Güncel
Abdurrahman Dilipak: Endişelenecekler tabi, çünkü ucu kendilerine dokunuyor
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
EÅŸref Bitlis’i araÅŸtıramazsınız, UÄŸur Mumcu’yu da, HablemitoÄŸlu’nu da, Cem Ersever’i de, Hrant Dink’i de, Muhsin YazıcıoÄŸlu’nu da, Bahriye Üçok’u da, Sabancı’yı da. Çünkü 3 adım sonra ucu “kendilerine” dokunur.
Müslüman, ateist, laik, saÄŸcı-solcu farketmiyor. Aynı delikteki yılan tarafından ısırılıyoruz. “Fail” 40. odada gizlidir. EÄŸer kararlılık ve cesaretle iÅŸin üzerine gidecek olursanız, oraya varana kadar “dokunulmaz”, “korunan”, “kozmik ve derin” birçok ve kurumun kapısından geçerek ilerlemeniz gerek. Ve her adımda, faili iÅŸaretleyen yanıltıcı tabelalar göreceksiniz. Muhbirler, analizistler, muteber adamlar, belge sunan gazeteci kılıklı ajanlar sizi karşılayacaklar. Her ÅŸeye raÄŸmen doÄŸru yönde ilerleyecek olursanız, tehdit alır, saldırıya uÄŸrarsınız. Yetkiniz elinizden alınır.
Darbeler, darbeciler, siyasi cinayetlerin failleri onun için bulunamaz. Herkesin bildiÄŸi gerçek “sır” olur. Çok ısrarcı olursanız, gemileri yakmışsanız, geri dönülmez bir noktaya gelmiÅŸsiniz, “artırılmış bir gerçeklik”, “somutlaÅŸtırılmış” fabrikasyon bilgi, belge, bilirkiÅŸi, itirafçı, muhbirlerle hedef seçilen bir kurban önünüze çıkarılır ve infaz edilir. “Tanrılara kurban sunulur” ve asıl cinayet, kurgulanmış yeni bir cinayetle perdelenir.
Özal suikastinin faili yakalandı da ne oldu! Papazı yakaladınız da ne oldu!. 15 Temmuz gecesi Ä°ncirlik’te neler yaÅŸandı soruÅŸturabiliyor musunuz? Fehriye Erdal nasıl oluyor da AB ve NATO’nun merkezlerinin bulunduÄŸu bir ülkede barınabiliyor. Apo’nun ve PKK derin sırrını çözebilir misiniz? Sahi, Sivas ve BaÅŸbaÄŸlar’da ne oldu? Kanlı 1 Mayıs neyin nesi idi!. “Arınç suikasti”nin (!?) arkasında ne vardı! Ä°çiÅŸleri Bakanları emniyet genel müdürleri, istihbarat ÅŸefleri “devlet terbiyesi” gereÄŸi konuÅŸmazlar. Onların kafalarına çakılan hiyerarÅŸide Allah’ın emri, amirlerinin emrinden sonra gelir. Kadro ve bordroları din günü makamlarından önce gelir çünkü. Ä°dari sicilleri, “Kiramen Kâtibin sicilleri”nden öncedir. Onun için “gerçeÄŸin üzerini örter”ler. “Hakızlıklar karşısında susar”lar, “Adil ÅŸahidler” olmazlar. “Yalancı ÅŸahid”lik yaparlar. Dünya nimet, makam ve korkuları karşılığında dinlerini satarlar! “Ä°man ettik” demekle yakalarının bırakılıvereceÄŸini zannederler.
Hani “bir topluluÄŸa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliÄŸe sevketmeyecek” idi! “Ä°ÅŸi ehline” verecektik, ehliyet ve liyakat ne oldu. Satınalmacılar, ihale komisyonu üyeleri, insan kaynakları müdürleri, “hamili kart yakinimdir” benzeri ÅŸeyler yazan, “ehliyet ve liyakat” hatırlatması yapmadan “iÅŸe adam” deÄŸil, “adama iÅŸ” emreden “hoca efendiler”, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemÅŸericilik ayağına yatanlar, milletin vekâletine talip olup, ÅŸehrin emanetini alıp kendine vekâlet verenlere ihanet edenleri, emanete hıyanet edenler, menfaatleri için 40 takla atan, yalan söyleyenler, Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka. Ne zaman “biz zalimlerden olduk” diyecek ve tevbe edeceksiniz, Allah’ın gazabı yakanıza yapıştıktan sonra mı! Vazgeçmeyecekseniz, yakın olan bir azabı bekleyin. Canınız cehenneme! Yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacağınızı göreceksiniz. “Ä°bni Kesir, Ayet: Åžuara, 26:227 Ancak iman etmiÅŸ, salih amel iÅŸlemiÅŸ, Allah’ı çokça zikretmiÅŸ ve zulme uÄŸratıldıktan sonra zafer kazananlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını.” Evet, evet herkes için söylüyorum. Zulmetmeyin, çalmayın, yalan söylemeyin. Nihayet zulme gömülenler, nasıl bir devrimle devrileceklerini günü gelince görecekler. Allah ihmal etmez, erteler. Zulm ile abad olunmaz. Ve zulüm tek bir millettir. Ä°çimizdeki beyinsizlerin iÅŸlediklerinden gafil olur ve onları engellemez, onlara yetki verir, öne geçirirseniz, korkarım o zalimleri yakacak ateÅŸ bize de dokunur. Biz de helak olanlardan oluruz. Dünya metaı için Hakk’ın rızası dışında hayat ve zafer arayanların ve onlara destek olanların vay haline.
Onun için mazlumların ahı dinmiyor. Suçlulardan hesap sorulamıyor. Onlar güç, makam ve servet sahibi oluyorlar. O derin güçler, öteki, dışarıdaki, asıl azmettiricilere ulaÅŸamıyoruz. Onlar da cinayet iÅŸlemeye devam ediyorlar. Bunlar onları suç ortakları, tetikçileri, cinayeti, soygunu perdeleyenler. Bunların kadrosunda ÅŸeyh de var, fahiÅŸe de. SaÄŸcı-solcu, Alevi-Sünni farketmiyor. Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, aklınıza gelen her yerde varlar. “Åžeytan tüyü” var bunlarda. “Ä°nsanlara duymak istedikleri ÅŸeyler”i söylerler. Ä°nsan hakları, demokrasi, özgürlük, barış, adalet, çevre. “Biz ıslah edicileriz” derler. Ä°yi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Melek maskeli ÅŸeytanlardır onlar.
Ergenekon-Balyoz’da, suçladıkları kiÅŸilerin ABD, AB, Ä°srail, Vatikan, NATO baÄŸlantısı hiç gündeme geldi mi? BÇG bir NATO projesi deÄŸil mi idi? Hani tehlikenin rengi yeÅŸile çevrilmiÅŸti. FETÖ de bir Amerikan projesi deÄŸil mi idi? Yargı, istihbarat raporları, idari soruÅŸturmaların ucu hiç sınır dışına uzanıyor mu? BOP da öyle. Bu yabancı vakıflar neyin nesi idi? 28 Åžubatta Susurluk’ta o otomobilde kimler vardı: Bir ülkücü, bir DYP’li Zaza, bir Alevi-Sosyalist emniyet istihbaratçı, bir de manken kız. Bir din adamı eksik. 28 Åžubatta, Devrimci Ä°ÅŸçi Sendikası, Türk-Ä°ÅŸ, Türkiye Ä°ÅŸveren Sendikası, 5’li çete çatısı altında bir araya gelmedi mi? Sermaye de oradaydı, proleter devrimcilerimiz de.
Ne 12 Eylül, ne 28 Åžubat, ne Gezi, ne 15 Temmuz bu anlamda kâmil bir ÅŸekilde soruÅŸturulmuyor!
ABD DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino tarafından yapılan açıklamada, ABD’nin Gezi iddianamesiyle ilgili “ciddi ÅŸekilde kaygılı olduÄŸu”nu belirtmiÅŸ. “Hııı” diyor, aba altında sopa gösteriyor. “Ne oluyor” diyor. “Mayınlı tarlaya doÄŸru gidiyorsunuz” diyor. “40. Oda” uyarısı yapıyor. Ve ABD’li “dostlarımız” “Melek” maskesini takıp, adalet ile ilgili bizi uyarıyor: «Ä°fade, barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüÄŸü haklarını kullanabilmek saÄŸlıklı bir demokrasinin temelidir. Türkiye›yi bu özgürlüklere saygı duymaya ve keyfi ÅŸekilde tutulan bu kiÅŸileri serbest bırakmaya davet ediyoruz» diyor. Aba altında sopa gösteriyor.
Otpor ya da 15 Temmuz’da aktif olan Strafor da olabilir, Alman vakıfları da, Amerikan ve batı STK’sı, medyası oradaydı zaten. McKinsey ya da Blackwater de rol üstlenmiÅŸ olabilir. Her ÅŸey mümkün. CHP de iÅŸin içindeydi, onlarca STK da. Birileri olayların sebebinin “aÄŸaç olduÄŸunu zannediyordu” ama iÅŸin aslı öyle deÄŸildi tabi. “Kadife devrim”, “Ä°stanbul baharı”, “YumuÅŸak güç” kavramları kullanılmaya baÅŸladı. LGBT, FEMEN, antikapitalist Müslümanlar, Uluslararası Af Örgütü, çevreciler, sendikalar, KCK da oradaydı, PKK’lılar da. Türkiye’ye karşı “devrimci halk savaşı”nın ön hazırlıkları için bir arya gelen SDP, ESP, TKÄ°P, DHKP-C, MLKP, TKP/ML, THKP/C, TKEP/L, Halkevleri gibi gruplar da ÅŸiddet içerikli eylemlere müdahil olmuÅŸtur. Ve tabii FETÖ’cüler de oradaydı. Kambersiz düÄŸün olur mu, elbette Gezi’de CIA da vardı. Fuller ya da Henri Barkey, hatta Soros olmadan olur mu?
Neyse iÅŸte durum bu. ABD isterse, “Büyük Patron” iÅŸaret edince Marksisti de en büyük holdingin patronu da omuz omuza saldırabiliyor. Onlar, ÅŸeytanlarına bu kadar sadık iken, mazlumlar neden bu kadar dağınık! Sanırım bizim dağınıklığımız, korkaklığımız, bazı gerçeklerin farkında olmamamız onların gücünü oluÅŸturuyor. Gerçek ÅŸu ki, zalimlerin deÄŸiÅŸmesini beklemek hayal. Biz deÄŸiÅŸmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü deÄŸiÅŸtirmeyecek. Asıl deÄŸiÅŸmesi gereken biziz biz. Karanlık aydınlığın yokluÄŸudur. Yoksa biri gider, öteki gelir, deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmaz. Celladınız deÄŸiÅŸir sadece. Unutmayalım; Allah cahillere ve zalimlere yardım etmez. Selam ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.