Kürsü
Mehmet Ocaktan- Evet gerçekten bir beka sorunumuz var
Follow @dusuncemektebi2
Mehmet Ocaktan- Karar
Türkiye Cumhuriyeti kurulduÄŸu günden bu yana, neredeyse her dönemde devletin ve siyasal iktidarların ihtiyaçlarına baÄŸlı olarak memleketin bir “beka sorunu” olduÄŸu farklı tonlarda seslendirilmiÅŸ ve belli sürelerle gündemde tutulmuÅŸtur. Ä°htiyaca göre devreye sokulan ‘beka’ meselesi zaman zaman iÅŸe yaramakla birlikte, çoÄŸu kez ne gündeme getirenlere ne de memlekete bir hayrı dokunmuÅŸtur.
Ama hemen belirtmek gerekiyor ki gerek Çanakkale, gerekse KurtuluÅŸ Savaşı günlerinde bu ülkenin bir beka meselesi olmuÅŸ ve millet de gereÄŸini yapmıştır. Bir ülkenin var oluÅŸ mücadelesi verdiÄŸi günlerde ‘beka’ meselesi hayati bir öneme sahiptir, ama beka meselesi sadece vatan topraklarını savunmaktan ibaret deÄŸildir.
Sadece bugün için deÄŸil, her dönemde Türkiye’nin en önemli beka meselesi eÄŸitimdir. Çünkü eÄŸitim bir ülkenin bilimsel, teknolojik ve kültürel anlamda var oluÅŸunun en temel direÄŸidir. Bilim üretemeyen, teknoloji üretemeyen ve en önemlisi de kültürel çölleÅŸme yaÅŸayan toplumların dünya ile rekabet etme imkanları olmadığı gibi, geleceÄŸe iliÅŸkin hayallerinin de, umutlarının da olması mümkün deÄŸildir.
Meydanlardaki ‘beka’ nutuklarını duydukça, Türkiye’nin eÄŸitim meselesindeki içler acısı halini yeniden düÅŸünme ihtiyacı hissetmemek mümkün deÄŸil. GeçtiÄŸimiz PerÅŸembe günü KARAR’ın manÅŸetinde yer alan “Kampüste alarm zili” haberini okurken içim burkuldu ve dedim ki: “Evet Türkiye’nin gerçekten bir beka sorunu var.” Milli EÄŸitim Bakanlığı verileri, yüksek öÄŸrenimde düÅŸündürücü bir tabloyu ortaya koyuyor. Buna göre, üniversiteyi bırakma sayısında son 5 yılda toplam 1 milyon 115 bin genç ya kaydını sildirdi ya da dondurdu. 2013-2014 eÄŸitim öÄŸretim döneminde 135 bin olan sayı, 2016-2017’de 212 bin, 2017-2018’de ise rakam 408 bini aÅŸtı. Gençlerin önemli bir bölümü ekonomik nedenlerden dolayı üniversiteyi bırakırken, geri kalanı da iÅŸ bulma umudu olmadığı için bırakıyor.
Meselenin özeti ÅŸu; gençlerimiz gelecek umutlarını kaybediyorlar. Bundan daha büyük bir ‘beka’ sorunu olabilir mi?
Gerek eÄŸitim kalitesi, gerekse bilimsel özgürlükler anlamında akademi dünyamızın hali ortadayken, hepimizin kafa yorması gereken en önemli mesele eÄŸitim olmalıdır. Ama talihsizliÄŸe bakın ki, seçime gittiÄŸimizi ÅŸu günlerde birkaç oy daha fazla alabilmek için ülkede ‘vatanseverler’ ve ‘hainler’ tespiti yapmakla meÅŸgulüz.
Oysa biliyoruz ki, eÄŸer üniversitelerimizde gerçek anlamda bilim üretemezsek, bilimde, teknolojide dünya ile yarışacak bilim insanları yetiÅŸtiremezsek iÅŸte o zaman bekamız gerçekten tehlikede demektir. Kendimize itiraf etmekten bile çekiniyoruz ama kaliteyi ve liyakati esas almadığımız için artık üniversitelerimizde bilim üretilmiyor, çünkü akademi dünyasının kapıları eleÅŸtirel düÅŸünceye ve özgür tartışma ortamına kapanmış bulunuyor. Bu yüzden üniversitelerimizde bilimsel forumlar deÄŸil, zerzevatçı dükkanları açılıyor.
Unutmayalım ki tarihin bütün büyük medeniyetleri, her çağın kendine has medreseleri ve üniversitelerinde yetiÅŸen bilim insanları, büyük muallimler, filozoflar, düÅŸünürler ve büyük sanatçılar tarafından yaratılmıştır.
DeÄŸerli mütefekkirimiz Nurettin Topçu “Türkiye’nin Maarif Davası” kitabında zihin dünyamızı aydınlatacak ÅŸu tespiti yapıyor: “Medeniyetler muallimlerle kuruldu. Çin dünyasının kurucuları hakimlerdi, Mezopotamya medeniyetinin ilk sahipleri pateslerdi. Büyük Yunan medeniyeti; meydanlarla pazarlarda gençlere muallimlik yapan feylesofların eseri olmuÅŸtur. Ä°slam, medreselerin çatısı altında üç kıtayı istila etti. Rönesans, üstadların yükseltildiÄŸi devirdir. Alman birliÄŸinin kuruluÅŸunda muallimin ön planda rolü olduÄŸunu biliyoruz. Ä°stiklal harbimizde, cepheye sırtında gülle taşıyan köylü kadın kadar, istilanın acısını damarlara aşılayan muallimin rolü olmuÅŸtur.”
Ä°ÅŸte bizim gerçek beka meselemiz bu; eÄŸer ilk ve orta öÄŸretimden üniversiteye kadar bütün bir eÄŸitim sistemimizin kalitesini arttıramazsak, meydanlarda beka nutukları atarak dünya ile yarışacak bir Türkiye’yi inÅŸa edemeyiz. Bilelim ki böyle bir Türkiye’de gençlerimizin umutla bakacakları bir gelecekleri de olmayacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.