Sosyal Medya

Güncel

Erol Göka / Dünyada İslam karşıtlığı artacak mı?

Erol Göka - Yeni Şafak



Sosyolog Stjepan G. Mestrovic’in son 30 yıldır Batı toplumunun haleti ruhiyesini tanımlamak için “duyguötesi toplum” kavramını kullanıyor ve ÅŸunları söylüyor: “Batılıların zalimlikleri televizyondan izlemekle yetinip ‘zarif’ bir üslupla açıklama yapmaları duyguöteci sistem nedeniyledir. Herkesten ‘zarafet’ beklenen ve konuÅŸma ve davranışın politik doÄŸruculuk tarafından kodlandığı duyguöteci toplumda, bütün katarsis yolları fiilen tıkalıdır.” Mestroviç’e göre batıdaki duyguötesi toplum giderek dejenere olmakta, insanlar, dışavurul(a)mamış travmalar yüzünden ‘yürüyen saatli bombalar’a dönüÅŸmektedir. Medya nedeniyle yapaylık/sahtecilik artmış, kutsal çökmüÅŸ, kolektif bilinç kaybolmuÅŸtur. Ölüm aklileÅŸtirilmekte, bu yüzden matem süreci asla tamamlanamamaktadır.

Mestroviç’in bu umutsuz ve karamsar görüÅŸleri, benim 2016’da, “Ä°slamofobi bir süre sonra (yıllar içinde) hız kesecek ve batılı kamuoyu bu saçmalığı fark ederek demokratik tepki vermeye yönelecektir” ÅŸeklindeki görüÅŸlerimle açıkça çeliÅŸki halinde. Geçen yazımda bahsettiÄŸim Ä°slamofobiye karşı mücadeleye çok emek vermiÅŸ, Belçika merkezli Irkçılığa Karşı Avrupa Ağı (ENAR) Direktörü Michael Privot’ın da Ä°slamofobinin giderek artacağı, Batı’da durumun daha da kötüye gideceÄŸi ÅŸeklindeki fikirleri de benim görüÅŸlerime tamamen zıt.

MeÅŸum Yeni Zelanda Cuma katliamı olduÄŸunda psikolojimle birlikte benim 2016’daki nispeten iyimser düÅŸüncelerim de sarsıldı. Dünyayı daha da kötü günlerin beklediÄŸini savunan Mestroviç ve Privot gibi umutsuzları haklı görmeye baÅŸladım. Sayılarının hızla azaldığını fark etmekle birlikte, her zaman gönlümde kendilerine bir yer açtığım Batılı demokratlar, bir kısım liberaller, vicdan ve saÄŸduyu sahibi kimseler, bu gidiÅŸi tersine çevirmeyi baÅŸaramazlar mı acaba diye tereddüt ettim. Elbette hala eski görüÅŸlerimi tam terk etmiÅŸ deÄŸilim, onların haklı çıkmasını istiyorum, bunu insanlık adına arzu ediyorum ama yanılma payımın giderek arttığını da kabul ediyorum. BaÅŸta Yeni Zelanda BaÅŸbakanı Jacinda Ardern’in yeni beyaz faÅŸist teröre karşı fevkalade samimi ve Müslümanları sahiplenici tutumları, Meclis’te taziye için okunan Kur’an-ı Kerim’i ayakta dinleyen Yeni Zelanda Meclis üyeleri ve “eggboy” diye anılan kahraman delikanlı olmak üzere, dünyanın her yerinde, insanlığın geleceÄŸi için umudumuzu güçlendiren insanlar olduÄŸunu biliyorum. Onların varlığı ruhumuzu bir nebze ferahlatıyor. Ama birçok iÅŸaret, Batı’da ve dünyada iÅŸlerin daha da Müslümanlar aleyhine ilerleyeceÄŸi yönünde…

“Dünya üzerinde en etkili medya insanları, ‘cihadist kanser’den tüm Müslümanları sorumlu tutuyorlar. Utoya’dan Christchurch’e tüm Ä°slamofobik kitle cinayetlerini meÅŸrulaÅŸtıran ÅŸey, iÅŸte budur!”… Cuma katliamından hemen sonra sosyal medyada Guardian yazarı Owen Jones bu açıklamayı yapıyor. Haklı; Rupert Murdock, 10 Ocak 2015’te yazdığı tweette aynen böyle diyordu. “Cihat” kavramının hakiki anlamından uzak ve baÄŸlamından kopuk biçimde uluorta kullanılması, son yılların en göze çarpan hususlarından. Ä°slami bir kavramı öcüymüÅŸ gibi göstererek tüm Müslümanları itibardan düÅŸürmeye çalışan caniler örgütü DaeÅŸ ve daha da önemlisi “Ä°slami terör” diyerek bu doÄŸrultuda yayın yapan, tüm Müslümanları DaeÅŸ’in günahlarına ortakmış gibi sunan dünya medyası yüzünden bu böyle… Meydanı boÅŸ ve kendileri için uygun bulan aşırı saÄŸ, ırkçı siyasetçilere de yanan ateÅŸi harlandırmak, berbat tezlerine ÅŸiddet ve terörün Kur’an’dan kaynaklandığı saçmalıklarını ilave etmek kalıyor. DaeÅŸ’in teorisiyle de pratiÄŸiyle de alakaları bulunmayan milyonlarca günahsız Müslüman’ı terörün hedefine koyan bu basiret yoksunluÄŸunun köklü bir nedeni olmalı.

Durduk yerde Ä°slamofobinin Ä°slam düÅŸmanlığına dönüÅŸtüÄŸünü, ekofaÅŸizm denilen zihin yapısını, Breivik ve Tarrant gibi teröristleri ortaya çıkardığını düÅŸünmek, buna inanmak artık safdillik olur. Ortada Ä°slam karşıtlığı üzerine bir planın olduÄŸu sanki her geçen gün daha bariz hale geliyor… Önceki analizlerimdeki Ä°slamofobi’nin ve Ä°slam karşıtlığının yıllar içinde yatışacağı ÅŸeklindeki tespitimi, daha ziyade Batı’daki saÄŸduyuya, insan hakları ve demokrasi söylemlerinin mirasına ve dünyanın tekrar iki kutupluluÄŸa yönelmesine baÄŸlıyordum. Dikkatli baktığımda farkettim ki, geleneklere, aileye ve devlete karşı çıkan, bu nedenle kaos isteyen, bazı analistlerin “küreselciler” diye tasnif ettiÄŸi güç bu analizde yer almıyor. Onları analizimize yerleÅŸtirdiÄŸimizde, öteki tüm faktörleri etkileyen, medyayı, Batılı siyasetçileri ve toplumu basiretten uzaklaÅŸtıran saikle ilgili olabilirler diye düÅŸünmemek mümkün deÄŸil. Müslümanları günah keçisi haline getirip diÄŸer tüm inançları ve inançsızları üzerlerine salarak hem dengeleri alt-üst etmeyi hem modernlikle bir türlü baÅŸları hoÅŸ olmamış bu kitleyi devre-dışına almayı amaçlayan sinsi bir plan var sanki… EÄŸer böyle ise dünya, Müslümanlar için her geçen gün daha zor hale gelecektir.

Lakin hep umutlu olalım, asla enseyi karartmayalım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.