Sosyal Medya

Güncel

Türkiye için S-400 hikayesi ne zaman başladı?

Mehmet Acet- Yeni Åžafak



Türk/Amerikan iliÅŸkileri baÄŸlamında keskin bir viraja doÄŸru ilerliyoruz.
 
31 Mart yerel seçimleri bittikten sonra, birkaç ay boyunca Türkiye’nin ana gündemini Rusya’dan satın alma sözleÅŸmesi imzalanıp parasının bir kısmı ödenen S-400 füzeleri belirleyecek gibi görünüyor.
 
Füze bataryalarının teslimi için Temmuz ayının, konuÅŸlanma tarihi olarak da Ekim ayının belirlendiÄŸini düÅŸünecek olursak, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının bir hayli sert geçeceÄŸini öngörebiliriz.
 
Amerikalılar, bu konuda son zamanlarda ‘Tehdit dilini’ devreye sokmuÅŸ durumdalar.
 
Ankara’nın ısrar etmesi halinde, Patriot satışının gündemden düÅŸeceÄŸini, Türkiye’nin ortak olduÄŸu F-35 savaÅŸ uçaklarının tesliminin zora gireceÄŸini, üstüne de bir dizi yaptırım uygulanacağını yetkili ağızlar aracılığıyla alenen dile getiriyorlar.
 
Belli ki, ortak bir tutum belirlemiÅŸ durumdalar ve ekonomi piyasalarının Türk/Amerikan iliÅŸkilerine olan duyarlılığını da istismar ederek Ankara’yı bu iÅŸten vazgeçirmeye çalışıyorlar.
 
DiÄŸer yandan Ankara’nın bu baskılara boyun eÄŸeceÄŸine, Amerika’dan gelen ÅŸantaj ve tehdit diline teslim olacağına dair ortada bir iÅŸaret de görünmüyor.
 
GeçtiÄŸimiz günlerde Diyarbakır mitinginde bu konuyu gündemine alıp yeni mesajlar veren CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan, “Mesele S-400 deÄŸil, Türkiye’nin Suriye baÅŸta olmak üzere bölgesindeki geliÅŸmeler konusunda kendi iradesiyle hareket ediyor olmasıdır. Türkiye’nin bu hava savunma sistemini niye aldığı, ne ÅŸekilde kullanacağı açıktır” dedi.
 
ErdoÄŸan, kısa bir süre önce de Kanal 24 yayınında ‘’S-400 konusunda iÅŸi bitirdik, geri dönüÅŸümüz asla olamaz. Ruslarla anlaÅŸtık, ortak üretime gireceÄŸiz, belki S-400’den sonra S-500’e gireceÄŸiz’’ demiÅŸti.
 
Konu Pazartesi günü de Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından gündeme getirildi.
 
Çelik, konuÅŸmasında “Türkiye’nin Suriye’deki savaÅŸla birlikte hava savunma ihtiyacı üst düzeye çıktı” diyerek, S-400’lerin Türkiye’nin gündemine ne ÅŸekilde girdiÄŸini dile getiren bir ifade de kullandı.
 
Hava savunma alanında Türkiye’nin acil ihtiyacının, askeri çevrelerin ifadesiyle ‘Çıplak halinin’ Suriye savaşıyla gündeme geldiÄŸi doÄŸru.
 
Tam bir takvim vermek gerekirse, 2012 yılında yaÅŸanan bir geliÅŸme nedeniyle böyle bir açığın konuÅŸulmaya baÅŸlandığını söyleyebiliriz.
 
Neydi o geliÅŸme?
 
Suriye’deki Esad rejiminin Türkiye’nin bir savaÅŸ uçağını hava sahası ihlali gerekçesiyle düÅŸürmesi…
 
Bu geliÅŸme üzerine Ankara’da yapılan güvenlik toplantısında önce rejimin füze bataryalarının, askeri tesislerinin vurulması tartışılır.
 
Masada, Suriye’nin güçlü hava savunma sistemi ile ilgili kaygılar gündeme gelince, doÄŸal olarak Türkiye’nin bu konudaki gücünün ne olduÄŸu sorusu akla düÅŸer.
 
Türkiye’nin etkili bir hava savunma sisteminin olmadığı o zaman fark edilir.
 
Devamının nasıl geliÅŸtiÄŸini anlatmak için Ömer Çelik’in ÅŸu sözlerinden yararlanalım:
 
“Patriot elde etmeye çalışıldı ama bu mümkün olmadı. Türkiye’nin taleplerine olumlu karşılık verilmedi. Hava sahası tehditlere açık hale gelen Türkiye’nin NATO müttefiklerince desteklenmesi gerekirdi. Türkiye kendi güvenliÄŸini saÄŸlayacak arayışları sürdürdü.”
 
O arayışların devamında Çin ile yürütülen ve sonuç aÅŸamasına gelen müzakereler vardı.
 
Ancak, devamında o iÅŸten vazgeçildi.
 
Türkiye’nin S-400’e yönelmesinin birden fazla gerekçesi var.
 
Askeri çevreler, bu sistemin ÅŸu an için dünyanın en iyisi olduÄŸu yönünde sivil idareye raporlar verdiler, sözlü olarak tavsiyelerde bulundular.
 
Gerekçelerden biri bu.
 
Fiyatının daha ucuz olması, Rusya’nın teknoloji transferine olumlu yanıt vermesi gibi nedenleri de buraya ekleyebiliriz.
 
Ama bütün bunun dışında ihmal edemeyeceÄŸimiz baÅŸka bir gerekçe daha var.
 
O da ÅŸu:
 
S-400 füzeleri ile ilgili anlaÅŸmanın Mayıs 2017’de Soçi’de ErdoÄŸan/Putin görüÅŸmesinde yapıldığını düÅŸünecek olursak, o vakte kadar Türk/Amerikan iliÅŸkilerinde yaÅŸanan kırılmaların böyle bir anlaÅŸmaya nasıl etki ettiÄŸini de hesaba katmak gerekir.
 
Evet, yine Suriye’den söz ediyorum.
 
2015 yazında Suriye etkisiyle baÅŸlayan hendek terörü, 2016’da 15 Temmuz giriÅŸimiyle zirve yapan güvenlik tehditleri, ABD’nin Türkiye’nin gözünün içene baka baka Kuzey Suriye’de bir PKK kuÅŸağı projesini hayata geçirme çabaları ve bütün bunların ortaya çıkardığı derin güvensizlik iklimi, S-400’lerle ilgili sürecin ete kemiÄŸe bürünmesine mutlak anlamda etki eden geliÅŸmelerdi.
 
Bugünlerde bunların hiçbiri olmamış gibi, S-400’ler üzerinden ‘müttefiklik sorgulaması’ yapan ABD’nin bu tutumunu ‘pervasızlık’ dışında izah edecek baÅŸka bir tabir bulunabilir mi acaba?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.