Söz dinlemeyen bir topluluk” olduÄŸumuz için olsa gerek durum bu.
 
Ä°nsanlar daha önce “asla böyle bir ÅŸey olamaz”, “falan kiÅŸi böyle bir ÅŸey yapmış olamaz” der idi. Bugün gelinen noktada “Gerçek olabilir mi” diye sorma gereÄŸi duyan endiÅŸeli insanlar var. Bu güven krizi daha da derinleÅŸmeden bir çözüm bulunulmalı..
 
Seçime giderken en büyük sorunların başında ekonomi yanında “aile” ve “gençlik” var. Son on yılda 15 milyon “seçmen” ürettik, her yaÅŸtan. Sonuç ortada. En çok konuÅŸulan bir diÄŸer konu “yolsuzluk, rüÅŸvet ve torpil”. Haksız servet edinenlerin, hâlâ itibar görüyor oldukları kanaati, sapkın hayatları ve şımarık tavırları ve bunların rezillikleri. Herkesin bildiÄŸi, konuÅŸtuÄŸu, ÅŸüyu bulmuÅŸ, sağır sultanın bile duyduÄŸu ÅŸeyleri, yasama, yargı ve yürütme erkinin duymaması mümkün mü? Peki, neden bu konuların üzerine gidilemiyor. Åžeytan sadece meydan okumuyor, bizim mahallede fazla mesai yapıyor. Ötekilerin bazıları zaten ÅŸeytanın misafirleri gibi sanki.
 
“Euzu billahi mineÅŸÅŸeytanirracim” sadece söz de kaldı. Besmelesiz sözler ve iÅŸler yüzünden iki yakamız bir araya gelmiyor. Başımıza gelen felaketler yüzünden hem ÅŸeytanı ve onun avanesini suçluyoruz. Oysa ÅŸeytanın varlığı günah iÅŸlememizin bahanesi ve gerekçesi deÄŸildir ve olamaz. Bizim kendimizi deÄŸiÅŸtirmemiz gerek. Önce başımıza gelen felaketlerle ilgili ferden ferde ve her konuda “cahillik ettiÄŸimizi ve zulüm bataklığına saptığımızı” itiraf etmemiz gerek. “Ä°nni küntü minezzalimiyn” dememiz gerek.
 
Åžeytana karşı zafer kazanmak için önce kendi nefsimizdeki ÅŸeytanın saltanatını yıkmamız gerek. Åžeytanın dostlarını dost edinmekten vazgeçmemiz gerek. Allah’ın yardımı ve meleklerin korumasını hak etmek için yolsuzluk, rüÅŸvet, torpil belasından yakamızı kurtarmamız gerek. Tefrikadan uzaklaÅŸmamız gerek. Din ve devlet büyüklerini Ä°lah ve Rab edinmekten vazgeçmemiz gerek. Ä°stiÅŸare ve ÅŸuraya ehemmiyet vermemiz gerek. Yoksa iÅŸimiz zor.
 
Bakın ömrü askerlik ve siyasetle geçmiÅŸ bir tarihi kiÅŸinin serveti ve mirası bugün sorgulanıyorsa, yarın ömrü bürokrasi ve siyasetle geçmiÅŸ kiÅŸilerin, ya da yaptığı iÅŸler ve serveti arasında büyük ortada olan bir takım iÅŸadamı kılıklı soyguncuların serveti de sorgulanmaya baÅŸlarsa o kiÅŸilerin arkasından insanlar dua etmezler. Haram lokma yiyeni iflah etmez. Ne demiÅŸler, alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Zulm ile abad olunmaz. Kamu malı yetim hakkı sayılır. Yetim hakkı yiyenin namazı da kabul olmaz. Haram para ile hayır yapılmaz. RüÅŸvet yoluyla elde edilen servetle elde edilen mal ve mülk yiyeni iflah etmez. Torpille gelinen makamda hayır yoktur.
 
Bir hırsız bir baÄŸdan bir bostan çalarmış. RüÅŸvet alan bir memur, bir bostan karşılığı bir bağı satarmış. Alan da veren de, aynı günahın ortaklarıdır. 3. ortakları ise ÅŸeytandır. Haram yoldan elde edilen mal-mülk, makam bereketi yok eder. O elde edilen ÅŸey her ne ise, dua ile istenen beladır. O servet miras yoluyla kime geçerse o musibet onun evlad-ü iyaline de geçer.
 
Ä°nkârcılar bu iÅŸi yaparsa onlar için bir musibet vardır. EÄŸer inanan biri bu haltı yerse ve bunu yaparken suret-i haktan gözükür, dini kullanırsa, cemaatin güvenini istismar ederse iki musibeti hakeder. Biri o haltı yediÄŸi için, ötekisi ise ikiyüzlüÄŸü ve kardeÅŸlerini aldattığı için. Münafıklık alametinden dolayı bu onun vebalidir. Bu yoldan, ÅŸeytanın ayak izlerinden yürüyerek geçen ve bu görevden ayrılacak olanlara, aynı ÅŸekilde bu göreve gelecek olup da kaşığı belinde dolaÅŸanlara veyl olsun.
 
Bakın bu haltı yiyen ve yediren yanında, bunlara ses çıkarmayanları da yakacak bu ateÅŸ. Bunlardan deÄŸil Allah’tan korkalım. Bunlardan biri “bizden” deÄŸildir. Bizden olmadığı halde “Bizden” görünen, iki kere bizden deÄŸildir.
 
Åžeytanın hilelerine karşı dikkatli olalım. Sakınalım, ÅŸeytan bizleri Allah’la aldatmasın.
 
Ä°lkemiz ÅŸu: Ä°ÅŸe alımda torpil yok. Ehliyet ve liyakat esas olacak. Ä°ÅŸi ehline vereceÄŸiz. Unutmayalım, yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan, söylediklerimizden ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizden hesaba çekileceÄŸiz. Bizi aldatan bizden deÄŸildir. Cahillere ve zalimlere yardım ve yataklık etmeyeceÄŸiz. Biz biliriz ki, onlara yardım edersek ateÅŸ bize de dokunur.
 
Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı duracağız. Zalim babamız da olsa, mazlum düÅŸmanımız da olsa. Bir topluluÄŸa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliÄŸe sevketmeyecek. Adil ÅŸahidler olacağız. YaÅŸadığımız zamana ve mekana ÅŸahidlik edeceÄŸiz. Hakk’ın ve halkın gören gözü, iÅŸiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacağız. Adalet üzere olacağız. Sırat-ı Mustakim üzere olacağız. Taif’e giden peygamber gibi olacağız. Peygamberlerin ayak izlerinden yürüyeceÄŸiz, nimete erenlerin, gazaba uÄŸrayanların deÄŸil. Bizi aldatmak isteyen, “Biz ıslah edicileriz” diyen ikiyüzlü bozguncuların deÄŸil. Sabreden, ÅŸükreden, direnenlerden olacağız. Müstekbirlerden, müsriflerden, mütrefinlerden, olmayacağız. Ä°stiÅŸare ve ÅŸura yapacağız. Bizim siyasetimizin usul esası budur. “Biz bir ülkeyi yok etmeyi dilediğimizde, o ülkenin mütreflerine (kolay yaşamaya alışmış, zenginlik için şımarık, zevk ve safa peÅŸindeki halkına uyarmak için) emirler göndeririz. Ama onlar (orada taşkınlık) etmeye) devam ederler. Biz de orayı tamamen yok ederiz” der kitap. Kur’an; nimet verdikten sonra azıp, haddi aÅŸan, azgınlık yapan, zulmeden sefahat içinde harama dalan birçok kavmin nasıl helak edildiÄŸini anlatır.
 
Bu konu burada bitmeyecek. Yarın da devam edelim inÅŸallah. Selam ve dua ile. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.