Özel / Analiz Haber
Apartmanda köy hayatı yaşanır mı?
Follow @dusuncemektebi2
Gerçekten köye dönmek istiyor muyuz, yoksa köye dönme fikrini bir hayal olarak mı seviyoruz? Önce bunu tartışmamız gerekiyor. Belki de bir karar vermemiz lazım. .
Köylü bir anne babaya sahip olmanın avantajını her zaman yaÅŸadım. Yaz tatillerinde, ara tatillerde, bayramlarda, sonbaharda ceviz zamanı köyde bulunmak, hep köyde yaÅŸamış tecrübesini kazanmamı saÄŸladı. BaÄŸ nasıl bellenir, arık nasıl açılır, nohut nasıl yolunur, inek nasıl sağılır, tavuk nasıl yemlenir, traktör nasıl sürülür, harman nasıl kaldırılır, gece su sırasına nasıl gidilir, hepsini öÄŸrendim. Köyün çocuklarıyla çiÄŸdem toplamaya, alıç toplamaya, bayramda ÅŸeker toplamaya gittim hep. Ördek dolması, kabak çiçeÄŸi dolması, dereotlu cacık, sabah namazından sonra sağılmış ineÄŸin kaymağı, iki kat yufkanın üzerine dökülen hafif sulu bulgur pilavı, kışın evin içinde maaile çekilen arabaşı çorbası… Evet arabaşı yapılan bir ÅŸey deÄŸil, çekilen bir ÅŸeydir bizim oralarda. Köyde büyümedim ama köye dair her ÅŸeyin yeri var bende. Åžehirde büyümüÅŸ ve yaÅŸamış olmak bunları unutturmadı bana ama tam da köye ait olamadım doÄŸal olarak. Bir arada kalmışlıktı. Birçok çiçeÄŸin, aÄŸacın ve bitkinin ismini bilmiyorum mesela. Yeni yeni öÄŸrenmeye baÅŸladım. Artık sık sık ÅŸehir hayatından ÅŸikâyet ediyorum. Her gün tıkış tıkış otobüslerde, metrobüslerde olmak, kalabalık bir caddede korna ve inÅŸaat sesleri arasında yürümek artık zor gelmeye baÅŸladı. En son Çatalca'da ormanda çadır kurduÄŸumuz geceki huzuru yıllardır yaÅŸamamıştım. Sabaha kadar ateÅŸin başında berrak gökte yıldızları seyrettim. Åžu mısraları mırıldanarak; "Üstümde yıldızlı gök" demiÅŸti Königsberg'li / "içerimde ahlâk yasası" / Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa?/ Ä°ster gözünü oÄŸuÅŸtur, istersen tetiÄŸi çek/ idam mangasındasın içinde yasa varsa."
En son ne zaman yıldızları seyrettiÄŸimi hatırlamıyordum bile. Yıldızları seyretmek, sanılanın ve sıkça söylenen kötü kliÅŸenin aksine bir romantizm deÄŸil, bilakis gerçeÄŸin ta kendisi çünkü insan özüne dönmek ister. Bunun farkında olur yahut olmaz ama bu böyledir. Eskiler "toprak çekiyor" diye bir deyim kullanır. Tam da bununla alakalı aslında, topraktan gelmeyen hiçbir ÅŸey insana ait deÄŸil. Ne ki özünde anasır-ı erbaadan biri yok, o ki insanı yok etmek için var olmuÅŸtur.
Ä°yi de hem ÅŸehir hayatında, dibine kadar modern bir ÅŸekilde yaÅŸayıp hem de bu yaÅŸadığımız hayattan ÅŸikâyet etmek ne kadar tutarlı? "Madem ÅŸikâyet ediyorsun o zaman köyüne dön" diye gelen tepkiler haksız mı? Evet, yaÅŸadığımız hayatı deÄŸiÅŸtirmek adına hiçbir ÅŸey yapmıyorsak, bulunduÄŸumuz ÅŸartları insani bir kimliÄŸe sokmak için çabalamayıp sadece ÅŸikâyet ediyorsak bu haklı bir itiraz olur. Bu ÅŸartların nasıl insanileÅŸtirileceÄŸine gelmeden evvel burada gözden kaçırdığımız bir durum daha var: Gerçekten köye dönmek istiyor muyuz yoksa köye dönme fikrini bir hayal olarak mı seviyoruz? Önce bunu tartışmamız gerekiyor. Belki de bir karar vermemiz lazım. Åžehirde doÄŸup büyümüÅŸ olan birçoÄŸumuzun ÅŸimdiden sonra köyde yaÅŸayabileceÄŸi ÅŸüpheli. Belki yılın birkaç haftası gidip dinlenilecek bir yer olarak güzel bir alternatif olur ama sürekli köyde yaÅŸama fikri birçoÄŸumuz için zor olacaktır. Bunu yapan insanları görüyoruz ama ÅŸehirden köye yerleÅŸen insanlar hâlâ haber deÄŸeri taşıyor. Haber deÄŸeri taşıyan bir vakıa genele yayılmamış ve hâlâ istisnadır demek. Evet, son zamanlarda bir akım gibi doÄŸaya yahut köye dönüÅŸ hikâyelerini sıkça duyuyor olsak da bunun hâlâ yagınlaÅŸmamış olması da bir gerçek.
Bir fırt kaos çekmeden yaÅŸayamam!
Artık sadece metropollerde deÄŸil Anadolu'nun birçok ÅŸehrinde metropollerdekine yakın bir kaos var. Trafik sadece Ä°stanbul ve Ankara'nın problemi deÄŸil. Ä°nsanların nezaketsizliÄŸi, anlayışsızlığı, sabırsızlığı sadece büyük ÅŸehirlerin problemi deÄŸil. Burada toptan bir zihniyet problemi ile karşı karşıyayız. Ekonomik ve politik birçok sebebi olabilir bunun ama maalesef biz bu kaosa alıştık. En kötüsü de bu sanırım; alışmak. Farkında olmadan damarlarımızdan giren bu zehir, çepeçevre kuÅŸattı bizi. Köye dönüÅŸ fikrini de bu yüzden sorguladım zaten, kaosa bu denli alışmışken derin bir dinginlik halinde ne kadar yaÅŸayabiliriz? Devletin çiftçilere verdiÄŸi teÅŸvik son zamanlarda arttı. Mesela küçükbaÅŸ hayvancılığa girmek isteyenlere oldukça iyi teÅŸvikler verildiÄŸi söyleniyor. Peki, ÅŸu an herhangi birimiz küçükbaÅŸ hayvancılık yapabilecek donanıma sahip miyiz? Büyük çoÄŸunlukla hayır. O halde yapmamız gereken baÅŸka ÅŸeyler var demek. Ä°ÅŸimiz ve evimiz kentin tam göbeÄŸinde olduÄŸu halde biz bu kaostan nasıl sıyrılabiliriz? Sadece köy hayatı deÄŸil, her ÅŸeyiyle doÄŸal bir hayat sürebilir miyiz? Ne yardan ne serden geçmek yani bir bakıma...
EÄŸer istiyorsak bunu yapabileceÄŸimiz birçok alan var. Sürekli betonlaÅŸmadan, çok katlı binalardan, çarpık kentleÅŸmeden ÅŸikâyet eden birçok insanın, daha ormanda ateÅŸ yakmayı bile bilmediÄŸini görüyoruz. Öncelikle tabiata müzelik bir ürünmüÅŸ gibi yahut hafta sonları gerçekleÅŸtirilen turistik bir faaliyet gibi bakmamamız gerekiyor. Hangi aÄŸaç iyi tutuÅŸur, hangisi daha uzun süre yanar, neresi kamp yapmak için uygun, hangi hayvanlar burada daha çok olur gibi birçok sorunun cevabını bilmeden ÅŸikâyet ettiÄŸimiz hayattan tam manasıyla kurtulamayız. Tabiat, Allah'ın insana emaneti, bunu iyice bellemek gerekiyor. AÄŸaç ve doÄŸa romantizminden nasıl terörizm doÄŸduÄŸunu geçtiÄŸimiz yıllarda acı tecrübelerle gördük. Böyle bir ÅŸeyden bahsetmiyorum. Tamamen fıtri bir ÅŸey söylediÄŸim, "toprak çekmesi" yani. Ä°deolojik, politik, ekonomik bütün kaygıların bir kenarda durduÄŸu, tamamen insani bir duruÅŸ ve tavır…
Ä°yi de 80 metrekarelik evde ne yapabilirim?
Reel gündemden kaçmanın bu kaostan kurtulmak için önemli bir adım olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Ä°nsanın kendi gündemini kendi belirlemesi, bütün dış saiklerden kurtularak sadece kendisi ve ailesi içinde oluÅŸturduÄŸu gündemle yaÅŸaması kendi özgürlüÄŸü için en büyük adım olacak zannımca. Bundan sonra bir saksı ve birkaç çeÅŸit tohum almakla iÅŸe baÅŸlanabilir. Ä°htiyacı bütünüyle karşılamasa bile küçük de olsa balkonda, yerli tohumlu domates, biber, salatalık ve maydanoz gibi ÅŸeyleri yetiÅŸtirmek topraklar irtibatımızın kopmaması için önemli adımlar olabilir. Bunun yanında çeÅŸit çeÅŸit çiçek tohumları ve fideleri mevcut.
Her ÅŸeyin endüstri haline geldiÄŸi bu zamanda endüstriden kaçmak mümkün elbet. Ä°nsan, ozon tabakasını delmemek için kendi deodorantını, kendi kremini, kendi diÅŸ macununu yapabilir mi? Hem de kimyasallardan mümkün mertebe arındırılmış bir ÅŸekilde? Åžimdi internette bulup uyguladığım birkaç tarif vereceÄŸim:
Deodorant: Her ne kadar deodorant ÅŸeklinde tanımlasak da aslında vücuda zarar vermeden yaz günlerinde kötü koku önleyici, kreme yakın bir madde oluyor. Åžöyle: 2 yemek kaşığı ararot yahut mısır niÅŸastası. 1 yemek kaşığı karbonat. 1 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağı. 1 Yemek kaşığı shea yağı ve aktarlarda bulabileceÄŸiniz, dilediÄŸiniz aromadaki doÄŸal yaÄŸdan 7-8 damla. Ardından yaÄŸ hariç bütün malzemeler benmari usulü ile eritilip bir cam kavanoza konuyor. Sonra yaÄŸ da içine eklenerek tekrar karıştırılıyor ve yarım saat bekledikten sonra ürün hazır. DenenmiÅŸ ve baÅŸarılı olmuÅŸ bir ürün.
DiÅŸ macunu: Tek kullanımlık bir diÅŸ macunu için; 1 çay kaşığı karbonat, 1 damla nane yağı ve birkaç damla suyu macun kıvamına kadar getirip karıştırdığınızda macununuz hazır oluyor. Aynı oranda artırıp kapalı bir kutuda sakladığınızda daha fazla kullanımlık diÅŸ macununu elde edebilirsiniz. DiÅŸ macunlarının beyne verdiÄŸi zararlar sıkça konuÅŸulurken bunu kullanmak daha doÄŸru deÄŸil mi?
Nemlendirici krem: Aynı oranda, gülsuyu, gliserin ve badem yağını karıştırıp krem olarak kullanabilirsiniz. Bu kadar basit. Kozmetik endüstrisine yüzlerce lira neden kazandırasınız?
Bu ve bunun gibi birçok tarife ulaÅŸmanız çok kolay. BulunduÄŸumuz yerde mümkün mertebe iyi bir hayat yaÅŸamaya çalışma çabası bile kıymetli. Ä°nsani yaÅŸam koÅŸullarını kendi kendimize oluÅŸturabileceÄŸimiz alanlar varken, ÅŸikâyetle vakit kaybetmek bizim için daha yıkıcı.
RAŞİT ULAŞ - LACİVERT DERGİ
.
Henüz yorum yapılmamış.