Süreç içinde üzerlerine her nasılsa ilişmiş letafeti askıya alıp böylelikle eline bir şeyler geçiren her kimseden koptuğuma memnunum. Letafetten uzak, kaba bir yaklaşım Allah’ın insanları bir erkek ve bir dişiden yarattığı fikrine herkesin kolayca ulaşabileceği hükmünü içine alacaktır. Eğer siz de letafeti askıya alıp kabalığın aldatıcı rahatlığına kapıldıysanız kabalık sizi benim yaptığımın malûmu ilâmdan öte bir şey olmadığı fikrine götürür. Kaba görünmek hoşunuza gitmeyebilir. Kendinizi kabalıktan uzak durmağa şartlandırmış olabilir, zekânıza güvenebilirsiniz. O halde uyanıklık taslamağa da yeltenmeyin. Yani yazımın yukarıdaki cümlesini namazla insanın yaradılış gayesi arasındaki münasebete açılan bir bahse geçmemin bahanesi olarak yazdığımı keşfetme imtiyazına da konamayacaksınız. Malûmu ilâm ettiğim filân yok. Bilâkis, bu hükmü kimi cahilleri tenvir gayesiyle ikrar ediyorum. O mahut cahilleri tenvir etmenin bana mı kaldığını sual etmeniz isabetlidir. Onları, o bilmişlik taslayan kibirli zümreyi münevver kılmanın başlı başına bir mesele olduğuna kaniim.
Ne zaman mezkûr uzlaşma şerefli davranışla geriletilemez oldu, işte o zaman Allah biz insanlar letafeti hatırlayalım diye ya bir nebi, ya bir resul gönderdi. Bu sebeple Allah’ın yaratması yaratılmışlığın insan canibinden okunmasını işaret eder. İşareti gör, resmi gör. Allah (insanı bir erkek ve bir dişiden) yarattı cümlesi kendi yerimizin hangi hikâyede bulunduğu istikametinde seyrettiğimizin resmidir. Hangi erkek, hangi dişi? O erkeğe erkekliği, o dişiye dişiliği hangi vesileyle verilmiş? Kabalığa düşmekten imtina eder, letafete ne kadar yakın durursak hayatımızın resmin tahkiyesine dönüştükçe hayatımız olduğunu görürüz. Tarih içinde Türk şiiri o resmin en cazip renklere bürünmüş halini arz eder iken, yine tarih içinde modernliğin hikâyeyi romana çevirdiğine şahit olduk. Allah’ın bizi bir erkek ve bir dişiden yaratmış olması o erkek ve o dişinin her roman dilimi ânının önemini artırıyor. Roman kentsoylu hayatına denk düşen bir edebiyat türüdür. “Her aşk gecesi bir romana bedeldir” sözünü acaba sahiden dünya romanının en gösterişli sütunu Honoré de Balzac mı söylemiş? Nerede okuduğumu veya kimden işittiğimi hatırlayamadığım için bundan pek emin değilim; ama Google’dan aşk hakkında şunları söylediğini çıkardım: “Günden güne büyümeyen aşk sefil bir ihtirastır. Aşk dedikleri iki ruhun tek ruh haline gelecek şekilde kaynaşmasıdır. Aşk yüzünden öyle bir duygu yakınlığı doğar ki birleşen iki kalpten birinden ne geçecek olsa o şey öbüründen de geçmese olmaz. Hele bir kez aşka düşmeğe görelim, o zaman bütün varlığımızı sanki bizde kendisinden başka bir şey yokmuş gibi aşk kaplar; âşık olduğumuz sırada adeta ummanın ortasındaki teknede bulunur haldeyizdir ve gözümüze gökle denizin temasından başka bir şey gözükmez.” Kemiyet ve keyfiyetiyle tatminkâr romanlar yazdı Balzac. Onun romanları olmasaydı Batı Medeniyetinin meşrebini keşfe kimsenin gücü yetmeyecekti.
İsmet Özel, 1 Mart 2019, Kaynak: İstiklal Marşı Derneği Portalı
Henüz yorum yapılmamış.