Abdurrahman Dilipak / 8 Mart’ta ne oldu?
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
Bugün, dünün devamı bir yazım vardı, ama araya 8 Mart girince, yayın akışını deÄŸiÅŸtirmek zorunda kaldım. O yazı yarın çıkacak inÅŸallah!
Dün Cemaziyelahir’in son günü, yani Regaib kandili idi. 26 Recep, yani 2 NisanÄ°sra. 14 Åžaban, yani 19 Nisan Beraat. 1 Ramazan 6 Mayıs. 26 Ramazan, yani 31 Mayıs Kadir gecesi.. 4 Haziran Bayram!. Bu sene “Dünya kadınlar günü”, “3 aylar”ın baÅŸlangıcı olan Recep ayının ilk günü ile aynı zamana denk geldi.
8 Mart dolayısı ile 4 ayrı etkinlik vardı o gün. Bir yandan dünya kadınlar günü kutlanırken, öte yandan 3 ayların baÅŸlangıcı olması ile dindar birçok kiÅŸi oruçluydu. O gün günlerden Cuma idi. Ve o gün Sultanahmet’te iki ayrı etkinlik daha vardı. Suriye’deki savaÅŸta vefat edenlerin sayısı 1 milyonu, muhacirlerin sayısı ise 12 milyonu geçmiÅŸti. 7 bin kız kardeÅŸimiz de cezaevindeydi. “Vicdan Hareketi”ne destek vermek için, “SavaÅŸların da bir hukuku olsun” diye, dostluÄŸumuz belli olsun diye Allah’ın rızası o yöndedir diye, kadınlar ve çocuklar için, 8 Mart’ta Sultanahmet’teyiz inÅŸallah!. vicdanhareketi.org da bu etkinlik çerçevesinde bir imza kampanyası baÅŸlattı.
KuÅŸkusuz bizim Suriye’ye bakışımız sadece bir vijdani bakış açısı deÄŸildir. Elbette vijdan önemlidir ve bu bir erdem hareketidir. Bu bizim için aynı zamanda imani bir sorumluluk ve ödenmesi gereken bir borçtur.
Suriye’nin, daha doÄŸrusu “Bilad-ı Åžam”ın bizim için imani, insani, ahlaki, tarihi, vijdani boyutları vardır. Babam doÄŸduÄŸunda biz tek devlettik. Orasının “Arz-ı Mev’ud coÄŸrafyasını olduÄŸunu bile bilmez, içimizdeki “bizden” görünen birileri. Ben K. MaraÅŸlıyım. Bizim nüfus, tapu kayıtlarımız 100 yıl önce Halep nüfusuna kayıtlı idi. Åžimdi Türkiye’yi yönetme iddiasında birileri çıktı. Onların burada ne iÅŸi var, bizim orada ne iÅŸimiz var diyor. Bu Sycos-Picot kafalılar, Balfour kafalılar ve onların peÅŸinden gidenler, bugün aramıza yeni sınırlar çizme sevdasındalar.
Yine o gün #AdaletPlatformu #AilePlatformu #ÇocukHakları @AdaletPlatformu tarafından desteklenen 24 ÅŸehir, dokuz ilde dokuz camide ‘aile yıkan yasalar kaldırılsın› etkinliÄŸi vardı.
Ä°stanbul, Bursa, Diyarbekir, Åž. Urfa, Kayseri, Batman, Adana, Ä°zmir, Malatya, Bolu, Manisa, Alanya, Gerede, Karabük, Gaziantep, Hatay, Mardin, Sakarya, Bolu, Antalya, Konya, Kocaeli, Denizli, Ankara’da insanlar camilerde toplanıp, aileyi tehdit eden yasalara karşı seslerini yükselttiler ve “Aileyi yıkan yasalar kaldırılsın” dediler. “Ä°stanbul sözleÅŸmesi iptal olsun, 6284 sayılı yasa kalksın” diyen insanlar “Toplumsal Cinsiyet EÅŸitliÄŸi ve Ä°stanbul Deklarasyonu”nun aileye karşı açılmış bir savaÅŸa dönüÅŸtüÄŸünü söylediler.
Ä°statistikler, gençlerin evlenmekten caydığını, evlilerin ise boÅŸanmak için mahkemelik olduÄŸunu söylüyor. Çocuk sayısı düÅŸüyor. Devam eden evliliklerde ise mutluluk katsayısı çok düÅŸük. Media, diziler, insanları eÅŸcinselliÄŸe özendirdiÄŸine iliÅŸkin ciddi bir endiÅŸe söz konusu. Aile kan kaybediyor!
8 Mart’ın hikayesi ÅŸöyle: Takvimler 8 Mart 1857’yi gösterirken ABD’de New York’ta dokuma fabrikasında çalışan, modern köleler, kadın iÅŸçiler ağır çalışma ÅŸartları ve düÅŸük ücretler sebebi ile iÅŸçi kadınları greve zorladı. “Daha iyi ÅŸartlarda çalışmak, çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi, eÅŸit iÅŸe, eÅŸit ücret” istiyorlardı. Buna ek bir iddia daha var, 8 Mart 1857’de greve çıkmak isteyen kadınların engellenmesi için kadınlar fabrikaya kilitlenir. Çok sayıda kadın iÅŸçi hayatını kaybeder. Bu da iÅŸin tuzu biberi olur. Sendikacılar 25 Mart 1911tarihinde Asch binasında üretim yapan Triangle gömlek fabrikasındaki yangından da söz ederler. Bu yangında hayatını kaybeden 146 kiÅŸiden 129’u kadın, bunların 48’i sendika üyesiydi.
Sonuçta bu kadınlar günü, bugün bu iÅŸi kapitalistler benimsese de sosyalist, sendikalist bir gelenekten geliyor. 1910 yılında 2. Enternasyonal, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplandı. Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak kabul edilmesini teklif etti. Teklif oy birliÄŸiyle kabul edildi. Zaman içinde Feministler bu iÅŸi sahiplendi. Biliyorsunuz, sivil toplum fikri de bir sosyaliste ait. Ä°talyan Gramschi! Yani 8 Mart, sol, sosyalist, sosyal demokrat gelenekten gelen, iÅŸin içinde ABD, Almanya, Danimarka’nın da olduÄŸu bir eylem. Bu karar sonrası Dünya Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve Ä°sviçre’de anıldı ve gösterilere çok sayıda kadın katıldı. Kadınların yeni talepleri vardır: Oy verme, seçme-seçilme, meslek edinme ve mesleki eÄŸitim görme hakkı isteniyordu. 1917’de de Rus iÅŸçi kadınlar “Ekmek ve gül istiyoruz” sloganlarıyla sokaklara çıktı. Birinci ve Ä°kinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde 8 Mart anmaları yasaklansa da 1960 sonrası ABD’de bu gösteriler yeniden baÅŸladı. BM 66 yıl sonra 8 Mart’ı ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kabul ettiÄŸinde artık üyeler, muhteva ve sloganlar çok deÄŸiÅŸmiÅŸti. Bizde 8 Mart ilk kez 1921’de komünist kadınlar tarafından Ankara’da bir baÄŸ evinde düzenlenen toplantıyla gerçekleÅŸti. Ancak bir sonraki buluÅŸma için 54 yıl geçmesi gerekti. 1975’te Ankara ve Ä°stanbul’da Ä°lerici Kadınlar DerneÄŸinin giriÅŸimiyle 8 Mart ilk kez kamuya açık olarak 400-500 kadının katılımıyla kutlandı.
Bizde 8 Mart 2016’da “Feminist Gece YürüyüÅŸü” ile önce feminist gösteriye, ardından gay ve lezbiyenlerin, fahiÅŸelerin sokaklara çıktıkları bir gösteriye döndü. “Dünya Emekçi Kadınlar” günü önce “Dünya Kadınlar Günü”ne döndü, ardından “Feminizm” üzerinden gay ve lezbiyen gösteriye döndü. Sloganları “Lilith’in Sürtükleriyiz” , “Dolapta zıkkımın kökü, sokakta isyan var”, “Tam iffetli olacam bi gülme geliyo”, “Zıvanadan çıkalım”, “…miÅŸim kime ne!”, “Namusumu kirletmeden duramam” gibi daha buraya yazamayacağım bir sürü abukluklara döndü!
Bunların, Suriyeli, Filistinli, Mısırlı, Yemenli kadınlarla, kızlarla, annelerle bir ilgisi yok. Aile diye bir meseleleri yok. “Ä°ffet”le dalga geçiyorlar, fahiÅŸelikten yanalar. Bunu özgürlük olarak görüyorlar.
“Kadın hakları” diyorlar da, artık kadın-erkek birbirine karıştı. “Cinsiyet eÅŸitliÄŸi”nden vazgeçtiler, “cinsiyetsiz bir toplum” için çalışıyorlar. “Kadın” da “yok” onlar için, “aile” de. Biz “hanım”, “hatun” diyoruz. Önce “bay-bayan” dediler, olmadı “kadın-erkek” dediler. “beyefendi-hanımefendi” mi kaldı! “Efendi” demek yasayla yasaklandı ya! “Ana-anne, hala, teyze, nine” zaten yok. Kim ki onlar! Cinsiyet ayırımı da yok artık. Transseksüel, biseksüel tipler. Kadın gibi erkek, erkek gibi kadın. Åžeytana köle olmanın adını “özgürlük” koydular. Artık “Dünya kadınlar günü” de cinsiyetçi, ayırımcı bir gün olduÄŸu için artık birkaç sene sonra kaldırırlar herhalde!? “Cinsiyetsiz eÄŸitim”in, “baÅŸarı”ya odaklanmış ve “gayeye giden her yolu meÅŸru sayan”, “Lilith’in çocukları”nın, bizim, Osmanlı’yı “Lale devri”nden ibaret sanan “Tanzimat kafalı” “Lale devriçocukları”nın varacağı yer orası!
Neyse, iÅŸte durum bu. Bakalım bugün bizim siyasiler, bürokratlar, kadın dernekleri neler söyleyecekler.
Suriye’den ve aileden söz edecekler mi? Birileri aileye savaÅŸ açtı. “Topyekûn bir savaÅŸ”.. Evlilik dışı beraberlik ve çocuksuz bir toplum için!. Allah ÅŸerlerinden emin eylesin.(Amin) Selâm ve dua ile..
Henüz yorum yapılmamış.