Sosyal Medya

Güncel

Ahmet Taşgetiren ayrılığın nedenini açıkladı: Yanlış mı söylemişim?

Ahmet Taşgetiren, Erenköy Cemaati’nin yayın organları Erkam Radyo’daki programına ve Altınoluk Dergisi’ndeki Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevine son verilme sebebini açıkladı.



Ahmet TaÅŸgetiren bu ayrılığın nedenini bir yazıyla kaleme aldı. Yazıyı Twitter'dan duyuran TaÅŸgetiren "Gerçekte ne oldu? Evet Altınolukla 33 yıllık beraberliÄŸim sona erdi. Olan biteni ve deÄŸerlendirmelerimi 5 yazı halinde kaleme aldım. Ä°lk yazı “ne oldu”yu aÅŸağıdaki linkten okuyabilirsiniz. DiÄŸer yazılar da takip eden günlerde gelecek." diye yazdı. Ahmet TaÅŸgetiren yazısında Erenköy Cemaati’ne sitem ederken yazısının sonunda TV5 ekranlarında söylediÄŸi, “12 Mart, 12 Eylül, 28 Åžubat döneminde yazdım, kendimi bu zamandaki kadar kısıtlı bir duygu içinde görmedim” ifadelerini tekrar ederek, “Ne dersiniz yanlış mı söylemiÅŸim?” diye sordu.

Ä°ÅŸte Ahmet TaÅŸgetiren'in ayrılık sebebini açıkladığı yazısı;


Altınoluk Dergisinin Mart 2019 sayısının sunuÅŸ sayfasında “TeÅŸekkür ve Dua” baÅŸlığı altında kutu içerisinde ÅŸöyle bir açıklamaya yer verildi:
 
“Altınoluk dergimizin çocukluk ve gençlik yılları diyebileceÄŸimiz 33 yıllık hizmet yolculuÄŸunda bir nöbet deÄŸiÅŸimi söz konusu. YazıiÅŸleri Müdürümüz Muhterem Ahmet TaÅŸgetiren Bey, bu aydan itibaren görevini yeni bir kadroya devretmiÅŸ bulunuyor. Bir dergi için bereketli bir ömür diyebileceÄŸimiz tam 33 yıl, heyecanından bir ÅŸey kaybetmeden, istikametini bozmadan, emaneti yere düÅŸürmeden bugünlere taşımada çok büyük emekleri olan yol refikimiz ve dostumuz Ahmet Bey’e dergi ailesi ve okuyucularımız adına teÅŸekkürlerimizi arz ederiz. Yüce Mevlamızdan bundan sonraki hayatında sıhhat ve afiyet içerisinde daha güzel çalışmalar için fırsatlar ve imkanlar sunmasını niyaz ediyoruz.”
 
Altınoluk’un geçtiÄŸimiz 396 sayısında sunuÅŸları bendeniz kaleme almıştım. 397'inci sayısında ise böyle bir teÅŸekkür ve dua ile uÄŸurlanışımızın haberi verildi.
 
Ne oldu, nasıl oldu?
 
Aslında Altınoluk dünyası için sürpriz bir geliÅŸme olduÄŸu muhakkak. Hadiselerin akışı içinden bu noktaya geliÅŸ hem beklenebilirdi hem de ihtimal dışı görülebilirdi. Ama oldu.
 
Daha bir ay önce Konya ve Karaman’da Altınoluk dergisinin imtiyaz sahibi Abdullah Sert Bey ile birlikte “Altınoluk toplantıları” yapmıştık. Okuyucularımızla tam altı buluÅŸma gerçekleÅŸmiÅŸti.
 
YazıiÅŸlerindeki arkadaÅŸlarla 400'üncü sayıyı konuÅŸuyorduk.
 
Bir ay önce Osman Nuri TopbaÅŸ Hocaefendi ile Hüdayi Vakfı ve “Merhamet ve Müslüman” konusu etrafında yaptığımız mülakat dergide 16 sayfa halinde yer almıştı.
 
Yakında Murat Karaman ile Afrika’ya, Balkanlara, Azerbaycan’a ve Suriye’ye gitmiÅŸ, ardından Hüdayi Vakfı’nın tanıtım filminin metnini kaleme almıştım. Hüdayi Vakfı’nın ilk tanıtım filminin metni de yine Ahmet TaÅŸgetiren imzası taşımaktaydı.
 
Önemli emek verdiÄŸim son kitabım, “Psikolojik tahlillerle KUR’AN AYNASINDA Ä°NSAN”ın Erkam Yayınevi bünyesinde basıldığı Abdullah Bey ile vedaya gittiÄŸim buluÅŸmada haber verildi. Henüz kitaplarımın tamamı Erkam bünyesinde bulunuyor.
 
Ve evet, 33 yıl sonra Altınoluk’ta deÄŸilim.
 
33 yıl çocukluk ve gençlik yılları mı idi, bence öyle deÄŸil. Ä°lk sayısından itibaren diri, olgun bir yolculuÄŸu oldu Altınoluk’un. 33 yıl, “dergiler mezarlığı”ndan bahsedilen Türkiye’de bir dergi için dolu dolu bir ömür niteliÄŸi taşıyor. Bu süreyi muhteva diriliÄŸi içinde, insicamını, istikametini kaybetmeden, zikzak çizmeden sürdürmek de Altınoluk’un ayrı bir vasfı. Ben Altınoluk bünyesinde geçirdiÄŸim 33 yılı hayatımın en deÄŸerli zamanlarından biri olarak görürüm.
 
Peki ne oldu?
 
Türkiye uzunca bir süredir sancılı dönemlerden geçiyor. Ä°ktidarda dindar bir kadro var. Ahmet TaÅŸgetiren de Altınoluk’taki yazı iÅŸleri sorumluluÄŸu dışında gazetelerde köÅŸe yazarlığı yapan bir insan.
 
GeçtiÄŸimiz 33 yılda Altınoluk yazıiÅŸleri sorumluluÄŸu yanında yazarlık da devam etmiÅŸ. “Ä°slamcı yazar” tanımı Ahmet TaÅŸgetiren’in köÅŸe yazarlığı için yapılmış. Ne demek bu? Ä°slam’la, Müslümanla ilgili bir derdi var, demek. Bu derdi taşımayı onur olarak gördüm hep. Altınoluk bir alan, yazı hayatı diÄŸer alan, ama islamî sorumluluk cephesinden ikisi birbirini bütünleyen hizmetler. Merhum Musa TopbaÅŸ Efendi’nin (rh.a) Yeni Åžafak’ta yazdığım yıllarda her karşılaÅŸmamızda “Yaz Ahmet Bey yaz” dediÄŸini en iyi Abdullah Bey bilir.
 
Sancılı süreç yaÅŸanıyor, dedim.
 
Yazı hayatımda dindar siyasi kadrolara yönelik yazılar zaman zaman sorun oldu. Bir tabanı var siyasi kadroların, onlar heyecanla desteklenmesini istiyorlar, ama yazar, parti insanı deÄŸildir, ondan parti insanı gibi “taraftar”lık yerine doÄŸru gözlemcilik ve saÄŸlıklı deÄŸerlendirme beklenir. Yazar dışardan bakar ve yürüyen hareket içinde yer alanların görmediÄŸini görüp, uyarmaya çalışır. “Ä°slamcı yazar” dindar siyasi kadroların yürüyüÅŸü konusunda daha duyarlıdır ve onları uyarmak daha hayati bir sorumluluktur. Çünkü siyasette ayak sürçmelerin Ä°slam varlığına yönelik bedeli daha ağır olur.
 
Bu sebeple, Refah döneminde de eleÅŸtirel görüÅŸlerimiz oldu, Ak Parti iktidarı döneminde de. Her iki dönemde de “Taban”dan tepkiler oldu, Ak Parti döneminde ise hem tabandan hem tavandan tepki aldım.
 
Ben ise iliÅŸkimi “Destek ve murakabe” ekseninde deÄŸerlendirdim. Ve bunun dindar siyasi kadrolar açısından olumlu bir katkı olarak görülmesini arzu ettim. Çalışma masamın arkasında “Kalem suresi”nin ilk harfinin istifi vardır. Ä°lk ayetler yazı disiplinimi oluÅŸturmuÅŸtur. “Nûn vel kalemi vemâ yesturûn. — Kalem ve yazdıkları ÅŸahit olsun ki.” Kalem ve yazılanlar tanıklık edecek yarın mahÅŸer ikliminde. O bilinçle yazmak baÅŸlı başına bir yazı disiplinidir. Bunun böyle görülmesini istedim.
 
Öyle olmadı.
 
Tepkiler tabandan ve tavandan Hüdayi Camiası’na kadar ulaÅŸtı.
 
Åžunu ifade etmem lazım. Ben hiçbir dönemde ne yazılarımda ne tv konuÅŸmalarımda ne de konferanslarımda “Erenköy Camiasının sözcüsü” olmadım. Evet Camia’nın dergisinin yazıiÅŸleri müdürlüÄŸünü yaptım ama, Camia’nın karar merkezinin dergi olmadığını bu iÅŸten anlayan herkes bilir.
 
Ben eminim, Ak Parti iktidarının zirveleri de Ahmet TaÅŸgetiren’in camia için belirleyici olmadığından adı gibi emindir.
 
Kaldı ki, Camia adına iktidara destek niteliÄŸinde yapılan net açıklamalar vardır.
 
Camianın tabanına bakıldığında da Ahmet TaÅŸgetiren’in deÄŸerlendirmelerinin deÄŸil, diyelim Hüdayi Vakfı adına yapılan açıklamaların baÄŸlayıcı olduÄŸu görülür.
 
Bu süreçte, Star’da yazdığımız bazı yazılar gazete bünyesinde gerilime yol açtı ve Star’dan ayrıldım.
 
Bir ara Vakıf’tan bir heyet Erkam Radyo’daki çalışma ofisime gelerek “Yazı yazmamam”ı rica etti. Ben o ara Erkam Radyo’da sabahları yaptığım “Medya ve Gündem Analizi” programını bıraktım. Bir süre herhangi bir gazetede yazı yazmadım. Neredeyse bir yıl oldu, yazmıyordum, ama bir yazar olarak sorumluluÄŸum yok muydu, muhalefet insanı deÄŸildim, politikacı deÄŸildim, bütün yazılarım siyasi yazı niteliÄŸinde deÄŸildi, niçin yazmayacaktım? Yazmaya karar verdim ve Karar’ın epeyce bir zamandır yapmakta olduÄŸu teklifi kabul ettim.
 
3–4 ay mı oldu, evet.
 
TV-5'teki program… Yine bir toplantı:
 
-Tepkiler var, ne yapalım?
 
Dedim ben:
 
-Ben Altınoluk çıktığından beri gazetelerde yazıyorum. Altınoluk ise siyaset yapmıyor. Altınoluk’ta da siyaset yazısı yazmadım. Ben cemaatin sözcüsü deÄŸilim. Benim bütün yazılarım siyasi yazı da deÄŸil, muhalif yazı da deÄŸil. Bugüne kadar da benden Altınoluk dışında yazmamam, konuÅŸmamam istenmedi. Åžimdi neden “Ya Altınoluk ya yazılar?” deniyor?
 
O ortamda “Cemaatin siyasileÅŸmesini doÄŸru bulmadığımı” söyledim. “EÄŸer bir tercih yapmam isteniyorsa yazmaya devam etmek isterim. Bu Altınoluk’u bırakmak demekse bırakırım.” dedim. Oradaki kiÅŸilerin buna hazır olduÄŸu izlenimini aldım. Ertesi gün de Abdullah Sert Bey ile görüÅŸerek ayrılış sürecini baÅŸlattık.
 
Bu görüÅŸmelerde Osman Nuri TopbaÅŸ Hocaefendi’nin “Yazılarınızdan çok istifa ettim. Bu bir iltifat deÄŸil, samimi hislerimi söylüyorum. En büyük üzüntüm yazılarınızı okuyamamak ve sizin üzülmüÅŸ olmanız” demesi içimde saklı kalacaktır.
 
Altınoluk bünyesinde 33 yıllık beraberlik demek, Türkiye’nin doÄŸusu batısı, kuzeyi güneyinde yüzbinlerce insanla hukuk paylaşımı demektir. Söz söyledik, sohbet ettik, yedik içtik… Tuz — ekmek hukukumuz var. Herkesten helallik diliyorum.
 
33 yıl süreyle hizmet zemini açıldı, ÅŸükranlarımı sunuyorum.
 
Siyaset zemini birbirimizi yargılayıp dışladığımız bir zemin olmamalı. Ä°nsanların üstünün çizilmesi kadar büyük zarar yoktur bu tür süreçlerde. Birini vazgeçilmezleÅŸtirip, diÄŸerlerini yokluÄŸa mahkum etmek deÄŸildir Ä°slam’ın insan iliÅŸkisi. Bu tür olaylara bir de bu açıdan bakıp deÄŸerlendirmekte yarar var. Ana dava ne? Kim nereye düÅŸüyor o davadan bakıldığında? Ana mesele bunu doÄŸru görmek…
 
Kalbi selamlar, dualar…
 
……..
 
Burada kayda geçilmesi gereken bir ÅŸey daha var.
 
Tv 5'teki programda ÅŸöyle demiÅŸtim?
 
“12 Mart, 12 Eylül, 28 Åžubat döneminde yazdım, kendimi bu zamandaki kadar kısıtlı bir duygu içinde görmedim”
 
Ne dersiniz yanlış mı söylemiÅŸim?

1 Yorum

  1. Yusuf Åžener

    Mart 05, 2019 Salı 08:15

    Ahmet hocam ben sizin bu cümleden nede ek istediğinizi ne mesaj vermek istediğinizi anlamadım yani yazacak yer olmazsa olmaz karar da yazarım televizyon olmazsa olmaz tv5 de çıkarım daha önce daha popiler gazetelerde TV lerdede yazdın şimdi böyle olunca kendini hiçbir zaman bu kadar baskıda hissetmedin değilmi bu açıklamalarınız üzüntü verici halbuki 17.25 aralıktan sonraki adımlarınıza sevinmiştik öyle kalın gündemde olmazsanızda olmalı

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.