Sosyal Medya

Güncel

Yıldıray Oğur: Viyana kapılarında kimler kimlerle beraberdi?

Yıldıray Oğur- Karar



ABD DışiÅŸleri Bakanı Mike Pompeo, Yahudilerin Purim Bayramı için gittiÄŸi Kudüs'te Hristiyan televizyonu CBN'e konuÅŸtu. 
 
Sunucu, Pompeo’ya "Yahudiler bugün Purim Bayramı'nda Kraliçe Ester'in Tanrı'nın yardımıyla Yahudileri yok olmaktan kurtarmasını kutluyor. Trump da, Ester gibi Tanrı tarafından Yahudileri kurtarmak için gönderilmiÅŸ olabilir mi?" diye sordu.
 
Spiker bu sorusunu sorarken gayet ciddiydi.
 
Çünkü soru Ä°ncil’de geçen bir kıssaya dayanıyor. Ä°ncil’e göre Kraliçe Ester, Pers Ä°mparatoru Kral AhaÅŸveroÅŸ
 
eÅŸiydi ve eÅŸini tüm Yahudileri öldürme planından vazgeçirmiÅŸti.
 
Pompeo’nun  soruya verdiÄŸi cevap da gayet ciddiydi: "Bir Hristiyan olarak bunun kesinlikle mümkün olduÄŸuna inanıyorum."
 
DışiÅŸleri Bakanlığı’ndaki masasının üzerinde Tanrı’yı ve sözlerini hatırlamak için sürekli Ä°ncil’in açık tutan, sürekli kıyametteki büyük savaÅŸa kadar bitmeyecek bir mücadele içinde olduklarını söyleyen inançlı bir Evanjelik Hristiyan Pompeo.
 
Evanjelik kilisenin artık hayli etkili olduÄŸu Amerikan Cumhuriyetçileri için, Tanrı’nın eli sürekli siyasetin içinde, baÅŸkanlar seçilmiÅŸ, Ä°ncil kaynaklı kehanetler ve kıyamet teorileri dış politikanın birer parçası haline gelmiÅŸ durumda... 
 
Ekim 2018’de ABD’de 1200 sinema salonunda gösterime giren, milyonlarca Amerikalının izlediÄŸi The Trump Prophecy filminin temel tezi Trump’ın Tanrı tarafından özel olarak seçildiÄŸiydi. 
 
Filmde emekli bir itfaiyeci Tanrı’nın sesini duyduÄŸunu ve kendisine “Bu kez bu adamı, Trump’ı seçtim” dediÄŸini iddia etmiÅŸti.
 
Böyle okuyunca bütün bunlar bize çılgınca, saplantılı, akıl dışı geliyor. Böyle düÅŸünmekte haklıyız. Kutsal bir dava motivasyonuyla, ezeli-ebedi bir savaşın içinde olduÄŸumuz fikriyle ve tarihsel rövanÅŸlar için yapılan siyaset hem ülkeler hem de dünya için de çok tehlikeli. 
 
Peki, ÅŸimdi bir kere de sonuna doÄŸru geldiÄŸimiz yerel seçim kampanyası boyunca duyduklarımızı yeniden düÅŸünelim. 
 
2019 yılında Türkiye’de yapılan seçimlerde siyasetçilerden Sivas Belediye baÅŸkanlığı için bir partinin adayına oy vermenin mahÅŸerde berat vesilesi olacağını, Kuran’da iÅŸi ehline verin dendiÄŸini, oyları kendilerine verenlerden Allah’ın hesap sormayacağını duyduk... 
 
Ä°stanbul ve Ankara’da çöpleri kimin toplayacağı hakkındaki bir seçimin haç ile hilal arasında geçtiÄŸini, ülkenin bekasının buna baÄŸlı olduÄŸunu iÅŸittik.
 
Neredeyse Malazgirt’te seçimler Alparslan ile Diyojen, Ankara’da Yıldırım Beyazıt’la Timur, Ä°stanbul’da Abdülhamit ile Ä°ttihat ve Terakki Fırkası arasında geçiyormuÅŸçasına tarihe doyduk.
 
Son haftada hamasetin dozu iyice arttı.
 
Belediye seçimlerinde oylarımızı verirken, seçimlerden sonraki gün Ä°srail gazetelerinin atacağı manÅŸetlerini düÅŸünmemizi önerenlerden de oluyor, Ankara, Bursa, Samsun belediyeleri el deÄŸiÅŸtirirse Tel Aviv’in, Brüksel’in sevinip, Gazze’nin, Saraybosna’nın aÄŸlayacağını söyleyenler de.
 
BeÅŸiktaÅŸ ya da Kadıköy’de oturan seçmenler ise neredeyse hepsi Atatürkçü olduÄŸunu iddia eden adaylar arasında kalmış durumdalar. Hangisi kazanırsa Atatürk’ün de kazanmış sayılacağı hala belirsizliÄŸini koruyor.
 
Geçenlerde Cumhur Ä°ttifakı’nın Yenikapı’daki Mitingi öncesinde Habertürk TV’nin sorularını yanıtlayan AK Parti Grup BaÅŸkanvekillerinden Muhammet Emin AkbaÅŸoÄŸlu bu yerel seçimlerin neden önemli olduÄŸu anlatırken bir ara ÅŸöyle bile dedi: 
 
“Ä°nsanlığın önünde iki seçenek var. Ya Türkiye’nin liderliÄŸinde yeniden pax-Ottoman kurulacak yani dünyaya Osmanlı barışı gelecek ya da büyük Ä°srail kurulacak.”
 
Acaba böyle bir karar arifesinde olduÄŸundan insanlığın haberi var mı?
 
Daha sonra tezini Payitaht Abdülhamit dizisinden verdiÄŸi örneklerle güçlendiren milletvekilinin bu sözlerini bir yabancı duysaydı herhalde bizim Pompeo’yu dinlerken ki tedirginliÄŸimizin benzerini yaÅŸardı.
 
Ya da Viyana’dan öteye Avrupa kentlerinde yaÅŸayanlar, Türkiye’deki yerel seçim kampanyası sırasında haklarında ÅŸöyle konuÅŸmalar yapıldığını öÄŸrenseler acaba ne düÅŸünürlerdi:
 
“Viyana'yı aÅŸsak Avrupa bizim olacakken, Viyana'dan döndük Trakya'daki topraklarımızı bile çok görüyorlar. Biz buraya 22 milyon kilometrekareden küçüldük küçüldük 780 kilometre kareye geldik. Nereden nereye? Bugün bize Viyana kuÅŸatmasındaki hataları tekrarlatmak isteyenler var.” 
 
336 yıl sonra Konya meydanında, Viyana Seferi’ndeki hataların konuÅŸulduÄŸu bir yerel seçim kampanyasına tanık olduk. 
 
Yeni Zelanda’daki haçlı teröristinden, CHP-Ä°P-Saadet- HDP- Kandil-Pensilvanya-Tel Aviv-Brüksel ittifakına ulaÅŸtık, sonra bir anda kendimizi Viyana kapılarında bulduk, ardından Abdülhamit’le Yıldız Sarayı’nda buluÅŸtuk, bazen de Atatürk’le yeniden Samsun’a çıktık.
 
Tabii bu arada hatlar epey karıştı. 
 
Sahi Viyana kapılarında kimler kimlerle birlikteydi?
 
Jan Sobiesky komutasındaki Hıristiyan birlikler içinde Osmanlı’ya kılıç sallamış Müslüman Lipka Tatarlarını da unutmadık, Osmanlı ordusuyla birlikte Katolik düÅŸmana karşı at koÅŸturmuÅŸ Macar Protestanlarının lideri Tökeli Ä°mre’yi de. Tabii bizi Viyana Seferi için kışkırtan Fransızların algı operasyonlarını da... 
 
Kırım Han’ı Murad Giray’ın ‘ihaneti’nden, Merzifonlu Kara Mustafa PaÅŸa’nın hatalarından 336 yıl sonra dersler çıkarmış bu millet, herhalde 31 Mart gecesi, iÅŸini gücünü bırakmış büyük bir heyecanla bu seçimin sonucunu bekleyen insanlığa gerekli cevabı verecektir...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.