Sosyal Medya

Kürsü

Bardakkçı: Fiyat artışlarını engellemenin yolu geçmişte cennetten çıkma dayaktan ve falakadan geçerdi

Devlet, günlerden buyana sebze fiyatlarındaki aşırı artışı durdurabilmekle meşgul. Bir taraftan fiyatların yükselmesinin önüne geçmeye çalışılırken diğer taraftan da tanzim satışları yapılıyor.



Çarşıda ve pazarda fiyatların durduk yere artması bu memleketin eski, hem de çok eski derdidir ve açgözlüler, karaborsacılar ve sahtekârlar hep mevcut olduÄŸu için fiyat artışları da hep vârolmuÅŸtur.
 
Bugün, devletin bu iÅŸin önüne geçebilmek maksadıyla fiyatları arttıranlara karşı asırlar önce verdiÄŸi cezalardan bahsedeceÄŸim…
 
Bu cezanın en hafifi  cennetten çıkma, tertemiz bir dayak ve hayli ağır para cezası idi! Ama satıcı yediÄŸi dayaÄŸa raÄŸmen aklını hâlâ başına almayıp fiyatı arttırmakta, karaborsada yahu baÅŸta türlü sahtekârlıkta devam edecek olursa devlet adamın bütün malını-mülkünü müsadere ediverirdi!
 
Ä°mparatorluk senelerinin Türkiyesi’nde, esnaf iki gruba ayrılmıştı: “Ehl-i hıref-i hassa”, yani sarayın ve askerlerin ihtiyaçlarını karşılayan resmî esnaf ile kendi loncalarına baÄŸlı ÅŸekilde serbest çalışanlar…
 
Devlet asırlar boyunca yiyecek maddelerine narh uygulamış, yani belirlediÄŸi fiyatın üzerinde satılmamalarına büyük itina göstermiÅŸ, bunun için sık sık fermanlar çıkartılmış ve çarşılarda devriye gezilmiÅŸti ama fiyatı yükseltenlere yine de rastlanıyordu.
 
Çarşının denetimini gıdaların denetimi ile görevli olan “ihtisap aÄŸası” veya “muhtesip” ile aÄŸanın emrindekiler yapar, çarÅŸamba günleri sadrazam, arada bir de bizzat hükümdar esnafı teftiÅŸ eder ve bu teftiÅŸlerde malın kalitesi yahut fiyatı ile oynayanlar çıkacak olursa iÅŸte o zaman sopadan baÅŸka çare kalmaz ama suç daha da ağırlaÅŸtığı takdirde bu defa hapis yahut sürgün gelirdi!
 
“PALANGA”, BÄ°ZDE “FALAKA” OLDU!
 
Dayak sıralamasında öncelik, falakada idi…
 
ÇoÄŸumuz “falaka”nın Türkçe olduÄŸunu veya Türkçe’ye Arapça’dan geçtiÄŸini zannederiz ama bu tâbiri biz eski Yunanca’dan aldık. Aslı “falangas” idi, gemicilik terimiydi, gemi halatlarının üzerine halka ÅŸeklinde baÄŸlanan iki kenarlı askı demekti ve Türkçe’ye denizcilikle ciddi ÅŸekilde tanıştığımız 15. yüzyılın sonlarına doÄŸru girmiÅŸti. “Falangas”, Latince’de “eÅŸya taşımakta kullanılan kalın sırık” mânasına gelen “falangae” yani “palanga”, bizde de “falaka” hâlini almış ve terbiye âletinin ismi olmuÅŸtu.
 
Falakanın iÅŸlenen suça göre altı çeÅŸidi vardı, yani sopa öyle paldır küldür deÄŸil, belli kurallara göre indirilirdi: Mest ve potin üstüne vurulan “hafif”ti, çorap üstüne vurulursa “az ağır”, yalınayak olursa “ağır”, ıslak ayaÄŸa indirilen “daha ağır”dı. Bükmeli ve zincirli falakaya “pek ağır”, sopayı kaldırmayarak tabanın tamamı üzerinden yavaÅŸ yavaÅŸ çekilip derinin parçalanmasına da “en ağır” denirdi…
 
Eski asırlarda Türkiye’ye gelen Avrupalı seyyahlar, malın kalitesini daha fazla para kazanmak maksadıyle bozan yahut fahiÅŸ fiyattan satış yapan esnafa devletin verdiÄŸi cezaları ayrıntıları ile anlatırlar…
 
Falaka, seyyahların yazdıklarına göre cezaların en hafifi idi. EkmeÄŸin, tereyağının ve sıvı yağın yanlış yahut eksik tartıldığı anlaşılırsa tüccarın veya satıcının hangi dine mensup olduÄŸuna bakılmadan hemen falakaya yatırılırdı. Sahtekârlığın boyutu arttığı takdirde suçlunun boynuna ortası delik bir tahta geçirilir, tahtanın kenarındaki küçük kancalara pahalıya sattığı veya hile karıştırdığı mallar asılır ve sahtekârı eÅŸeÄŸe, bazen de katıra bindirerek herkese ibret olsun diye ÅŸehrin kalabalık yerlerinde dolaÅŸtırırlardı. Suç ÅŸayet daha da vahim ise kafadan geçirilen tahta ile beraber eÅŸeÄŸe ters olarak bindirilir, boynuna koyun bağırsakları asılır ve eÅŸeÄŸin kuyruÄŸu ellerine verilerek sokaklarda böyle gezdirilirdi. Bu sırada hakaretin bini bir para olur, sokakta oynayan çocuklar yerden aldıkları çamuru eÅŸeÄŸin üzerindeki adamın suratına atarlardı…
 
Bürokratik sistemin bugünkü kadar ayrıntılı olmadığı ve tanzim satışının da bilinmediÄŸi devirlerde sahtekârlığı yahut fiyatı haksız ÅŸekilde arttırmayı önleyebilmek için devlet iÅŸte böyle tedbir alırdı ama hasret çekilen düzen hiçbir zaman kurulamadı, yani sahtekârlığın önü bir türlü alınamadı!
 
Ä°ÅŸte, bazı Avrupalı seyyahların o asırlarda çizdikleri ve esnafın cezalandırılmasını gösterdikleri resimlerden bazıları…
 
Fiyatı arttıran yahut malın kalitesi ile oynayan esnafa verilen en hafif ceza: Falaka…Fiyatı arttıran yahut malın kalitesi ile oynayan esnafa verilen en hafif ceza: Falaka…
 
Fazla kâr edebilmek maksadıyla sınırları zorlayan satıcı yere yatırılmış, devletin resmî sopasını tadıyor…Fazla kâr edebilmek maksadıyla sınırları zorlayan satıcı yere yatırılmış, devletin resmî sopasını tadıyor…
Daha ağır suç iÅŸlemiÅŸ bir satıcı: Kafasına iÅŸkembe geçirilip katıra ters bindirilerek ÅŸehirde dolaÅŸtırılıyor…Daha ağır suç iÅŸlemiÅŸ bir satıcı: Kafasına iÅŸkembe geçirilip katıra ters bindirilerek ÅŸehirde dolaÅŸtırılıyor…
 
Murat Bardakçı - Haber Türk

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.