Sosyal Medya

Kürsü

Ömer Lekesiz: Gelenek kimin sorunudur?

Ömer Lekesiz- Yeni Şafak



Merleau-Ponty, “Zaman var ettiÄŸi ÅŸeyi, tam da varlıktan kovduÄŸu anda yerinde tutar, çünkü yeni varlık bir önceki tarafından olması gereken olarak ilan edilmiÅŸtir ve onun için ÅŸimdi mevcut olmakla, geçmeye yazgılı olmak aynı ÅŸeydir” der ve bu kanaatini ancak Heidegger’in söyleyebileceÄŸi ÅŸu sözlerle pekiÅŸtirir:
 
“ZamansallaÅŸtırma, ekstazların ardışık olarak birbirini izlemesi (Nacheinander) deÄŸildir. Gelecek geçmiÅŸten sonra gelmez, geçmiÅŸ de ÅŸimdiden önce gelmez. Zamansallık, ÅŸimdiye-gelerek-geçmiÅŸe-giden-gelecek olarak zamansallaşır.”
 
Zamanın bir nispet (fenomen) olduÄŸunu bilen sanatçılar için, zaman ne kendisi ne de kipleriyle itibariyle bir sorun oluÅŸturmaz.
 
Zira sanatçının iÅŸi, üretilmeyi isteyen eseri üretmekten ibarettir. Dolayısıyla sanatçının eserle oluÅŸ hali, zaman meselesinden önce geldiÄŸi gibi, eser de zaten asliyeti bakımından, zamana ondan hasıl ettiÄŸi zamansallıkla meydan okur.
 
Burada “zaman-sallık” teriminin açılmaya muhtaç olduÄŸunu biliyorum ancak yukarıdaki ÅŸekliyle Heidegger’in onunla neyi kast ettiÄŸini, Merleau-Ponty’nin bunu nasıl anladığını müstakil olarak ele almak gerekir. Bu nedenle meseleyi pratik düzeyde bir sanatçının bakışıyla (algılayışıyla) örneklendirmenin daha yararlı olacağını sanıyorum:
 
Bu sanatçının adı Faig Ahmed’tir.
 
Azerbaycanlıdır. 1982 doÄŸumlu; Azarbaycan Sanat Akademi’sinde heykeltıraÅŸlık bölümünü bitirmiÅŸ bir sanatçıdır. Azerbaycan, Ä°ran, Türk halı ve kilimlerinden yeni formlarla eser üretmektedir.
 
Ä°ÅŸlerini henüz fiziki olarak görmediÄŸim; fotoÄŸraflarından incelemeye çalıştığım Faig Ahmed’le Samed Karagöz’ün yaptığı bir kısa söyleÅŸinin (Kamçatka, Profil Yayınları, Ä°stanbul 2019) zikrettiÄŸim baÄŸlamda ziyadesiyle aydınlatıcı olacağını düÅŸünerek, oradan konumuzla doÄŸrudan ilgili olan ÅŸu dört soruyu ve cevabı aynen alıntılıyorum:
 
“-Geleneksel bir sanatı modern bir ÅŸekilde yorumluyorsunuz. Bu fikir ilk kez ne zaman aklınıza geldi?
 
* Bu fikir birden bire oluÅŸmadı. Kademeli olarak hayatıma girdi. Ä°lk eserlerimi 2007 yılında yaptım. Ve bu benim için planlı bir ÅŸey deÄŸildi, sanatçının içindeki enerjinin akışı damardaki kan gibidir. Gitmesi gereken yere gider. Bir fikrin baÅŸlangıcı ve bitiÅŸi bizim algımıza yerleÅŸtirdiÄŸimiz yapay sınırlardır.
 
* Eserlerinizde geleneksel motifler dominant bir rol oynarken, modern motiflere de yer veriyorsunuz.
 
* Gelenek sadece geçmiÅŸte deÄŸil gelecekte de var olacak. Bu yüzden benim için sürekli aktif bir rolü olacak. Bu baÄŸlamda gelenek, billurlaÅŸan ve ‘ÅŸimdi, burası’ hariç sürekli var olacak bir ÅŸeydir. ‘Åžimdi ve burası’ içinde ‘geleneÄŸi’ barındırmayan en hareketli noktalardır.
 
* Sizin için gelenek nedir?
 
* Halı insanlığın tam olarak farkına varmadan oluÅŸturduÄŸu bir üründür. Halılardaki desen ve karakterler kültürlere göre farklılık gösterir. Kültür insanların toplum içindeki iliÅŸkilerinin yapısını oluÅŸturur. Bu yapı merkez ve periferi arasında olabileceÄŸi gibi çok sayıda merkezin arasında da olabilir. Ä°yi ve kötü arasındaki sınırın anlamı benim için son derece bulanık. Gelenek iyidir, ÅŸimdi kötüdür diyemem. Benim için sadece hareket ve enerji var. Namütenahi imkanlar var ve insanlar maalesef çoÄŸunlukla bu imkanları ‘yasak, yanlış! veya ‘imkansız’ diyerek yok ediyorlar.
 
* Kendinizi nasıl bir sanatçı olarak tanımlıyorsunuz?
 
* Ben yolun beni götürdüÄŸü yere ilerliyorum. DiÄŸer her ÅŸey gerçekleÅŸir çünkü dünya ‘hareket’in sanatıdır. Benim yaptığımla ilgili söyleyebileceÄŸim tek ÅŸey bir deney gerçekleÅŸtirdiÄŸim.”
 
Karagöz’ün soruları kadar Faig Ahmed’in cevapları da son derece açık. Dolayısıyla bunlar ayrıca bir tefsiri gerektirmeksizin, ÅŸunu düÅŸünmemize imkan saÄŸlıyorlar:
 
Zamansal bir gerçeklik olan geleneÄŸin kendisi, has sanatçı için asla bir sorun oluÅŸturmuyor. Bu manada sanatın ve sanatçının dışında, sanki doÄŸrudan bunları ilgilendiriyormuçasına sorun oluÅŸturan ÅŸey, gelenek deÄŸil gelenekçilik ve gelenek düÅŸmanlığıdır (modernciliktir) ki, bunlar da sanat eylemine deÄŸil, sanat ve sanatçı üzerinden yapılmaya çalışılan, ideolojik bir savaÅŸa, diÄŸer bir söyleyiÅŸle iki yönlü bir yobazlığın çatışmasına dahildir.
 
Zira sanat ve sanatçı planında gelenek (geçmiÅŸ) ile modern (gelmiÅŸ ve gelecek olan), zamansallığa birlikte dahildir ve bu zamansallık bölünmeyi kabul etmediÄŸi gibi, zamanın kipleri olarak bölünmeleri de sanatı ve sanatçıyı ilgilendirmez. Bu perspektife göre, zaten Faig Ahmed’in ‘hareket’ kelimesiyle ifade etmeye çalıştığı “ÅŸimdi”, geçmiÅŸ ve gelecek arasında, geleceÄŸi bugüne taşıyan ve bugünü geçmiÅŸe aktaran bir berzah olarak söz konusu kipleri masseder.
 
Bu hakikat, muhafazakarcılığın ve modernciliÄŸin (çaÄŸdaÅŸçılığın) savaşına tam da bu nedenle dahil edilir: Her ikisi de sanatı ve sanatçıyı, erklerinin (toplumu kendi anlayışlarına göre ÅŸekillendirme saplantılarının) devamı açısından deÄŸerli görürler.
 
Bundan hareketle dedik ki, ne gelenek ne de (yenilik anlamında) modern sanatın ve sanatçının sorunu deÄŸildir, sadece gelenekçi ve modernci yobazların sorunudur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.