Avrupa’nın tarihi kenti Roma’daki küçük bir otel odasının ortasında, kavruk teninden Ortadoğulu olduğu anlaşılan gergin bir adam oturuyordu. 30’lu yaşlarının ortasında olan bu adamın, yüzünden damlayan terler, odanın her bir köşesini tarayan endişeli bakışları çok zor bir karar vermenin eşiğinde olduğunu gösteriyordu. Iraklı bir Süryani olan Münir Redfa’nın önünde hayli meşakkatli bir seçim duruyordu. Kısa bir süre önce, eşinin ablasının sevgilisi, Mossad ajanlarının onunla irtibata geçmek istediği haberini vermişti.
Bir ordu mensubu olarak Münir bunun ne anlama geldiÄŸini biliyordu. Özellikle de, Roma’ya gelerek onlarla görüÅŸmeyi kabul ettikten sonra… Önünde iki seçenekten baÅŸka bir ÅŸey kalmamıştı: Ya ülkesine ihanet edecekti, ya da Mossad ajanlarının tabancasından çıkacak bir mermiyle ölecekti.
Münir bu ağırlığı tüm vücudunda hissederken hemen yanındaki odadan bir çift göz onu izlemekteydi. Mossad BaÅŸkanı Meir Amit Ä°srail için son derece önemli olan bu görevin gidiÅŸatını bizzat gözlemlemek istiyordu. Üstelik, daha önce görevlendirdiÄŸi Mossad ajanları iki kere baÅŸarısız olmuÅŸken, en üst yetkili olarak burada bulunması daha da önem kazanıyordu. Belki de bu Mossad’ın eline geçen son ÅŸanstı ve onu doÄŸru kullanmaları gerekiyordu. Mossad’a çalışan, Mısır doÄŸumlu Ermeni Jean Thomas’ın, irtibata geçtiÄŸi Mısır ordu üyesi Adib Hanna’nın devlet yetkililerini bilgilendirmesiyle 1962 yılında Mısır’da asılması; baÅŸka bir grubun irtibat kurmaya çalıştığı iki Iraklı pilotun, “ihanet” tekliflerini geri çevirmesi üzerine Mossad ajanları tarafından öldürülmesi, titizlikle yürütülen bu operasyonu tehlikeye atmıştı. Münir ile yapacakları görüÅŸmelerde, bu iki baÅŸarısız giriÅŸimde ortaya koydukları hataları tekrarlamamaları lazımdı.
Fakat, Amit’in önüne gelen dosyalara bakılırsa Münir diÄŸerlerinin aksine kusursuz bir adaydı. Kaçırmak istedikleri Mig-21 adlı Sovyet yapımı uçağın pilotuyken aynı zamanda Hıristiyan olduÄŸu için ordu içinde bir takım engellerle karşı karşıya kalıyordu ve bu da onun orduya olan baÄŸlılığını zedeliyordu. Amit onları bir gözetleme deliÄŸinden izlerken, Ä°srailli ajanlar Münir ile pazarlık yapmaya devam ediyorlardı. Durumun ciddiyetini kavramış olan Münir Redfa çoktan Mossad’ın teklifini kabul etmiÅŸti. Tartışılan ÅŸey ise Münir’in bu “ihaneti” karşısında ne alacağıydı.
En nihayetinde, Ä°srail’in tehdit olarak algıladığı tüm Arap devletlerinin elindeki en önemli savaÅŸ uçağının fiyatı belirlendi. Münir Redfa, Irak Ordusundan kaçıracağı Mig-21 uçağını Ä°srail’e teslim etmesiyle bir milyon dolar elde edecekti. Bunun yanında ihanetine karşılık bir ödül olarak, hem kendisine hem de Mossad ajanları tarafından Irak’tan kaçırılacak olan ailesine Ä°srail’de ikamet hakkı verilecekti.
Åžartların cazibesine kapılan Münir Ä°srail adına Irak’ın Mig-21 uçağını kaçırmayı kabul etti. Odadan, büyük bir karar aÅŸamasını atlatmış olmanın verdiÄŸi rahatlık, ülkesine yapacağı ihanetin getirmiÅŸ olduÄŸu piÅŸmanlık ve tehlikeli bir iÅŸe atılacak olmanın getirdiÄŸi tedirginlikle birlikte ayrıldı. Yapması gereken tek ÅŸey Irak’a, Kerkük yakınlarındaki görevli olduÄŸu karargâha giderek Mossad ajanlarından haber beklemekti. Ä°srail için en doÄŸru zaman geldiÄŸinde, operasyonun gizlilik ile yürütülebileceÄŸi uygun ortam bulunduÄŸunda, eÅŸi benzeri olmayan bu casusluk hareketi baÅŸlatılacaktı
Sovyetler tarafından geliÅŸtirilen, son teknolojilerle donatılmış Mig 21 uçağı o dönemlerde tüm ülkelerin hayalini süsleyen nadide bir araçtı. Ağır tahribat gücü ve hızıyla dikkat çeken Mig 21’e sahip olan bir hava birliÄŸi rakiplerinin karşısında çok büyük bir avantaj kazanmış oluyordu. Bu sebeple her ülke ordusunu güçlendirmek için, Sovyetlerle kurulacak yakın iliÅŸkilerle ya da Ä°srail’in yaptığı gibi uluslararası bir casusluk operasyonuyla, o ya da bu ÅŸekilde, bu savaÅŸ uçağını ele geçirmek istiyordu. Åžüphesiz bu ülkelerin başını, soÄŸuk savaÅŸ döneminde Sovyetlerin en büyük düÅŸmanı olan ABD çekmekteydi. Fakat ABD’nin Mig 21’i elde etmek için baÅŸlattığı giriÅŸimlerin hiçbiri baÅŸarıya ulaÅŸamamıştı. Åžimdi ise OrtadoÄŸu’nun çiçeÄŸi burnunda ülkesi Ä°srail tüm rakiplerinden daha fazla yol kat etmiÅŸ durumdaydı.
Tabi ki, Ä°srail’in Mig 21’i istemesinin ardında yatan neden, bu aracı hava birliklerine katarak ordusunu güçlendirme isteÄŸinden çok daha derindi. Ä°srail her daim 1948’de yaÅŸanan Arap-Ä°srail Savaşının baÅŸka bir savaÅŸa yol açabileceÄŸi düÅŸüncesi içindeydi. Aynı zamanda OrtadoÄŸu’da deÄŸiÅŸen atmosfer, Mısır’da Cemal Abdunnasır’ın yönetimi ele geçirmesi, BaÄŸdat’ta Abdunnasır’ı örnek olan ordu mensuplarının darbe yapması Ä°srail’in bu ÅŸüphelerini destekler nitelikteydi. Arap ülkelerinin üzerinde bir milliyetçilik rüzgarı esiyor, bu da Ä°srail tarafından yaklaÅŸan bir savaşın habercisi olarak algılanıyordu.
1948’de gerçekleÅŸen savaÅŸta mühimmat açısından Ä°srail avantajlı olsa da, bu sefer durum Araplar lehine dönmüÅŸtü. Sovyetler BirliÄŸiyle iyi iliÅŸkiler kurmaya baÅŸlayan Arap ülkeleri, Ä°srail’in Batılı ülkelerden aldığı savaÅŸ araçlarının muadillerini elde edebiliyordu artık. Belki de daha iyilerini… Bu durumsa Ä°srail’i daha çok endiÅŸelendiriyordu. Arap ülkelerinin liderleri tarafından birkaç politik söz haricinde, henüz savaÅŸa dair herhangi bir söylem ortaya koyulmamış olsa da Ä°srail hazırlıklara baÅŸlamıştı. Bir önceki savaÅŸta, hava kuvvetlerinin bir savaÅŸta ne kadar önemli bir avantaj saÄŸladığını tecrübe eden Ä°srail, pilotlarını özel bir eÄŸitimden geçirmeye baÅŸladı. Mossad’ın el altından gerçekleÅŸtirdiÄŸi operasyonlarla Arap ülkelerinin uçak pistlerinin bir planı çıkartılmıştı, özellikle de Mısır’dakilerin. Elde edilen planlar üzerinden çalışmaya baÅŸlayan Ä°srailli pilotlar, ani bir baskınla henüz havalanmamış uçakları vurmak için provalar yapmaya koyuldu. Arap ülkelerinin hava birliklerinin düzenli olarak tatbikat yapmaması da, “6 Gün” savaşı olarak adlandırılan savaÅŸ 1967’te patlak verdiÄŸinde bu planı kusursuzca uygulamasına yardımcı olacaktı.
Fakat sadece pilotların eÄŸitilmesi yeterli deÄŸildi. Ä°srail’in elindeki Mirage III marka Fransız uçakları, Arap ordusunun uçakları yanında tahribat gücü açısından yetersiz kalıyordu. Olası bir hava savaşında dezavantajlı konumuna düÅŸmek istemeyen Ä°srail Hava Kuvvetleri Komutanı Ezer Weizman, Mossad BaÅŸkanı Meir Amit’ten bir Arap ordularının incisi Mig 21’i kaçırmak için düzenlenecek bir harekat isteÄŸinde bulundu: Diamond Operasyonu.
Böylelikle Mossad ajanları hummalı bir çalışma baÅŸlattı. Yıllar boyunca sürdürülen araÅŸtırmalar, süreç içerisinde yapılan hataların ardından, sonunda operasyon baÅŸkahramanını buldu. Yusuf kod adıyla Mossad’a çalışan Iraklı bir Yahudinin irtibat kurmasıyla Ä°srail ajanları Iraklı pilot Münir Redfa ile anlaÅŸtı.
***
Irak’a dönen Münir bir yandan Mossad ajanlarından haber beklerken, bir yandan ülkeden çıkartılmaya baÅŸlayan aile üyelerini uÄŸurluyordu. Ä°lk önce Münir’in karısı ve çocukları, turistlik amaçlarla çıkılan bir seyahatmiÅŸ gibi gösterilerek Paris’e gönderildi. Daha sonra ise diÄŸer aile üyeleri bir bir o dönemlerde Ä°srail ile iliÅŸkileri iyi olan Ä°ran’a götürüldü. Operasyonun baÅŸarıyla tamamlanmasının ardından her biri bu ülkelerden Ä°srail’e getirtilecekti.
1966 yılının ortasında BaÄŸdad’a yakın bir üsse tayini çıkan Münir, beklenen zamanın yaklaÅŸtığını anladı. Kısa bir süre sonra kadın bir Mossad Ajanı Münir’e eÅŸlik ederek onu Paris üzerinden Ä°srail’e götürdü ve bizzat Ezer Weizman ile tanıştırdı. Operasyon için artık her ÅŸey hazırdı. Sadece Münir’in uçağının deposunun bu uzun yolculuk için yetecek kadar dolması bekleniyordu.
1966 yılının AÄŸustos ayında, Münir’in uçağı Irak ordusunun düzenlediÄŸi bir operasyon için 900 km yol alabilecek kadar yakıtla doldurulmuÅŸtu. Ä°sraillilerin aradığı fırsat ortaya çıkınca Münir onlara haber yolladı ve 16 AÄŸustos bu büyük casusluk hareketi için düÄŸmeye basılmış oldu. Irak hava üssünden göreve çıkarmış gibi havalanan Münir’in ona verilen rotadan çıkarak uçağı Ä°srail’e indirmesi hiç de zor olmadı. Ürdün hava sahası içerisindeyken uçağı tespit edilmiÅŸ olsa da Ürdünlüler bu uçağın tatbikat yapan bir Suriyeli pilota ait olduÄŸunu düÅŸündüler. Havalandıktan kısa bir süre sonra Ä°srail topraklarına sorunsuz bir ÅŸekilde iniÅŸ yapan Münir, söz verildiÄŸi gibi yaptığı bu “iyiliÄŸin” karşılığını aldı.
Ä°srail ordusu için bir Mig 21 uçağı 1 milyon dolardan çok daha kıymetliydi. Münir’in uçağı da kısa bir süre sonra kendisine verilen bu deÄŸerin karşılığını verdi. “6 gün” savaşından önce Golan Tepelerinde çıkan çatışmadı Ä°srail Mirage’ları hiçbir zarar görmeden altı Mig 21’i düÅŸürmeyi baÅŸardı. Ä°srail Hava Kuvvetleri, ele geçirdikleri Rus uçağını inceleyerek, onun zayıf noktalarını bulmayı baÅŸarmıştı. Mig 21’in tahribat gücü çok yüksek olsa da Ä°srail’in Fransız uçaklarına karşı manevra kabiliyeti çok düÅŸüktü. Bunu öÄŸrenen Ä°srail ordusu tüm hava saldırılarını bu sisteme göre düzenledi. Ordunun kurduÄŸu yeni hava formasyonu sadece Golan tepelerinde çıkan çatışma da deÄŸil, “6 gün” savaşın da Ä°srail’e çok büyük bir avantaj saÄŸladı. Iraklı bir pilotun ihanetiyle baÅŸlayan ve büyük bir titizlikle yürütülen bu operasyon Arap devletlerinin Ä°srail karşısında hezimete uÄŸramasında çok büyük bir pay sahibi oldu.
Henüz yorum yapılmamış.