Kürsü
Abdurrahman Dilipak: Geleceği doğru okumak ancak dün ve bugünü doğru bilmekle mümkündür
Follow @dusuncemektebi2
Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit
Yeni Zelanda konusunda yazacak çok ÅŸey var. Bugün 18 Mart, Çanakkale’ye bakalım. 25 Nisan’da Anzak günü. Bakalım bundan sonra neler yaÅŸanacak.
Bu olay bir Turnusol kâğıdı görevi görüyor. Batının “öteki yüzü”, “makyajsız hali” gözler önüne seriliyor. Trump, saldırıyı kınasa da Müslümanlara deÄŸil, Yeni Zelandalılara baÅŸsaÄŸlığı diliyor.
Saldırgan, Netanyahu ya da Kati Piri’nin sözleri adeta birbirini tamamlar gibi. Gülen, Haçlıların kimseye kötü davranmadıklarını söylüyordu. Ama gerçek ortada. Bu arada AP’nin son kabul ettiÄŸi, “müzakerelerin askıya alınması”nı öneren raporda PKK’nın terör listesinden çıkarılması, askerimizin Kıbrıs’tan çekilmesi, Ayasofya’nın camiye çevrilmemesi, Akkuyu Nükleer Santrali’nin durdurulması gibi maddeler de var. Yani Kati Piri raporu Gezi eylemcilerinin talep listesi gibi.
Bakalım “Ä°ngiliz”, “Fransız”, “Yunan” dostlarımız(!?) bu geliÅŸmeler karşısında neler diyecekler.
Çanakkale Savaşına dönecek olursak, “Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası›nda Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ile Ä°tilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir” diyerek bütün gerçeÄŸi söylemiÅŸ oluyor muyuz? Bana göre gerçek bundan ibaret deÄŸil.
BirleÅŸik Krallık ve Fransa gemilerinden oluÅŸan bir donanmanın BoÄŸaz’a geniÅŸ çaplı ilk saldırıları 1915 Åžubat ayında baÅŸlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ama Alman savaÅŸ gemileri, Cezayir’deki Fransız limanlarını bombalamak ve Fransızların Afrika’dan Avrupa’ya asker taşımasını önlemek için Braslav ve Goben ile gerçekleÅŸtirdikleri askeri operasyon, Ä°ngiliz ve Fransız gemilerinin müdahalesi ile engellenmesi yerine, anlaşılmaz bir ÅŸekilde 2 Alman gemisinin kaçmasına izin verilirken, Ä°ngiliz ve Fransız gemileri de bu iki geminin peÅŸine düÅŸüp, onun peÅŸinden Çanakkale önlerine gelmiÅŸtir. Bu konunun üzerinde ciddi bir ÅŸekilde durulması gerek. “TavÅŸana kaç, tazıya tut” diyor sanki birileri.
Åžu da eksik bir tanım: “Çanakkale Savaşı 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleÅŸmiÅŸtir. 18 Mart 1915’de baÅŸlayan ilk saldırı 9 Ocak 1916 tarihinde karşı donanmanın ülkeyi tamamen terk etmesi ile son bulmuÅŸtur.”
Sonuçta ancak BirleÅŸik Donanma ağır kayıplara uÄŸradı ve deniz harekatından vazgeçilmek zorunda kalındı.
Tekrar baÅŸa dönecek olursak, 14 AÄŸustos’ta 2 Alman gemisi Tuzla’ya demirledi. 27 Ekimde de Karadenize açıldı Kurban Bayramının 1. günü 29 Ekimde sabah 6.30’da “Yavuz” Sivastopol’u vurdu. Aslında savaÅŸ o gün baÅŸladı. “Midilli” Kerç’i, “Hamidiye” Yalta’yı, “Berk-i Satvet” Noroski, “Gayret” ve “Numune” Odesa’yı vurdu. Ä°ttihatçılar Almanların oyununa geldi ve bir komplo ile savaÅŸa sokuldular.
Aslında savaÅŸ o gün baÅŸladı. Ä°ngilizlerin ve Fransızların kazdıkları çukura Almanların itelemesi ile yuvarlandık. Ardından Rusya da Anadolu’ya saldıracaktır. Ä°ngilizler ve Fransızlar da Çanakkale’den saldıracak. Ä°ngilizler Hindistan’dan, Fransızlar Senegal’den, “Hilafet merkezi Almanlar tarafından iÅŸgal edildi, Ä°ngilizler ve Fransızlar halifeyi kurtarmak için seferberlik düzenlendi” diye toplayıp bize karşı savaÅŸa soktukları Hintli ve Senegalli Müslümanlar kötü bir oyunun kurbanı oldular ve bizi bize kırdırdılar.
Çanakkale’den geçmek yerine Filistin cephesinden girerek Anadolu’yu almanın daha kolay olacağını düÅŸünen Ä°ngilizler Filistin, Fransızlar Lazkiye’den saldırdılar. Çanakkale Savaşındaki neredeyse bütün komutanlar bu cepheye gönderildi. MüthiÅŸ bir bozgun yaÅŸandı. Askerlerimiz tayınsız ve silahsız olarak terhis edildiler. Askerlerimizin silahları daha sonra, iÅŸbirlikçi Arap aÅŸiretlerinin isyancı güçlerine dağıtıldı.
Savaşın genel komutanı Liman von Sanders’ti. 5 yıldızlı bir otelin bile inÅŸası kadar bir sürede koskoca bir imparatorluk tasfiye edildi. Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldık. Ä°stanbul ve Anadolu’nun birçok bölgesi iÅŸgal edildi.
Savaşın sonucu belli iken, biz “Çanakkale Zaferi”ni kutlamaya devam ediyoruz.
Ä°nanılmaz bir kayıp verildi. Askerlerimiz kahramanca savaÅŸtılar, direndiler. Sonuçta harimi istemimize girildi. Mekke, Medine, Kudüs, BaÄŸdat, Åžam ve Ä°stanbul iÅŸgal edildi.
Sonuçta mütareke 30 Ekim 1918 Limni adasının Mondros limanında Agamemnon zırhlısında imzalandı. Agamemnon bir mitoloji kahramanıdır. Miken kıralı Sparta kıralı Menelaos’un abisi, Truva savaşına katılan bir komutan olan Atreus ve Aerope’nin oÄŸludur.
SavaÅŸ 18 Mart 1915’de baÅŸladı da deseniz, savaşı bitiren anlaÅŸma imzalandığında tarihler 30 Ekim 1918’i gösteriyordu. 3,5 yıl gibi bir zamandan söz ediyoruz.
Mondros ile baÅŸlayan süreç daha sonra Sevr’den dönmüÅŸ ve Lozan’la sonuçlanmıştır.
Gerçek ÅŸu ki, savaşın 3 cephesi vardı. Çanakkale’nin geçilmemiÅŸ olması (ki, aslında münferit giriÅŸimlerle düÅŸman gemileri Çanakkale’yi geçip Ä°stanbul’a kadar da gelmiÅŸlerdi) tek başına sonucu deÄŸiÅŸtirmemektedir. Devlet, komutanlar, askerler, taraflar aynıdır. 3 cepheyi 3 devreye benzetirsek, sadece birisinde askerlerimizin kahramanca ve canhıraÅŸ bir savunmayla düÅŸmanların geçiÅŸini engellemiÅŸ olması, savaşın sonucunu deÄŸiÅŸtirmemektedir.
Ä°ÅŸin ilginç yanı, düÅŸmanlarımızla daha sonra dost olduk. Kol kola girdik. Oysa onlar, 1919’da Kars’ta kurulan baÅŸkanlıkla yönetilen konfederatif bir Ä°slam Cumhuriyetini ortadan kaldırmışlardı. Bu gerçek nasıl oluyorsa görmezden gelirdi. Öte yandan; Taksim Anıtında, Mustafa Kemal, Ä°nönü ve Fevzi Çakmak’ın arkasında Rus iÅŸgal kuvvetlerinin komutanlarının heykelleri dikildi. Bu “milli anıt”ı bir Ä°talyan heykeltıraÅŸ yapmıştı. Yine parasının önemli bir bölümünü de Ä°talyanlar ödemiÅŸti.
Aslında sadece Çanakkale’nin deÄŸil, Anadolu’nun Fethi’nin, Ä°stanbul’un Fethi’nin, KurtuluÅŸ Savaşının da üzerinde yeniden çalışılması gerek. Ben “Çanakkale Geçildi” kitabı (Kayıt Yayınları) ile bir adım attım. Tarih övgü ya da sövgü kitabı deÄŸildir. Tarihten ders alınır. Tarih bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimidir. Tarih hayali kahramanların göklere çıkartılıp, hayali kahramanların lanetlendiÄŸi bir mitoloji kitabı da deÄŸildir.
GeleceÄŸi doÄŸru okumak ancak dün ve bugünü doÄŸru bilmekle mümkündür. En azından bu iki noktadaki tesbitlerimiz doÄŸru ise tarihin akış yönünü görmüÅŸ oluruz. “Kökü mazide olan ati” bir nesil için tarih mefahir meselesi ya da hainler ve kahramanlar savaşı deÄŸildir ve olamaz. Bizim dün, bugün ve gelecek bilgi ve tecrübesi ile yaÅŸadığımız zamana ve mekâna iliÅŸkin adil ÅŸahitliÄŸimiz gereklidir.
Tarihten ders alalım ve bazı acılar umulur ki tekrar etmesin, bizim yaÅŸadığımız acılar, bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun diye, selam ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.