Kürsü
Rasim Özdenören: Çekimser kalmak, seçmekten kaçınmak, dahası kaçmak demektir
Follow @dusuncemektebi2
Rasim Özdenören- Yeni Şafak
Çekimser kalmak bir ÅŸeyi seçmek demek deÄŸildir. Tam tersine, seçmekten kaçınmak, dahası kaçmak demektir.
Çekimser, seçmekten çekilmekle aslında bir ÅŸeyi seçmemiÅŸ olmuyor. O, gerçekte öyle bir ÅŸeyi seçmiÅŸ oluyor ki, eÄŸer seçme sorumluluÄŸunu üstlenmiÅŸ olsaydı en seçmeyeceÄŸi ÅŸey ne idiyse ona destek çıkmış oluyor. En çok neye muhalefet ediyorsa, oyunu ondan yana kullanmış oluyor.
Bu açıdan Sartre’ın öÄŸrencisine verdiÄŸi cevapla uzak yakın ilgisi olmayan bir tablo var karşımızda. Sartre, yardımcı olması için kendisine müracaat eden öÄŸrencisine: “Bu konuda kendin karar vermelisin” dediÄŸinde, aslında ona yol göstermiÅŸ oluyordu. Hem de öÄŸrenciye ömür boyu unutamayacağı bir ders vererek… ÖÄŸrencinin sorunu ÅŸuydu: savaÅŸ açılmış, sınıf arkadaÅŸlarının hepsi cepheye koÅŸmuÅŸ, fakat o cepheye gidememiÅŸti. Çünkü yatalak bir annesi vardı ve onu bırakıp cepheye gitmesi annenin ölümünü sonuçlayacaktı, böylece karar veremiyordu. Durum, aslında, tam da trajik olanın alanı içinde duruyordu. Delikanlı iki müspet almaşık arasında bocalıyordu. Cepheye gitse, annesini ölüme terk etmiÅŸ olacak; annesinin yanında almaya karar verse yurt savunmasına katılmamış olacak!
ÖÄŸrencisinin dilemması, aslında, Sartre’ın felsefesinin de özünü oluÅŸturan sorunsaldır. O, bunalımın bu tür durumlarda seçememekten doÄŸduÄŸunu, bunalımın buradaki bocalamadan kaynaklandığını ileri sürüyordu. Ancak bu gibi durumlarda, seçmeye karar verecek olan, bizzat sorunsalla karşı karşıya kalan kiÅŸidir, diyordu. Ona dışardan yardım edilemezdi. KiÅŸi, sorunsalının üstesinden bir başına gelmek zorundaydı.
Sartre’ın öÄŸrencisine verdiÄŸi cevap Çin nüktesindeki öÄŸüdün ta kendisiydi. Yani aç insana (sorun sahibine) bir balık ikram etmiyor, fakat ona balık tutmayı öÄŸretiyordu…
Yani burada, Sartre’ın durumunda, o, öÄŸrencisinin sorunu karşısında belki tarafsız kalıyor, fakat ona kayıtsız kalmıyordu. Bilakis öÄŸrencisine yol göstermiÅŸ oluyordu. Oysa çekimser birinin tavrı, öÄŸrencinin sorusu ve sorunu karşısında omuz silkmekten ibaret kalmak olurdu.
Tarafsız kalmakla çekimser olmanın eÅŸdeÄŸer olmadığını söylüyoruz. Tarafsız, taraf olanlar arasında eÅŸit mesafede kalmayı öngörür. Tarafsız, taraf olanlar arasında hakemlik yapabilir. Oysa çekimser, hakemliÄŸine müracaat edenlere sırt çevirir...
Tarafsız, kendi ölçütüne göre taraflar arasında adil bir karar verme çabası güder. Çekimserse davayı ortada bırakır.
Çekimser gerçekte önündeki almaşıklardan birini seçmekten çekiniyor veya kaçınıyor. Ona kaçak (firarî) demek gerekir. Herhangi biri de kaçak pozisyonuna girebilir. Hapisten kaçan, yasadan kaçan kimseler de kaçaktır. Fakat bizim bahsettiÄŸimiz kaçak onlardan da farklı. Bizim bahsettiÄŸimiz kaçak görev veya sorumluluk kaçağıdır. Görevinden ve sorumluluÄŸundan kaçan kimse... Kendisine güvenerek sorumluluk veya görev yüklenmiÅŸ olanı ortada bırakan tip...
O seçmekten kaçındığı için çıkan sonuçtan sorumlu olmadığını sanır. Oysa sonuç o çekimser kaldığı için öyle çıkmıştır. Ama o bu durumun bilincinde olmadığından, bir de sonuçtan kendisinden baÅŸka herkesi sorumlu tutmaya kalkışır. Hem kel hem foduldur...
Henüz yorum yapılmamış.