Sosyal Medya

Kürsü

Hüseyin Likoğlu: Vesayet çok parçalı siyaseti sever

Hüseyin Likoğlu- Yeni Şafak



Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan kısa bir süre sonra çok partili hayatı denedi. Ancak 1946 yılına kadar çok partili hayata geçmeyi baÅŸaramadı. 2. Dünya Savaşı’nın bitimiyle oluÅŸan yeni dünya düzeninde yerini alan Türkiye, ikinci kez çok partili hayatı denedi, ilk seçimler açık oy gizli tasnif ÅŸeklinde olsa da bu kez baÅŸardı.
 
Türkiye’nin demokrasi ile ilk tanışıklığı 1950 seçimleriyle oldu. “Yeter söz milletin” sloganıyla halkın karşısına çıkan Demokrat Parti, milletin desteÄŸiyle ülkede iktidarı devraldı. Adnan Menderes’in liderliÄŸindeki Demokrat Parti, 1954 seçimlerinden de zaferle çıktı. 1957 seçimleri ise DP’nin oy kaybettiÄŸi yeni yeni partilerin hayatımıza girdiÄŸi seçimler oldu. 1957 seçimlerinde Demokrat Parti ve CHP’nin yanı sıra Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi de Meclis’te yerini aldı.
 
Çok parçalı siyasetin nasıl bir netice vereceÄŸini bekleyemeyen 27 Mayıs cuntası, 1957 seçimlerinin ardından hemen darbe aÄŸlarını örmeye baÅŸladı ve 27 Mayıs 1960’ta yönetime el koydu. Darbeciler kendi kafalarına uygun Anayasa ve siyasi dizaynı yaptıktan sonra seçime gitti.
 
1961 seçimleri her ne kadar darbecilerin siyasi dizaynda yaptıkları neticeyi vermese de CHP birinci parti oldu ve tam da istedikleri gibi çok parçalı bir siyasi tablo ortaya çıktı. Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi’nden oluÅŸan Meclis, zoraki Ä°smet Ä°nönü hükümetlerini destekledi. Bu zorakilik 1965 seçimlerinde Süleyman Demirel’in genel baÅŸkanlığındaki AP’nin tek başına iktidarıyla sona erdi.
 
Adnan Menderes’ten sonra Türkiye’de siyaseti toparlayan ikinci isim olan Demirel’in 1969 seçimlerinden de galip çıkması vesayetin hiç hoÅŸuna gitmedi. 1971 muhtırasıyla Türk siyaseti yeniden parçalara ayrıldı. Darbecilerin emrinde kurulan Nihat Erim hükümetleri ülkeyi 1973 seçimlerine taşıdı. 1973 seçim neticesi Türkiye’de çok parçalı siyasetin kronikleÅŸmesine neden oldu. 1977’de yapılan seçimler de çare olmayınca ülke adım adım 12 Eylül’e sürüklendi.
 
12 Eylül darbecileri 61 ve 71 darbelerinden ders çıkararak seçim neticesinde ülkeyi sivillere teslim etme konusunda hiç de aceleci davranmadılar. Uzun süre ülkeyi Milli Birlik hükümetleriyle yöneten 12 Eylül rejimi, 1983’te istediÄŸi siyasi dizaynı yaptığını zannederek seçime gitti. Ancak darbecilerin dizaynı yine iÅŸe yaramadı, halk Kenan Evren’in iÅŸaret ettiÄŸi Turgut Sunalp’a deÄŸil Turgut Özal’a oy verdi.
 
1983 seçimleriyle Türk siyaseti bu kez de Turgut Özal sayesinde toparlandı. Özal’ın liderliÄŸindeki Anavatan Partisi 1987 seçimlerini de kazanarak, siyasetteki toparlanmayı sürdürdü. Gerek siyasi yasakların kaldırılmasıyla Demirel, Ecevit ve Erbakan’ın aktif siyasete geri dönmesi, gerekse Özal’ın Çankaya’ya çıkması nedeniyle 1991 seçimlerinde Türk siyaseti yeniden çok parçalı döneme girdi.
 
90’lı yıllar Türk siyaseti açısından en çalkantılı yıllar olarak geçti. Krizler, cinayetler, postmodern darbeler derken, 2002 seçimlerinde Türk siyaseti bu kez Recep Tayyip ErdoÄŸan etrafında toparlandı. ErdoÄŸan’ın etrafında toparlanan Türk siyasetini parçalamak için o günden beri baÅŸlatılan oyunlar hiç bitmiyor.
 
2007 CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin yaklaÅŸmasıyla baÅŸlayan senaryoda ilk önce Erkan Mumcu istifa ettirilerek Anavatan Partisi’nin başına geçirildi. Bu dizayn ile cumhurbaÅŸkanı seçimi engellendi ancak AK Parti parçalanamadı. Ä°kinci giriÅŸim Abdüllatif Åžener’den oldu ancak onun sivrisinek vızıltısı kadar bile etkisi olmadı. Siyaseten neticenin elde edilemeyeceÄŸi anlaşılınca siyaset dışı arayışlar baÅŸladı.
 
Gezi, 17-25 Aralık derken, 7 Haziran 2015 seçimleri yeniden birilerini heyecanlandırdı. Tamam ErdoÄŸan’dan kurtulduk naralarını yükseltenler, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, HDP’li hiçbir oluÅŸumun içinde yer almayacağını ilan etmesiyle sukutuhayale uÄŸradı. Bahçeli’nin, HDP’nin dışarıdan destekli BaÅŸbakanlık teklifi dâhil hiçbir ÅŸekilde bu yıkım ekibinin içinde yer almayacağını ilan ederek, yeniden sandığı iÅŸaret etmesi, yeniden parçalı siyaset arzusunda olanları da hayal kırıklığına uÄŸrattı.
 
Tek çare kalmıştı; Fiili bir darbe… 15 Temmuz’da onu da denediler. Ancak bu kez millet izin vermedi. Ä°ÅŸte tam bundan sonra ne olacak sorularının sorulduÄŸu dönemde, MHP lideri Bahçeli yeniden sahne aldı. “Türkiye’nin karşı karşıya bulunduÄŸu tehditleri, mevcut yönetim sistemiyle göÄŸüslemesi mümkün deÄŸil” diyerek, yeni hükümet modelini öneren Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi teklifini AK Parti’den Meclis’e sunmasını istedi.
 
Sonrası malum 16 Nisan referandumu, 24 Haziran seçimleri derken, Türkiye yeni bir geleceÄŸe doÄŸru yol almaya baÅŸladı. Peki, bütün bunlar birilerini amaçlarından vazgeçirdi mi? Tabii ki hayır. Bugünlerde yeniden çok parçalı siyaset senaryolarıyla karşı karşıyayız. Türk siyaseti ya bu kısır döngüyü kıracak, ya da 2030’larda yeni bir
 
toparlayıcı çıkaracak. Görelim Mevlâ’m neyler, neylerse güzel eyler…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.