Özel / Analiz Haber
Kemal Sayar: Bir yere ait olamayışın, dönüp dolaşıp ruhu sükûna erdirecek bir güvenlik alanına giremeyişin ıstırabı nasıl da büyük
Her büyük hayal, bir ruh halini açığa vurur. Ev içselliği dile getirir. Ev bir ruh halidir. Bir çocuktan ev çizmesini istemek, mutluluğunu barındırmak istediği en derin düşünü ortaya koymasını istemek demektir.
Suriye’nin harap olmuÅŸ ÅŸehirlerine bakıyorum fotoÄŸraflardan. Harap evlerine, evsiz kalıp da yola düÅŸen insanlarına. Bir yere ait olamayışın, dönüp dolaşıp ruhu sükûna erdirecek bir güvenlik alanına giremeyiÅŸin ıstırabı nasıl da büyük. Evinden edilen yurdundan edilmiÅŸtir.
Ev bizi hayatın fırtınalarından korur. Güvenlik saÄŸlar bize, sıcaklık verir, aÅŸinalığıyla sarıp sarmalar. Ayaklarımızı saÄŸlam basabileceÄŸimiz bir zemin, yalpalayan ruhlarımıza bir çapa, akışkan hayatın hızından dinleneceÄŸimiz bir yastık sunar. Dış dünyada ne kadar omuzlarımız düÅŸse de evin hakimiyizdir.
YorgunluÄŸumuzu ve düÅŸ kırıklıklarımızı orada onarır, geçmiÅŸle bugün arasında orada bir baÄŸ kurarız. Evin ruhu biraz da bu güven ve aidiyet hissindedir. Ben ÅŸahsen en çok kitap kokan evleri sever, kitapsız evleri çok can sıkıcı ve tekdüze bulurum. DüÅŸ kurmanın, hayallere dalıp gitmenin, bir kitabın koynunda uyuyakalmanın imkanlarını bize vaat etmeyen bir ev boÅŸtur. Ev geri çekilmenin, inzivanın, ses ve imgelerden ricat ederek ruha dikkat kesilmenin de yeridir. Dünyaya kapıları kapattığınız anda ruhun kapılarını açma ihtimali her an eÅŸiktedir.
Modern dünya sadece aileyi ve iliÅŸkileri dönüÅŸtürmüyor. Huzur içinde düÅŸ kurmamızı saÄŸlayan, düÅŸlerimizi koruyan evimizi de dönüÅŸtürüyor. Modern birey gibi, evler de doÄŸallıktan uzaklaşıyor. Modern insan, yüksek duvarlarla çevrili siteler içinde güvenlik ve konfor ararken, yitip giden komÅŸuluk ve mahalle iliÅŸkilerinin yerine koyacak ÅŸey bulmakta hayli zorlanıyor. Özellikle büyük ÅŸehirlerde yaÅŸayan bireylerin durumu daha karmaşık görünüyor.
Ev benliÄŸimizin sır perdesinin üzerinden kalktığı, gizli benliÄŸimizin serbestçe ortalıkta dolandığı, kendimiz olmakta zorlanmadığımız yerdir. Kucağında huzur bulduÄŸumuz bir anne veya sevgili imgesi olarak ev, bize kuÅŸatıcı bir içsellik, kendimizi savunmaya ihtiyaç duymayacağımız koruyucu bir ortam vaat eder. Günümüz insanının sığınacak bir mahallesi de kalmadığından olsa gerek, evine yüklediÄŸi anlam gitgide artıyor. TeÅŸhir salonu olarak modern ev. Modern evler adeta evdeki tüm bireylerin ihtiyaçlarını ayrı ayrı karşılayacak eÄŸlence merkezleri gibi tasarlanıyor. Bireycilik, ev içindeki hayata da etki ediyor ve neredeyse her oda ayrı bir interaktif yaÅŸam alanı gibi düÅŸünülüyor. EÄŸlence ve iletiÅŸim kompleksi olarak ev, besleyen ve uyandıran yer deÄŸil dikkat dağıtan ve uyuÅŸturan yer olmaya baÅŸlıyor. Böylece ev bir sığınaktan bizi toplumsal hayattan yalıtan bir hapishaneye dönüÅŸüyor, ev ve sokak arasındaki gözenekler tıkanıyor. Mahalle hayatı insanlar ve yerler arasında geçiÅŸkenliÄŸe izin veriyordu : KomÅŸu çocukları birbirinin evine destursuz sokulabilir, karnınızı ötedeki evde teklifsizce doyurabilirdiniz. Åžimdi ekran karşısında geçirilen uzun yalnızlıklar hayatla baÄŸlarımızı koparıyor. Ev elektronik uÄŸultunun mekânı oldukça insan seslerini duymak kadar sessizlik de zorlaşıyor. Oysa sessizlik mekanı geniÅŸletir ve zamanı yavaÅŸlatır.
Mahremiyetin hızla soÄŸuyan sularında, evler artık yumuÅŸacık mahremiyet adaları deÄŸildir. ‘Buralar, aÅŸkın ve dostluÄŸun paylaşılan teneffüs avlusu statüsünden bölgesel çarpışma alanlarına, birlik ÅŸantiyesinden tahkim edilmiÅŸ sığınaklar toplamına dönüÅŸmüÅŸtür’ diye yazar Z. Bauman. Ev artık çok amaçlı bir eÄŸlence merkezidir ve ev fertleri, ruhları birbirine dokunmadan, hatta bazen birbirlerini uzun süre görmeden bile yaÅŸayabilirler.
Ev aynı zamanlarda düÅŸlerimiz için bir çatı, hayallerimiz için bir barınaktır. Gaston Bachelard, Mekanın Poetikası adlı kitabında evin insanın düÅŸünceleri, anıları ve düÅŸleri için en büyük bütünleÅŸtirici güçlerden biri olduÄŸunu gösterir. “Ev bizim bu dünyadaki köÅŸemiz ve ilk evrenimizdir. Gerçek anlamda bir kozmozdur. Hem beden hem de ruhtur ev” der, “Ev, bizi insani olana taşır. Ä°nsani deÄŸerleri sadece deneyimler ve düÅŸünceler teyid etmez. Ä°nsana nüfuz eden deÄŸerler düÅŸlemeye aittir. Ev, süreklilik yönünde verdiÄŸi öÄŸütleri çoÄŸaltır. Ev insanı sadece gökten inen fırtınalara karşı korumaz, yaÅŸamdaki fırtınalara karşı da korur. Ev bir gevÅŸeme ve içsellik mekanı olarak, içselliÄŸi yoÄŸunlaÅŸtırması ve koruması gereken bir mekan olarak kabul edilir edilmez hemen insani olana taşınır”. Ev ile bilinçdışı arasında iliÅŸki kuran Bachelard’a göre ev sayesinde anılarımız yerleÅŸecek bir yer bulur. Hele de ev biraz karmaşıksa, mahzeni ve tavan arası, köÅŸe bucağı ve koridorları varsa anılarımız niteliÄŸi gittikçe belirginleÅŸen sığınaklar edinir. Ömrümüz boyunca kurduÄŸumuz düÅŸlerde dönüp dönüp buralara geliriz. Mekan, peteklerinin binlerce gözünde, zamanı sıkıştırılmış olarak tutar. Mekan buna yarar. Bilinçdışı orada geçirir gününü. Anılar hareketsizdir. Mekana yerleÅŸtikleri ölçüde saÄŸlamlaşırlar. Bilinçdışı kendi mutluluk mekanına yerleÅŸir.
ÇocukluÄŸumuzu geçirdiÄŸimiz eve seneler sonra yeniden gitsek bile ”ilk merdiven” reflekslerine yeniden kavuÅŸuruz, kapı eÅŸiÄŸine takılmayız ya da gıcırdayan tahtaya yine basmayız. Işığı nereden açacağımızı düÅŸünmeyiz. Yıllar sonra o eve tekrar döndüÄŸümüzde o ilk hareketlerin içimizde canlı kaldığını görmek bizi ÅŸaşırtır. Alışkanlık denemez buna, o unutulmaz evi hiç unutmayan bedenimizin tutkulu bağıdır ancak.
Mahremiyet odaklarının kaybolduÄŸu, yalnızlığın ve sessizliÄŸin hor görüldüÄŸü, çocukların tüm boÅŸ zamanlarının ev dışı sosyal/eÄŸitsel etkinliklerle doldurulduÄŸu günümüzde, çocukların evde sıkılması ve hayal kurması uzak bir düÅŸ artık. Ev artık sadece çocuklar için deÄŸil, yetiÅŸkinler için de bir düÅŸleme alanı olmaktan uzaklaşıyor. Telefonlarını ellerinden bırakamayan yetiÅŸkinler oturdukları koltuklarda düÅŸ kurmuyor. Çocuklar masanın altında oyunlara dalarak uzak alemlere kanatlanmıyor. Bilinçdışımız keyifle yerleÅŸeceÄŸi bir yer bulamıyor artık.
Her büyük hayal, bir ruh halini açığa vurur. Ev içselliÄŸi dile getirir. Ev bir ruh halidir. Bir çocuktan ev çizmesini istemek, mutluluÄŸunu barındırmak istediÄŸi en derin düÅŸünü ortaya koymasını istemek demektir.
Çocuk mutluysa size, kapalı ve korunmalı bir ev, saÄŸlam ve derinlere kök salmış bir ev çizecektir. Ev mutlu olduÄŸunda, çocukların resimlerinde, dumanlar da çatıda hafifçe oynaşır durur. Çocuk mutsuzsa, ev çizenin kaygılarından izler taşır.
Harabeye dönmüÅŸ ruhlarımızı yerleÅŸtirebileceÄŸimiz bir evimiz var mı? Belki de ruhlarımızın evsizliÄŸidir, evlerimizi ruhsuz kılan.
Kaynak: Serbestiyet
Henüz yorum yapılmamış.