Fehmi Koru: Yeni bir parti kurulursa...
Follow @dusuncemektebi2
Seçim kampanyalarını izler, günün anlam ve önemine ilişkin yazılara göz atar ve ne olduğunu anlamaya çalışırken, bugüne kadar edindiğim bilgilerin ve onlardan kaynaklanan kanaatlerimin ciddi biçimde sarsıldığını hissediyorum.
Güya siyaset gözlemcisiyim, ilk seçim kampanyası deneyimini küçücük bir çocukken 1957 seçimlerinde yaÅŸamış, ondan sonraki bütün kampanyaları siyasileri yerinde izleyip dinleyerek deÄŸerlendirmiÅŸ, son 45 yılda da onlar üzerine yazmış biriyim; ancak bugünler beni yine de hayrete düÅŸürüyor.
Ä°ktidar cephesinin sözcüleri muhalefeti ülkeye tuzak kurmakla suçluyor. Medyada köÅŸeleri tutan ve görev tanımları ‘iktidar cephesi çizgisini savunmak’ olarak belirlenmiÅŸ kalemler de aynı teraneyi tekrarlıyorlar.
Muhalefet iktidarın yerini almak, seçimlerden kendileri iktidar çıkmak istiyormuÅŸ. Bunun için ittifak oluÅŸturuyor, aralarına ‘sakıncalı’ partileri almaktan da çekinmiyorlarmış. Bütün gayeleri daha fazla oy alabilmekmiÅŸ muhalefet partilerinin…
Aklımın almadığı ilk şey de bu işte: Şikayet edilen aslında olması beklenen, hatta gereken değil midir?
Demokrasilerde ve bizde bugüne kadar olan
Her iktidar partisi öncesinde muhalefetteydi ve ÅŸimdi iktidarda olanların ÅŸikayet ettikleri davranış kalıpları içerisinde bulunarak, yani iktidarı isteyip gerektiÄŸinde ittifaklar oluÅŸturarak, kendilerine oy verebilecek her kesim ve çevreden destek devÅŸirerek bugünkü konumlarına gelmediler mi?
En çarpıcı örnek bugün iktidarda bulunan AK Parti’dir.
Ä°çinde yer aldıkları partilerin birbiri ardına kapatılması üzerine kendilerine iktidar için çıkış yolu arayan bir çekirdek kadro tarafından kuruldu AK Parti. Tek baÅŸlarına kuracakları partinin iktidar olmaya yetecek oyu alamayacağını hesaplayıp partiyi baÅŸka eÄŸilimlerle ittifak ederek oluÅŸturdu o kadro. Herkesten, her kesimden oy istedi, aldı ve iktidar oldu.
Zaten siyasete atılanların tümünün -istisnasız- hedefi halktan icazet alarak bir gün ülkeyi yönetenler arasına katılmak deÄŸil midir?
O dönemin iktidarı tarafından kendileri ‘sakıncalı’ görülüyordu o kadro…
“Muhalefet haddini bilsin, ülkeyi yönetmek yalnızca bizim hakkımız” düÅŸüncesi siyaset-dışı bir niyeti ifade eder.
Demokrasilerde iktidar ile muhalefet her daim yer deÄŸiÅŸtirir.
Aynı partinin sürekli iktidarda kaldığı tek bir demokratik ülke yoktur, olamaz.
Benim bugüne kadar sahip olduÄŸum kanaat böyle. Ancak ÅŸimdilerde dinlediÄŸim, okuduÄŸum seçime dönük ifadeler ve söylemler ile kanaatim arasında daÄŸlar kadar fark var.
Yeni parti kurulması kıyamet alameti midir?
Son zamanlarda gündemden düÅŸtü, ama bulunduÄŸum her ortamda yöneltilen sorulardan anladığım kadarıyla halkın gündeminin ilk sıralarında ‘yeni parti’ konusu yerini hala koruyor.
Kamuoyu yoklamaları da, hiç deÄŸilse benim gördüklerim, yeni parti beklentilerinin geçmiÅŸte hiç olmadığı kadar günümüzde yükseldiÄŸine iÅŸaret ediyor. Bu hava da, iktidar-muhalefet ayrımı yapılmaksızın, ÅŸu andaki siyaset ortamından mutsuz olanların sayısının mutlu olanları geçmesine ve siyasetin yenilenmesi arzusunun kökleÅŸmesine yol açıyor.
2000 yılında var olduÄŸunu bildiÄŸimiz ortamın benzeri bir durum bugün kendisini hissettiriyor.
Bendeki kanaatlerle siyasetin iktidara dönük yüzündeki çeliÅŸme de bu noktada baÅŸlıyor.
Ne zaman bu konu açılsa, iktidar cephesi sözcüleri, ‘ihanet’ sözcüÄŸü ile baÅŸlayan bir sürü yakışıksız söz sarf ediyor.
Türkiye’de dünyanın baÅŸka demokrasilerinden de fazla sayıda siyasi parti var. Tam 93 parti… 31 Mart günü yapılacak yerel seçime girme hakkı kazanan parti sayısı da 13… Bunların herbiri -bazısı bütün il ve ilçelerde, bazısı ittifak çevrelerinde, bazısı ise az sayıda il ve ilçede- aday gösterdi ve onların baÅŸarılı olması, seçimi kazanması için çaba harcayacak.
Oysa her makamı sadece tek bir aday kazanabilecek.
Böyle bir yarış, seçim.
Zaten çok sayıda olan partiler arasına yeni birinin katılması neden ‘ihanet’ sayılsın ki?
Kendilerini var olan diÄŸer partilerden farklı çizgide görenler, demokratik ülkelerde, kendileri yeni bir parti çatısı altında toplanarak siyasete katkı yarışına katılırlar. Ä°ngiltere’de, Almanya’da, Ä°talya’da son 10 yıl içerisinde nur topu gibi yeni parti oluÅŸumları ortaya çıktı, bazıları yarıştıkları ülkede iktidara gelmeyi de baÅŸardı.
AK Parti’nin iktidara gelmesi de aynı yoldan olmadı mı? O güne kadar içinde yer aldıkları partiden koptuklarında, geride kalanların, onlar için de, ‘ihanet’ sözcüÄŸünü kullandıklarını hatırlıyorum.
O gün iyi olan bugün neden kötü sayılıyor?
Kafam bu gibi konularda karma karışık…
Kimin kafası karışık aslında?
Yoksa benim deÄŸil de siyaset arenasında bulunan ve seçim kampanyası sırasında ağızlarına ne gelirse sarf eden siyasilerin kafası karışık olmasın?
Diyelim, iktidar cephesinin korktuÄŸu oldu, muhalefetin adayları iktidar cephesi adaylarını geride bıraktı. Hatta bir adım daha ileri giderek, ilk yapılacak genel seçimde, muhalefete iktidar olmalarını saÄŸlayacak çoklukta oy çıktı…
Bu ilk kez mi olmuÅŸ olacak ülkemizde?
Ä°ktidar cephesi haklıysa ve muhalefet ülkeyi kötü yönetirse ondan sonraki seçim/ler/de halk tercihini yeniden deÄŸiÅŸtirebilir.
Demokrasi böyle bir ÅŸey iÅŸte.
Seçime gidiyoruz ve kampanyalar sırasında her ÅŸey mubah gibi gelebilir, ancak yine de beyin ile ağız arasındaki iletiÅŸimi bütünüyle kaybetmemek ÅŸart.
Henüz yorum yapılmamış.