Sosyal Medya

Güncel

Beşir Ayvazoğlu / İbrahim Müteferrika casus muydu?

BeÅŸir AyvazoÄŸlu - Karar



Kemal Beydilli, “Matbaa tarihimiz,” diyor, “daha önce yazılanları tekrarlama ve yerleÅŸmiÅŸ bütün yanlışlıkları göz ardı ederek, ortalıkta dolaÅŸan bilgileri yeni araÅŸtırmalara yönelmeden ve usanmadan tekrarlama tarihidir.”
 
Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishane ve Mühendishane Matbaası (1995) gibi son derece önemli eserlere imza atan aziz hocamız, Osmanlı ve Avrupa tarihi, diplomatik iliÅŸkiler, sefirler ve sefaretnameleri, ıslahat teÅŸebbüsleri, yenileÅŸme ve yeniden yapılanma gibi konularda büyük bir uzmandır. Kısa bir süre önce neÅŸredilen Ä°ki Ä°brahim-Müteferrika ve Halefi (Kronik Yayınları) isimli eserinde yepyeni bilgilere ulaÅŸtığı gibi, bir meselenin nasıl incelenmesi gerektiÄŸini de gösteriyor.
 
Çalışma tarzını tarif etmek için en uygun tarifi “kılı kırk yarmak” tabirinde bulduÄŸum Beydilli hoca, bu hacim itibarıyla küçük, fakat muhteva itibariyle dolgun eserinde Ä°brahim Müteferrika hakkında bilinenleri tekrarlamaksızın hemen her kaynakta farklı gösterilen ölüm tarihine odaklanıyor. Herhangi biri için anlamsız gelebilecek bu tecessüs, Müteferrika’nın ölüm tarihini (1747) kesin olarak tespit edilmesi bir yana, yepyeni bilgilere ulaşılmasını da saÄŸlıyor.
 
***
 
Bu bilgilerin ne olduÄŸuna geçmeden önce, Beydilli hocanın matbaanın geç geldiÄŸi ve bunun sebepleri konusundaki abes tartışmaya iltifat etmediÄŸini belirtmekte fayda görüyorum. 18. yüzyıl Osmanlı toplumunda okuryazarlık oranı çok düÅŸük olduÄŸu için matbaaya ihtiyaç hissedilmediÄŸini, esasen ulemanın ve medrese talebelerinin müstensihler tarafından çoÄŸaltılan gerekli kitaplarla yeterince donatıldıklarını söyleyen Beydilli hocadan Müteferrika’nın matbaasında basılan kitapların elle çoÄŸaltılanlar kadar pahalı olduÄŸunu da öÄŸreniyoruz. Daha da önemlisi, basılan eserlere talebin çok düÅŸük olmasıdır. Nitekim evlatlığı ve halefi Kadı Ä°brahim’in terekesinde yüz adet satılamamış Vankulu Lügati görünüyor.
 
Müteferrika, Kadı Ä°brahim ve Biraderleri ve RaÅŸid Efendi matbaalarının uzun ömürlü, dolayısıyla etkili olmadıkları için unutuldukları, bu sebeple matbaanın ilk defa III. Selim devrinde açıldığına dair kayıtların bulunmasından da anlaşılıyor.
 
 
 
Bir gerçek daha: Müteferrika matbaası Patrona Halil isyanından yara almadan kurtulmuÅŸtur ve bu matbaaya karşı kasıtlı bir tepkiden söz edilemez. Ä°syana altı bin civarında müstensihin katıldığı ve matbaayla birlikte Kâğıthane’deki kâğıt imalathanesini de tahrip ettikleri iddiası da doÄŸru deÄŸildir. Beydilli hoca, 1679’da Ä°stanbul’a gelen Marsigli’nin gözlemlerine dayanarak o tarihte kâğıt imalathanesinin yerinde bir bez imalathanesinin faaliyet gösterdiÄŸini söylüyor.
 
***
 
Beydilli hocaya göre, Ä°brahim Müteferrika’nın 1746 yılında öldüÄŸü bilgisi, Joseph von Hammer’in Osmanlı Tarihi’nden yayılan yanlış bir bilgidir. Bu eserin sekizinci cildinde, Ä°stanbul’daki Avusturya elçisi Penkler’in bir raporu kaynak gösterilir. Hammer, 23 Mart 1747’de ölen Comte de Bonneval’den, yani Humbaracı Ahmed PaÅŸa’dan söz ederken evlatlığı Milanolu mühtedi Süleyman’ın ondan boÅŸalan Humbaracı ocağının başına getirildiÄŸini, aynı ÅŸekilde bir yıl önce ölen Macar mühtedisi Büyük Ä°brahim’in yerine de oÄŸlu Küçük Ä°brahim’in geçerek matbaayı yönetmeye baÅŸladığını söyler. Bizim Kadı Ä°brahim diye bildiÄŸimiz halefi Küçük Ä°brahim’in yıllarca divan tercümanı kâtipliÄŸi yaptığı da Beydilli hoca tarafından kesin olarak tespit edilmiÅŸtir.
 
Hammer, Müteferrika ile ilgili bilgilere kaynak olarak Penkler’in Haziran 1746 tarihli raporunu göstermektedir. Beydilli hoca, bu raporda asıl ilgi çekici hususa özellikle dikkatimizi çekiyor: Ä°brahim Mütferrika’nın ismi ÅŸifre koduyla (rakamlı hurufat) verilmiÅŸ, üzerine “Ä°brahim Effendi” kaydı düÅŸülmüÅŸtür. Burada Mütferrika’nın Penkler’e “mahremane” olarak Divan-ı Hümayun’dan bilgiler ilettiÄŸi ifade edilmektedir. Åžifre kodu ise 601.801 ve 601.104.801...
 
Sadece Ä°brahim Müteferrika’nın deÄŸil, evlatlığı ve adaşı Kadı Ä°brahim, Humbaracı Ahmed PaÅŸa ve onun evlatlığı Süleyman’ın da Avrupa ülkeleri elçilerine Divan’dan haberler taşıyan bir casusluk ÅŸebekesinin içinde yer aldıklarını tespit eden Beydilli Hoca’ya kulak verelim:
 
“Süleyman’ın Küçük Ä°brahim ile yakın dostluÄŸu ve iÅŸ birliÄŸi vardır. ‘Süleyman ve Küçük Ä°brahim Bonneval’e dair haberleri Penkler’e iletirler’ kaydı bu yakınlığın ve faaliyetlerinin boyutunu aksettirir. 1756 tarihli baÅŸka bir kayıtta Hammer Ä°stanbul elçisi Schwachheim’ın raporundan hareketle (…) PîrÄ«zâde Osman Molla’nın verdiÄŸi bir ziyafette Küçük Ä°brahim ve Süleyman’ın da hazır bulunduÄŸundan bahseder ve Bonneval’in ölümü üzerine geçen 12 sene zarfında bunların hâlâ Avrupa elçileriyle Divân arasındaki irtibatın temininde rol aldıklarına dikkat çeker. Osman Molla da bir ticaret antlaÅŸması peÅŸinde koÅŸan Danimarka elçisi Gähler tarafından para gücü ile kullanılmaktaydı. Osmanlı, Fransız ve Sicilyateyn olmak üzere ‘üç mutfaktan karın doyuran’ Bonneval ve Penkler’e mahremâne haberler sızdıran Müteferrika gibi bunların yakınları olarak Küçük Ä°brahim ve Süleyman da muhbirlik hizmetlerinden maddÈ‹ olarak istifade etmekteydiler. Bu ikisi ayrıca, Bonneval ve Müteferrika’nın yaptıklarını ve yazdıklarını da Penkler’e bildirmekteydiler.”
 
***
 
Evet, Kemal Beydilli hocamızda Türk modernleÅŸmesinde önemli roller oynadıkları düÅŸünülen Ä°brahim Müteferrika ve Humbaracı Ahmed PaÅŸa gibi mühtedilerin aynı zamanda etkili birer casus oluklarını öÄŸrendik. Kim bilir, yaÅŸadıkça daha neler öÄŸreneceÄŸiz!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.