Sosyal Medya

Güncel

Edebiyat dergileri 12 Mart Muhtırası’nı nasıl karşıladı?

12 Mart Muhtırası kendinden önceki ve sonraki diğer darbe ve darbe girişimleri gibi tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Darbe, darbe girişimi, muhtıra veya postmodern darbe gibi hangi adlarla anılırsa anılsın bu tür askeri çözümler, haksız ve hukuksuz uygulamalarla, zulümlerle anılırlar.



12 Mart Muhtırası, 12 Mart 1971 yılında Genelkurmay BaÅŸkanı Memduh TaÄŸmaç’ın kuvvet komutanlarıyla birlikte hükûmetin istifasını CumhurbaÅŸkanı Cevdet Sunay’dan istediÄŸi muhtıra olarak tarihteki yerini alır. Muhtıra üzerine hükûmetin görevi sona erdirilir ve Nihat Erim BaÅŸbakanlığında 33. Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti kurulur. Muhtıradan sonra 6 ÅŸehirde sıkıyönetim ilan edilir. Toplumsal olaylar, adam kaçırmalar, öldürmeler ve fakülte iÅŸgalleri bu süreçte çokça görülür. YaÅŸanan bu tür zulümler, hukuksuzluklar ve ölümler karşısında siyasetin nasıl bir tutum takındığı genellikle öÄŸrenilmeye çalışılır, araÅŸtırılır ve nihayetinde bir fikir sahibi olunur. Aynı durumun edebiyat dünyası için geçerli olduÄŸu söylenemez.

Bu yüzden 12 Mart Muhtırası ya da darbesi karşısında edebiyat dergileri üzerinden edebiyatçılar geliÅŸmelere nasıl tavır tıkındılar ya da görmezden geldikler öÄŸrenmek için edebiyat dergilerine bakmak bir fikir verebilir. Zira Cemil Meriç’in ÅŸu veciz sözü bunu anlatmaya yeterdir: “Devrin çehresini, makyajsız olarak dergiler de bulursunuz.” Bu veciz sözden hareketle 12 Mart’a iliÅŸkin seçilen Büyük DoÄŸuDiriliÅŸ,DostEdebiyat DergisiHalkın DostlarıHisarVarlık ve Yeditepe dergileri incelenmiÅŸ ve 12 Mart’a karşı duruÅŸlarının ne olduÄŸu ortaya konulmuÅŸtur.

Büyük DoÄŸu dergisi

Büyük DoÄŸu, Eylül 1943’te baÅŸlayıp belli aralıklarla kesintiye uÄŸrasa da Mayıs 1978’e kadar Necip Fazıl tarafından çıkarılan Ä°slamcı, milliyetçi, mukaddesatçı, saÄŸcı bir dergi olarak görülür. Edebiyat tarihçileri tarafından sık aralıklarla açılıp-kapandığı için derginin 14. dönemi olarak adlandırdığı 6 Ocak 1971-28 Nisan 1971 tarihleri arasında Büyük DoÄŸu dergisi haftalık olarak yayımlanır. 12 Mart muhtırasından sonra yayınlanan 17 Mart 1971 tarihli 11. sayı “Selam GençliÄŸe” kapağıyla çıkar. Adını vermeyen Profesör (1971 Mart) mahlasıyla “Ordu ve Asker” baÅŸlıklı yazısında Necip Fazıl; tarihte 6 komutan ve hükümdarın sözlerine yer verir. Aynı sayının aynı sayfasının hemen altında “Hükümet Var” baÅŸlığıyla Ne-Fe-Ka (1971 Mart) imzalı bir yazı yer alır (Necip Fazıl dergide zaman zaman Ne-Fe-Ka, Be-De, Prof. Åž.Ü, Bankacı, Ozan, Büyük DoÄŸu mahlaslarıyla da yazar).  Burada 12 Mart muhtırası öncesinde, bilindiÄŸi gibi hükümet arayışları söz konusu ve ordu, mevcut hükümetin istifa etmesi için CumhurbaÅŸkanı Cevdet Sunay’a muhtıra verir. Ordu, kendi istekleri doÄŸrultusunda bir hükümetin gelmesini hedeflediÄŸinden Necip Fazıl da dergide bu durumu eleÅŸtirir ve 12 Mart’çılara karşı derin devlet diyerek karşıtlığını ÅŸöyle ortaya koyar: “Bugüne kadar hükümet yok deniliyordu. Bu fikir deÄŸiÅŸtirilmelidir. Türkiye’de bir yeraltı hükümeti vardır ve topundan, tüfeÄŸinden, tabancasından, günlük emir ve resmi bildirisine kadar her ÅŸeyi tamamdır. Nazariyede resmi, ameliyedeyse hususi hükümet iÅŸ başında. Ä°kinci Mahmud’un Yeniçeriyi topla kışlasında yerle bir etmesi gibi, onu öz makamında berhava etmedikçe, Demirel’in bile kaçırılmasını bekleyebilirsiniz!” diyerek, yeraltı hükümetinin yok edilmesi gerektiÄŸini ifade eder ve “resmi bildiri” ifadesine yer vererek de, 12 Mart bildirisine/muhtırasına karşı net tavrını ortaya koyar.  Derginin 24 Mart 1971 tarihli 12. sayısı “Türk Tarihinin GrafiÄŸi” kapağıyla çıkar ve burada Osmanlı’nın kuruluÅŸundan 1971 muhtırasına kadar olan tarihi, aÅŸağı ve yukarı yönlü ok iÅŸaretleriyle ve yanlarında yazılı yıllarla anlatır. 1402’den 1566 yılına (Kanuni’ye) kadar olan dönem yukarı doÄŸru ok iÅŸaretleriyle, 1923’ten 1971 tarihine kadar olan dönem ise aÅŸağı dönük ok iÅŸaretleriyle resmedilir. 1971 tarihinin hemen yanında el bombası, tabanca ve fiÅŸek gibi görseller yer alır.

Batıcı modernleÅŸmeye karşıtlığını ve bunun yanında Ä°slami mefkûreye olan baÄŸlılığını yazıda iÅŸler Necip Fazıl. Derginin 31 Mart 1971 yılı 13. sayısı dünya küresinin üzerinde elinde tüfeÄŸiyle duran bir askerin hemen yanında “Fikir Ordusu” baÅŸlığıyla çıkar. Bu sayıda, Necip Fazıl, müstear isimlerle beraber 4 ayrı yazısının baÅŸlığı Ordu, Kumandan, Askeri Otorite ve Fikir Ordusu olarak yer alır. “Fikir Ordusu” baÅŸlıklı yazıda hem 27 Mayıs darbesine hem de 12 Mart muhtırasına karşı bakışını ÅŸu ÅŸekilde anlatır: “1960 hareketi, hakikatte idealsizliÄŸin öcünü aldı ama onun yerine bir ÅŸey getiremedi, hatta birçok ÅŸey götürdü ve köksüz muvazeneyi büsbütün zedeledi. 1971 gayrı usuli, gayri kitabi, fakat son derece medeni ve insanı davranışı ise aradığını bulacağı benzememekte ve orduyu, ister istemez milli iradeye emir verme makamında tutmaktadır. Milli iradeye emir verme deÄŸil, ondan emir alma cihazı olan orduyu bu hale zorlamış olmanın suçu, ordudan baÅŸka her tarafın, her makamın ve her devrimdir. Orduya baÅŸka çare bırakılmamış ve kendi yumruÄŸunu beyin kabul etmesi için ne kadar beyinsizlik varsa gösterilmiÅŸtir.”

Necip Fazıl, burada ordunun mili iradeden emir alması gereken bir yapı olması gerektiÄŸini vurgulamış olsa da, komünizme olan öfkesinden olsa gerek ordunun bu suçunu, baÅŸka çaresi kalmamış olmasına baÄŸlaması ve bunu da devrimcilerle iliÅŸkilendirmesi açık bir çeliÅŸkidir. Derginin sonraki sayılarında ise, Nihat Erim Hükümetine karşıtlığını,  eÄŸitim reformunu yapmasını, din hürriyetini boÄŸmasını ve ezanı yeniden TürkçeleÅŸtirme çabasıyla da beraber, tüm bunları “küfrü mürteci”, asıl mürteci olarak dillendirmekten de geri durmaz. 12 Mart muhtırası sonrası kurulan Nihat Erim hükümetini de cesurca eleÅŸtirir.

DiriliÅŸ dergisi

DiriliÅŸ dergisi, Sezai Karakoç tarafından yayın hayatına baÅŸlayan Ä°slamcı bir dergi olarak, düÅŸünce ve medeniyet perspektifini eksene alan bir dergidir. Sezai Karakoç’un öncülüÄŸünde kurulan DiriliÅŸ dergisi Nisan 1960 yılında ilk sayısıyla beraber bir sayı çıkarır ve 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra yayınına son verir. Sezai Karakoç’un öncülüÄŸünde kurulan DiriliÅŸ dergisinin 3. dönemi olarak adlandırılan bu döneminde dergi, 1971 Ocak ayına kadar 16 sayı olarak çıkar. Sezai Karakoç derginin 3. defa yayına son vermesini ÅŸöyle özetler: “Dergi çıkarmak, yokuÅŸa çıkmaÄŸa benzer. Bazen öyle anlar gelir ki, bu yokuÅŸ dikleÅŸir. En sonunda da bir yerde durur kalırsınız”[1]  DiriliÅŸ dergisinin 12 Mart darbesinden hemen önce yayımını sonlandırmasından dolayı 12 Mart darbe öncesi politik ÅŸartlara yönelik, güncel yazılar yer almaz. Karakoç kimselerle polemiÄŸe girmemeyi tercih eder. Tasavvuf metinleri, Batı edebiyatından çeviri yazı ve ÅŸiirler ile genç isimlerin ürünlerine dergide bolca yer verilir. Hem 27 Mayıs darbesinden sonra, hem de 12 Mart muhtırasından iki ay önce DiriliÅŸ dergisinin yayımına son vermesinden ötürü ve zaten Karakoç’un öteden beri politik meselelere uzak durması nedeniyle ne 27 Mayıs ne de 12 Mart’ı dergi sayfalarında görülmemektedir. Sezai Karakoç’un meseleye daha büyük bir fotoÄŸraftan, medeniyet tasavvurundan bakmasından ötürü düÅŸünce, sanat, ahlak, bilim üzerinden yapılacak hamlelerle kendi aslî misyonunu gerçekleÅŸtireceÄŸi ve kısır döngüler içinde debelenmeden yoluna devam edilmesi gerektiÄŸine olan inancı, 12 Mart dönemine dair tartışmalara girmemesinde etkili olmuÅŸtur. Yine de sonraki yıllarda (özellikle 12 Eylül’den sonra) politik ve güncel tartışmalara yoÄŸunlukla girer.

Dost dergisi

1957 yılında Salim Åžengil tarafından kurulan ve yazı iÅŸleri sorumlusu Metin Altıok’un olduÄŸu dergi; sol ve Atatürkçü çizgide yayın yapan bir dergi olarak 1973 yılına kadar yayınını sürdürür. Dost dergisi 1970’lerden sonra yayımlanan sayılarında, hem ebâdını hem de dergi isminin altında yer alan “Türk Edebiyatında Yeninin, Güzelin, DeÄŸerlinin Dostu” ÅŸeklindeki tanım yazısını, Atatürk’ün ÅŸu sözüne yer vererek deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir: “Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuÅŸ demektir.” 12 Mart muhtırasından sonraki Mayıs 1971 sayısı “Sanat ve kültürün güvenliÄŸi” üzerine bir dosya ile çıkar. Bu sayıda, sanata yönelik baskı, tehdit ve saldırılar karşısında anayasanın bilim ve sanata yönelik teorisinin, toplumda aynı ÅŸekilde karşılığını bulmadığından yakınır ve dosyada Salim Åžengil’den Recep Bilginer’e kadar olan 15 edebiyat ve sanatçının görüÅŸlerine yer verilir.

Derginin Temmuz 1971 yılındaki 81. sayısı; “Sanat ve Toplum” dosyası ile çıkar. Dergide Ä°lhan Berk’’in Turan Erol’u anlattığı bir ÅŸiiri,  Ahmet Ä°nam’ın  (Temmuz 1971) Bilge Karasu’nun edebi dünyasını kaleme alan makalesi ve Orhan Kemal’le arkadaÅŸlıkları olan Fikret Otyam, DemirtaÅŸ Ceyhun ve Nurer UÄŸurlu’nun Orhan Kemal’le olan anılarını anlatan deÄŸinileri bulunur. 12 Mart muhtırasına yönelik tepkiye deÄŸinen hiçbir makale, ÅŸiir, yazı bu sayıya kadar Dost dergisinin sayfalarında yer almaz.

Derginin AÄŸustos 1971 yılındaki 82. sayısı; 12 Mart muhtırasına yönelik destekleyici bir tutum alan “Atatürk Ä°lkelerinin Tesbiti”   adlı dosya ile çıkar.  Çünkü bu sayıda, Prof. Dr. Faruk Erem’in “Geçen Ayın Ä°çinden” baÅŸlıklı yazısında, Atatürk ilkelerinin tespiti üzerine, Atatürk’ün özetlenemez bir lider olduÄŸunu, Türklük sevdası ile Türk milliyetçiliÄŸinin ne denli onda güçlü olduÄŸunu anlatan bir yazı kaleme alır ve buradan hareketle Atatürk’ün tespit edilemeyeceÄŸini anlatır. Dergide ayrıca Åžair Metin EloÄŸlu, Bilgin Adalı, Salim Åžengil ve Nermin MenemencioÄŸlu’nun Atatürk’ün ilkeleri üzerine görüÅŸlerine yer verilerek, 12 Mart Muhtırası’nın ordu da Atatürk ilkelerinin yerleÅŸik kılmasına yönelik çabalarına dergi olarak fikirsel ve edebî bir katkıda bulunmaya çalıştığı ileri sürülebilir.

Edebiyat Dergisi

Nuri Pakdil’in öncülüÄŸünde kurulan Edebiyat Dergisi, Åžubat 1969’da baÅŸlayan yayın hayatı, düzensiz olduÄŸu için edebiyatçılar tarafından beÅŸ döneme ayrılarak deÄŸerlendirilir.[2] Edebiyat Dergisi, Ä°slamcı bir dergi olarak edebiyat dünyasında bilinir. Son sayısı ise 1984 Aralık ayında yayımlanır. Derginin 3. dönemi olarak ifade edilen, Kasım 1970-Ekim 1971 yıllarında yani, 12 Mart Muhtırasının verildiÄŸi dönemde yayını bulunmamakta birlikte, Kasım 1971 tarihli yayınlanan 19. sayısında yer alan yazı ve ÅŸiirlerde muhtıraya yönelik doÄŸrudan bir atıfa rastlanılmamaktadır. Yine Edebiyat Dergisinin Aralık 1971 tarihli 20. sayısında da 12 Mart 1971 muhtırasına yer veren bir yazı veya ÅŸiir bulunmamıştır. Derginin 1971 yılında yayımlanan bu iki sayısında da medeniyet, halkın manevi deÄŸerlerinden uzaklaÅŸması gibi konulara yer verilir. Derginin en azından 1971 yılının son sayılarında muhtıraya yönelik eleÅŸtirel bir edebi ürünün olmaması sadece maddi imkânsızlıklar ile izah edilemez ve bu durum bir politik konumlanma zaafı olarak görülebilir.

Halkın Dostları dergisi

Ä°smet Özel ve Ataol BehramoÄŸlu’nun kurucusu olduÄŸu toplumcu gerçekçilik üzerine yayım yapan dergi, 1970-1971 yılları arasında yayımlanır. 12 Mart muhtırasından sonraki Nisan 1971 sayısında; Murat Belge’nin Marksizm-Hümanizm üzerine bir makalesi, Ataol BehramoÄŸlu’nun Amerikan karşıtlığına ele alan bir ÅŸiiri, Adnan Özyalçıner’ın ise TRT yarışmalarını ele alan makalesi bulunur. Derginin bu sayısında muhtıraya dair herhangi bir destek veya karşıtlık bulunamamıştır. Mayıs 1971 sayısında ise Ataol BehramoÄŸlu; “Edebiyatın Etkisi” baÅŸlıklı yazısında devrimci ve Marksist edebiyatın, çabaları ve etkilerini ele alan bir yazı kaleme alır. Ä°smet Özel (1971 Mayıs) “kötü ÅŸiirler” adlı ÅŸiirinde devrimci duruÅŸunu “müsveddeleri yırtarak” anlatır, Murat Belge ise (1971 Mayıs), “Gelenek Sorunu” baÅŸlıklı yazı ile Marksizm ile gelenek arasındaki iliÅŸkiyi ele alan yazısıyla dergideki yerini alır. Devrimci ve Marksist edebiyat yaptığını baÅŸyazısında dile getiren dergi, 12 Mart muhtırasına dair herhangi bir imaya bile bu sayıya kadar yer vermemiÅŸtir.

Haziran 1971 sayısında Ataol BehramoÄŸlu “Dörtlükler” baÅŸlıklı ÅŸiirin de direnme ve ölümden bahseder. Nihat Behram (1971 Haziran) “YaÅŸamak Adına” ÅŸiirinde ise, çocuklar teması üzerinden zorlu daÄŸları aÅŸanların yıldızları toplayacağını dile getirerek, devrimci hayata selam gönderir. Dergide ayrıca Bertolt Brecht ve Louis Althusser’in (1971 Haziran) felsefe ve sosyalist gerçekçilik üzerine çeviri yazıları yer alır. Temmuz 1971 sayısında derginin editör yazısında 1960 darbesi; devrimci, öncesi ise gerici bir dönem olarak nitelendirilirken, 12 Mart’çıların Anayasa deÄŸiÅŸiklik teklifine karşı olduklarını, bunun nedenini de 27 Mayıs’ın kazanımlarını gerileteceÄŸi düÅŸüncesine baÄŸlaması da ayrı bir çeliÅŸkidir. Çünkü aynı sayıda Ataol BehramoÄŸlu’nun (1971 Temmuz) devrimci ÅŸiir üzerine bir makalesi yer alır. GörüldüÄŸü gibi Halkın Dostları dergisi, asker tarafından verildiÄŸi için muhtırayı eleÅŸtiren bir duruÅŸu sergilemez, bilakis DP ve Menderes lehine olan Anayasa deÄŸiÅŸiklik teklifine ise karşı çıkan yazılarıyla Marksizm ve devrimciliÄŸin darbeye karşıt olan ilkesel tavrını burada göstermez.

Hisar dergisi

Milli kültürü, milli edebiyatı ve dilin korunmasını/geliÅŸtirmesini hedefleyen bir yayın politikası izleyen Hisar dergisi, muhafazakâr ve milliyetçi yayın çizgisiyle 1950 yılında Osman Çınarlı’nın sahipliÄŸinde, Mehmet Çınarlı’nın ise çizgisini ağırlıklı olarak belirlediÄŸi bir dergi olarak yayımlanır. 1957 yılında yayımına son verirken, 1964 yılında tekrar çıkar ve 1980 Aralık ayına kadar ikinci dönemini yaÅŸadıktan sonra yayım hayatına son verir. 12 Mart muhtırasından sonraki Nisan 1971 yılı 88.sayısı; BeÅŸ Hececilerin ÅŸairlerinden “Halit Fahri Ozansoy” kapağı ve dosyası ile yayınlanır. Bu sayıda; Mehmet Çınarlı’nın (1971 Nisan) “Hece’nin beÅŸ ÅŸairinden biri daha gitti” baÅŸlıklı makalesi, Mehmet Kaplan’ın (1971 Nisan) “Türk Ä°stiklâl Marşı” adıyla bir makalesi, Halide Nusret Zorlutuna’nın (1971 Nisan) “DeÄŸerli Åžair Halit Fahri Ozansoy” baÅŸlıklı bir portre yazısı yer alır. Tarık BuÄŸra (1971 Nisan) “Bir Rüya Tabiri” yazısında 12 Mart’a deÄŸinen herhangi bir imadan bile bahsetmezken, Tülin AkbaÅŸ’ın (1971 Nisan) “Nöbette” adlı ÅŸiiri, Atatürk-Anıtkabir-Asker nöbeti üzerine yer alması nedeniyle, 12 Mart muhtırası ile iliÅŸki kurulabilecek ve eleÅŸtirel bir tutum barındırmayan bir ÅŸiir olarak dergi sayfalarında yerini bulur.

Mayıs 1971 yılı 89. sayısında; Mehmet Kaplan “BaÄŸdat Caddesinde Genç Âşıklar” adlı gözlem yazısında Suadiye ve Göztepe civarındaki gezintisinin izlenimlerini aktarır ve burada tarih ÅŸuurunu çaÄŸrıştıracak bir eser görmemesi sebebiyle, gençlerin bu düÅŸüncelerden uzak kalacağı endiÅŸesini de dile getirerek yazıyı büyükÅŸehir belediye baÅŸkanının dikkatine sunar. Ahmet Kabaklı (1971 Mayıs) “Yunus Emre’nin meçhullerine doÄŸru” baÅŸlıklı yazısında, Yunus Emre’nin ÅŸiirlerinden örnekler vererek, millî ruha yaptığı katkıyı anlatır. Mustafa MiyasoÄŸlu (1971 Mayıs) “Zenciler” adlı sahnelenen bir tiyatroyu kaleme alır. Dergide Nüzhet Erman’ın (1971 Mayıs) “Karadeniz Türküsü” baÅŸlıklı ÅŸiiri ise, halk edebiyatı türünü çaÄŸrıştıran bir epikle yer alır ve bu sayıda da 12 Mart’a yönelik bir yazı-haber-ÅŸiir yer almaz. Hisar dergisinin 1971 Haziran’daki 90. sayısında; derginin müdavim yazarlarından Mehmet Çınarlı’nın “Vatan Hikâyesi” baÅŸlıklı yazısı; davet edildiÄŸi bir lisede yapılan kahramanlık günü etkinliÄŸi vesilesiyle, millî kültür, vatan sevgisi ve kahramanlık üzerine izlenimlerini anlatır ve bu konuda gençlere bu ÅŸuurun yerleÅŸtirilmesi için yapılması gerekenlerden bahseder.

Mehmet Kaplan’ın (1971 Haziran) “Devrim” baÅŸlıklı yazısı ise 12 Mart muhtırası ile ilgili bir yazı olarak karşımıza çıkar. Kaplan; devrimcilere meydan okur ve onların köylerde, ÅŸehirlerde memleket insanından uzak bir yaÅŸam tarzına sahip olmakla suçlar. DevrimciliÄŸi, çalışmakla, bilgiyle, maharetle olur diyerek devrime belki de 12 Mart Muhtırasına sessiz kalan veya bu muhtırayı savunanlara yönelik eleÅŸtirilerini ifade eder. Dergide Kültür Bakanlığı da yapmış Talat S. Halman’ın ÅŸiirinden bir örnek yayımlanır ve derginin sürekli yazarlarından Ä°lhan Geçer (1971 Haziran) “Uzak Hatıralar” ÅŸiiriyle Avrupa’yı gezerken gözlemlerini ve varoluÅŸsal sancılarını ele alan bir ÅŸiiri yer alır. 

Temmuz 1971 yılındaki 91. sayısında; Mehmet Çınarlı “Uyumak, Uyanmak Üzerine” yazısında, solcu bir ÅŸairin Yahya Kemal’ı yeterince anlamamışız itirafı üzerinden çaÄŸdaÅŸ Türk ÅŸiirinin geçmiÅŸiyle kopmaması gerektiÄŸini, millî duruÅŸ ve millî kültüre yönelik mücadelelerinin bu itiraf ile haklılıklarının tescillendiÄŸini ele alan bir yazı kaleme alır. Cemil Meriç’in “Elinde Cennet Açan Zend Avesta” baÅŸlıklı yazısı, Platon-ZerdüÅŸt üzerinden Batı düÅŸüncesinden alıntılar vererek, ZerdüÅŸt’ün dörtlükleri üzerinden bir yazı olarak karşımıza çıkar. BilindiÄŸi gibi, Zend Avesta, ZerdüÅŸtlüÄŸün kutsal kitabı olarak bilinir. Mehmet Kaplan “Hepimiz Bir Yankının Çocuklarıyız” yazısında ÅŸair Zeki Ömer Defne’nin ÅŸiir anlayışı üzerinden halk kültürü, KaracaoÄŸlan ve milli kültürün taşıyıcılarından bahseder ve ÅŸair Defne’nin önceleri Batılı tarzdaki ÅŸiirlerinden giderek kopuÅŸunu ele alan, halk ve divan geleneÄŸi tarzındaki ÅŸiirlerinden olumlu bahseder. GörüldüÄŸü gibi Hisar, 12 Mart Muhtırasına karşın sadece bir yazıya yer verir ve bunu da dolaylı anlatımla iÅŸler.

Varlık dergisi

Türkiye’de Cumhuriyet döneminden (15 Temmuz 1933’ten) günümüze kadar yayınlanan tek edebiyat dergisi olma özelliÄŸiyle bilinen Varlık dergisinin kurucusu YaÅŸar Nabi Nayır’dır. 15 günlük ve aylık periyodlarla yayımlanan dergi, ilk dönemlerinde Öz Türkçe anlayışını ve Cumhuriyet ideolojisinin uygulamalarını savunmuÅŸtur. 27 Mayıs ve 12 Eylül darbesini destekleyen editöryol yazı, ÅŸiir, makale vb. gibi yazılara verildiÄŸi derginin sayfalarında rahatlıkla görülmüÅŸtür.

Varlık dergisi 12 Mart Muhtırasından sonra çıkan Nisan 1971 yılı 763. sayısında, derginin sahibi olan YaÅŸar Nabi’nin “Atatürk’e DönüÅŸ” baÅŸlıklı yazısında muhtıraya karşı olmadığını, bilakis muhtırayı desteklediÄŸini ele alan bir yazı görülür. Komutanların muhtırasını yazısına aynen olduÄŸu gibi siyah puntolarla aldıktan sonra, “Tek sözcüÄŸünü deÄŸiÅŸtirmeden altına imzamı atabileceÄŸim bu görüÅŸe katılmayacak kaç gerçek aydın çıkar” diye sorarak muhtıraya olan desteÄŸini açıkça ortaya koyar. Aynı sayıda Necati Cumalı (1971 Nisan) “Åžiirin Yararı” üzerine, Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca ise (1971 Nisan) “Yukio Mushima’ya Türkü” ÅŸiirinde ulusal mücadeleden söz eden mısralar ile Varlık dergisinde yer alır. Mayıs 1971’deki 764. sayıda Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca’nın kuÅŸlar ve hayvanlar üzerine iki ÅŸiiri, Adnan Binyazar (1971 Mayıs) ise bir ulusun ilerlemesi için sanatta-teknikte zoru yenmesi gerektiÄŸini iÅŸleyen “Zoru Yenmek” baÅŸlıklı yazısı yer alır. Aynı sayıda YaÅŸar Nabi Nayır (1971 Mayıs), Falih Rıfkı Atay üzerine bir portre yazısı, Necati Cumalı’nın (1971 Mayıs) “Newyork Ä°zlenimleri” baÅŸlıklı ÅŸiirleri, Cahit Külebi (1971 Mayıs) ise kent ve köy hayatından enstantanelerle bezediÄŸi “mutluluk” baÅŸlıklı ÅŸiirinde 12 Mart muhtırasına dair hiçbir göndermeye bile yer verilmez.

Derginin Haziran 1971’deki 765. sayısının editör yazısında, edebiyat ödülleri ile kültür-sanata dair etkinliklerin yer aldığı yazı yer alırken, Ceyhun Atuf Kansu (1971 Haziran) “Dünya Devrimleri ve Türk Devrimi” baÅŸlıklı yazısında Atatürk’ün devrimini Fransız ve Rus devrimi ile karşılaÅŸtıran ve LaikliÄŸi eksene alan bir yazı yazar. Attila Ä°lhan (1971 Haziran) “Alice ve Gertrude” yazısında Fransız sanatına ve heykeltıraşına dair yazısı, Orhan HançerlioÄŸlu’nun (1971 Haziran) Bergson üzerine biyografik makalesi, Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca’nın (1971 Haziran) “Çocuklarla” adlı meÅŸhur ÅŸiiri ve Talat Sait Halman’ın (1971 Haziran) “Birler” ÅŸiirinde yer alan sevgi temalı ÅŸiirlerinde muhtıraya yönelik eleÅŸtiri ve destek burada da bulunmaz. Temmuz 1971’deki 766. sayıda öykücülük üzerine bir soruÅŸturmada Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca, Ä°lhan Berk ve Sabahat Kudret Aksak’ın yaklaşımları sayfalarda yer alırken, Adnan Binyazar (1971 Temmuz) “BilmediÄŸini Bilmek” baÅŸlıklı yazısında ise muhtıraya yönelik en ufak ima içeren bir karşıtlık veya desteÄŸe yer vermez.

Yeditepe Dergisi

Yeditepe Dergisi; 1 Nisan 1950’de kurucusu olan Hüsamettin Bozok tarafından toplumcu gerçekçi çizgi üzerinden yayınlanan bir dergi olarak 1974-1979 arası hariç 1984 yılına kadar yayımını sürdürür. Dergi, Ä°kinci Yeni ÅŸiirine sayfalarında bolca yer verir. Yeditepe’nin 12 Mart Muhtırası sonrasında çıkan Nisan 1971 yılındaki 180. sayısında Orhan Pamuk’un “BeÅŸinci Süreyya AntlaÅŸmaları” yazısı, 1856, 1878 ve 1920’deki anayasa çalışmalarına göndermeler yapılarak, Talat, Cemal ve Enver PaÅŸa’yı öven, Vahdettin’i yeren ÅŸiiri var ki, 12 Mart Muhtırası sonrasındaki hükûmet kurma ve anayasa çalışmalarına adeta gönderme yapar. BilindiÄŸi gibi 1969’da Celal Bayar ve Ä°smet Ä°nönü 218 maddelik bir Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi (ki DP’lilerin siyasi haklarının iadesini de içeren bir deÄŸiÅŸiklik manzumesi) teklifinde uzlaşılır ve teklif meclisten geçer. Ancak ordu bu Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinden rahatsız olur ve bunu dönemin siyasilerine iletir. Orhan Pamuk da bu anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinden rahatsızlığını ÅŸiirinde modernleÅŸme tarihinden itibaren sürdürülen üç anayasa çalışması üzerinden dile getirir.

Derginin 1971 yılı Mayıs ayındaki 181. sayısında edebiyat üzerine bir soruÅŸturma dosyası yapılır ve 1971 yılı için umutlu olup-olunmadığı soruÅŸturmada sorulan üç sorudan biri olarak yer alır. Bu sorulara ÅŸair Ülkü Tamer, 1971 yılı için umutlu olduÄŸunu ve edebiyatın okur tarafından daha da ilgisinin artacağından bahsederken, Ali PüsküllüoÄŸlu ülkenin içinde bulunduÄŸu ÅŸartlardan dolayı 1971 için pek umutlu olmadığını dile getirir. RuÅŸen Hakkı, edebiyatın son yıldaki baskı ortamına raÄŸmen umutlu çıkışını sürdüreceÄŸini ifade ederken, Suat TaÅŸer nötr bir tutum takınarak, edebi çalışmaların sürdürülmesi gerektiÄŸini dile getirir. Bu arada Yeditepe dergisi, ikinci sayfasına sadece Anayasa’nın 20. maddesine yer vererek, düÅŸünce ve kanaat hürriyetine yönelik anayasal hakkı hatırlatır. Muhtemeldir ki, baskı ortamından dolayı bu düÅŸünce hürriyetine gönderme yapılmıştır.

Derginin 1971 yılı Haziran ayındaki sayısı da aynen bu Anayasa’nın 20. maddesine yer vererek, tekrar düÅŸünce özgürlüÄŸüne dikkat çeker. Orhan Pamuk’un “Åžehlası” isimli ÅŸiirinde, Ä°stanbul sokaklarında gördüÄŸü simitçi, arabacı, basmacı, yorgan satıcısı, boyacı üzerinden Osmanlı PadiÅŸahlarını yererken, kendisinin de devrimci duruÅŸunu anlatır ve ÅŸehlası olanın kendisi olduÄŸunu belirterek ÅŸiirini bitirir. Derginin Eylül 1971 yılındaki 185. sayıya kadar 12 Mart Muhtırası ile ilgili yazılar, ÅŸiirler ve eleÅŸtiriler olmazken sadece her ikinci sayfada düÅŸünce ve kanaat özgürlüÄŸünü anlatan 20. madde yer alır. Dergi, burada da dönemin siyasal ve toplumsal ÅŸartlarındaki baskıcı ortamından yakınmasını, düÅŸünce özgürlüÄŸüne olan eÄŸilimini ise dolaylı da olsa dile getirmiÅŸ olur.

Hangi dergi ne yazdı?

12 Mart Muhtırasına iliÅŸkin olarak özetle; Büyük DoÄŸu dergisinde Necip Fazıl Kısakürek tarafından yayımlanan yazılarda 12 Mart Muhtırasına açıkça karşı olunduÄŸu ortaya konulmuÅŸtur.  DiriliÅŸ, dergisinin muhtıradan hemen önce yayımına son vermesi nedeniyle bu derginin 27 Mayıs’ta olduÄŸu gibi siyasal bir tutumuyla karşılaşılamamıştır. Dost ve Yeditepedergilerinde çıkan yazılarda hazırlanacak yeni anayasada özgürlüklerin korunması gerektiÄŸi savunulmuÅŸ ve bu iki dergi, dolaylı/direkt bir ÅŸekilde muhtırayı desteklemiÅŸtir. Dost dergisinde Atatürk ilkeleri ve Türk milliyetçiliÄŸine iliÅŸkin dosya yazıları buna örnek olarak gösterilebilir.

Nuri Pakdil’in çıkardığı Edebiyat Dergisi’nde, 12 Mart Muhtırasına iliÅŸkin bir deÄŸerlendirmeye yer vermediÄŸi, eleÅŸtiride bulunmadığı açık veya örtük olarak görülmez. Ä°smet Özel ve Ataol BehramoÄŸlu’nun çıkardıkları Halkın Dostları dergisi muhtıraya açıkça karşı çıktığını ortaya koymaz, ama DP lehine olan anayasal deÄŸiÅŸiklikleri açıkça karşı koyan yazılara yer verir. Hisar dergisinde millî konular üzerinde durularak 12 Mart Muhtırasına yönelik sadece Mehmet Kaplan’ın bir yazısı yer alır, bunun dışında açık ve direkt bir tavır derginin sayfalarında görülmez. Varlık dergisinde 12 Mart Muhtırası açıkça desteklenir. YaÅŸar Nabi Nayır (editöryol yazıda), 27 Mayıs’taki tavrına benzer destekleyici bir tutum takınmıştır.

Naman Bakaç/DünyaBizim

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.