Evanjelistleri tehlikeli kılan kıyamet ayet ve senaryolarına yönelik radikal inançları
Follow @dusuncemektebi2
"Aşikâr ki, Eski Ahit'teki peygamberlerimize ve Armegedon'la ilgili önceden haber verilmiş alametlere geri dönüp baktığımda 'Acaba olacakları gören biz miyiz' diye merak ediyorum. İnanın bana, bu kehanetler açık şekilde yaşamakta olduğumuz şu zamanları tasvir ediyor." Ronald Reagan (40'ıncı ABD Başkanı).
Dünyaca ünlü Amerikalı din tarihçisi Martin Marty, "Günümüzde dinî boyutu bulunmayan veya belirleyici unsurlarından birini dinin teÅŸkil etmediÄŸi neredeyse hiçbir önemli olayın olmadığını" söyler. Özellikle içinde yaÅŸadığımız çağın temel dinamiklerinin din ve dine dair bütün kutsallardan arındırılarak oluÅŸturulduÄŸuna inanan radikal sekülerler -bizdeki karşılığını ultra laikler olarak düÅŸünebiliriz- nezdinde Marty'nin bu tespiti fazlasıyla fantastik hatta ÅŸizofrenik bulunabilir. Ancak gerek yerel siyasette gerek dünya siyasetinde yaÅŸanan geliÅŸmelere geniÅŸ ve çok yönlü perspektifle bakmayı becerebildiÄŸimizde, aslında Marty'nin haklılık payının hiç de küçümsenecek gibi olmadığını görebiliriz. Uzun süredir Türkiye'nin gündemini meÅŸgul eden ve topraklarımızda yaptığı askerî/siyasî casusluk faaliyetlerinden ötürü 9 Aralık 2016'dan beri tutuklu bulunan evanjelist pastör (papaz, rahip) Andrew Craig Brunson hadisesi bu konuda karşılaÅŸtığımız en son ve en güncel örneklerden. Kamuoyunun Rahip Brunson olarak tanıdığı Amerikalı ÅŸahıs zaten uzun süredir gergin bir seyirde devam eden ABD-Türkiye iliÅŸkilerinde -deyim yerindeyse- fiÅŸin çekilmesine neden olmuÅŸ bir figür haline geldi. ABD baÅŸkan yardımcısı Mike Pence ve baÅŸkanı Donald Trump peÅŸi sıra yaptıkları açıklamalarla rahibin bir an evvel serbest bırakılmasını isteyerek aksi takdirde Türkiye'ye birtakım yaptırımlar uygulanacağını belirttiler. Trump'ı Rahip Brunson vakası üzerinden Türkiye ile köprüleri atmaya iten dinamiklerden birini ABD iç politikasına dair kaygılarının oluÅŸturduÄŸu kuÅŸkusuz. Zira önümüzdeki kasım ayında ABD'de kongre ara seçimleri yapılacak. Trump -her ne kadar kendisi bir evanjelist olmasa da- baÅŸkan seçilirken özellikle yardımcısı Pence'nin desteÄŸiyle evanjelik oyların yüzde 81'ini almış bir isim. ABD kamuoyuna göre bu durum evanjelik lobinin Rahip Brunson konusunda baÅŸkan üzerinde ciddi bir baskı oluÅŸturmasına yol açıyor. Ancak meselenin bir de dış politika ayağı söz konusu. Üzerinde daha fazla odaklanılması gereken iÅŸin bu yönünün anlaşılması içinse öncelikle Evanjelizm denilen Protestan akımın ne anlama geldiÄŸine ve dünya siyasetinin özellikle OrtadoÄŸu politikalarının belirlenmesinde ne gibi etkileri olduÄŸuna deÄŸinmek faydalı olabilir.
Tanrı'yı kıyamete zorlayanlar
Son yıllarda adı hemen hepimizin kulağına bir ÅŸekilde çalınmış olan Evanjelizm, Hıristiyan dininin üç temel mezhebinden biri olan Protestanlık anlayışından beslenen bir tarikat sistemi. Kavramsal anlamda yaygın olarak kullanılmasının kökeni ise 16'ncı yüzyılda Almanya'da Martin Luther önderliÄŸinde baÅŸlayan Reform hareketlerine uzanıyor. Evanjelizm sözlüklerde "kutsal kitaba yönelmek" olarak tanımlanıyor ve kelimenin kaynağı "iyi haber, asıl gerçek" gibi anlamlara geliyor. Evanjelistler hakkında yaptığı araÅŸtırmalarıyla tanınan David Barett'e göre bugüne kadar 300'den fazla tanımı yapılan Evanjelizmin tam olarak ne anlama geldiÄŸi hakkında hâlâ bir mutabakat saÄŸlanabilmiÅŸ deÄŸil. Barett'in bahsettiÄŸi bütün bu ihtilaflara raÄŸmen bugün Evanjelizm denildiÄŸinde akla ilk olarak, ABD'de 110 milyon civarında müntesibi olan ve aralarında Jimy Carter, Ronald Reagan, George W. Bush gibi ABD baÅŸkanları baÅŸta olmak üzere pek çok ünlü ismin bulunduÄŸu Hıristiyanlık anlayışı geliyor.
Bugün ABD'de oldukça etkili olan muhafazakâr evanjelistlerin ideolojik atalarını, 18'inci yüzyılda Ä°ngiltere'den ABD'ye göç eden ilk ve en etkili gruplardan biri olan ve ABD'nin yerli halkı Kızılderililere yaptıkları soykırımla belleklerimize kazınan püritenler oluÅŸturuyor. Aynı zamanda günümüzde ABD'nin en etkin lobilerinden biri olarak bilinen ve gerek iç gerekse de dış siyasette izlenecek rotayı belirlemede baÅŸat aktörlerden biri olan WASP (White-Anglo Sakson-Protestan) yapılanmasının da temellerini atan püritenlerin öÄŸretilerinin kaynağı Tevrat, Mezmurlar ve Sinoptik Ä°ncillerin (Kitab-ı Mukaddes'te Hıristiyanlarca sahih kabul edilen dört Ä°ncil'in Matta, Markos ve Luka'ya atfedilen üçü) toplamından oluÅŸan Kitab-ı Mukaddes'e dayanıyor. Tevrat'ta bahsi geçen Yahudilerin Tanrı Yehova tarafından "seçilmiÅŸ kavim" olma ayrıcalığını kendilerine yönelik olarak da güncelleyerek yorumlayan püritenlerin ABD'yi bu düstur üzerine inÅŸa ettikleri birçok kaynakta belirtiliyor. ÖrneÄŸin Ä°ngiliz yazar Karen Armstrong, püritenlerin Yeni Dünya'daki mücadelesinin aynı Tevrat'ta anlatılan Yahudilerin mücadelesine benzediÄŸini ve bu nedenle kolonilerine "Ä°ngiliz Kenan'ı" adını verdiklerini belirtiyor. Bugünkü evanjelistlerin arketipi olarak düÅŸünebileceÄŸimiz püritenlerin kendilerini Yahudi ruhuna fazlasıyla kaptırdıklarına dair bir örnek de göç ettikleri Amerikan topraklarına önce New Israel (Yeni Ä°srail) adını vermeyi düÅŸünmüÅŸ fakat daha sonra bu karardan vazgeçerek yerleÅŸim adı olarak New England'ı seçmiÅŸ olmaları.
Merkez üssü ABD olan evanjelistlerin en sıra dışı yönünü ise Kitab-ı Mukaddes'te yer alan kıyamet ayet ve senaryolarına yönelik radikal inançları oluÅŸturuyor. Esin kaynağını daha ziyade Eski Ahit'te yer alan Daniel ve Yeni Ahit'in son kitabı olan Yuhanna'nın Esinlenmeler bölümünde bahsi geçen kehanetlerden alan evanjelistler, Tanrı'nın Kitab-ı Mukaddes'te vadettiklerinin gerçekleÅŸmesine yardımcı olmak ve Ä°sa Mesih'in yeryüzüne geliÅŸini hızlandırmak adına oldukça kaotik giriÅŸimlerde bulunuyorlar. Dünyanın geleceÄŸinin çok önceden Tanrı tarafından belirlendiÄŸine ve olacakların Kitab-ı Mukaddes'te kendilerine açık ÅŸekilde bildirildiÄŸine inanan evanjelistlerin beklenen geleceÄŸin gerçekleÅŸmesi için buldukları formül ise literatüre "Tanrı'yı Kıyamete Zorlamak" adıyla girmiÅŸ durumda. Evanjelistlerin, beklenen kıyameti hızlandırmak adına müttefik olarak seçtikleri grup ise tahmin edileceÄŸi üzere Siyonist Yahudilerden oluÅŸuyor. Siyonist Yahudilerle geliÅŸtirdikleri bu müttefiklik iliÅŸkisinden sonra "Hıristiyan Siyonistler" olarak da anılmaya baÅŸlayan evanjelistlerin, Mesih'in geliÅŸini hızlandırmak adına yakın zamanda yaptıkları en kritik giriÅŸimlerinden birinin de 2003 Irak iÅŸgali olduÄŸunu belirtelim. O dönem ABD baÅŸkanı olan Bush'un, Irak Operasyonu için yaptığı "iyi ile kötünün savaşı" vurgusu, Kitab-ı Mukaddes'te kıyamet savaÅŸlarını nitelemek için aynen kullanılmış bir söylem!
Tanrı bütün kullarını bir görme
Evanjelistler ile Siyonist Yahudilerin kıyameti hızlandırmak adına giriÅŸtikleri bu ittifak, esasında tarafların çıkarlarının belirli noktalarda çakışmasıyla alakalı. Ä°ttifakın temelini ise Kudüs'ün 90 kilometre kuzeyinde, Hayfa limanının ise 29 kilometre güneydoÄŸusunda bulunan Harmegido (Armagedon) vadisinde; Deccal'in ordusuyla Mesih'in orduları arasında gerçekleÅŸeceÄŸine ve Mesih kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanacağına inandıkları büyük savaÅŸ oluÅŸturuyor. Her iki taraf da bu zaferin zuhuru için Kitab-ı Mukaddes'te geçen kıyamet ayetlerinin gerçekleÅŸmesi ve beklenen Mesih'in yeryüzüne gelebilmesi adına dünya üzerinde birtakım geliÅŸmelerin yaÅŸanması gerektiÄŸine inanıyor. Söz konusu bu ortak geliÅŸmelerin en önemli sacayaklarını ise sürgündeki Yahudilerin arz-ı mev'uda (vaadedilmiÅŸ topraklara) getirilerek Kudüs merkezli bir Ä°srail devletinin kurulması ve M.S. 70'li yıllarda Roma tarafından ikinci kez yıkılan Süleyman Mabedi'nin yeniden inÅŸası oluÅŸturuyor. GeçtiÄŸimiz yılın aralık ayında Trump'ın Kudüs'ü Ä°srail devletinin baÅŸkenti olarak ilan etmesi ve Temmuz 2018'de de Ä°srail parlamentosundan geçen "Yahudi Ulus Devleti" yasası, inanç merkezli ÅŸekillenen bu ittifakın kaçınılmaz bir sonucu aslında. Yahudiler söz konusu ittifakla hem Tevrat'ta kendilerine verildiÄŸi belirtilen topraklara ulaÅŸabilmenin hem de bin yıllar öncesinde sürüldükleri yurtlarında yeniden hükümran olmanın hayalini kuruyor. Evanjelistler ise Ä°sa Mesih'in yeryüzüne yeniden gelmesine yardımcı olabilmek için askerî, malî ve siyasî imkânlarını Ä°srail'e lojistik destek olarak sunmaya devam ediyor.
Kitab-ı Mukaddes'in öÄŸretilerine iman eden ve Yahudilerin seçilmiÅŸ bir halk olduÄŸuna inanan evanjelistler, Tanrı'nın Yahudiler için dünyevî, sadece evanjelik itikadına tabi olan Hıristiyanlar için ise uhrevî bir planı olduÄŸuna inanıyor. Tanrı'nın gökteki cennetini sadece evanjelistlere, Kudüs merkezli yeryüzü hâkimiyetini ise Yahudilere vadettiÄŸini düÅŸünüyorlar. Bu vaadin gerçekleÅŸmesi ve belirlenmiÅŸ geleceÄŸin inÅŸası için süreci hızlandırmayı ise dinsel bir vazife addediyorlar.
Lacivert Dergi
.
Henüz yorum yapılmamış.