İbrahim Kahveci / Beka mı-beton mu?
Follow @dusuncemektebi2
Ä°brahim Kahveci - Karar
Bir ülkenin kalkınması için bilim ve teknolojiye yatırım yapmasını beklemek kadar doÄŸal ne olabilir?
Beka sorunu olmaması için güçlü ve kudretli bir ülke olmak gerekmiyor mu?
“Åžer güç” olarak tanımladığımız ülkelerden büyük kısmı borç olmak üzere 650 milyar dolar alıp, etrafa “beka sorunumuz” var diyebilir miyiz?
Hem para istemek, hem de ÅŸer güç olarak tanımlamak nasıl izah edilebilir?
Hem ‘haçlı ittifakı’ demek, hem de haçlı merkezini ziyaret etmek nasıl düÅŸünülebilir?
Evet, bizim bir beka sorunumuz var ise, bu sorun için güçlü ve kudretli bir ülke olmamız gerekiyor. Liyakat sorunumuzu önce bilim ve teknolojide gidermemiz gerekiyor.
Bilim ve teknoloji üniversitesinde daha bilimsel ‘ilahi sistem’ yerine dünyevi sistemleri oluÅŸturmamız gerekiyor.
Hem insan kaynaklarımızı bilim ve teknolojiye yönlendirmemiz gerekiyor, hem de sermayeyi...
Biz 16 yıldır gelen sermayeyi betona gömerek bir beka sorunu oluÅŸturduk zaten. Bilim ve teknolojiye karşı bir hesabımız vardı ve o hesabı da görüyoruz: Dünyanın en iyi üniversitesinden mezun bilim insanını lise öÄŸretmeninin hizmetine vererek bilimden hesap soruyoruz mesela.
Orta sınıfı, yani eÄŸitimli kesimi baskılayarak toplumu taban sınıfta birleÅŸtirmeye iterek zaten geleceksiz bir kuÅŸak üzerinden bekamızı çoktan yok ediyoruz.
“Gelecek 10 yılda, ya da 20 yılda Türkiye nasıl olur?” sorusuna aydınlık bir cevap verebiliyor muyuz?
Bilimden uzaklaÅŸan, okuyanı çok olan ama deÄŸeri yok olan bir düzenle nasıl bir gelecek oluÅŸturacağız?
Kimse boş hayaller kurmasın.
Ülkemizin ciddi bir beka sorunu vardır ve o sorun da bilim ve teknolojiden kopuÅŸtur.
***
D. Ricardo ‘Kıtlık teorisinde’ Malthus’un nüfus öngörüsünü kabul ederek, nüfus artışının tarımsal ürün talebini artıracağını öne sürer.
Kısaca, artan nüfus karşısında artmayan toprak en deÄŸerli varlıktır.
1800’lerin başında iktisat bilimi en deÄŸerli varlık olarak toprağı görürken, sanayi devrimi ile üretimin daha deÄŸerli olduÄŸu anlaşılmıştı. Yakın tarihte ise artık üretimin de çok deÄŸerli olmadığını, asıl deÄŸerin insan olduÄŸunu anlayan bir bilimsel geliÅŸme süreci yaÅŸandı.
Biz bugün ülke olarak yeniden toprağı ve rantı keÅŸfettik.
En deÄŸerli varlık toprak dedik ama bu kez tarımsal üretim yerine beton üretimi açısından topraÄŸa geri döndük.
BilimselliÄŸi tersine çevirdik ve insan ile bilimi deÄŸersizleÅŸtirdik. Üretimi zaten çok sevmedik ama rantı-arsayı ve betonu çok sevdik.
Bir de yabancıya borçlanmayı ve kredili büyümeyi.
Şimdi bu tabloda nasıl bir gelecek bekliyor olabiliriz?
Zengin ve müreffeh bir gelecek mi? Yoksa içi gittikçe yok olan ama dışında büyüyen boÅŸ bir yapı mı?
Henüz yorum yapılmamış.