Sosyal Medya

Kürsü

'İktidar medyasında kalpaklı Mustafa Kemal güzellemeleri yapan zavallı trollerin Kemalist darbe geleneğiyle ne alıp veremediği olacak ki'

Kenan Alpay- Yeni Akit



Ä°lk not: 28 Åžubat post-modern darbe sürecini pekiÅŸtirmek üzere devreye sokulan 27 Nisan e-muhtırasına giden yolda Cumhuriyet Gazetesi’nin boÄŸucu bir korku atmosferi havasında iÅŸlettiÄŸi “Tehlikenin Farkında mısınız?” kampanyası en önemli dönemeçlerden biriydi. 
 
Ä°kinci not: 17-25 Aralık sürecinde iyice belirginleÅŸen ve fakat 15 Temmuz’dan sonra adeta bütün kötülüklerin Fetö’ye fatura edilip Kemalist askeri vesayetin halka karşı iÅŸlediÄŸi sistematik ağır suçların unutulduÄŸu veya tali problem sayıldığı bir iklim hâkim oldu kamuoyunda. Fetö’nün çok daha ağır saldırılar baÅŸlatabileceÄŸine iliÅŸkin yaÅŸanan derin kaygılar, Ergenekon ve Balyoz davaları için, Hükümet cephesini alelacele “kumpas” izahına sarılmaya doÄŸru sürükledi. Öyle ki Anayasa Mahkemesi’nden baÅŸlamak üzere yargı tarihinde görülmedik bir çeviklikte istisnasız bütün tutuklu ve hükümlüler için yıldırım hızıyla tahliyeler, beraatlar ve tazminat kararları verildi. 
 
Gerçekten de Tehlike Geçti mi Acaba?
 
Yeniden yargılama kararıyla evrakta sahtecilik ve gizli tanıklar üzerinden iftiraya maruz kalanları davadan ayıklayarak siyaset ve topluma askeri vesayetin emri altında tutmaya yeminli militan kadro ve örgütlerin yargılama süreçleri devam ettirilmeliydi. “Åžimdi zamanı deÄŸil, zaten cuntanın yapısını deÅŸifre ettik ve örgütün omurgasını çökerttik” mantığıyla en kolay, en ucuz fakat en riskli yol tercih edildi. Buna mukabil hukuk önünde hesap sorulmasına lüzum görülmeyenler zamanla askeri vesayeti tekrar hâkim kılma yolunda daha hızlı adımlar atmaya baÅŸladılar.
 
Kemalist kadrolar komitacılık ve propaganda meselesinde sadece içinden çıktığı Ä°ttihat ve Terakki’den beslenmemiÅŸtir. Hassaten Tek Parti döneminde Berlin, Roma ve Moskova’ya gönderdiÄŸi uzmanlarla faÅŸist ve komünist merkezlerden ileri düzeyde teknik donanım ve tecrübeler edinmiÅŸtir. Haklarını teslim etmek gerekir: Gayrı nizami harp teknikleri, faili meçhul eylemlerle kitleleri mobilize etme yöntemleri ve propagandanın her türünü özellikle kara-propagandayı icra etmekte son derece mahirdirler. 
 
Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde Fetullahçı cuntanın aynı yöntemleri modifiye ederek, yeni sürüm modellerden güç alarak Kemalist kadroları yenilgiye uÄŸrattıkları görüldü. Azgınlıklarına gem vuramayınca Tayyip ErdoÄŸan kayasına çarptılar ve asla hayal bile edemeyecekleri kopkoyu bir zillete mahkûm oldular. Fakat Fetö’ye karşı duyulan haklı öfke ve nefretin ölçüsü kaçınca Kemalist vesayetin aparatları bundan istifade etmek için doÄŸan fırsatları kaçırmadı tabii ki. Kötülük namına her ne varsa içine doldurulabilen ‘Fetö sepeti’, Kemalist vesayetin iÅŸlediÄŸi bütün cürümleri, gayrı meÅŸru eylemleri, halka karşı giriÅŸilen saldırıları temize çıkaran veya anlaşılabilir kılan muazzam bir maymuncuÄŸa dönüÅŸüverdi süratle. 
 
Kemalist ve sol geleneÄŸin Türkiye’de propaganda, ajitasyon, manipülasyon, dezenformasyona dayalı gazetecilik kültürü bir silsile halinde bugünlere kadar geldi. Basit, çarpıtılmış gerçekleri çok büyük hakikatlere ulaÅŸtırılmış gibi sunan tarzın en meÅŸhur örneÄŸi UÄŸur Mumcu ve UÄŸur Dündar’dı. AraÅŸtırmacı gazetecilik diye cilalanıp pazarlanan bu ekolün tipik temsilcilerinden biri de Odatv haberciliÄŸidir. 
 
Tehdit Konseptini Yenileyebilirler mi?
 
Neden kamuoyunu meÅŸgul eden onca gerilimli yoÄŸunluk arasında bu meseleye temas ediyoruz? DeÄŸinip geçelim, detaylarını sonra tekrar tartışmaya açarız yakında. Önceki gün Cumhuriyet Gazetesi ve Odatv yazarı Barış TerkoÄŸlu “Åžu F Tipi Ä°slamcılar” baÅŸlığıyla bir yazı kaleme alırken Av. Celal Ülgen’e referans vererek bir dizi yalanı ve iftirayı kamuoyuyla paylaÅŸtı. GörünüÅŸe bakılırsa TerkoÄŸlu ve Ülgen el ele vererek “BaÅŸbuÄŸ’u sanık sandalyesine oturtanlar ÅŸimdi nerede?” sorusuna cevap arıyordu. 30 Ekim 2009’da dönemin Genelkurmay BaÅŸkanı Org. Ä°lker BaÅŸbuÄŸ için Sultanahmet Adliyesi’nde yapılan suç duyurusu merkeze alınmış ve Celal Ülgen tarafından ÅŸu sonuca varılmıştı: “BaÅŸbuÄŸ hakkında suç duyurusu yapılan dilekçeyi Savcı Zekeriya Öz hazırlamış ve imza için Ä°slamcı camiadan 12 ismi özenle seçmiÅŸti.”
 
Hiç utanmaksızın uydurulan kuyruklu yalanın özeti ÅŸöyle: Org. BaÅŸbuÄŸ için bizzat Zekeriya Öz bir suç duyurusu dilekçesi yazıyor önce. Sonra 12 ayrı Ä°slamcı kuruluÅŸtan 12 ayrı Ä°slamcı ismi ÅŸikâyetçi vasfıyla özenle seçiyor. Nihayet Adliye’nin önünde toplanmak üzere harekete geçiriyor. (Adalet Ä°çin Dayanışma platformunun bu giriÅŸimi için ÅŸu habere bakılabilir: http://www.ozgurder.org/news_detail.php?id=1017)
 
Peki, Av. Celal Ülgen ve Barış TerkoÄŸlu bu iddiaları için ciddi bir delil ortaya koyuyor mu? Elbette ki hayır. Birtakım varsayımlar ve Genelkurmay Karargâhı’nda görevli birtakım isimler için yapılan suç duyurusunun Ergenekon Davasına bakan Zekeriya Öz’e ulaşıp dosya kapsamına alınmış olması yeter sebep sayılıyor. Ortada makul ÅŸüphe üzerine kurulu bir iddia bile yok. Tam aksine insanların haysiyet ve ÅŸerefine yönelik bütünüyle çirkin bir yalan ve tiksinti verici bir iftira organize edilmiÅŸ. Ülgen bir hukukçu gibi, TerkoÄŸlu bir haberci-gazeteci gibi deÄŸil tam tekmil bir kara-propaganda uzmanı gibi çalışıyorlar. Sığ ve çarpık mantıklarıyla Kemalist darbe tehditlerine karşı sürdürülen mücadeleyi en kestirme yoldan Fetö hesabına etiketleyerek parçası oldukları askeri vesayeti aklayabileceklerini hesaplıyorlar.
 
Güçleri yetse gayrı nizami teÅŸkilatları sokaÄŸa salacakları, provokatif eylemlerle kitleleri mobilize edecekleri besbelli olan Kemalist kadro ve örgütlere “yerli ve milli yoldaÅŸlar, vatansever çocuklar” muamelesi yapa yapa beslenip büyütüldü bu küstahlık. Fetullahçı Cuntayı “bütün kötülüklerin biricik anası” ilan eden bitimsiz seferberlik ruhu günün sonunda Kemalist Cunta’nın yaklaşık bir asırdır üzerimize çökerttiÄŸi karanlık iklimi izah edemeyecek elbette. 
 
Ä°ktidar medyasında kalpaklı Mustafa Kemal güzellemeleri yapan zavallı trollerin Kemalist darbe geleneÄŸiyle ne alıp veremediÄŸi olacak ki. Tabasbusla ÅŸekillenmiÅŸ karakterleri sadece ve sadece siyasal iktidarın tehlike olarak gösterdiÄŸi unsurlara odaklanmayı gerektiriyor çünkü. Ä°çinde yaÅŸadığımız sistemin darbecilikle inÅŸa edilmiÅŸ Kemalist karakterinin nasıl bir boÄŸuculuk ve tehlike arz ettiÄŸini troller nereden, nasıl bilecek?
 
Cumhuriyet ve Odatv’de üretilen bu gibi haberler Ä°slami çevrelere ve kamuoyuna öncelikli tehditler meselesini müzakere masasından hiç kaldırmamayı telkin etmektedir.  15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan Fetö’ye indirgenmiÅŸ ve Fetö’yle sınırlandırılmış siyasal yapı deÄŸerlendirmesini ilelebet devam ettirmek yanıltıcı ve yanlıştır. Ä°lk aylarda anlaşılır olan bu tavrın sür-git devam ettirilemeyeceÄŸi ortadadır. Kemalist, ulusolcu ve milliyetçi çevreler ise mevcut durumun sürdürülmesinin kendileri açısından sistemdeki konumlarının tahkimine yol açtığı için Fetö tehdit ve tehlikesini gerçeklik baÄŸlamından kopartarak CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı, Hükümeti ve kamuoyunu etkilemek için var güçleriyle çalışıyorlar.
 
Asıl olan salt Fetö’yle mücadele deÄŸil baÅŸa Kemalist karakterli olanları koyarak cuntacılıkla, halka karşı konuÅŸlanmakla tescilli vesayet odaklarıyla mücadele etmektir. Adaleti, hukuku, tarihi ve toplumsal tecrübeyi hafife alan siyasal iktidarlar yanılır, ÅŸaşırır ve de kaybederler. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.