Sezai Karakoç siyasi liderleri uyardı: Efendiler! kendinize geliniz ve gençlere kötü örnek olmayınız
Follow @dusuncemektebi2
Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç, siyasi partilere yeni bir çağrıda bulundu. Parti liderlerinin üslubunu eleştiren Karakoç, kullanılan siyasi dilin gençlere kötü örnek olduğunu hatırlattı.
PARTÄ°LERE SÄ°YASÄ° HAYATIMIZI DRAMA ÇEVÄ°RMEMELERÄ° Ä°ÇÄ°N GEREKLÄ° BÄ°R ÇAÄžRI
Ülkemizde, partiler, siyasî ortamın normal akışı içinde, tabii bir ÅŸekilde doÄŸmamışlardır. OlaÄŸanüstü ÅŸartlarda vücut bulmuÅŸlardır. Bu sebeple, normal bir siyasî hayatın olaÄŸan organları ve kurumları olarak fonksiyonlarını icra etmiyorlar. Birbirleriyle sürekli kavga halindedirler.
Siyaset adamlarımız, yeniden arka arkaya sürekli olarak gelmekte olan yeni nesillere örnek olacaklarını unutmuÅŸ bir ÅŸekilde, en ağır tarzda birbirini suçluyorlar, birbirilerine saldırıyorlar. Kısacası kötü örnek oluyorlar. Bu durumda gençler siyasetin mutlaka bu üslupla yapılacağını sanabilirler.
Partiler arasındaki bu sürekli gerginlik, yüksek tansiyon, siyasî hayatımızı zehirlemekte ve sonunda dönem dönem büyük çöküntülere sebep olmaktadır.
CHP, kendini devletin kurucusu ve kurtuluÅŸ savaşının yapıcısı olarak görmekten hiçbir zaman kurtaramamış, hep rejimin sahibi, koruyucusu vazifesinde ve mecburiyetinde farzetmiÅŸtir.
Oysa, gerçek bunun tam tersidir. Devleti kuran CHP deÄŸil, CHP’yi kuran devlettir. Ä°ki dünya savaşı arasında doÄŸan yeni rejimler tek partili bir düzen kurmuÅŸlardır. Rusya’da komünist parti, Ä°talya’da faÅŸist parti ve Almanya’da nazi partisi gibi. Türkiye’de de devlet bu hava içerisinde bir parti kurmuÅŸtur. Parti, devletin kurumlarından biridir. Bir misal vermek gerekirse: Bir ilçede Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Halk Evi ve CHP’nin baÅŸkanı aynı kiÅŸidir ve bundan dolayı maaÅŸ almaktadır. Partinin kirasını da devlet ödemektedir.
1945’te, II. dünya savaşı bittiÄŸinde, biz de, çok partili düzene geçtiÄŸimizde, CHP’nin tarihe karışması ve yepyeni, birbirine eÅŸit durumda partiler kurulması gerekirken, CHP içinden ve yine onun kontrolünde olması istenen bir parti doÄŸurulmuÅŸ , böylece dışarıya, Demokrasi Cephesine kendisine katıldığımız mesajı verilmek istenmiÅŸtir. Bu sebeple Demokrat Parti’nin bir “muvazaa” partisi olarak kurulduÄŸu bilinmeyen bir gerçek deÄŸildir. Fakat, halk, oyunu bozmuÅŸ, Demokrat Parti’yi CHP’nin boyunduruÄŸu altında bir parti olarak deÄŸil karşıtı bir parti olarak varolma durumuna getirmek istemiÅŸtir. Dışa karşı, o günkü ÅŸartlar içinde, “demokrasi oyunu” oynamamıza milletimiz razı olmamış, gerek II. Dünya Savaşı ve gerekse daha öncesinden gelen tarihî, sosyal ve ekonomik sebeplerle kendini CHP olarak ifade eden yönetimi iktidardan uzaklaÅŸtırmıştır.
1950’den sonra, iddia ettikleri gibi gerçekten demokrasiye geçilmiÅŸse, CHP’nin büyük bir kurultay yapıp köklü bir özeleÅŸtiri ile yepyeni ve karşısındaki partileri eÅŸit gören ve halka gelecek için projeler sunup oy isteyen bir parti haline gelmesi lâzımdı. Oysa bu özeleÅŸtiri, kendini yenileme ve yeniden doÄŸma bugüne kadar CHP’nin hayatında mümkün olmamıştır.
Arada Ortanın Solu, Ecevit vb. deÄŸiÅŸim görüntüleri yine partinin kendini yenilemesinden deÄŸil, ara rejimlerin zorlamalarından ibaret suni ve baÅŸarısızlıkla biten talihsiz çıkışlardır.
Buna karşılık, CHP’den doÄŸan Demokrat Parti de, saÄŸduyulu ve sakin bir parti gibi hareket edememiÅŸ, CHP gibi, o da kendi dışında partiler oluÅŸmasına meydan vermemiÅŸ ve siyasi hayatımız ogün bugündür bitmez tükenmez bir kavganın içerisine yuvarlanmış ve kavga bugüne kadar sürmüÅŸ, bu sebeple, bu ülke ne yazık ki, darbeler ve huzursuzluklar yaÅŸamıştır. CHP-DP kötü modeli, daha sonraki on yıllar içinde CHP-AP, CHP-ANAP, CHP-RP, CHP-DYP ve nihayet CHP-AK Parti olarak bugüne gelmiÅŸtir. Öte yandan ne yazık ki bu on yıllar, 27 Mayıs, 12 Mart, 70’lı yılların anarÅŸi ve terör devri, 12 Eylül ve 28 Åžubat gibi darbeler ve daha sonraki hareketler ve huzursuzlukları ülkemize, dirilememe ve tarihteki büyük gücümüze erememe pahasına yaÅŸatmıştır.
Åžu anda seçim dolayısıyla yapılan siyasi polemikler, seçim sonrasına da olumsuz etkiler yapacak nitelikte görünmektedir.
Siyaset biliminde, anglosakson sistemini iki partili sistem, kara avrupa sistemini ise çok partili sistem olarak adlandırmışlardır. Bizse, bu iki sistemden birini bilinçli bir ÅŸekilde seçmek yolunu izlememiÅŸ, kendi özgün sistemimizi oluÅŸturamamış, sonunda ikili kavganın adeta geleneksel ve yapısal hale gelmesi yüzünden iki partili bir sistem görüntüsüne mahkûm durumuna düÅŸmüÅŸüzdür.
Ä°ngiltere ve Amerika’daki iki partili sistem tarihlerinin sonucudur ve yüzyıllardır böyledir. Bizde durum böyle deÄŸildir ve yetmiÅŸ yıllık bir kavga düzeninin sonucu gibi görünmektedir. Ä°ktidarıyla muhalefetiyle partilerin kendilerine bir çeki düzen verip halkımıza gelecek için gerçek umut kaynağı olacak çok partili bir düzene geçmemiz için gereken bütün adımları atmaları, bu büyük milletin kaderinin onların önüne getirdiÄŸi büyük ve kaçınılmaz bir alınyazısı görevidir.
Bunu yapabilmek için partiler ve hepimiz, kendimizi hesaba çekerek, kendi öz medeniyetimizden ne kadar uzaklaÅŸmışız ve ne ÅŸekilde ona dönebiliriz gibi derin tarihî-sosyolojik tahliller yapmak zorundayız. Bilincimizi ve biliçaltımızı yoklamalı ve yenilemeliyiz. Yani âdeta yeniden doÄŸmalıyız.
Demek ki, siyaset adamlarımıza böyle kapsamlı bir çaÄŸrı yapmak zorundayız ve demeliyiz: Efendiler! kendinize geliniz ve gençlere kötü örnek olmayınız. Yeniden doÄŸuÅŸumuzun, diriliÅŸimizin yolunu açınız.
Bu çaÄŸrımız anlaşılırsa hepimize ne mutlu, anlaşılmazsa hepimize mutsuzluk.
YÜCE DÄ°RÄ°LÄ°Åž PARTÄ°SÄ°
GENEL BAÅžKANI
A. Sezai Karakoç
Henüz yorum yapılmamış.