Sosyal Medya

Kürsü

Abdurrahman Dilipak: Yeryüzünde bir cennet hayal ederken,kendi cehennemlerine odun taşıdıklarının farkında değil bunlar

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



Allah; cahil ve zalimlere yardım etmez de, peki neden ortalıkta, üst makamlarda daha çok cahil, ahmak ve zalimler var! Onlar daha zengin! Peki bunun sırrı ne? 
 
“Gökyüzünün zenginliklerinin anahtarı Resullerin elinde de deÄŸil”. Sonuçta “Her topluluk layık olduÄŸu gibi idare olunacak”. Yani tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak.  “Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek”, “Biz kendimizi deÄŸiÅŸtirmeden O, bizim hakkımızdaki hükmünü deÄŸiÅŸtirmeyecek”. O, zaman zaman “servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında tersine çevirecek ve her ÅŸey yeniden baÅŸlatılacak.” Esasen O, “bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister”. Ama biz iÅŸi O’na havale eder ve bu isteÄŸe cevap vermeyiz. Hem zaten O, “bize hayır gibi gelen ÅŸeyde ÅŸer, ÅŸer gibi gelen ÅŸeyde sonuç itibarı ile hayır murat etmiÅŸ olabilir.”
 
Hz. Lut kavmini kurtarabildi mi mesela. Firavunun karısı iman edenlerdendi ve sarayında Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Yuşa vardı.
 
Allah her ÅŸeyi görmekte, duymakta, bilmektedir ve O, hüküm sahibi olandır. Yaratılmış her ne varsa O’nun iradesine baÄŸlıdır ve biz, sadece O’nun rızasını isteriz. Kimse O’ndan bir ÅŸey saklayamaz ve O’nu herhangi bir ÅŸeye mecbur da edemez! Sahi o zaman bunca telaÅŸ niye! Bunca gelecek kaygısı, beka kaygısı(!). Baki olan yalnız Allah’tır. Her ne olacaksa o olacak! Bunu kimse engelleyemez, hızlandıramaz ve geciktiremez.
 
Ä°nsancıklar bırakın fıkhetmeyi, akaid temelinde bile kafalarında ve gönüllerinde düÄŸümlenen soruların cevabını bulmuÅŸ deÄŸiller. Öfkeli bir telaÅŸ ve ham hayaller içinde, korktuklarından kaçtıklarını, umduklarına kavuÅŸacaklarını sanarak koÅŸturuyorlar. Oysa kaçtıklarını sandıkları ÅŸeye doÄŸru koÅŸuyorlar. Yaptıkları iÅŸ akÅŸama kadar yün eÄŸiren ve sabaha kadar söken kadının yaptığı iÅŸe benziyor.
 
Yeryüzünde bir cennet, saÄŸlıklı bir hayat hayal ederken, kendi sırtlarında, kendi cehennemlerine odun taşıdıklarının bile farkında deÄŸil bunlar. “Durun kalabalıklar, bu sokak çıkmaz sokak” deseniz ne yazar, kollarınızı makas gibi açarak! Onlara söyleseniz de, söylemeseniz de bir, gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Onlara yeryüzünde bozgunculuk yapmayın dediÄŸinizde ise, “biz ıslah edicileriz” diyorlar. Ä°yi bilin ki onlar bozguncuların tâ kendileridir.
 
Cennet de, cehennem de boÅŸuna yaratılmadı. Görevimiz insanları cennete çağırmak. Cennetin kapısı o kapıdan geçmeyi hakedenler için her zaman sonuna kadar açık. Cehennemin kapısı ise kıyamete kadar hep aralık kalacak. Zalimler için yaÅŸasın cehennem. Kim bu dünyada ne kadar iyilik yaptı ise, karşılığını kat kat fazlası ile görecek. Kim bir kötülük yaptı ve sebeb oldu ise, karşılığını cehennemde aynı tadacak. Hem de “miskale zerretin hayran yerah ve misgale zerretin ÅŸerran yerah” ölçüsünde.
 
Kim, “yarın” nereye gideceÄŸini merak ediyorsa, ruhunun, nefsinin, canının ve aklının onu neyle meÅŸgul ettiÄŸine baksın. Gözlerimizin nereye baktığı, dudaklarımızın ne söylediÄŸi, midemizi neyle doldurduÄŸumuz da gizli imtihanımızın sonuçları.
 
Allah Åžeytana kıyamete kadar mühlet verdi. Oysa bize Resuller gönderdi, kitap gönderdi. Allah’ın ipini bıraktık, Åžeytanların yoluna saptık.
 
Fıkradır. Adamın biri rüyasında kendini ölmüÅŸ olarak görmüÅŸ. Yıkamışlar, cenaze namazını kılmışlar, gömmüÅŸler. Kiramen katibin gelmiÅŸ, dili tutulmuÅŸ, yarı doÄŸru yarı yanlış bir ÅŸeyler söylemiÅŸ. Seni Arasat’ta bekleteceÄŸiz demiÅŸler. Ä°yiliklerin de var, kötülüklerin de. Tamam demiÅŸ, ama bir yandan da merak ediyor ne olacak diye. Oradaki meleklerden birinden rica etmiÅŸ, ben her iki tarafa da bir girip çıksam olmaz mı? Melek, cennet de cehennem de çok büyük ve sen her ikisinde de çok ileriye gidemezsin. Ä°yi ya zaten ikisinin de en beri tarafından birinde olacağım, ÅŸöyle kapıdan bir bakıp dönsem. “Tamam” demiÅŸ melek. Önce cennete göndermiÅŸ, kapıdan içeriye bir bakmış, bir bahar havası, yemyeÅŸil bir vadi, kuÅŸlar uçuyor, çocuklar kuzularla oynuyor. Harika ama burada pek tanıdığım yok galiba diye geçirmiÅŸ içinden. Bir de cehenneme bakayım demiÅŸ. Kapıya gelmiÅŸ, kapıda bakmış bir reklamcı, “Çalışma var” diye bir bariyer koymuÅŸlar. Kapıdaki adam tanıdık gelmiÅŸ, “içeriye bir bakacaktım” demiÅŸ. “Åžimdi olmaz, görüyorsun çalışma var” demiÅŸ. “Hayırdır ne çalışması” demiÅŸ. “Bugün büyük bir gemi battı, çok sayıda politikacı, sanatçı, iÅŸadamı, sporcu, tanınmış insan geliyor” demiÅŸ. Onun için onları karşılamak üzere, giriÅŸ kapısını süslüyoruz” demiÅŸ. “Ama ÅŸimdi dönmem gerek, bir kapıdan baksam” diyince o reklamcı kılıklı Åžeytan, “Peki demiÅŸ, içeriye girmen olmaz da ben sana 3D bir gözlük vereyim, sen içeriyle ilgili bir sanal tur yap” demiÅŸ. GözlüÄŸü bir takmış, Aman Allahım, içeride tanıdığı bir sürü insan, vur patlasın-çal oynasın eÄŸleniyorlar. “Tamam” demiÅŸ adam. Bu kadar yeter. Geri Arasat’a dönmüÅŸ, “beni cehenneme gönderin” demiÅŸ. “Nasıl olur, emin misin?” demiÅŸler. “Cennette canım sıkılır, benim arkadaÅŸlarım hep öbür tarafta, ben oraya gideyim, zaten ikisinden biri olacaktı, ben öbür tarafı seçtiÄŸime göre, sorun yok. Hem bugün yeni sanatçılar, politikacılar da geliyormuÅŸ, karşılamaya yetiÅŸeyim” demiÅŸ. Tamam demiÅŸler. Adamı zebaniye teslim etmiÅŸler. Zebani kapıyı açıp adamı kolundan tutup içeri fırlatmış. Adam kaynar kazana düÅŸmüÅŸ. Bağırmaya baÅŸlamış, beni buradan çıkarın, yanlış yere gönderdiniz beni diye. Zebani gelmiÅŸ, “Ne bağırıyorsun, sen istedin” demiÅŸ. “Ama bana gösterdiÄŸiniz yer burası deÄŸil” deyince, “sana orayı gösteren reklamcı kılıklı Åžeytandı, o senin 3D gözlükle gördüÄŸün de bir reklamdı” demiÅŸ! 
 
Reklamcılar, “Fareli köyün kavalcısı”na benziyorsa, biz de “Haçlı ordusuna asker yazılan çocuklar” gibi Åžeytanın peÅŸine takılan kalabalıklara mı benziyoruz yoksa. Aslında “Fareli köyün kavalcısı” hikayesinin arkasında, Haçlı ordusuna katılan çocukların acıklı bir hikayesi vardır! Dikkat, bizim çocuklarımızı da birileri birtakım kavalcıların peÅŸine takıp baÅŸka vadilere sürüklemesin sakın!
 
Åžeytanın reklamına kanmayın. Size cehennemi cennet diye gösterirler. Fıkradır tabii bunlar. Bizim halimiz de bu adamın rüyasına benziyor sanki. “Åžeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye boÅŸuna söylenmiyor bize. Elbette ahirete gidip dönen birileri yok aramızda, bunlar da sadece bir fıkra. Hatta ahiret hayatı ile ilgili fıkralar konusunda belki bizim de ihtiyadlı davranmamız gerek. Çünkü ahiret hayatı fıkralara konu olacak bir yer deÄŸil. Bu sadece konusu bir rüya olan bir fıkra.
 
Allah Åžeytana mühlet verdi, bunlar bunları yaptı. Allah bize yardım etmek istiyor, ama biz O’nun kurtuluÅŸ için sarkıttığı ipe tutunmak yerine “Yalancı Åžeytan”ın yalan vaadlerinin peÅŸine takılıyoruz.
 
Cennete ulaÅŸma hayali ile cehenneme doÄŸru koÅŸan kalabalıklar konusunda hepimizin daha dikkatli olması gerek. Her gün en az 40 defa, “Bizi Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak’da toplanmamızı nasib et, bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uÄŸrayanların deÄŸil” derken, aslında hassas olmamız gereken bir noktadaki hatırlatmalar içeren bir vahyi, ölülerin arkasından okuyup geçiyoruz. Rahmeti yalnız ölüler için okuyoruz. KeÅŸke önce kendimiz ve çevremizdekilere anlatsak bu hakikati de, Allah dirilerimize de rahmet etse ve biz de kurtuluÅŸa erenlerden olsak! Dilimizle ikrar ettiÄŸimizi kalbimizle tasdik ettikten sonra hayatımıza rehber edinsek. Selâm ve dua ile.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.