Güncel
Kandilli'den deprem açıklaması: Bunu bilip buna göre yaşayalım.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, "Ortalama 6.5 yılda bir 7'nin üstünde bir depremle karşılaşıyoruz. Bu önemli bir istatistik. Bunu bilip buna göre yaşayalım. Sürpriz olmasın." dedi.
Deprem haftası dolayısıyla soruları yanıtlayan Özener, Türkiye'de Kandilli Rasathanesi ve Deprem AraÅŸtırma Enstitüsü verilere göre, Türkiye'de 1985-2018 yılları arasında 255 bin 254 deprem kaydedildiÄŸini söyledi.
Marmara Denizi'nin içine koyulan istasyonlarla 0.2'lik depremi de bildiklerini belirten Özener, "Türkiye'de bundan 30 sene önce anca 3'lük depremleri kaydedebiliyorduk. Bu nedenle geçen yıllarda daha az deprem sayısı olduÄŸu gözüküyor. Deprem istasyon sayısı arttığı zaman daha küçük depremleri ölçebiliyorsunuz. 1985 yılında 1057 deprem kaydedilirken, 2017 yılında 34 bin üzerinde, 2018 yılında 15 bin 352 deprem olduÄŸunu kaydetmiÅŸiz. 2017'de depremin fazla olmasının nedeni de bu yıl yaÅŸadığımız 6'nın üzerinde depremin ve artçılarının fazla olmasıdır." diye konuÅŸtu.
Son yıllarda ortalama yılda 15 bin civarında depremin kaydedildiÄŸini bildiren Özener, 1900'den 2018 yılına kadar 44 bin 885 adet 3 ila 3.9 arasında deprem gerçekleÅŸtiÄŸini, bunun her gün ortalama büyüklüÄŸü 3 ile 3.9 arasındaki depremin olduÄŸu anlamına geldiÄŸini söyledi.
Ortalama her 50 günde bir 5 ile 5.9 arasında bir deprem yaÅŸandığını ifade eden Özener, ÅŸunları kaydetti:
"Ortalama 18 ayda bir 6 ile 6.9 arasında mevcut. Ortalama 6.5 yılda bir 7'nin üstünde bir depremle karşılaşıyoruz. Bu önemli bir istatistik. Bunu bilip buna göre yaÅŸayalım. Sürpriz olmasın. Ayrıca 1900'den günümüze 33 büyük deprem oldu. Bu depremler sonucunda 90 bin vatandaÅŸ hayatını kaybetti. Bu depremlerden en büyüÄŸü de 7.9 büyüklüÄŸündeki Erzincan depremi. Dolayısıyla herhangi bir yerde deprem olması sürpriz olmaması gerekiyor.
Türkiye, deprem fay hattı üzerinde bulunan bir ülke. Türkiye bir deprem ülkesi. Nüfusunun yüzde 90'ı deprem tehlikesine maruz. Ülkenin her yerinden geçen bin 200 kilometre uzunluÄŸunda Kuzey Anadolu fay hattı bulunuyor. Bu fay hattının 1939 depreminden beri kırıla kırıla batıya doÄŸru göçü var. En son da 17 AÄŸustos ve 12 Kasım depremleriyle artık Marmara Bölgesi'ne iyice geldi. Bir sonraki depremin de bütün bilim insanlarının kabul ettiÄŸi, ÅŸu an da Marmara Denizi içinde bir deprem olacağıdır. Sadece Ä°stanbul'u deÄŸil, Marmara'daki 10 farklı ilin bu depremden etkileneceÄŸi öngörülüyor. Bunun anlamı ÅŸu deÄŸil; illa ki deprem Marmara'da olacak diye bir ÅŸey yok. Türkiye'nin büyük çoÄŸunluÄŸu deprem tehlikesi altında. Kuzey Anadolu fayının yapısından dolayı domino etkisiyle batıya göçünden dolayı Marmara'da bir deprem beklentisini söylüyoruz. Bu depremin yaklaşık büyüklüÄŸü minimum 7.2 olacağı da bekleniyor. Bu bilimsel gerçek. Ama zamanını bilemiyoruz. Belki 10 veya 50 sene sonra olabilir. Sadece Marmara deÄŸil, Türkiye'nin her yerinde deprem olabilir."
DEPREMDE ERKEN UYARI SÄ°STEMÄ°NÄ°N ÖNEMÄ°
Prof. Dr. Haluk Özener, depremi önceden bilmenin mümkün olmadığına dikkati çekerek, "Depremin yıkıcı dalgaları, yerleÅŸim yerlerine veya belirli kritik tesislere ulaÅŸmadan erken uyarı mesajı vermek mümkün." dedi.
Depremin 2 dalgası olduÄŸunu, ilk ve ikinci dalga arasında hız farkı bulunduÄŸunu anlatan Özener, "Birinci dalga geliyor, deprem olduÄŸunu ilk algıladığımız zaman depremin yeri ve büyüklüÄŸünü kabaca tahmin ediyoruz. Yıkıcı ağır gelen dalga arkadan geliyor, arada hız farkı var, o kıyıya ya da yerleÅŸim yerlerine ulaÅŸmadan bir sinyal verebiliyoruz. Bu sinyal erken uyarı sinyali, deprem olmadan önce deÄŸil, deprem gerçekleÅŸtikten hemen sonra yıkıcı dalga vurmadan." ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Özener, bunun da Marmara Bölgesi için 5 ila 7 saniye olduÄŸunu ifade ederek, ÅŸöyle devam etti:
"Marmara'da 7 saniye önce depremin yıkıcı dalgasını gelebileceÄŸini öÄŸrenebiliyoruz. Bu dalga ve sinyal bilgisayardan bilgisayara bir sinyal. Biz sinyali üretiyoruz, bunu tabii ki vatandaÅŸa duyurmak ayrı ve zor bir ÅŸey. Yapılan tek ÅŸey, erken uyarı sinyali verdikten sonra, o sinyali alan ve otomasyon saÄŸlayan kurumlar. Bunlar Ä°GDAÅž, büyük bir depremden sonra ana dağıtım vanalarını kesecek ÅŸekilde bir otomasyonu var. Marmaray'da da belirli bir deprem olduktan sonra vagonları yavaÅŸlatıp ilk istasyona tahliye edecek sistem bulunuyor. Depremden sonra en büyük etki doÄŸal gaz ve elektrikten oluÅŸan yangınlar oluyor. Bunların önüne geçmek gerekiyor. Afetin ikincil etkisini yok etmek lazım. Öyle zamanlar oluyor ki, depremden çok depremden sonra 2. afetlerde insanlar hayatlarını kaybediyor. Erken uyarı sistemi önemli bir sistem ama fay çok yakın olduÄŸu için Marmara'dan geçen, sadece 5 ila 7 saniye arasında bir erken uyarı sinyali verebiliyoruz. Japonya'da ise süre daha fazla. Neden? Oradan geçen fay hattı kıyıya çok daha uzakta. Dolayısıyla ne kadar mesafe uzaksa, 2 dalga arasındaki zaman farkı açılacağından dolayı, kimi zaman yerlerde 15-30 saniye önce haber vermek mümkün oluyor. O zaman da sivil savunma ya da bugünkü adıyla AFAD aracılığıyla sinyal vatandaÅŸa verebilirsiniz. Marmara'da ise bu uzun saniyeler mümkün deÄŸil."
Henüz yorum yapılmamış.