Sosyal Medya

Güncel

BeÅŸir AyvazoÄŸlu / Åžehir, ÅŸiir ve Ä°stanbul

BeÅŸir AyvazoÄŸlu - Karar



Ömer Erdem’in Ä°stanbul’a ilan-ı aÅŸk ettiÄŸi yeni ÅŸiir kitabı aÅŸağı yukarı bir aydır çalışma masamda; bunaldıkça açıp bir Ä°stanbul ÅŸiiri okuyorum, içim açılıyor. Dünden bugüne Ä°stanbul’a sevdalı bütün ÅŸairlerin ses verdikleri bu güzel ÅŸiirleri okurken ÅŸairiyle birlikte Ä°stanbul’u köÅŸe bucak geziyor ve neÅŸideler terennüm ediyoruz. Kitap boyunca “bir buhurdan gibi tüten” Ä°stanbul sevgisi, bu ÅŸehrin bizi zaman zaman kaçıp baÅŸka yerlere sığınmaya zorlayan çirkinliklerini, hoyratlıklarını bile görünmez kılıyor.
 
Ömer Erdem’in Ä°stanbul’la iliÅŸkisi, modern ÅŸairlerin bir çoÄŸununkinden farklı. Sevgisini Attila Ä°lhan gibi “sana taptık ulan!” diye ifade etmiyor, “canım canım can çiçeÄŸim” diyor. Halbuki modern ÅŸehir, ÅŸairleri kendine çeken büyüsünü kaotik yapısından alır. Paris, modern ÅŸiirin babası Baudelaire için hem cennet, hem cehennemdi; ona hem sıkıntı verirdi, hem zevk... Åžer Çiçekleri ÅŸairi, 1869 yılında yazdığı “Spleen” adlı ÅŸiirinin son mısraında Paris’le ilgili bu karmaşık duygularını “Seviyorum seni rezil baÅŸkent!” mısraıyla özetlemiÅŸti.
 
Åžer Çiçekleri’nin ilk bölümü olan “Paris Tabloları”, modern ÅŸairin ve ÅŸiirin ÅŸehirle iliÅŸkisinin alfabesidir. “Manzara” ÅŸiirinde oturduÄŸu çatı katından güzel Paris’i seyrederken hissettiÄŸi derin yaÅŸama sevincini anlatan Baudelaire, “AkÅŸamın Alacakanlığında” ÅŸiirinde de ÅŸehrin öteki yüzünden, her türlü günahın iÅŸlendiÄŸi, alkolün, uyuÅŸturucunun ve fuhÅŸun karanlık Paris’inden söz ediyordu. Sefih ve derbeder Baudelaire için Paris her iki çehresiyle de büyülüydü.
 
Sadece eserlerini 1860’tan sonra veren Fransız ÅŸairlerini deÄŸil, bütün dünya ÅŸiirini derinden etkileyen Baudelaire’in yarattığı rüzgâr, geçen asrın baÅŸlarında hâlâ esiyordu. 1903 yılında genç bir ÅŸair olarak Paris’e kaçan Yahya Kemal, Fransızcayı öÄŸrenip bir süre romantik ÅŸairleri okuduktan sonra kendi tabiriyle “koyu Baudelaire-perest” olmuÅŸ ve Åžer Çiçekleri’nin sun’i cennetinde onun gibi yaÅŸamaya çalışmıştı. Nitekim “Eski Paris” ÅŸiirinde, Birinci Dünya Harbi öncesinin Paris’indeki edebiyat ortamını ve bu ortamda yazılan ÅŸiiri Verlaine absentinin Baudelaire afyonuna karıştığı “bir sihirli haz” olarak tarif etmiÅŸtir.
 
Daha sonra, baÅŸka ÅŸairleri tanıyıp baÅŸka vadilere kaysa da, kalbinde “o ÅŸi’rin çiçekleri”nin hiç solmadığını söyleyen Yahya Kemal, Ä°stanbul’a, Paris’te edindiÄŸi alışkanlıklarının yanı sıra, Baudelaire ve Verlaine’den öÄŸrendiÄŸi ÅŸehri yürüyerek tanıma zevkini getirmiÅŸti. Fakat Ä°stanbul, Paris deÄŸildi; dolayısıyla Baudelaire’in Paris’in karanlık yüzüne bakarken hissettikleri hissedilemezdi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.