Kürsü
Abdullah Yıldız: Para ve makam fitnedir
Follow @dusuncemektebi2
Abdullah Yıldız- Yeni Akit
Türkiye Pazar günü yerel yöneticileri belirlemek üzere seçime gidiyor. Osmanlı döneminde yerel yönetimden sorumlu belediye baÅŸkanlarına “Åžehremini” denirdi; ÅŸehrin emaneti onların emin ellerine teslim edilirdi. Allah (c.c) tarafından, “El-Emîn” olan Peygamberimizin (s.a) ÅŸahsında tüm insanlara bir rahmet olarak gönderilen Ä°slâmiyet’in yöneticilerde aradığı en öncelikli vasıf “emanet” ve “ehliyet”tir.
Hz. Ömer (r.a) halife seçildiÄŸinde, Saîd b. Âmir (r.a) ona gelip ÅŸöyle nasihat etmiÅŸti:
“Ey Ömer! Halkın iÅŸlerini yaparken Allah’tan korkmanı, Allah’ın emirlerini yerine getirirken insanlardan korkmamanı ve sözünün fiiline aykırı olmamasını tavsiye ederim. Sözün en hayırlısı, fiilin doÄŸruladığıdır. Ey Ömer! Uzak yakın iÅŸlerini üzerine aldığın Müslümanlarla ilgilen. Kendin ve ailen için istediÄŸini onlar için de iste. Kendin ve ailen için istemediÄŸini onlar için de isteme. Hakkı elde edinceye kadar zorluklara göÄŸüs ger. Allah’ın emirlerini yaparken hiçbir dedikodudan ve kınamadan korkma.”
Hz. Ömer (r.a): “Buna kimin gücü yeter, ya Saîd?” deyince Hz. Saîd (r.a) ÅŸu cevabı verdi:
-‘Allah’ın (c.c.), Muhammed (s.a.) ümmetinin başına getirdiÄŸi, kendisiyle Allah arasında hiç kimse olmayan senin gibi birinin buna gücü yeter.’
Bir ara Hz. Ömer (r.a), Hz. Saîd’i çağırarak, onu Humus’a vali tayin etmek istediÄŸini söyledi. Saîd:
-‘Ey Ömer! Allah rızası için, bunu benim başıma belâ etmemeni istiyorum’, dedi.
Hz. Ömer’in (r.a) bu cevaba canı sıkıldı ve: “Yazıklar olsun size!” dedi; “Bu iÅŸi (halifeliÄŸi) benim boynuma geçiriyorsunuz, sonra da beni yalnız bırakıyorsunuz. Vallahi seni bırakmam.”
Ve onu Humus’a vali olarak tayin etti; “Sana biraz aylık baÄŸlayayım mı?” deyince Saîd (r.a):
-‘Ben onu ne yapacağım! Bana gelenler zaten ihtiyacımdan fazladır’ deyip Humus’a gitti.
Bir süre sonra Emîr-ül Müminîn’e, Humus halkından güvendiÄŸi bazı kiÅŸiler geldi. Hz. Ömer onlara:
-‘Bana fakirlerinizin isimlerini yazın da ihtiyaçlarını karşılayayım’ dedi.
Onlar Hz. Ömer’e bir mektup gönderdiler. Ä°çinde: ‘Falan, falan ve Saîd b. Amir’ yazılıydı. Ömer:
-‘Saîd b. Âmir kimdir?’ dedi. Onlar:
-‘Valimizdir’ dediler. Hz. Ömer (r.a):
-‘Valiniz fakir mi?’ dedi. Onlar:
-‘Evet, vallahi o, uzun günlerini evinde hiç ateÅŸ yakmadan geçirir’ dediler.
Hz. Ömer (r.a), gözyaÅŸları sakalını ıslatıncaya kadar aÄŸladı. Sonra, ona bin dinar göndermeye karar verdi. Dinarları bir torbaya koydu ve onlara ÅŸöyle dedi: ‘Ona benden selâm söyleyiniz. “Emirü’l-Mü’minin senin ihtiyaçların için ÅŸu parayı gönderdi”, deyiniz.’
Hz. Saîd’e para torbasını getirdiler. Torbanın içine baktı. Bir de ne görsün; dinarlar! Paraları kendisinden uzaklaÅŸtırmaya ve:
-“Ä°nnâ lillâhî ve innâ ileyhi râci‘ûn (Biz Allah’a aitiz ve elbette ona döneceÄŸiz)” demeye baÅŸladı.
Sanki başına büyük bir felâket gelmiÅŸ veya önemli bir sıkıntıyla karşılaÅŸmıştı. Çünkü bu (Bakara 2/156.) âyet, baÅŸa gelen bir musibet anında söylenirdi. Karısı merakla koÅŸup geldi:
-‘Ne oluyor sana, ey Saîd! Yoksa Emîrü’l-Mü’minin mi öldü?’
-‘Hayır, ondan daha büyüÄŸü!’
-‘Müslümanların başına bir iÅŸ mi geldi?’
-‘Yoo, ondan daha büyüÄŸü!’
-‘NeymiÅŸ ondan büyüÄŸü?’
-‘Dünya, benim âhiretimi bozmak için evime girdi. Fitne benim evime yerleÅŸti.’
-‘Öyleyse ondan kurtulmaya bak.’ (EÅŸinin dinarlardan haberi yoktu.)
-‘Bana bu konuda yardım eder misin?’
-‘Evet.’
Hz. Saîd (r.a) dinarları alıp torbalara koydu ve Müslümanların fakirlerine dağıttı…
Kısa bir süre sonra, Hz. Ömer (r.a) incelemelerde bulunmak üzere Åžam diyarına gitti. Humus’a gelip, halkın valilerinden memnun olup olmadığını soruÅŸturdu. Hz. Said’in (r.a) durumunu incelediÄŸinde onun son derece sade ve fakir bir hayat yaÅŸadığını öÄŸrenince ÅŸöyle dedi:
-‘Onun hakkındaki görüÅŸlerimde beni yanıltmayan Allah’a hamd olsun.’
Kendileri hakkındaki görüÅŸlerimizde yanılmayacağımız emin ve ehil idareciler seçebilme duası ile.
(Kaynak: Abdullah Yıldız, “Kur’ân’ı Nasıl YaÅŸadılar?”, s. 211-215. Pınar Yayınları, Ä°stanbul, 2017)
Henüz yorum yapılmamış.