Kürsü
Taha Kılınç- Sınırlar arasında
Follow @dusuncemektebi2
Taha Kılınç- Yeni Şafak
Afganistan’ı 1863-1879 arasında yöneten Emir Åžir Ali Han, çok sayıda yeniliÄŸe imza atmış bir isimdi. Devlet yönetiminin modern usullerle yeniden yapılandırılması, ilk kez onun zamanındadır. Ülke tarihinde ilk askerî okul, ilk resmî posta teÅŸkilâtı, ilk matbaa, ilk periyodik gazetenin yayımlanması ve ‘Afgan’ isminin yer aldığı ilk banknotların basımı da yine Åžir Ali Han’ın emriyle gerçekleÅŸtirilmiÅŸti. Ali Han’ın 1879’da Ä°ngilizlerin Afganistan’a müdahalesi sonucu devrilmesinin ardından, yerini 1880’de kuzeni Emir Abdurrahman Han aldı. Selefinin modernleÅŸme hamlelerini devam ettiren Emir Abdurrahman, Afganistan’ın bugünkü sınırlarına kavuÅŸmasına da ön ayak olacaktı.
1901’e kadar kesintisiz 21 yıl boyunca Afganistan’ın hâkimi olan Abdurrahman Han, diplomasi alanında usta, siyasî manevra kabiliyeti yüksek, kudretli bir hükümdardı. Rusya ve Büyük Britanya imparatorlukları arasında sıkışıp kalmış bir ülkeyi yönetmek ve bunu da dışarıdan askerî müdahaleye müsaade etmeksizin baÅŸarmak, zor bir iÅŸti. Afganistan’ın Ruslarla olan kuzey sınırı belirlenmiÅŸ olduÄŸu için, Ä°ngilizlerin hudut hattı henüz kesinleÅŸtirilmemiÅŸ doÄŸu ve güney doÄŸu yönlerinden hücumunu önlemenin yolu onlarla iyi geçinmekti. Abdurrahman Han da bu siyaseti benimsedi. Buna baÄŸlı olarak, dış iÅŸlerinde Londra’nın çizgisinden çıkmamak ÅŸartıyla, yıllık bir milyon 850 bin rupi ekonomik desteÄŸi elde etmesi uzun sürmedi.
Emir Abdurrahman Han’ın kurmaya çalıştığı bütün dengeye raÄŸmen, Ruslar Afganistan’ı kuzeyden sıkıştırmaya baÅŸlayınca, Ä°ngilizler, Afganistan’la Britanya Hindistanı -o zaman henüz Pakistan diye bir ülke yoktu elbette- arasındaki sınırı kesinleÅŸtirme ihtiyacı duydular. Böylece, Rusların Afganistan’ı aşıp Hindistan içlerine doÄŸru ilerleme riski de azaltılmış olacaktı.
Londra’da kurulan “Kraliyet Komisyonu”, Afganistan-Hindistan sınır hattının müzakeresi için Kabil’e gönderilecek heyetin baÅŸkanlığına, Delhi’deki hükümetin dışiÅŸleri bakanı Sir Henry Mortimer Durand’ı tayin etti. 1893’ün ekim ayında Afganistan’a giden Durand ve beraberindeki heyet, Afgan hükümetinin temsilcileriyle sıkı bir müzakerenin ardından, iki ülke arasındaki sınırı belirledi. 12 Kasım 1893 günü imzalanan anlaÅŸma, Afganistan ve Britanya Hindistanı arasına 2 bin 640 kilometrelik bir hat çiziyordu. Ä°ngilizlerin Afganlara dayattığı sınırın en dikkat çekici yanı, bölgenin en kalabalık etnik grubu olan PeÅŸtunların yaÅŸadığı geniÅŸ bir coÄŸrafyayı ortasından ikiye bölmesiydi.
Emir Abdurrahman Han’dan sonra yerine geçen oÄŸlu Emir Habibullah, 1905’te Ä°ngilizlerle imzaladığı yeni bir anlaÅŸmayla, Ä°ngiliz baÅŸ müzakerecisine nispetle “Durand Çizgisi” olarak anılan sınır hattını tanıdığını teyit etti. 1919’da Afgan hükümetiyle Ä°ngiltere arasında imzalanan ve Afganistan’a bağımsızlığını kazandıran anlaÅŸmada da, önceki bütün karşılıklı taahhütlerin kabul edildiÄŸi belirtildi. Bağımsız Afganistan, böylece Durand Çizgisi’ni Britanya Hindistanı ile arasındaki resmî sınır olarak tanımış oluyordu.
1947’de Britanya Hindistanı ikiye bölünüp, ortaya Hindistan ve Pakistan adlı iki bağımsız devlet çıkınca, Afganistan, Durand Çizgisi üzerinden Pakistan’la sınır komÅŸusu haline geldi. Kabil hükümeti için, ortaya çıkan yeni durum, on yıllardır fısıltıyla tekrarlanan bir itirazın sesli bir ÅŸekilde dile getirilmesine imkân vermiÅŸti: Durand Çizgisi’nin meÅŸruiyeti tartışmaya açıktı, Pakistan’la sınır yeniden belirlenmeliydi. Ä°ngiltere ve Pakistan, doÄŸal olarak bu talebi reddetti. Bunun üzerine Afganistan, elindeki diÄŸer kozu masaya sürdü: Madem Durand Çizgisi PeÅŸtunların yüzyıllardır yaÅŸadığı bölgeyi ortasından ikiye ayırmıştı, o halde bu bölge birleÅŸtirilerek “PeÅŸtunistan” adlı özerk bir yönetime kavuÅŸturulmalıydı. Ä°ngiltere ve Pakistan’dan bu öneriye de ret cevabı geldi.
“Müslüman bir devlet” olarak 14 AÄŸustos 1947’de tarih sahnesine çıkan Pakistan, sadece Afganistan’la deÄŸil, Hindistan’la da sınır sorunları yaÅŸamaya baÅŸlamıştı. Oradaki problemin kaynağı da, sınırı kafasına göre çizen bir baÅŸka Ä°ngiliz’di: Sir Cyril Radcliffe. (30 Ocak tarihli yazımda, Hindistan-Pakistan sınırının hikâyesini ve Radcliffe’in bölgeyi hiç görmeden çizdiÄŸi hattın meydana getirdiÄŸi trajediyi anlatmıştım.)
Pakistan’ın Afganistan ve Hindistan’la gerilimli baÅŸlayan iliÅŸkisi günümüzde de aynı tempoda devam ediyor. Afganistan Durand Çizgisi’ni tanımamayı sürdürürken, Hindistan da KeÅŸmir üzerindeki kontrolü sebebiyle Müslüman komÅŸusuyla sık sık sürtüÅŸmeye giriyor. En son örneÄŸini geçtiÄŸimiz hafta yaÅŸadığımız KeÅŸmir gerilimi, her an büyük bir savaÅŸa dönüÅŸme potansiyelini de bünyesinde taşıyor.
***
“Ä°slâm coÄŸrafyasına yabancıların çizdiÄŸi sunî sınırlar” konulu bir yazı dizisi hazırlasak, -maalesef- malzeme sıkıntısı çekmeyiz. Örnekler oldukça bol. GeçmiÅŸte yaÅŸananları sürekli tekrarlamak, bir noktadan sonra, vakıayı kanıksamaya dönüÅŸme tehlikesini de içeriyor ayrıca. Bu nedenle, bu mevzuyu pratik bir soruyla nihayetlendirelim:
Elimize kâğıt-kalem alsak, Ä°slâm dünyasındaki ülkelerin mevcut sınırlarını ezberden çizebilecek durumda mıyız?
ÇizilmiÅŸ sınırları kâğıt üzerine çizebilme becerisinden bile mahrumsak, o zaman bütün sloganlarımızı unutalım. Oturalım, coÄŸrafyamızı ÅŸehir ÅŸehir, ülke ülke çalışalım. Ders çalışır gibi. Bu iÅŸ, bugünkü birinci dersimiz çünkü.
Henüz yorum yapılmamış.