Kürsü
Özlem Albayrak- Beyazların terörü
Follow @dusuncemektebi2
Özlem Albayrak- Yeni Şafak
Günlerdir gözümüze uyku girmiyor, Yeni Zelanda’da yaÅŸanan terör saldırısının detaylarıyla yatıp kalkıyoruz ve masum kurbanların hikayelerini okuyoruz. Günlerdir Batı medyasının, terörist Tarrant’ın “zor geçen çocukluÄŸu”na yönelik neredeyse aklama amaçlı haberlerini utanarak takip ediyoruz. Günlerdir Batı Avrupa ve ABD siyasetinden, bir türlü çıkamayan güçlü kınamayı bekliyoruz. Ve günlerdir bir insanı, 50 kiÅŸiyi öldürecek kadar canavarlaÅŸtırabilen motivasyonun ne olabileceÄŸini düÅŸünüyoruz.
Aslında bu manzaraya varan yolların taÅŸları, geçtiÄŸimiz yıllar içinde tuÄŸla tuÄŸla örüldü. Avrupa’da yükselen ırkçılık, peçe düÅŸmanlığı, minare yasakları, mültecilere maymuna çerez atar gibi bozuk para atan beyaz adamların arsızca gülüÅŸlerine eÅŸlik eden utanmaz eÄŸlenceleri hep bu yolun baÅŸlangıç adımlarıydı.
Batı medyasının neredeyse 20 yıldır, katil Müslüman olunca “Ä°slami terör” baÅŸlıklarıyla korku ve nefret pompalarken, katliam yapan beyaz olduÄŸunda ya “yalnız kurt” özelleÅŸtirmesiyle ya da “kötü geçen çocukluk ve mental hastalık” hafifleticisiyle kasapları hümanize eden haberleri hep bu yola döÅŸenen taÅŸlardı. Avrupa ülkelerindeki ırkçı kafatasçı, bir dönem “extremist” diye bilinen küçük siyasi hareketlerin, birkaç yıl içinde ana akım hale gelmesini, hatta çok kültürlülüÄŸü savunan demokrat partileri geride bırakarak baÅŸa gelmelerini ve hükümet kurmalarını hep birlikte izledik.
Siyaseti Ä°slamofobi ve göçmen karşıtlığı üzerine kurulanın sosyolojisi de farklı olmayacaktı elbet. GeçtiÄŸimiz 10 yıl içinde, Avrupa’da camilere sis bombası atıp, göçmen aileleri rahatsız etmekten, yabancıların üstüne araba sürüp mültecileri tekmelemeye dek yüzlerce ırkçılık örneÄŸi yaÅŸandı, ama biz ölümlü saldırılardan birkaçını anmakla yetinelim:
Ä°lk örnek Almanya’dan, 2009 yılında hamile bir Müslüman kadın Dresden eyalet mahkemesinde, mahkemenin görüldüÄŸü esnada bıçaklanarak öldürüldü. Bu olay Almanya’da ilk Ä°slamofobik saldırı olarak kayıtlara geçti. Ama son olmadı. Daha 2 ay önce 2018’i 2019’a baÄŸlayan yılbaşı gecesinde Almanya’da bir neo-nazi otomobilini kasıtlı olarak göçmenlerin üstüne sürdü, saldırıda 4 kiÅŸi hayatını kaybederken, 20’yi aÅŸkın kiÅŸi de yaralandı. Münih’te, 2016’da Olympia AlışveriÅŸ Merkezi’nde düzenlenen saldırıda en az 10 kiÅŸi hayatını kaybetti, 60 el ateÅŸ ettikten sonra intihar eden 22 yaşındaki teröristin, ırkçı ve yabancı düÅŸmanı olduÄŸu ortaya çıktı. Sadece Almanya mı, elbette deÄŸil. Ä°ngiltere’de 2 yıl önce Londra yakınlarındaki Finsbury Park Camii’ne teravihe giden cemaate araçla saldırı düzenlendi. Saldırı sonucunda 1 kiÅŸi ÅŸehit olurken, 10 kiÅŸi yaralandı. Saldırgan daha sonra gerekçesini “Ä°slam nefreti” olarak tanımladı. Norveç’te 2011 yılında 77 kiÅŸiyi öldürerek tüm dünyanın kanını donduran Breivik de manifestosunda çok kültürlülüÄŸe ve Avrupa’nın Ä°slamlaÅŸmasına karşı bu eylemi gerçekleÅŸtirdiÄŸini yazıyordu.
Kuzey Amerika da, bu durumdan beri deÄŸil. ABD’de 2017’de Charlottesville’de bir otomobil karşıt görüÅŸlü eylemcilerin arasına daldı, bir kiÅŸi hayatını kaybederken 33 kiÅŸi yaralandı. ABD’deki bu terörün ardında Neo-Naziler ve Klux Klux Klan vardı. 2015 yılında Kuzey Karolina’daki Chapel Hill kentinde 3 müslüman öÄŸrenci, din karşıtı beyaz Amerikalı komÅŸuları tarafından nefret cinayetine kurban gitti. Kanada’nın Quebec bölgesinde ise önceki yıl, Ä°slami Kültür Merkezi’nde bulunan 6 kiÅŸi, Kanada BaÅŸbakanı Trudeau’nun ifadesiyle “ibadet sırasında Müslümanlara düzenlenmiÅŸ bir terör saldırısı”nda katledildi.
Avrupa’da saÄŸ popülist siyasetin yükselmesinin ABD’deki karşılığı ise Trump. Trump’ın seçilir seçilmez Meksika sınırına duvar öreceÄŸini açıklaması, Müslüman ülkelere vize yasağı uygulamaya kalkışması, neredeyse her açıklamasında ülkedeki göçmenleri ama o ÅŸekilde ama bu ÅŸekilde aÅŸağılaması da, beyazların terörüne giden yolların taÅŸlarından…
Ama aslında bu yolun ilk taşı 11 Eylül’den sonra Bush’un “ya bizdensiniz ya düÅŸman” demek suretiyle OrtadoÄŸu’ya dalması ve taÅŸ taÅŸ üstünde bırakmamasıyla döÅŸendi. Ä°stikrarsızlaÅŸarak parçalanan OrtadoÄŸu ülkelerinde ortaya çıkan terörist gruplara Batılı popülist siyasetin, medyanın ve sözümona sivil toplumun elbirliÄŸiyle “Ä°slami” sıfatı eklemesiyle de, dünyadaki tüm Müslümanlar kriminalize edildi. Bunun üstünden çok geçmeden yine Batılı karıştırıcıların etkisiyle son 8 yıl içinde parçalanarak cehenneme dönen Suriye’den kaçan mülteciler ortaya çıktı. Zaten ırkçılıkla malul Avrupa, ne bu göçü kaldırabildi, ne bu esnada bir zamanlar dünyaya ihraç etmeye çalıştığı deÄŸerleri hatırlayabildi, ne de insanlıkta gelinen aÅŸamayı koruyabildi. Avrupa’nın köklerinde ve nüvesinde varolan ırkçılığı Avrupa’ya sığınan 1 milyon Suriyeli hortlatmaya yetti. DüÅŸünün ki, Avrupa deÄŸerlerini hatırlatmaya çalışarak 500 bin Suriyeli göçmeni Almanya’ya kabul eden Merkel’in siyasi kariyeri bitme noktasına geldi.
Yeni Zelanda’nın acımasız teröristi Tarrant, manifestosunda sayfalarca Avrupa’da doÄŸum oranlarının düÅŸmesinden, yabancıların/göçmenlerin çoÄŸalarak Batı ülkelerini istila etmesinden yakınıyor. Buna “White Supremacy” deniyor, yani beyazların üstün ırk olduÄŸuna inanma ideolojisi. Eskiden Almanya’da Naziler vardı ve Avrupa yarattığı yıkımın ve döktüÄŸü kanın utancını bile yaÅŸayamadı ama görünen o ki aynı ırkçılığın tüm beyazlara geniÅŸletilmiÅŸ yeni bir versiyonu doÄŸuyor.
Beyazların, yani White Supremacy ideolojisine inananların 10 yıldır Müslümanlara yönelik olarak tüm Batı coÄŸrafyasında gerçekleÅŸtirdiÄŸi toplu katliamlara bakarak artık adını rahatça koyabiliriz ki, çok kültürlülük, çok seslilik, çok renklilik ve evrensellik ülküsü bizzat Batı eliyle bitirilmiÅŸtir. Batı artık, yeni tür nazizmle baÅŸ etmek zorundadır. Ve Batı bunu 11 Eylül’den sonra bu belayı bizzat kendi eliyle/diliyle inÅŸa etmiÅŸtir.
Velhasıl, dil ve söylemle ortak bir deliliÄŸin nasıl yaratılabileceÄŸinin delilidir Yeni Zelanda’da yaÅŸanan katliam...
Henüz yorum yapılmamış.