Özel / Analiz Haber
Batı tarafından Linç Edilişimizin Seyir Defteri
Batı’nın niyeti, daha 1830′larda Fransa’nın Cezayir’i bizden koparmasıyla ilk işaretlerini verir. Sonra Tunus’u, Mısır’ı, Libya’yı, Balkanlar’ı kaybederiz. Derken, ittihatçılar marifetiyle tarihimizin en budalaca kararlarından birini alarak, Almanya’nın safında savaşa katılırız. Ve sonunda muazzam bir coğrafyadan Anadolu’ya sığınmak zorunda kalırız.
Kasım 1914 ÇarÅŸamba sabahı daha sınırlarımız hâlâ ÅŸaha kalkmış bir küheylân gibidir. Irak bizimdir. Suriye mülkümüzdür. Kudüs’te sancağımız dalgalanır. Filistin, Arabistan’da Mehmedimiz nöbettedir. Kâğıt üstünde olsa bile, Mısır ve Libya bize düÄŸümlenmiÅŸtir. Mekke, Medine, Taif, BaÄŸdad, Basra, Åžam, Halep, Akabe ve Midilli’de ferman-ı hümayunlarımız ses verir. Kısacası, daha hâlâ “Devlet-i Âl-i Osman”ızdir.
Günü gününe tam dört sene süren o badirede, 2 milyon 850 bin asker omuzda silâh hazırdır. SavaÅŸ son bulunca, bir de bakarız ki, terhis edip köylerine gönderebildiÄŸimiz bu aziz askerimizin sayısı sadece 621 binden ibaret kalmıştır. 2 milyon 229 bin evlâdımızı tam dokuz cephede bozuk para gibi, budalaca girdiÄŸimiz Dünya Kavgası’nda harcamışızdır.
941 bin 480 ÅŸehit.
990 bin 900 yaralı ve hasta.
Ve 358 bin 520 kayıp ve esir…
Az evvel saydığımız eski vatan topraklarımız dan da geriye yüzde 7-8 kalmıştır. Islak ellerimizden kayan sabun misali… Ä°mparatorluÄŸumuzu yaÄŸma deÄŸil, linç etmiÅŸlerdir. Anadolu’yu zor kurtarırız.
NâmeÅŸru MeÅŸrutiyet:
GeniÅŸ bir tarih yorumu yaklaşımı ile bakarsanız, 1908 MeÅŸrutiyet ilânı, aslında bir iç kavganın baÅŸlangıcı ve yaÄŸmalanmamızın hızlanmasından baÅŸka bir ÅŸeye yaramamıştır. münasebetlerde vefa, dostluk ve karşılıklı sadakatin ham bir hayal olduÄŸunu anlamamakta nicedir ısrar etmekteyizdir. O gün, bu gafletimizin faturasını ağır ÅŸekilde öderiz.
Yıllardan 1911′dir. Eylül ayının 11. PerÅŸembe günüdür. Sadrıâzam Hakkı PaÅŸa, mükemmel bir salon adamıdır. Türk Jandarma teÅŸkilâtını ıslah etmek için kendisine görev verilmiÅŸ olan Ä°talyan generali Robilant PaÅŸa’nın yalısında, BoÄŸaziçi’ne hakim olan terasta, bu Ä°talyan’la satranç oynamaktadır.
Bir yaver gelir. Sadrazam hazretlerine henüz aldıkları bir gizli notayı ulaÅŸtırır. Hakkı PaÅŸa umursamaz. Ne var ki, oyun bittikten sonra masasındaki zarfı açınca, beyninden vurulmuÅŸa döner. Gelen notta, kendisinin başında bulunduÄŸu Ä°ttihad ve Terakki hükümetinin, Trablus’ta, yani Libya’da, halkı Ä°talyan kolonisi aleyhine tahrik ettiÄŸi iddia olunarak, 24 saat içinde Ä°talya’nın istekleri kabul edilmediÄŸi takdirde, bunun bir Causus Belli, yani savaÅŸ hali sayılacağı bildirilmektedir.
Hakkı PaÅŸa’nın bundan önceki görevi Roma BüyükelçiliÄŸi idi. Ve Ä°talyanlar, hatta Ä°talyan gazeteleri, bir senedenfazla zamandır Libya’yı gözlerine kestirdiklerini saklamadan açıklamaktadırlar. Hakkı PaÅŸa Roma’da iken dahi gerçeÄŸi görememiÅŸ ve bu ülkenin sathî dostluÄŸuna güvenmiÅŸtir.
Libya’da Ä°brahim PaÅŸa kumandasında mükemmel bir tümenimiz vardır. Ä°ngilizlerin, Fransa ve Ä°talya’nın paÅŸadan ÅŸikayetleri sonunda, o sırada Roma’da görevli olan sadrıâzamın “Aman Batı’lıları kızdırmayalım..” yolundaki ısrarıyla bu tümen Yemen’e gönderilmiÅŸ ve Libya’da askerimiz kalmamıştır.
Verilen notadan üç gün sonra, 130 bin tonluk Ä°talyan donanması Bingazi açıklarında demir atar. Sahile bir hafta içinden 25 bin asker çıkarılır.
Rumeli’nin elden çıkışı:
Batı’nın niyeti bizi yaÄŸmalamak deÄŸil, linç etmektir. Libya Savaşı sona ermeden, o hainane gafletimiz ve iç çekiÅŸmelerimiz sonunda Balkan Savaşı patlak verir. Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve boyuna poÅŸuna bakmadan KaradaÄŸ eski efendilerinin gırtlağına çökerler. Çatalca’ya kadar gerileriz.
Tarihimizin en acı ve ahlaksız yenilgisine uÄŸrarız. Orduyu politika batağında boÄŸarız. Bereket Bulgar ve Sırplar’ın biribirlerine düÅŸmelerine ve düÅŸman saflarında patlak veren kolera salgınına… Edirne’yi zor kurtarırız. Ama !… Ama, elveda Selânie, elveda Yanya, elveda Kumanova…
Daha acılı ve gerçek deyimi ile elveda 500 senelik bizim Rumeli. Rumeli, türkülerimizde yankılanır artık: “AliÅŸimin kaÅŸları” hâlâ “kare” midir? “Deryaya karşı köÅŸklerimizde” hangi uÄŸursuzlar Tuna’yı seyreyler? “Gönlümüzü” artık “bir sinsi firak” kemirecektir.
Anadolu’ya sığınış:
Ve yazının başında anlattığım gün gelir çatar. O gün aslında Vatan Anamızın alnına karalar çattığı günlerin baÅŸlangıcıdır. Tarihimizin en budalaca kararlarından birisini alarak Almanya’nın yanında yer alırız.
SavaÅŸa katıldığımız tarihte, Almanya savaşı fiilen kaybetmiÅŸtir. Daha dört sene dayanabilmiÅŸ ise, bu bizim harcadığımız 2 milyon 229 bin vatan evlâdının ve yüzde 78′ini kaybettiÄŸimiz bizim eski vatan topraklarının yüzsuyu hürmetinedir.
Murat Bardakçı’nın babası gazeteci-yazar merhum Ä°lhan Bardakçı’nın kaleme aldığı, Tarih ve Medeniyet dergisinde yazının devamını okumak için: Linç EdiliÅŸimizin Seyir Defteri PDF formatında
Henüz yorum yapılmamış.