Sosyal Medya

Güncel

Beşir Ayvazoğlu / Hamdullah Suphi’nin hitabesi

BeÅŸir AyvazoÄŸlu - Karar



2015 yılından beri bu köÅŸede çıkan yazılarımı gözden geçirdim; 18 Mart Çanakkale zaferinin her yıldönümünde bir ÅŸeyler yazmışım. 2015’te “Çanakkale, Truva ve Fatih” baÅŸlıklı yazımda Çanakkale zaferini Troyalıların Yunanlılara karşı kahramanca direniÅŸine benzetenlerden söz ettikten sonra Celal Nuri’nin ilgi çekici bir yazısını özetlemiÅŸim. 2016 yılında Leyla Saz’ın oÄŸlu Yusuf Razi Bey’in Çanakkale cephesinde gördüklerini anlattığı yazısından hareketle bir topçu bataryasının kumandanı olan Haydar Bey’in inanılmaz kahramanlığını ve Nâzım Hikmet’in küçük dayısı Mehmed Ali Bey’le birlikte nasıl ÅŸehit düÅŸtüÄŸünü anlatmışım. 2017’de Haluk Nihat Pepeyi’nin bir destan denemesi olan Çanakkale isimli eserini, geçen yıl da Mehmed Âkif’in Çanakkale ÅŸehitleri için kelimelerle ördüÄŸü muhteÅŸem abideyi ve Ä°stiklal Marşı’nı hazırlayan ÅŸartları ele almışım.
 
Bu yıl da geleneÄŸi bozmamak için ne yazacağımı düÅŸünürken, Ä°stiklâl Marşı’nın yazılmasına vesile olan Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Çanakkale Åžehitleri’ne hitaben söylediÄŸi bir hitabeden hiç bahsetmediÄŸimi hatırladım. Hamdullah Suphi, 1915 Temmuz’unda, cephede neler yaÅŸandığını görüp kamuoyuna kendi sanatlarının diliyle anlatsınlar diye Arıburnu ve Seddülbahir’e götürülen yazar ve sanatçılardan biriydi. Edebiyatın Çanakkale’yle Ä°mtihanı (2015) isimli kitabımı yazarken yazdıklarını esas almıştım.
 
***
 
Çanakkale’de kazanılan büyük zafere raÄŸmen Birinci Dünya Harbi’nden müttefiklerimizle birlikte maÄŸlup çıktık. Ardından yaÅŸananları anlatmak, malumu ilam etmek olacaktır. Mütareke’nin imzalanmasından sonra, bir vesileyle Hamburg’a giden Hamdullah Suphi, 1919 Mayıs’ında bir Ä°ngiliz subayının nezaret ettiÄŸi Akdeniz Vapuru’yla Ä°stanbul’a dönmek üzere yola çıkar. Vapurda ayrıca bin civarında Türk öÄŸrenci ve iÅŸçi vardır. Miralay Talât Bey isminde bir Türk subayı da Berlin Türk Sefareti tarafından bu seferin düzenini saÄŸlamakla görevlendirilmiÅŸtir.
 
Bu dönüÅŸü DaÄŸ Yolu I (Türk Ocağı Hars Heyeti NeÅŸriyatı, Ä°stanbul 1928) isimli eserinde anlatan Hamdullah Suphi, Çanakkale açıklarında vatan sahillerini görünce heyecanlandığını ve BoÄŸaz’dan içeri girerken oradaki ÅŸehitliklerde yatanlara “hürmet ve takdis”lerini göstermeyi bir vazife addettiÄŸini, bu sebeple gençleri vapurun arka güvertesinde toplantıya davet ettiÄŸini söylüyor. Kısa bir hitabe ile düÅŸüncelerimi anlattığı gençlerin bu teklifi “hararetle ve heyecanla” kabul etmeleri üzerine hemen orada teÅŸkil ettiÄŸi küçük bir heyetle birlikte vapurun sevk ve idaresiyle görevli olanları ziyaret eder ve taleplerini iletir.
 
Vapur BoÄŸaz’da ilerlerken vatana dönen gençlerin heyecanı artmaktadır. Nihayet taleplerini ilettikleri görevliler, Ä°ngiliz subayından izin istemek gerektiÄŸini söylerler. Ä°ngiliz subayı, Ä°stanbul’un iÅŸgal altında olduÄŸunu, gerekirse orada hesap vereceklerini söylese de gençlerin coÅŸkun teessüründen etkilenerek engel olmaya kalkışmadığı anlaşılıyor. Bir süre sonra heyetin talebi doÄŸrultusunda vapur istikametini Çanakkale sahillerine doÄŸru deÄŸiÅŸtirir ve vapurdakilerin seslerinin ÅŸehitliklerden kolayca iÅŸitilebileceÄŸi bir noktada durur.
 
 
 
 
 
Hamdullah Suphi, vapur durduktan sonra ön ve arka güverteler arasında uzanan köprüden ÅŸu hitabeyi irad etmiÅŸtir:
 
***
 
Aziz ÅŸehitlerimiz!
 
Gözlerimiz yaÅŸla dolu, kalbimiz muhabbet ve hürmetinizle dolu, karşınıza geldik. Sizden mahcubuz. Siz gözlerinizi, Türk vatanına kazandırdığınız emsalsiz bir zafer üzerine kapadınız. Günahkâr olan bizleriz. Biz, kazandırdığınız zaferi hitama erdirmeyi bilmeyenler, günahkârız, mücrimiz.
 
Burada kemikleriniz kayalardan örülmüÅŸ sarp, yalçın daÄŸlar gibi bir âbide kurdu. Eseriniz, yüzlerce, binlerce sene buradan gelip geçenleri hayretle, hürmetle düÅŸündürecektir.
 
Ne yazık ki, karşı sahillerde, sıra sıra dizilmiÅŸ Ä°ngiliz çadırlarını seyrediyorsunuz. Dünyayı üstümüze saldırtarak, nihayet muvaffak olmayı bilen maÄŸluplarınız, azamet ve mehabetinizin huzurunda, ruhlarınızın temaÅŸasına aslâ lâyık olmayan küstah bir levha teÅŸkil etmiÅŸler.
 
Vatan kapılarından içeri girerken, istikbalin bütün tarihi üzerinde tesiri devam edecek olan ÅŸu mübarek topraklarınızdan kuvvet ve ilham aldık. BaÅŸlarımızın üstümde bugün dongun bir musibet havası var. Fakat beni iÅŸitiniz, iÅŸitiniz! Ümitsiz deÄŸiliz. Çünkü sizin gibi ÅŸehitleri olan bir milletin evlâdıyız. Ä°nanınız, tâ içimizden duyarak size söylüyoruz. Sizin muzaffer ÅŸehitliklerinizi esir bir vatanın toprakları kuÅŸatmayacaktır.
 
Aziz ÅŸehitlerimiz,
 
Bedbaht Türk vatanının ufukları üstünde bir gün hayır sabahı doÄŸarsa, biliniz ki o sabah, sizin genç ve kızıl kanlarınızın coÅŸa coÅŸa aktığı bu ufukların üstün den tulû’ edecektir. Size minnettarız, size borçluyuz. Ä°stilâya uÄŸrayan vatana dönen bu gençler, karışınızda el baÄŸlayan bu gözleri yaÅŸlı kardeÅŸleriniz, bedbaht ana vatana karşı vazifelerini yaparak size borçlarını ödeyeceklerdir.
 
Aziz ÅŸehitlerimiz,
 
Ruhlarımızı, hâtıranızın güzelliÄŸi, ulviyeti içinde yıkadık, i’lâ ettik. Biz de sizi iÅŸittik ve size yemin ediyoruz. Sizden aldıklarımızı memlekete karşı son vazifelerimizi yaparak ödeyeceÄŸiz.
 
Sevgili ÅŸehitlerimiz,
 
Benim lisanımda kadın ve erkek, bütün muzdarip kardeÅŸlerinizin lisanı birleÅŸerek söylüyorum: Vazifemize gidiyoruz. Size lâyık olmaya çalışacağız. Sevgili ÅŸehitlerimiz, aziz ÅŸehitlerimiz...
 
***
 
Hamdullah Suphi’nin hitap ettiÄŸi Çanakkale ÅŸehitlerinin binlercesi de binlerce kilometre uzaktan gelerek o güne kadar belki adını bile duymadıkları bir ülkenin halkına karşı savaÅŸan Anzakların, yani Avustralya ve Yeni Zelandalı askerlerin kurÅŸunlarıyla can vermiÅŸlerdi. SavaÅŸtan sonra, ülkemize saldırıp kanımızı dökmüÅŸ olmalarına raÄŸmen baÄŸrımıza bastığımız ve her yıl ülkemize gelip ÅŸafak ayinleri yapmalarına izin verdiÄŸimiz Yeni Zelandalılardan asla beklenmeyecek bir saldırı önceki gün bu ülkenin Christchurch ÅŸehrinde gerçekleÅŸti. Ä°ki camide cuma namazını kılmakta olan masum Müslümanlar otomatik silahlarla taranarak alçakça katledildi. Böylesine aÅŸağılık bir eylemi tarif edecek bir kelime bulamıyorum. Lânet, lânet, lânet...
 
Yeni Zelanda’da ÅŸehitlik mertebesine ulaÅŸanlara Allah’tan rahmet ve bütün Ä°slâm âlemine baÅŸsaÄŸlığı diliyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.