Özel / Analiz Haber
Oysa İstibdattan bunalmış genç edebiyatçıların düşüydü Yeni Zelanda
Follow @dusuncemektebi2
“Yeşil Yurt” ideali Servet-i Fünun Dergisi’nde toplanan ve yine aynı isimle anılan akımın önde gelen temsilcileri tarafından ortaya konulmuştur. Başlangıçta uzak diyarların özlemi olarak ortaya çıkan bu düşünce somut olarak bir yer ile ilişkili değildir. Bu özlem ilk olarak Tevfik Fikret’in Hüseyin Cahit ile birlikte Dr. Esad Paşa’yı ziyaret ettiği bir günde filizlenir. Sohbet’in konusu her zamankinden farklı değildir: “İstibdat”. Çare, İstanbul’dan topluca göç etmektir.
Başlangıçta, nereye ve nasıl gidileceğine ilişkin bir düşünce yoktur. Tevfik Fikret, Mehmet Rauf’tan gidilebilecek yerler konusunda araştırma yapmasını ister. Aynı zamanda bahriye yüzbaşısı olan Mehmet Rauf’un çeşitli ülkelerin deniz subayları ile arkadaşlığı olduğu bilinmektedir. Yeni Zelanda fikri de ilk olarak görüştüğü İngiliz Donanması’na bağlı Imogene gemisinin süvarisi olan Kaptan Bain’in o sıralar göçmen kabul eden Yeni Zelanda’dan bahsetmesi ile ortaya çıkar. Bain, onlara Yeni Zelanda’nın aradıkları hayat için uygun olduğundan bahseder ve bir takım broşürler verir. Broşürlerin Mehmet Rauf tarafından tercüme edilmesi ile birlikte “Yeşil Yurt” özleminin artık bir nesnesi de vardır. Bu olaydan “Yeşil Yurt Hikayesi” adlı yazısında, Mehmet Rauf şöyle bahseder:
“Captain Bain b teşebbüsümüzü alkışla karşıladı:
“Azizim Rauf,” dedi. “İngiltere’de muhaceret için bugünlerde herkes bilhassa Yeni Zelanda’ya gidiyorlar. Orası gayet mümbit ve mahsuldar, iklimi ab ü havası pek latif bir yerdir. Eğer istersen sana muhaceret heyetleri için neşrolunan rehberlerden getirteyim. Okur, tetkik eder, ona göre karar verirsiniz.”
Servet-i Fünuncuların Yeşil Yurt hayali kurmalarının temelinde o dönemin şartları yatmaktadır. Akımın üyeleri bireyselliği ve sanatı ön plana çıkaran edebiyatçılardı. Eserlerinde ortak özellik olarak karamsarlık ve içe kapanıklık görülmektedir. Bununla birlikte biribirilerine çok bağlıydılar ve kişisel farklılıkları olsa da bir ortak duruş gösteren sanatçılardı. Hüseyin Cahit bu bağı “Ülkü!” olarak niteliyor, “Yüce bir sanat ülküsü, yurt ülküsü!” Bu ortak duruşun temelindeki en baskın sebep olarak devrin siyasi ortamıdır. Dönem, II. inci Abdülhamid dönemidir. Ülke içeriden ve dışarıdan büyük bir baskı altındadır. 1876 yılında parlamento feshedilmiştir, “İstibdat” dönemi sürmektedir. Dönemin, baskıcı siyasi atmosferi sanatçıları bunaltmaktadır. Hüseyin Cahit anılarında durumdan “Hafiyelerle, sansürcülerle, sürgünler ve baskılarla çevrili bu yaşam içinde vicdanca rahat bir dakika geçirmek pek zordu” diye bahseder. Aydınlar, bu karanlık dönemi önceleri sadece padişahın eseri olarak görmekte, padişahın ve padişahın şahsında rejimin değişmesiyle sorunların hallolacağını kurgulamaktaydılar. Yeşil Yurt girişimi temelde bir çeşit gerçeklerden kaçıştır. Onlar aydınlık bir dünyanın hayalini kurarken, gerçek dünya tüm ağırlığıyla omuzlarındadır. Mehmet Rauf, “Yeşil Yurt Hikayesi” isimli yazısında, “Her gün menfur tecelliyatına şahit olduğumuz saray şenaatleri bizi zehirliyor, artık burada yaşamayı imkansız hale getiriyordu” der. Hüseyin Kazım Kadri de aynı konuya hatırlarında, “Yanıp tutuşuyorduk. Fakat ne yapacağımızı da bilemiyorduk. Nihayet, yine Fikret bir çare buldu: bu memleketten hicret etmek!” demektedir. Hüseyin Cahit Yalçın oraya eşleri ile birlikte gidip sosyalist bir cemaat olarak yaşayacaklarından, mülkiyetin olmayacağından bahsederken biribilerine karşı kardeşçe yaklaştıklarını anlatır. Bir makalesinde gidilecek yerin adını verir:“Memleketi terk edip Nouvelle Zelanda adasına gidecektik.”
Fikre kendilerini tamamen kaptırmışlardır. Hatta aralarında fikir ayrılıkları da baş gösterir. Hüseyin Cahit, edebi hatıralarında Tevfik Fikret ile aralarında geçen tartışmayı şöyle anlatır:Nuvelzeland teşebbüsünde yalnız bir noktada Tevfik Fikret ile aramda bir ihtilaf çıkıyordu. Fikret, ilelebet adada yerleşmek ve hiç memlekete dönmemek fikrinde idi. Ben:
- Hayır, diyordum. Abdülhamid ölür de memlekette meşrutiyet teessüs ederse Nuvelzeland’da kalamam, mutlaka buraya dönerim!Fikret bunu oyunbozanlık addederek kızıyordu. Hele o zaman gelsin düşünürüz diye bu ihtilafın halini ileriye bırakıyorduk.
Hüseyin Kazım Kadri Yeni Zelanda hayalini anlatırken projenin maddi gereklerine değinir. Göç için gerekli parayı Esad Paşa sağlayacaktır. Paşanın Ankara’da ailesine ait bir çiftliği vardır. İki günde ancak gezilebilen bu çiftliğin satışından gelen para Yeni Zelanda’ya gidecek Türk kolonisinin sermayesini oluşturacaktır. Hüseyin Cahid ve Hüseyin Kazım Kadri keşif için adaya gidecek ve oradan gelecek bilgiler ışığında proje hayata geçirilecektir. Onun için “Hayatı-ı Muhayyel” olan projeden bahsederken, “Oradaki her şey, hatta sema bile yeni idi” der.
Yeşil Yurt hayalini kuran edebiyatçılar içinde akımın en güçlü ve en kıdemli ismi olan Tevfik Fikret başı çekmektedir. Mehmed Rauf, Hüseyin Kadri, Dr. Esad Paşa, Hüseyin Cahit, Süleyman Nesip, Ahmet Hikmet Müftüoğlu da bu hayali kuran edebiyatçılar arasındadırlar. Halid Ziya Uşaklıgil yazılarında Seylan Adası’nın ismini vererek bu hayale değinmiş olmakla beraber hayale dahil değildir. O, bu hayalden Tevfik Fikret’i suçlayarak bir çeşit kendini aldatma olarak bahseder. Kırk yıl adlı hatırasında şunları yazar:Hüseyin Cahid’in “Hayat-ı Muhayyel” kitabile edebiyat cihanında daima hazaretini muhafaza edecek olan Yeşil Yurd herkesçe bilinen bir hulya yuvasıdır. O zaman yaşayabilmek için mevcudiyetini mutlaka bir ümide bağlamak ihtiyacında olan ve nihayet bütün manasile bir şair olan Fikret için bu hulyanın adeta maddiyet, fi’liyet kesbetmiş bir hakikat kuvvetini almasına hiç şaşmamıştık; fakat bunun peşine aramızdan başka takılanlar da olduğuna bakınca, ben kendi kendime, acaba onu oyalamak, hayalinde açılan ümid dünyasını söndürecek bir hakikat nefesi üfürmüş olmamak için mi mümaşat ediyorlar diye düşünür, ve nihayet müşvik bir dostluk demek olan bu iğfali ma’zur, hatta makbul bulurdum. Nihayet anlaşıldı ki onun sekri havasının intişarı dairesine girerek onlar da sarhoş olmuşlardır.
Dr. Esad Paşa’nın Ankara’dan eli boş dönmesi Yeni Zelanda hayaline asıl darbeyi vurur. Çiftlik için alıcı çıkmamıştır. Yeni Zelanda’ya topluca göç hayali suya düştükten sonra Hüseyin Kazım Kadri, Manisa’nın sarıçam köyü’ndeki arazisine bir çiftlik yaptırarak Yeşil Yurt’u burada kurmayı teklif eder, gereken parayı da Dr. Esad Paşa yerine kendisi karşılayacaktır. Tevfik Fikret bu hayale de yürekten sarılır. Hatta oraya yapılacak köşkün planlarını dahi çizer. Hüseyin Cahid, yeni yeri araştırmak için görevlendirilir, İstanbul’dan kaçak olarak yola çıkarak maceralı bir yolculukla yeni yeri keşfe gider ve oradan iyi haberlerle döner. Anlaşmazlıklar sonucu oraya da gidilemez. Yeşil Yurt, Servet-i Fünuncular için bir hayal olarak kalacaktır...
Notlar: bu metni derlemek için birçok kaynaktan faydalandım. Hepsinin adını tek tek vermeyeceğim. Metinde zaten dönemin edebiyatçılarının yazdıkları, eser isimleri ile birlikte vardır. Ancak tüm kaynaklar arasında ağırlığı diğerlerinden fazla olan Rahim Tarım’ın ismini vermeden geçemeyeceğim. Konuyla ilgili okuduğum ilk makale kendisine aittir. Metin Kitap-lık Dergisi'nin Nisan 2006 tarihli 93'üncü sayısında, "Yeşil Yurt" adlı dosyada da bulunabilir. http://www.ykykultur.com.tr/kitaplik/93/main.html
Detaylarla ilgilenmek isteyenler için makalenin sonunda geniş bir kaynakça da mevcuttur:
Rahim Tarım, Servet-i Fünun edebî topluluğu'nda Yeşil Yurt Özlemi", Mimar Sinan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi Sayı:2, İstanbul 1995, S. 185-203
Henüz yorum yapılmamış.