Özel / Analiz Haber
Doğan Cüceloğlu: Benimle evlenirsen anandan doğduğuna seni pişman edecem, haydi gel evlenelim diyeni görmedim
![](resimler/detay/179356.jpg?1551963322)
Benim televizyon programıma konuk olarak davet ettiğim Prof. Kadir Özer'le mutluluk üstüne konuştuk. Dedim ki, "evlenme teklif eden insanlar, mutluluk vaat ederek evlenirler. Şimdiye kadar, "Benimle evlenirsen anandan doğduğuna seni pişman edecem, inim inim inletip sürüm sürüm süründüreceğim, haydi gel evlenelim," diyen görmedim. Ama bakıyorsunuz evliliklerin çoğu sanki böyle söylenmiş gibi bir yolda ilerliyor, niçin, diye sordum.
"KiÅŸiler benim bildiÄŸimi bilseler, aslında evlenenlerin çoÄŸunun mutsuzluÄŸa davet olduÄŸunu anlarlar," dedi. Yani sen anlayabilir misin, diye sordum. "Evet," dedi ve açıkladı: (KonuÅŸmalarımız aynen bu kelimelerle olmadı, ama anlamları bu yazdıklarıma yakındı!) "Ä°nsan yaÅŸamının üç gerçeÄŸi vardır:
1- İnsan yorum yapan bir yaratıktır ve yaptığı yorumla insan olaylara, ilişkilerine ve yaşamına anlam verir.
2- Ä°nsanlar arasında bireysel farklar vardır; özellikle aynı konularda insanlar birbirlerinden farklı yorumlar yaparlar.
3- Aynı insanın içinde birbirinden farklı özler, farklı bakışlar, bilinçler, yorumlar vardır; yani insan tek bir çiçek deÄŸil, farklı çiçeklerden oluÅŸan bir demettir." Prof. Kadir Özer BiliÅŸsel VaroluÅŸçu Terapi uygulayan bir psikoterapisttir. Ona göre yukarıdaki gerçekleri anlamamak insan iliÅŸkilerinde oluÅŸan sorunların temelini oluÅŸturuyor. Sözüne ÅŸöyle devam etti: "Erkek karısının olaylara kendisi gibi bakmasını, aynı anlamı vermesini ve aynı duyguları hissetmesini bekler.
Niçin? Çünkü doÄŸru olan onunkidir de ondan. Kadın ise kendi yorumunun gerçekçi ve doÄŸru olan olduÄŸunu düÅŸünür; içinden bilir. Evlenmeden önce kadın ya da erkek bu farklılıkları görmemezlikten gelir, evlenince onu deÄŸiÅŸtiririm, diye bir umudu vardır. Kendisinin doÄŸru olduÄŸuna o kadar inanır ki, eninde sonunda eÅŸinin gerçeÄŸi göreceÄŸine bilir." "Bir baÅŸka senaryo da ÅŸöyle geliÅŸir: ben kendimin tek bir insan olduÄŸumu sanıyorum. Hâlbuki gerçekte ben birçok çiçekten oluÅŸan çok renkli bir buketim.
Yeni tanıştığım, çekici bulduÄŸum kiÅŸinin buketindeki bir çiçeÄŸi ile benim bir çiçeÄŸim uyuÅŸur ve ben sevgilimin yalnız o çiçekten ibaret olduÄŸuna inanır ve yalnız o çiçeÄŸi çok severim. Bütün gördüÄŸüm o tek çiçek. Ne kendimin, ne de onun diÄŸer çiçeklerimin farkındayım. Evlendikten bir süre sonra kendimi aldatılmış hissediyorum, çünkü onun diÄŸer çiçeklerinin de olduÄŸunun farkına varmaya baÅŸlıyorum. Yeni farkına vardığım çiçekler benim için sürpriz ve pek sevdiÄŸim çiçekler deÄŸil. Tabii, aynı süreçten öbürü de geçiyor; o da bende yeni keÅŸfettiÄŸi çiçekleri pek istenir görmüyor. Ä°kimiz de birbirimizden hayal kırıklığına uÄŸruyoruz."
O zaman öfke de iÅŸin içine girmiyor mu, diye soruyorum. "Evet," diyor, "öfke, kaygı ve çaresizlik mutsuzluÄŸun bir parçası. Bana danışan kiÅŸilerin en temel duyguları bu üç duygudur: deÄŸiÅŸik derecelerde olabilir, ama hepsinde öfke, kaygı vardır ve hepsi az veya çok kendilerini çaresiz hissederler. Terapinin amacı kiÅŸilerle öyle bir etkileÅŸim kurmak ki, kiÅŸiler bir yandan kendilerini tanısınlar bir yandan da yeni oluÅŸturdukları biliÅŸsel ÅŸemaları, yani yorum sistemlerini davranışa dökebilsinler."
Bu tür bir sorunun yalnız karı koca iliÅŸkilerinde deÄŸil, anababa çocuk iliÅŸkilerinde de geçerli olup olmadığını sordum. Gülümseyerek tüm iliÅŸkiler için geçerli olduÄŸunu söyledi. "Anababa çocuk, öÄŸretmen öÄŸrenci gibi iliÅŸkilerde biri güçlü diÄŸeri güçsüz olduÄŸu için, güçlü olan anne ya da baba doÄŸal olarak kendi yorumunun doÄŸru, çocuÄŸunkini yanlış kabul eder. Çünkü kendisi daha deneyimli ve eÄŸitimlidir, daha çok görmüÅŸ geçirmiÅŸtir." Gülümseyerek, "Ä°nsanın kendisiyle iliÅŸkisinde de geçerlidir!" dedi.
Haber Türk ArÅŸiv
Henüz yorum yapılmamış.