Kürsü
Ahmet Varol: Dünyada verilen ceza onun sergilediği vahşetin karşılığı olmayacak
Follow @dusuncemektebi2
Ahmet Varol- Yeni Akit
Yeni Zelanda’daki iki camiye yönelik korkunç katliamları gerçekleştiren canavarın da kendisine örnek aldığı, karizma edindiği, ismini kutsallaştırdığı ve vahşet aletlerine yazdığı Radovan Karaciç yıllarca Bosna-Hersek’teki Müslümanlara karşı katliamlar gerçekleştiren Sırp milislerin liderliğini yapmıştı.
Yugoslavya Federasyonu’nun dağılması üzerine bu federasyona bağlı altı cumhuriyetten biri durumundaki Bosna-Hersek’te de 1 Mart 1992 tarihinde halkın bağımsızlığı isteyip istemediğinin ortaya çıkarılması amacıyla bir referandum gerçekleştirildi. Bu referanduma katılanların % 99.43’ü bağımsızlığa “evet” oyu verdi. Bosna-Hersek yönetiminin de bu sonuca dayanarak bağımsızlık kararı alması üzerine bu cumhuriyetteki Sırp milislerin lideri Radovan Karaciç; “Bağımsızlığı kabul etmeyeceğiz. Eğer Bosna bağımsız olursa, Müslüman, Sırp ve Hırvatların çatışmasından kaçamayız. Umarım bu bir uyarı olur. Aksi takdirde, Kuzey İrlanda, Bosna-Hersek’in yanında bir tatil merkezi gibi kalır” diye açıklama yaptı. Bunun yanı sıra Radovan Karaciç’e bağlı Sırp milisler de, bağımsızlık kararı alan cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in liderliğindeki Bosna-Hersek yönetimini zor durumda bırakmak amacıyla yollara barikatlar kurmaya, yer yer Müslüman yerleşim merkezlerine saldırılar düzenlemeye ve hayatı zorlaştırmayı amaçlayan eylemler düzenlemeye başladılar. Zaman içerisinde Sırbıstan Cumhuriyeti’nden gelen milisler ve federal ordunun da destek sağlaması ile Müslümanlara yönelik saldırılar şiddetlendi. Artık Sırp saldırıları kademe kademe bir katliama dönüşüyordu.
Meşhur Srebrenitza katliamı Karaciç’e bağlı Sırp çetnikler tarafından gerçekleştirildi. Sadece bu katliamda 8400 Bosnalı Müslüman katledildi.
Sırp çetniklerin lideri ve otuz bin Bosnalının öldürülmesinden sorumlu tutulan bu yüzden savaş suçlusu ilan edilen Radovan Karaciç hakkında uluslararası yargı tarafından yakalama kararı çıkarılmasına rağmen yıllarca kendini saklayabildi.
Karaciç’in sorumlu olduğu katliamlardan dolayı yargılanması için hakkında 1995’te tutuklama kararı çıkarılmıştı. Fakat Dragan Dabic uydurma ismiyle 13 yıl daha dolaştı. Bunu başarabilmesinde tabii Sırbistan hükümetinin onu himaye etmesinin ve uluslararası güçlerin de üzerine gitmemesinin önemli rolü vardı. Tepkiler üzerine 2008’de Belgrad’da yakalanarak uluslararası yargıya teslim edildi.
Irkçı kasap 13 yıl gıyaben yedi yıl da mahkemede sürdürülen yargılamadan sonra 2016 yılında verilen kararla kırk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ceza elbette onun katlettiği binlerce mazlumun ailesini tatmin etmedi.
Karaciç kendisinin suçsuz olduğunu iddia ederek temyiz davası açtı. Lahey’deki mahkeme onun itirazı üzerine davasını yeniden görüştü. Ancak mahkeme onun insanlık suçları ve savaş suçları işlediği gerekçesiyle cezasının ömür boyu hapse çevrilmesine karar verdi.
Karaciç, 1945’te eski Yugoslavya Federasyonu’na bağlı altı cumhuriyetten biri olan Karadağ Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan bir bölgede doğmuştu. Fakat Bosna-Hersek’in başkenti Sarabosna’da tıp alanında üniversite tahsili gördüğü ve burada doktor olarak çalıştığı için kendisinin Bosna-Hersek Sırplarından olduğunu iddia ediyordu. 1990’da Bosna-Hersek’te Sırp Demokratik Partisi’nin kuruluşunda yer aldı. Bu parti Bosna-Hersek ile Sırbistan’ı birleştirmek ve böylece Büyük Sırbistan’ı kurmak için çalışıyordu. O yüzden bağımsızlık kararı alan Bosnalılara karşı Sırp çetnikleri örgütleyerek savaştırdı.
Elbette dünyada verilen ceza onun sergilediği vahşetin karşılığı olmayacak. Onun sergilediği vahşetin cezasını ancak ilahi adalet verebilir.
Henüz yorum yapılmamış.