Sosyal Medya

Cevdet Said / Kadınların geleceği

Cevdet Said



Doksanlı yılların başında Kahire’yi ziyaret etmiÅŸ ve orada kültür merkezlerinden birinde bir panele katılmıştım. Panelistlerden bir hanım konuÅŸmasına ÅŸu cümleyle baÅŸlamıştı: “Bu dünyaya geldiÄŸimde kendilerine gelmiÅŸ olduklarımın yüzleri kapkara kesilmiÅŸ olan ben…”
 
Bu ifade beni çarpmıştı. Allah Teâlâ’nın ÅŸu ayetinden iktibas edilen bu sözün anlamını adeta ilk kez anlamıştım: “Onlardan birine “Kızın oldu!” diye müjde verilince yutkunur ve yüzü kapkara kesilir, müjdelendiÄŸi ÅŸeyin kötülüÄŸünden dolayı halkının karşısına çıkamaz olur. AÅŸağılanmayı göze alarak onu tutsun mu, yoksa topraÄŸa mı gömsün? Bakın, ne kötü karar veriyorlar!” (Nahl 16:58-59).
 
Hayat onsuz devam edemediÄŸi halde eski çaÄŸlarda kadının konumu hep ikinci sırada kalmıştır. Bu anlayış, göçebe ve tarım dönemlerinin kadınlara oranla erkeklere daha büyük avantaj saÄŸlayan kas gücü kapasitesine dayanmasıyla ilintilidir. Özellikle de savaÅŸ patlak verdiÄŸinde…  
 
Ä°slam bu konuda büyük bir sıçrama yapmış ve kadınlara erkeklerle eÅŸit bir konum vermiÅŸtir. Ama gel gör ki büyük çoÄŸunluÄŸumuz hâlâ yeni doÄŸan kız çocuÄŸunu erkek çocuk gibi (sevgi ve coÅŸkuyla) karşılamıyoruz! AÄŸzımızla söylediÄŸimiz kalbimizdekiyle uyuÅŸmamakta, zaten farkında olmasak da beden dilimiz bizi ele vermektedir! (Ä°slam’ın yayılışından günümüze kadar geçen 14 asra raÄŸmen) hâlâ kadınlara karşı ayrımcılık devam etmekte, bazıları (kadına verilmesi gereken) mirasta yarı hisseyi bile çok görmekte, bazı (sözde) dindarlar ise kadına mirastan hiçbir pay vermemektedir!
 
Ä°ÅŸte bu yüzden (her fırsat düÅŸtüÄŸünde) diyorum ki; kadınların maruz kaldığı zulüm nasslarla ilgili deÄŸildir. Bilakis sosyal gerçeklik ve toplumdaki ilim ve bilgi seviyesiyle ilgilidir. Bu meselede âdetlerden kurtulmanın zorluÄŸu etkili olmaktadır. Ben hâlâ yeni olgular ve gerçeklerle yüzleÅŸmekte sorun yaÅŸadığımızı düÅŸünüyorum. Zira miras olarak devir alageldiÄŸimiz kültürümüz kadına ne saygı duymakta ne de ona adil/eÅŸit davranmaktadır! (Bu çarpık bakış açısı sebebiyledir ki) gençler bir yanlış yaptığında toplumda cezalandırılan sadece genç kız olmaktadır. (Suriye’de Kuneytıra bölgesinde yaÅŸarken) yakın bir köyde benzer bir olay vuku bulmuÅŸtu. Kızın bir akrabası gitmiÅŸ ve onu öldürmüÅŸtü! Biz bu haberi duymuÅŸtuk ama cenaze merasimi hakkında (köyümüze) bilgi gelmemiÅŸti. Bizim de (köylülerimiz olarak) kalkıp taziye için komÅŸu köye gitmek aklımızın ucundan bile geçmemiÅŸti! Ancak bu olay beni çok rahatsız etmiÅŸ ve beni toplumun kavramlarını nasıl ürettiÄŸini düÅŸünmeye sevk etmiÅŸti. Nesiller bu kavramları birbirlerine nasıl aktarıp duruyordu? Bu tür vakalar, günümüzde de -sıklık oranları deÄŸiÅŸse bile- bütün toplumlarda gerçekleÅŸmeye devam etmektedir…
 
Bu mevzuda konuÅŸmaya hakkı olan biri var mıdır? TopraÄŸa gömülen bu kızın günahını sorgulayacak, ‘bu kız hangi günah sebebiyle öldürüldü’ diye soracak biri var mı? Bu çaÄŸdaÅŸ ‘diri diri topraÄŸa gömme’ uygulaması hangi ÅŸeriate/kanuna dayanıyor?
 
Son zamanlarda bu suçlara itiraz sesleri yükselmeye baÅŸladı, ama daha önce bu itirazı yükseltebilen kimse yoktu… Her ne kadar böyle bir suçun ÅŸer’î cezası sembolik olarak ölümle kıyaslanıyor kabul edilse de neden hiç kimse bu yanlışta o kızın ortağını hiç sormuyor? Oysa ÅŸeriat her ikisi için de aynı hükmü veriyor. Ama ÅŸeriatin (onların gözünde) kıymeti nedir ki?! Toplumun bazı üyelerine verip diÄŸerlerini mahrum bıraktığı imtiyazlar karşısında Allah’ın sözünün deÄŸeri nedir ki?! Bu örnek bizim aynı anda hem açık hem de gizli olan sorunlarımızın bir aynasıdır.
 
Demek ki, kadın problemi nasslarla iliÅŸkili deÄŸildir. Bilakis hayatın geliÅŸmesiyle birlikte insanların fikirlerinde ve olaylara karşı tutum geliÅŸtirme yeteneklerinde ortaya çıkan deÄŸiÅŸimle ilgilidir. Televizyonun, internetin ve basın yayın sektörünün yaygınlaÅŸması, tüm bunlar kadına sürekli büyüyen bir statü kazandırmıştır. Ben ilkokuldayken (Suriye’de 1930’lu yılların sonunda) okulda hiç kız öÄŸrenci yoktu. Hattâ geliÅŸmiÅŸ ülkelerde bile kadınlar eÄŸitim hayatına henüz katılmamıştı ve geç dönemlere kadar siyaset hayatına katılıp oy kullanmalarına da izin verilmemiÅŸti.
 
Oysa ÅŸimdi genç kızlar da genç erkeklerle birlikte üniversiteye gidip matematik, tıp, astronomi, sosyal bilimler ve hukuk derslerine giriyorlar, öÄŸretmenlerinin söylediklerini anlıyorlar ve baÅŸarılı oluyorlar. Ä°statistikler, dünyanın birçok ülkesinde hattâ büyük çoÄŸunluÄŸunda yüksek öÄŸretim gençliÄŸinde kız öÄŸrencilerin sayıca daha çok olduÄŸunu göstermektedir.
 
Günümüzde üniversite hocaları arasında kadınların oranı ne kadar, bunu bilmiyorum ama ben geleceÄŸin beraberinde kadınlar için ilerleme getireceÄŸinden eminim. Zira onların da kafalarında beyinleri var:
 
“Allah’a teslim olan erkekler ile Allah’a teslim olan kadınlar, inanan erkeklerle inanan kadınlar, samimiyetle boyun eÄŸen erkeklerle samimiyetle boyun eÄŸen kadınlar, özü sözü bir olan erkeklerle özü sözü bir olan kadınlar, sabırlı erkeklerle sabırlı kadınlar, gönülden baÄŸlı erkeklerle gönülden baÄŸlı kadınlar, zekât ve sadaka veren erkeklerle zekât ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, edep yerlerini koruyan erkeklerle edep yerlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çokça hatırlayan erkeklerle O’nu çokça hatırlayan kadınlar;” Peki, Allah onlar için ne hazırlamıştır? “Ä°ÅŸte Allah, bütün bunlar için bağışlanma ve büyük bir karşılık hazırlamıştır.” (Ahzab 33:35).
 
Arapçadan tercüme eden: Fethi Güngör
 
kaynak: Diriliş Postası

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.