Sosyal Medya

Keşmir 1947 yılında yaşanan Hindistan-Pakistan bölünmesinin tamamlanmamış bir parçasıdır

Keşmir sorunu adıyla bilinen mevzu, aslında 1947 yılında yaşanan Hindistan-Pakistan bölünmesinin tamamlanmamış bir parçasıdır. İngiliz sömürge dönemi zayiatlarından biri olarak bugüne kadar birçok insanın hayatına mal olan bu sorun, son kertede günümüzün iki nükleer gücü Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmalarının merkezi haline gelmiştir. Bölünme sonrası gelişen olaylarla coğrafi bir konuya ve toprak bütünlüğü meselesine indirgenen bölgedeki problem sebebiyle halkın kendi kaderini tayin süreci gölgede bırakılmış ve uluslararası kamuoyu tarafından başka bölgelerde ısrarla savunulan bu hak, Keşmir’de âdeta unutulmuştur.



1947’deki Hindistan-Pakistan ayrışmasından sonra Müslüman ulus temelli kurulmuÅŸ olan Pakistan’a dâhil olma taleplerini dile getiren KeÅŸmirlilerin bu tercihleri Hindistan tarafından hiçbir ÅŸekilde dikkate alınmamıştır. Dahası, Hindistan’ın bölge insanını bir nevi zorla alıkoyması, zaman içinde uluslararası siyasetin de etkisiyle çok farklı boyutlar kazanmıştır. Aynı yıllarda dünyanın hızla SoÄŸuk SavaÅŸ rüzgârında savrulması ve oluÅŸan iki kutuplu düzen, KeÅŸmir’deki sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüÅŸtürmüÅŸtür. Küresel siyasi sistemde yaÅŸananların yanı sıra bölgesel geliÅŸmeler de Hindistan ile Pakistan arasındaki ihtilafı âdeta bölgesel bir varoluÅŸ mücadelesine dönüÅŸtürmüÅŸtür.

Bu çalışmanın ilk bölümünde bölgenin halen çözüme kavuÅŸmamış olan statüsünü anlamak amacıyla KeÅŸmir’in coÄŸrafi ve kültürel yapısı irdelenmiÅŸtir. Buradaki coÄŸrafi ve kültürel yapıyı anlamak için de hâlihazırda Çin, Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüÅŸ olan KeÅŸmir coÄŸrafyasının tarihsel oluÅŸum sürecine kısaca deÄŸinilmiÅŸtir. Zira KeÅŸmir siyasi coÄŸrafyasını ve demografisini kavramak, çalışmanın üçüncü bölümünde ele alınacak olan KeÅŸmir’e yönelik geliÅŸtirilmiÅŸ çözüm planlarını anlayabilmek açısından oldukça önemlidir.

Çalışmanın ikinci bölümünde Hindistan-Pakistan ayrışmasından sonra KeÅŸmir’in bu iki ülke arasında bir “ihtilaf” konusu haline gelme süreci iÅŸlenmiÅŸtir. Üçüncü ve son bölümde, yukarıda zikredildiÄŸi üzere, Hindistan-Pakistan ayrışmasını müteakip bir kriz alanı haline gelen coÄŸrafyaya dair 1948’lerden günümüze kadar taraflara sunulan yahut taraflar tarafından sunulan belli baÅŸlı çözüm önerileri ve planlar ortaya konulacaktır.

Demografi ve Siyasi CoÄŸrafya

KeÅŸmir olarak isimlendirilen coÄŸrafya günümüzde üç ülke arasında parçalanmış bir görünüm sergilemektedir. Dolayısı ile KeÅŸmir’in coÄŸrafyasını ve demografik yapısını anlayabilmek için bu üç parçanın her birini ayrı ayrı deÄŸerlendirmek gerekmektedir. Bu üç parça, bölgenin üç ülkesi -Hindistan, Pakistan ve Çin- arasında dağılmış olan beÅŸ farklı idari birimi ilgilendirmektedir:

  • Cammu, Ladak ve KeÅŸmir Vadisi (Hindistan tarafında kalan bölge)
  • Azad KeÅŸmir (Pakistan tarafında kalan bölge)
  • Gilgit-Baltistan (Pakistan tarafında kalan bölge/Kuzey Bölgeleri)
  • Aksai Çin (Çin tarafında kalan bölge)
  • Åžaksgam Vadisi (Pakistan ve Çin arasında bölünmüÅŸ olan bölge)
     


 

Bugün ÅŸiddet olaylarının ve sıkıntının en yoÄŸun yaÅŸandığı bölge, Hindistan kontrolündeki Cammu ve KeÅŸmir’de bulunan “KeÅŸmir Vadisi”dir. Bu vadi genel olarak Cammu ve KeÅŸmir’in %10’unu teÅŸkil etmektedir. Bununla birlikte tüm Cammu ve KeÅŸmir eyaletindeki nüfusun yarısı burada yaÅŸamaktadır. Vadi, aynı zamanda bütün eyaletin gelirlerinin de kaynağıdır.[1]

“Cammu ve KeÅŸmir” isimlendirmesi 1947 yılındaki bölünmeden önce, Pakistan ve Çin tarafında kalan bölgeler de dâhil tüm siyasi coÄŸrafyanın adıydı; hâlihazırda ise sadece Hindistan tarafında kalan bölgeyi ifade etmektedir.

Hindistan Tarafında Kalan Bölge: Cammu ve KeÅŸmir

KeÅŸmir Vadisi

Eyaletin yazlık baÅŸkenti olan Srinagar, KeÅŸmir Vadisi’ndedir. Bölgenin nüfusu 2011 rakamlarına göre 7 milyon civarındadır. KeÅŸmir Vadisi’nde KeÅŸmirce konuÅŸan Müslümanlar ve KeÅŸmirli Panditler yaÅŸamaktadır. Panditler dinî inanış olarak Hindu olsalar da kültürel anlamda Hindistan Hindularından daha ziyade bölgedeki Müslümanlara benzemektedirler. KeÅŸmir Ä°dari Bölgesi içerisinde Müslümanların en yoÄŸun yaÅŸadığı yer KeÅŸmir Vadisi’dir. Buradaki nüfusun neredeyse tamamına yakını (%97-98) Müslüman’dır. Daha çok daÄŸlık kesimlerde göçebe bir yaÅŸam süren ve farklı dil ve kültüre sahip Müslüman Gujjarlar ve Bakarwallar da bu bölgede yaÅŸamaktadır.

Cammu bölgesi

2011 sayımına göre nüfusu yaklaşık 5,5 milyon olan Cammu bölgesinin %62’si Hindu, %36’sı Müslüman, kalanı ise genel olarak Sih’tir. Bölgedeki toplulukların yerleÅŸiminde dine göre bir ayrışma vardır. Cammu, parçalanmadan önceki tarihî süreçte eyaletin yönetimini elinde tutan Dogra Hanedanlığı’nın merkeziydi. Günümüzde Cammu, Kathua, Samba ve Udhampur’da yoÄŸunlaÅŸan Hindu nüfus etnik köken olarak “Dogra”dır. Buralar Sih nüfusun da yoÄŸun olduÄŸu yerlerdir. Azad KeÅŸmir tarafında kalan Kotli ve Mirpur ÅŸehirlerinden buraya göç eden Hindular ise KeÅŸmir Panditleri ve Pencabi Hinduları olup her bir topluluk ayrı karakteristiklere sahiptir. Bölgede Dogralar çoÄŸunlukta olduÄŸundan Dogrice burada en yoÄŸun konuÅŸulan dildir. Sihlerin birçoÄŸu 1947 sonrasında Pakistan tarafındaki KeÅŸmir’den, Muzafferabad’dan ve yine Pakistan tarafında kalan Ponç’tan buralara göç etmiÅŸtir. Cammu’da yaÅŸayan ve Müslüman olan diÄŸer etnik gruplar ise genel olarak Dogra, Gujjar ve Bakarwali olup KeÅŸmir Vadisi’ndeki Müslümanlardan kültürel olarak farklıdır.

Ladak

Ladak, coÄŸrafi olarak Cammu’dan ve KeÅŸmir Vadisi’nden çok daha geniÅŸ topraklara sahip olsa da bölgenin nüfusu yaklaşık olarak 275.000 civarındadır. Burada yaÅŸayanlar demografik ve kültürel olarak diÄŸer bölgelerden oldukça farklı özelliktedir. Ladak nüfusunun çoÄŸunluÄŸu Budist iken burada yaÅŸayan Müslüman nüfus ise genellikle Åžii’dir.

Pakistan Tarafında Kalan Bölüm: Azad KeÅŸmir

Pakistan tarafında kalan ve “Özgür KeÅŸmir” anlamında Azad KeÅŸmir olarak bilinen bölgenin nüfusu yaklaşık 4 milyondur. Buradaki halkın neredeyse tamamı Müslüman olsa da etnik yapı oldukça çeÅŸitlidir. Azad KeÅŸmirliler kültürel olarak KeÅŸmir Vadisi’ndeki Müslümanlardan da farklıdır. Buradaki Müslümanlar genel olarak Pencabi’dir. Azad KeÅŸmir’in kuzeyindeki Müslümanlar Sünni, Caferi Åžii ve Ä°smaili Åžii’dir. Nüfusun yoÄŸunlaÅŸtığı güneyde konuÅŸulan dil çoÄŸunlukla Dogri ya da Pencabidir. Bölgede KeÅŸmirce konuÅŸan Müslümanlar ise daha çok Neelam ve Leepa vadilerinde yoÄŸunlaÅŸmaktadır.

Gilgit-Baltistan

Önceleri Kuzey Bölgeleri (Northern Areas) olarak bilinen bu bölge, güneyde Azad KeÅŸmir, batıda Hayber Pahtunhva, batı ve kuzeybatıda DoÄŸu Türkistan ve güneybatıda ise Hindistan tarafındaki KeÅŸmir ile sınırdır. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1947 kararıyla bölge KeÅŸmir’in bir parçası olarak ilan edilmiÅŸtir. 1970’e kadar Kuzey Bölgeleri olarak anılan bölge, Gilgit-Baltistan’ın Pakistan’a katılmasından sonra kısa bir süreliÄŸine Azad KeÅŸmir idaresi altında kalmıştır. 1949 yılında Azad KeÅŸmir yönetimi Karaçi AnlaÅŸması’yla Giltgit-Baltistan idaresini federal hükümete devretmiÅŸtir. Bu anlaÅŸma, Azad KeÅŸmir ve Pakistan hükümetleri açısından iki yapının birbiriyle iliÅŸkisini düzenleyen bir anlaÅŸmadır.

Gilgit-Baltistan bölgesinin batısında Tibet menÅŸeili Budist topluluklarla Müslümanlar yaÅŸamaktadır. Gilgit ÅŸehirleri ve çevreleyen vadilerde Åžii topluluklar yoÄŸunlaşırken Gilgit’in kuzeyi ve Ghizer bölgesinde Ä°smaililer yoÄŸundur. Sünniler ise güneybatıda Chila ve Astore’de çoÄŸunluktadır. Baltistan ve Gilgit bölgelerindeki Müslümanlar kültürel olarak KeÅŸmir Vadisi’ndeki Müslümanlardan oldukça farklıdır.[2]

Aksai Çin

Çin ve Hindistan arasındaki problemli bölgedir. Çin tarafından Hotan Ä°dari Bölgesi’nin bir parçası olarak yönetilmektedir. Hindistan ise bölgenin Ladak’ın bir parçası olduÄŸu iddiasındadır. Çin ve Hindistan bu anlaÅŸmazlık sebebiyle 1962’de küçük çaplı bir savaÅŸa giriÅŸmiÅŸ ve Hindistan bu savaşı kaybetmiÅŸtir. Ä°ki ülke arasındaki anlaÅŸmazlık bugüne kadar devam etse de bölgede sıcak çatışmaya yol açacak bir gerilim söz konusu deÄŸildir.

Åžaksgam Vadisi-Geçidi

Bu bölge Çin Halk Cumhuriyeti idaresi altında, Sincan Otonom Bölgesi’ndeki KaÅŸgar eyaleti Kargilik ve Taxkorgan Tacik Otonom Ä°dari Bölgeleri’nin bir parçası olarak yönetilmektedir. Pakistan bölge üzerinde 1963’e kadar hak iddia etmiÅŸ, ancak iki ülke arasında aynı yıl varılan anlaÅŸma sonucu bölge Çin’e verilmiÅŸtir. Öte yandan Cammu ve KeÅŸmir eyaletinin bir parçası olduÄŸu gerekçesiyle Hindistan halen bölge üzerinde hak iddia etmeye devam etmektedir.

KeÅŸmir Probleminin Tarihî Süreci

Bu coÄŸrafya tarih boyunca birçok farklı prenslik, hanlık ve hanedanlığın hüküm sürdüÄŸü bir yer olmuÅŸtur. Bugün Çin, Pakistan ve Hindistan sınırları arasında kalmış olan Cammu ve KeÅŸmir’in siyasi sınırları ise 1846’da oluÅŸmuÅŸtur.

1819’da Pencap’ta hüküm süren Sih yönetiminin bölgedeki Afgan yönetimini KeÅŸmir’den çıkarmasıyla bölgeyle ilgili günümüze kadar sürecek olan siyasi çekiÅŸme baÅŸlamıştır. Sihlerin bölgeyi Afgan yönetiminden almasında ise Dograların büyük desteÄŸi olmuÅŸtur. Bir yıl sonra Sih yönetimi, KeÅŸmir bölgesinin yönetimini desteklerinden dolayı yerel Dogra Hanedanı’na bırakarak onu Cammu eyaletinin racası, yani prensi ilan etmiÅŸ, prensin kardeÅŸini de Ponç bölgesinin tımarı olarak tayin etmiÅŸtir. Cammu’dan farklı bir bölge olan Ponç’ta halkın çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturan Müslümanlar, Dogra yönetimini kabullenmemiÅŸ, bu durum 1830’larda patlak veren ve Dogra ordusu tarafından kanlı bir ÅŸekilde bastırılan isyanlarla daha da ciddi bir boyut kazanmıştır.[3]

Bu süreçte Gulab Singh isimli Dogra Hanedanı, 1830’larda Ladak’ı, 1840’larda ise Baltistan’ı topraklarına katmıştır. Bölgenin kaderinde önemli bir dönüm noktası olan 1846 yılında ise bu coÄŸrafyadaki ilk Ä°ngiliz-Sih savaşı yaÅŸanmıştır. Bu savaÅŸta Gulab Singh, bu kez Sihlere destek vermeyip tarafsız kalmış ve savaşı kazanan Ä°ngilizler de KeÅŸmir Vadisi’ni Sihlerin kontrolünden almıştır. Ä°ngiliz iÅŸgalciler, 16 Mart 1846’da gerçekleÅŸen Amritsar AnlaÅŸması ile tarafsız kalmasının ödülü olarak KeÅŸmir Vadisi’ni Gulab Singh’e 75.000.000 rupiye (500.000 sterlin) satmıştır.[4]

Böylece bu anlaÅŸmayla öncesinde bağımsız eyaletler olan Cammu, KeÅŸmir, Ladak, Mirpur, Baltistan, Gilgit, Hunza, Muzafferabad, Nagar ve diÄŸer küçük bölgeler Dogra Hanedanlığı’nın hâkimiyeti altında birleÅŸtirilmiÅŸtir. AnlaÅŸmada ayrıca Ä°ngiliz DoÄŸu Hindistan Åžirketi Racası’nın Dogra Hanedanlığı’nın karşılaÅŸacağı herhangi bir isyan veya zorluk karşında, gerektiÄŸinde askerî yardım göndereceÄŸi de belirtilmiÅŸtir.[5]

Bütün bu bölgeleri rızaları dışında Dogra Hanedanlığı altında toplayan bu anlaÅŸma, halkın yoÄŸun tepkisine neden olmuÅŸ ve bölgede isyanlar patlak vermeye baÅŸlamıştır. Dogra Hanedanı Gulab Singh, isyanlar sebebiyle bölgedeki otoritesini ancak Ä°ngiliz askerî yardımıyla iki yılda kurabilmiÅŸtir.[6]

1925 yılına gelindiÄŸinde yine Ä°ngilizlerin müdahalesiyle yönetime getirilen baÅŸka bir Dogra olan Hari Singh, bölgede giderek yükselen feodalizm karşıtlığına ve yavaÅŸ yavaÅŸ oluÅŸan KeÅŸmirlilik düÅŸüncesine yönelik sert tedbirler almıştır. Yönetime bu karşı çıkışlar daha çok Müslümanların yoÄŸun olduÄŸu KeÅŸmir Vadisi’nden yükselmiÅŸtir. Bu bölgede nüfusun çoÄŸunluÄŸu Müslüman olsa da burada kurulan üç taburlu birlikten sadece biri Müslümanlardan oluÅŸturulmuÅŸtur.

Bu dönemde de Müslümanların yaÅŸam biçimlerine yönelik ciddi kısıtlamalar söz konusu olmuÅŸtur. Özellikle bu bölgede büyükbaÅŸ hayvan kesimleri ancak eyalet yönetiminden alınan özel izinle mümkün olabilmiÅŸtir. Müslümanlar kurban ibadeti olarak yaptıkları kesimler için dahi oldukça yüklü miktarlarda vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. Vadideki Müslümanlar en temel ihtiyaçları için bile ağır vergilere tabi tutulmuÅŸtur. KeÅŸmirli çiftçiler hanedan tarafından klan üyelerine verilen topraklarda köle olarak çalıştırılmış, Müslümanlar eÄŸitim imkânlarından ve sivil hizmetlerden hemen hiç faydalandırılmamıştır.[7]

KeÅŸmir Vadisi’ndeki durum bu ÅŸekilde kronikleÅŸirken 1820’lerde Sihler tarafından Gulab Singh’in kardeÅŸine tımar olarak verilen Ponç eyaleti, Ä°ngiliz sömürge idaresinin de desteÄŸiyle 1935-1936’da Dogra yönetimindeki Cammu ve KeÅŸmir bünyesine katılmıştır.[8] Özerk bir yapısı olan ve o dönem 420.000 olan nüfusunun 380.000’i Müslümanlardan oluÅŸan bölgede, Ponç eyaletinin Cammu ve KeÅŸmir eyaletine katılımı büyük bir tepkiyle karşılanmış ve Ponçlular kendilerini asla bu eyaletin tebaası olarak kabul etmemiÅŸlerdir. Kültürel ve etnik olarak KeÅŸmir Vadisi’ndeki diÄŸer Müslümanlardan farklı olan Ponç Müslümanları, daha çok Kuzey Bölgeleri olarak anılan coÄŸrafya ile yakınlık içindedir.[9]

Ponç bölgesindeki Müslümanlar, etnik ve kültürel olarak genellikle Sudhan olarak bilinen Durani Afganlarla benzerdir. Bu halkın bölgede Afgan hâkimiyetinin olduÄŸu 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın baÅŸlarında buraya geldiÄŸi tahmin edilmektedir. Bu yüzden o zamanlar Ä°ngiliz Hindistanı’nın kuzeybatı bölgeleri olarak anılan coÄŸrafyanın Hayber, Veziristan ve Afganistan’ın doÄŸusundaki bölgelerde yaÅŸayan Pathanlarla yakın irtibatı olmuÅŸtur. Hasılı Pathanların Dogra yönetiminin Hindistan’a katılımına yönelik 1947’deki kalkışmalarda büyük çapta müdahil oluÅŸunun böyle bir arka planı vardır.[10]

KeÅŸmir Mücadelesinin DoÄŸuÅŸu

KeÅŸmir’de Dogra yönetiminin hüküm sürdüÄŸü yıllarda baÅŸlayan ihlaller, bölgedeki Müslümanların bugün yaÅŸadığı sıkıntıların kökenini oluÅŸturmaktadır. Dogra kralının satın alınmış bir mülkü haline gelen KeÅŸmirliler, siyasi varlıklarının ve topraklarının baÅŸka unsurlarca alınıp satılamayacağına yönelik itirazlarını o yıllardan itibaren dile getirmiÅŸlerdir.[11]

Dogra yönetimi Jagirdari (toprak beyliÄŸi) sistemi ile insanların mülklerine el koymuÅŸtur. KeÅŸmir Vadisi nüfusunun neredeyse tamamını oluÅŸturan Müslümanlara toprak edinme hakkı tanınmazken, Cammu’da yaÅŸayan diÄŸer toplulukların mülk edinme hakları korunmuÅŸtur. Bölgede Müslümanların arazilerini yönetime vermesi zorunluluÄŸu getirilmiÅŸtir. Birçok kutsal mekân cephane ya da toprak mahsulleri deposu olarak kullanılmıştır. Din deÄŸiÅŸtirmede de Hinduizm ve Ä°slam’a geçiÅŸlerde ayrılıkçı uygulamalar getirilmiÅŸ, Müslüman olan Hinduların birçok hakkı ellerinden alınmıştır.[12]

Bu sistemde insanlar zorunlu olarak çalıştırılmıştır (örneÄŸin Gilgit ve Ladak gibi bölgelere askerî mühimmat taşımaya zorlanmışlardır). Bu dönemde birçok Müslüman fakirlik ve çalışma ÅŸartlarının ağırlığı sebebiyle hayatını kaybetmiÅŸtir. Bu süreçte Müslümanların eyaletin idari birimlerinde görev almalarına da sınırlamalar getirilmiÅŸtir.[13]

1877-1878’de meydana gelen büyük kıtlık sonucu vadide birçok insan hayatını kaybetmiÅŸtir. KeÅŸmir halkının kıtlığı atlatmak için Pencap’a geçme taleplerinin Dogra tarafından reddedilmesi de ölü sayısının artmasına neden olmuÅŸtur.[14]

Ä°ngiliz sömürge idaresinin Cammu ve KeÅŸmir’i eyalet statüsüyle dolaylı olarak yönettiÄŸi bu dönemde bölgedeki halklar iki merkeze, hem Ä°ngilizlere hem de eyalet yöneticisine hesap vermek durumunda bırakılmıştır. Bu ikilik, eyalette yaÅŸayanlar üzerindeki baskıyı arttıran baÅŸlıca sebeplerinden biridir.[15]

Eyalette Müslümanlara yönelik devam eden baskı, yıllar içinde etki alanını daha da geniÅŸletmiÅŸtir. Yasamanın Hindulardan yana düzenlendiÄŸi eyalette, örneÄŸin 1934’e kadar inek kesimi, cezası ölüm olan bir suç olarak kanunlaÅŸmış, bu tarihten sonra bu kanun hafifletilse de bu durum bir suç olmaya devam etmiÅŸtir. KeÅŸmir Panditleri ve Brahminlerin eline bırakılan eyaletin idaresi, yozlaÅŸmış ve Müslümanlara karşı kinli bir idari düzen olarak sürdürülmüÅŸtür. 20. yüzyılın başından itibaren eyaletteki Müslümanlar eÄŸitim sisteminde de büyük ölçüde ayrımcılığa uÄŸramıştır. Hindulara ateÅŸli silahlar için ruhsat verilirken, KeÅŸmir Vadisi’ndeki Müslümanlar eyaletin askerî kuvvetlerine dahi alınmamış, orduda bütün üst düzey görevler Dogralar tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir. Bütün bunların yanı sıra eyalet yönetimi Müslümanların dinî hayatlarına müdahaleden de kaçınmamıştır.[16]

"KeÅŸmir’de Dogra yönetiminin hüküm sürdüÄŸü yıllarda baÅŸlayan ihlaller, bölgedeki Müslümanların bugün yaÅŸadığı sıkıntıların kökenini oluÅŸturmaktadır. Dogra kralının satın alınmış bir mülkü haline gelen KeÅŸmirliler, siyasi varlıklarının ve topraklarının baÅŸka unsurlarca alınıp satılamayacağına yönelik itirazlarını o yıllardan itibaren dile getirmiÅŸlerdir."

Dogra yönetiminin baskıcı uygulamalarını Hindistan sömürge idaresiyle eÅŸleÅŸtirmeye baÅŸlayan halkın idareye karşı nefreti gün geçtikçe daha da artmıştır. Bunun üzerine Ä°ngiliz sömürge idaresi 1889’da eyalet iÅŸlerine müdahil olmaya ve Dogra yönetiminin kamu iÅŸlerinden el çektirilmesine karar vermiÅŸtir. 1905’e kadar yapılan düzenlemeler sonrası eyaletteki durumun iyileÅŸtirilmesi süreci 1922’ye kadar tamamlanmıştır.[17] Ancak Ä°ngilizlerin eyalet iÅŸlerine müdahalesi ve yapılan reformlara raÄŸmen Müslümanların yaÅŸadığı zorluklar devam etmiÅŸtir. Bir süre sonra da (1925’te) eyalet tekrar Dogra yönetimine devredilmiÅŸtir.[18]

1931’e gelindiÄŸinde eyaletteki resmî görevlerde çalışan Müslümanların oranı ancak %15’tir.[19] Bu dönemde KeÅŸmir coÄŸrafyasındaki Müslümanlar birtakım oluÅŸumlara giderek haklarını dillendirmeye baÅŸlamıştır. Müslüman Gençler KuruluÅŸu(Young Men’s Muslim Association) 1909 yılı baÅŸlarında Dogra yönetiminin haksız uygulamalarına karşı oluÅŸturulan önemli bir platformdur.[20] Bu platform ileriki yıllarda Cammu’da Pencap kökenli Chaudhry Äžulam Abbas tarafından tekrar organize edilmiÅŸtir. EÄŸitimini tamamladıktan sonra Cammu’da avukatlığa baÅŸlayan Abbas, bölgede hâkim yardımcılığı görevi için sunulan teklifi, Dogra yönetimi altında hizmet etmeyeceÄŸini ifade ederek reddetmiÅŸtir.[21] Äžulam Abbas, Müslüman Gençler KuruluÅŸu bünyesinde Dogra yönetiminin haksızlıklarına yönelik büyük gösteriler organize etmiÅŸtir.

Bu süreçte eÄŸitim için bölge dışına çıkan birçok Müslüman genç 1930’larla birlikte geri dönmeye baÅŸlamıştır. Aligarh Müslüman Üniversitesi’ni bitiren genç mezunlar arasından bir grup Okuma Odası Cemiyeti (Reading Room Party) adında bir okuma faaliyeti baÅŸlatmıştır.[22]

Dogra yönetiminin KeÅŸmir’deki ilk kanlı bastırması ise, bugün KeÅŸmirlilerce halen “Åžehitler Günü” olarak anılan 31 Temmuz 1931’de yaÅŸanmıştır. Okuma Odası Cemiyeti bu tarihten sonra ilk olarak 1932’de teÅŸekkül eden siyasi bir oluÅŸum olan Tüm Cammu ve KeÅŸmir Müslümanlar Konferansı (All Jammu and Kasmir Muslim Conference) adlı yapıyı kurmuÅŸtur.[23] Bu yapıya Okuma Odası Cemiyeti’nin baÅŸkanlarından Åžeyh Abdullah liderlik yapmıştır. Åžeyh Abdullah’ın önayak olduÄŸu bu parti, amaçlarını kısaca ÅŸu ÅŸekilde ortaya koymuÅŸtur:

  1. Cammu ve KeÅŸmir Müslümanlarının örgütlenmesini saÄŸlamak
  2. Müslümanların birliÄŸini saÄŸlamak ve bunu güçlendirmek
  3. Cammu ve KeÅŸmir Müslümanlarının siyasi haklarını korumak
  4. Cammu ve KeÅŸmir Müslümanlarının ahlaki, ilmî, kültürel ve ekonomik dönüÅŸümü ve ilerlemesi için mücadele vermek.[24]


Tüm Cammu ve KeÅŸmir Müslümanlar Konferansı ayrıca Åžeyh Abdullah nezdinde Cammu ve KeÅŸmir’in Dogra yönetiminden çıkıp doÄŸrudan Ä°ngiliz Hindistanı idaresine baÄŸlanmasını da savunmuÅŸtur. 1932-1939 arasında bu isimle faaliyet gösteren yapı, sonradan birtakım deÄŸiÅŸikliklere gitmiÅŸtir. Bu tarihten sonra ismi Tüm Cammu ve KeÅŸmir Ulusal Konferansı (All Jammu and Kashmir National Conference) olarak deÄŸiÅŸtirilen oluÅŸumun lideri Åžeyh Abdullah, Nehru ile iliÅŸkilerini de geliÅŸtirmeye baÅŸlamıştır. Ancak bu durum bir süre sonra Chaudhry Äžulam’ın yapıdan çekilmesine sebep olmuÅŸtur. Ä°ngiliz Hindistanı’ndaki Müslüman BirliÄŸi (Muslim League) ve Kongre Partisi (Congress Party) arasındaki bölünme üzerine oluÅŸan anlaÅŸmazlık ve Pakistan fikrinin somutlaÅŸması sonrasında Tüm Cammu ve KeÅŸmir Ulusal Konferansı KeÅŸmir’de etkisini kaybetmeye baÅŸlamıştır. Öte yandan Chaudhry Äžulam liderliÄŸinde Tüm Cammu ve KeÅŸmir Müslüman Konferansı tekrar canlandırılmaya baÅŸlanmıştır. OluÅŸum, 19 Temmuz 1947’de KeÅŸmir’in Pakistan’a katılımı ile ilgili talebini dile getirmiÅŸtir.[25] Hasılı bu konuda Chaudhry Äžulam’ın Müslüman Konferansı, Åžeyh Abdullah’ın Ulusal Konferansı ile ayrı bir tutum sergilemiÅŸtir.[26]

1947 Hindistan-Pakistan Ayrışması ve Keşmir Sorunu

Bölünmeye yakın önemli süreçlerden biri de 1946’daki KeÅŸmir’i Terk Et (Quit Kashmir) hareketi ve sonrasında yaÅŸanan geliÅŸmelerdir. Åžeyh Abdullah tarafından baÅŸlatılan bu hareket KeÅŸmir Vadisi’nin yüzyıl önceki (1846’daki) satışının yasal olmadığını ve Dogra Hanedanı’nın vadiyi derhâl terk etmesi gerektiÄŸini savunuyordu. Quit KeÅŸmir hareketinin yükseliÅŸiyle baÅŸlayan gerginlik, Dogra yönetimi tarafından oldukça kanlı bir ÅŸekilde bastırılmış ve hareketin lideri Åžeyh Abdullah ve arkadaÅŸları tutuklanarak cezaevine gönderilmiÅŸtir. Maharaca’nın bu hareketin etkisini azaltmak üzere baÅŸlattığı bazı giriÅŸimler ve Müslüman Konferansı’nın kurucu meclis seçimlerine girerek üye çıkarmasıyla KeÅŸmirli siyasilerin Hindistan ve Pakistan’a katılım konusundaki görüÅŸ ayrılıkları da baÅŸlamıştır.

25 AÄŸustos 1947’de Pakistan ismiyle kurulan yeni ülke, Müslüman çoÄŸunlukla; Hindistan olarak kalan bölge ise, bölgedeki diÄŸer yapı ve prensliklerle birleÅŸerek bağımsızlıklarını ilan etmiÅŸtir. Bu dönemde Hint alt kıtasında Ä°ngiliz sömürge idaresine doÄŸrudan baÄŸlı olmayan yaklaşık 600 prenslik bulunmaktaydı. Ä°ngiliz yönetimi bu prensliklere coÄŸrafi yakınlık ya da tebaalarının tercihine göre bu iki devletten birine katılma ÅŸartı koÅŸmuÅŸtur. Bu süreçte üç prenslikte katılım konusunda problem yaÅŸanmıştır. Bunlar Hindu çoÄŸunluk ve Müslüman yöneticilerin olduÄŸu Haydarabad ve Cunagarh ile Hindu yönetici ve Müslüman çoÄŸunluÄŸun yaÅŸadığı KeÅŸmir’di.[27]

"Maharaca’nın Hindistan’a sığınıp bağımsızlık için zaman kazanma düÅŸüncesiyle hareket etmesi, eyaletin bugünlere kadar yaÅŸadığı problemlerin kökenini oluÅŸturmuÅŸtur."

Haydarabad ve Cunagarh prenslikleri yöneticilerinin Pakistan’a katılma yönünde bir eÄŸilim göstermesi üzerine, Hindistan bu duruma müdahale etmiÅŸ ve bu iki bölgeyi birliÄŸe katmıştır.[28] 1941 nüfus sayımına göre %77’si Müslümanlardan oluÅŸan Cammu ve KeÅŸmir halkı ise Hindistan’a katılmak istememiÅŸtir.[29] Bunun üzerine Ponç eyaletinde protestolar baÅŸ göstermiÅŸ ve Maharaca’nın askerî güçleri 27 AÄŸustos’ta bölgedeki gösterileri kanlı bir ÅŸekilde bastırmıştır. Ne Hindistan’a ne de Pakistan’a katılmak isteyen Cammu ve KeÅŸmir Maharacası’nın asıl amacı bağımsız bir devlet olmaktı, ancak olayların patlak vermesiyle Maharaca’nın Hindistan’a sığınıp bağımsızlık için zaman kazanma düÅŸüncesiyle hareket etmesi, eyaletin bugünlere kadar yaÅŸadığı problemlerin kökenini oluÅŸturmuÅŸtur.

Bölgedeki belirsizlikten beslenen gerginlik sonucu yaÅŸanan olayların ardından 24 Ekim’de Äžulam Abbas, Hayber ve Veziristan bölgelerinden ve Gilgit’ten gelen kabileler yardımıyla bugün Pakistan tarafında kalan toprak parçasını alıp Azad KeÅŸmir’i ilan etmiÅŸtir. Ardından kendisinden yardım isteyen KeÅŸmirlilere destek için Azad KeÅŸmir güçleri ve Kuzey Bölgeleri kabile ÅŸefleri bir araya gelerek Srinagar’a doÄŸru ilerlemiÅŸtir. Maharaca Srinagar’dan kaçarak Cammu’ya geçmiÅŸ ve Hindistan’dan kendisine yardım etmesini istemiÅŸtir. Hindistan hükümeti de Maharaca’yı koruma karşılığında Cammu ve KeÅŸmir’in Hindistan’a ilhakını talep etmiÅŸtir. Bu geliÅŸmelerin ardından, 26 Ekim 1947’de Hindistan, Cammu ve KeÅŸmir’in Hindistan’ın bir parçası olduÄŸunu ilan etmiÅŸtir. 27 Ekim sabahı Hindistan birliklerinin Srinagar havaalanına inmesinden sonra yapılan açıklamada, 26 Ekim’de Maharaca’nın Cammu ve KeÅŸmir’in Hindistan’a ilhakı belgesini imzaladığı duyurulmuÅŸ, bölgeye asker gönderme yetkisi de bu ilhak anlaÅŸmasına dayandırılmıştır.[30] Bu tarihte meydana gelen savaÅŸ, Pakistan ve Hindistan’ın bölgeye dair ilk savaşı olmuÅŸtur.

Dönemin Hindistan genel valisi olan Ä°ngiliz Lord Mountbatten 27 Ekim 1947’de KeÅŸmir Maharacası’nın yazdığı mektuba verdiÄŸi cevapta, ondan Hindistan’a katılmasını istemiÅŸtir. Ancak bu katılımın KeÅŸmir’in “Pakistan’da bulunan silahlı kabile güçlerinden temizlendikten sonra halkın talebi doÄŸrultusunda olması gerektiÄŸi” de ifade edilmiÅŸtir. Bu görüÅŸe dönemin Hindistan baÅŸbakanı Nehru da destek vermiÅŸtir.[31]

Bütün bu geliÅŸmeler ve Müslümanların devam eden protestoları üzerine Kasım 1947’de Pakistan genel valisi Muhammed Ali Cinnah, Hindistan genel valisi Lord Mountbatten ile bir görüÅŸme yapmıştır. GörüÅŸmede ateÅŸkes önererek bütün dış güçlerin ülkeden çekilmesini teklif eden Cinnah, bölgede Hindistan ve Pakistan’ın ortak gözetiminde bir plebisit[32] yapılmasını da teklif etmiÅŸtir. Cinnah’ın teklifini reddeden Hindistan, KeÅŸmirli direniÅŸçiler ve Pakistanlı aÅŸiretlere karşı ilerleme kaydetmiÅŸtir.

Pakistan için çok önemli ve güçlü bir sembolik deÄŸeri olan KeÅŸmir, Pakistan’ın kuruluÅŸunda temellendiÄŸi “Müslüman toplumu” ideali ve fikrinin en önemli parçasıydı. Bu baÄŸlamda Maharaca’nın verdiÄŸi karar, yeni “Müslüman ulus”un reddedilmesi olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Ayrıca Pakistan, Maharaca’nın Hindistan’a katılımındaki yasa dışılıklara iÅŸaret ederek bu durumun kabul edilemez olduÄŸunu dört temel gerekçeyle ortaya koymuÅŸtur: Bunlardan birincisi prensliklerin bu iki yapıya katılım aÅŸamasında katılım belgelerini imzalamadan önce baÅŸvurdukları Askıda Kalma AnlaÅŸması’dır (Standstill Agreement).

Bu anlaÅŸma, yeni bağımsız Hindistan ve Pakistan ile Ä°ngiliz Hint Ä°mparatorluÄŸu’nun prenslikleri arasında bu iki yapıdan birine entegrasyonunu yasallaÅŸtıran Katılım Belgesi (the Instrument of Accession)[33] öncesi imzalanan bir anlaÅŸmadır. AnlaÅŸma Hindistan ya da Pakistan dominyonu ile söz konusu prenslik arasında iki taraflı bir belgeydi. Bağımsızlık ve bölünmede yeni düzenlemeler tamamlanıncaya kadar geçmiÅŸte Britanya Krallığı ve Prenslik arasında var olan idari düzenlemelerin imzacı devlet Pakistan ya da Hindistan ile prenslikler arasında aynen devamını içermekteydi. Pakistan, Cammu ve KeÅŸmir’le bu anlaÅŸmayı imzalarken Hindistan bu sürece dair daha fazla görüÅŸme yapmayı talep etmiÅŸ ve Askıda Kalma AnlaÅŸması’nı henüz imzalamamıştı. Ä°ÅŸte bu sürece binaen de Pakistan, eyaletin Hindistan’a entegrasyonu gibi bir durumun geçerli ve yasal olmadığını iddia etmiÅŸtir.

Entegrasyona engel olan bir diÄŸer husus ise, 26-27 Ekim 1947 tarihi itibarıyla Maharaca’nın kendi halkı tarafından reddedilen biri olarak böyle bir kararı verme yetkisinin olmayışıdır. Çünkü 26 Ekim’de alınan bu karar sonrası Maharaca, Gilgit bölgesi ve Ponç’ta kontrolü kaybetmiÅŸ, bu süreçte de yeni bir eyalet hüviyetini kazanan Azad KeÅŸmir kuruluÅŸunu ilan etmiÅŸtir. Bu durumda sadece Cammu ve Ladak’ta söz sahibi olan Maharaca’nın bu kararının bir geçerliliÄŸi bulunmamaktadır. Bu noktada Cunagarh bölgesi, yöneticinin tebaa tarafından kabul edilmeyerek kendi karar mekanizmasını iÅŸletmesi durumuna en iyi örnektir. Pakistan’a katılmak isteyen Cunagarh’ın Müslüman hükümdarı, Hindu tebaa tarafından reddedilmiÅŸ ve bu prenslik Hindistan’a dâhil olmuÅŸtur. Ne var ki aynı hak KeÅŸmirlilere bugüne kadar hâlâ tanınmamıştır.[34]

Ayrıca ÅŸartlı bir belge olan Katılım Belgesi’ne göre, halkın sürece yönelik bir itirazı veya bir yorumu olması durumunda -diÄŸer iki prenslikte olduÄŸu gibi- devreye girilerek mevcut süreç iptal edilebilmekteydi. Ä°ÅŸte bu koÅŸullar gereÄŸi KeÅŸmir’de de bu entegrasyon anlaÅŸmasının iptal edilmesi gerekmekteydi.

Son olarak Pakistan; Cammu ve KeÅŸmir’le ilgili Hindistan’ın tutumunun Mountbatten’ın genel valiliÄŸinden itibaren “aldatma ve sahtekârlık” üzerinden ilerlediÄŸini ve eyaletin yarısından fazlasını güçle ele geçirdiÄŸini açıklamıştır. YaÅŸanan bu süreçte de Hindistan tarafında konumlanan Ä°ngiltere, Pakistan nezdinde büyük bir güven kaybına uÄŸramıştır.[35]

BM’nin Rolü ve Ä°ÅŸgal Süreci

KeÅŸmir konusundaki pozisyonu sadece tavsiye ve telkinlerde bulunmak olan BM, buradaki sorunun çözümüne yönelik herhangi bir yetki kullanmamıştır. BM’nin neredeyse ilk gündem maddelerinden biri olan KeÅŸmir konusuna dair BMGK’da 1948 ve 1965 arasında 23 karar çıkmıştır. 1965’te BMGK’da alınan karar üzerine Hindistan’ın oturumu terk etmesi ardından çıkarılan ilk karar ise 21 Aralık 1971’deki “Resolution 307”dir. Bu karar da Pakistan ve Hindistan’ın Simla AnlaÅŸması’nda belirlenen ateÅŸkes hattına saygı duyulmasına dairdir.[36]

Oysaki KeÅŸmir konusu BMGK’ya ilk kez Azad KeÅŸmir ve Kuzey Bölgeleri’nden gelen grupların bölgede ilerleme kaydetmeleri üzerine Hindistan tarafından taşınmıştır. Hindistan’ın 1 Ocak 1948’de konuyu BM’ye VI. Bölüm’ün 35. Maddesi baÅŸlığı altında getirmesi, Hindistan’ın bu meseleyi bir anlaÅŸmazlık olarak gördüÄŸünün ve “ihtilaf”ın uzlaÅŸma aracılığıyla aşılması görüÅŸünü kabul ettiÄŸinin bir kanıtıdır. Kaldı ki Hindistan, BM’ye taşıdığı bu konuyu, bugün iddia ettiÄŸi çerçevede, yani Pakistan’ın KeÅŸmir topraklarına müdahale ettiÄŸi iddiasıyla “saldırganlık yasaları” olan BM VII. Bölümü çerçevesinde de gündeme getirebilirdi. Ancak Hindistan bu hamlesiyle KeÅŸmir konusunun bir anlaÅŸmazlık olduÄŸu ve Katılım Belgesi’nin KeÅŸmir’i henüz Hindistan’ın bir parçası olarak teyit etmediÄŸi doÄŸrultusunda bir tavır sergilemiÅŸ olsa da uygulamada güç kullanarak bölgeyi Hindistan içinde tutma yoluna gitmiÅŸtir.[37]

Hindistan’ın BM’ye baÅŸvurusu ile birlikte BMGK KeÅŸmir mevzusunda BM Hindistan ve Pakistan Komisyonu’nu (United Nations Comission for India and Pakistan/UNCIP) kurmuÅŸtur. Bu komisyonun amacı bölgede barışı tesis etmek ve 21 Nisan 1948’de alınan BMGK kararı çerçevesinde plebisit uygulanması için gerekli koÅŸulları hazırlamaktır. Bu koÅŸullar üç adımda tanımlanmıştır. Ä°lk adım olarak Pakistan’ın KeÅŸmir’den bütün unsurlarını çekmesi, ikinci adım olarak Hindistan’ın bölgeden bütün güçlerini çekmesi, üçüncü ve son adım olarak da Hindistan’ın BM tarafından görevlendirilen plebisit yönetimine yetki vererek burada özgür ve tarafsız bir seçim gerçekleÅŸtirilmesiydi. Bu kararlar Pakistan ve Hindistan tarafından farklı boyutlarda eleÅŸtirilmiÅŸ ve bir sonuca varılamamıştır.

KeÅŸmir, 1 Ocak 1949 tarihi itibarıyla BM tarafından belirlenen Kontrol Hattı (Line of Control/LoC) ile Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüÅŸtür.[38] 5 Mart 1949’da UNCIP tarafından yayımlanan kararda, “Cammu ve KeÅŸmir eyaletinin Hindistan ya da Pakistan’a katılımı sorunu, yapılacak tarafsız bir plebisit ile demokratik metotla çözülecektir.” denilmiÅŸtir. Bu geliÅŸmeler ardından 1950’de Hindistan bir yandan KeÅŸmir’de plebisite uyma kararını resmî olarak açıklarken bir yandan da bölgenin ilhakı yolunda birtakım adımlar atmaya devam etmiÅŸtir.

"KeÅŸmir konusundaki pozisyonu sadece tavsiye ve telkinlerde bulunmak olan BM, buradaki sorunun çözümüne yönelik herhangi bir yetki kullanmamıştır. BM’nin neredeyse ilk gündem maddelerinden biri olan KeÅŸmir konusuna dair BMGK’da 1948 ve 1965 arasında 23 karar çıkmıştır."

Bu çerçevede Hindistan merkezî yönetimi 1951’de eyalette bir Kurucu Meclis (Constituent Assembly) oluÅŸturarak Cammu ve KeÅŸmir’in gelecekte Hindistan’a baÄŸlanması sürecini hazırlayan hamlesini yapmış ve bu sayede plebisit kararını baypas etmiÅŸtir.[39] Hindistan 1951 yılında BM’nin finanse ettiÄŸi plebisit yerine, Kontrol Hattı’nın kendi sınırları içinde kalan kısmında kendisi bir seçim düzenlemiÅŸtir.[40]

Hindistan’ın plebisiti engellemek üzere giriÅŸtiÄŸi bu sürece, 1953’te Cammu ve KeÅŸmir’in özerk bir yapı olması düÅŸüncesinde olan Åžeyh Abdullah karşı çıkmış ve BM’nin plebisit kararının derhâl uygulanmasını istemiÅŸtir. Åžeyh Abdullah, Maharaca Gulab Singh gibi Cammu ve KeÅŸmir’in iki ülkeye de katılmayarak bağımsız olması gerektiÄŸini savunuyordu.

Ekim 1956’ya gelindiÄŸinde ise kurulan bu sözde eyalet meclisi KeÅŸmir’in Hindistan’ın parçası olduÄŸu kararını kabul etmiÅŸtir. Bu geliÅŸmenin hemen ardından BMGK böyle bir kararın ancak yapılacak plebisit sonucu KeÅŸmirlilerce verilebileceÄŸine dair ilgili hükmünü açıklamıştır. Bunun üzerine Hindistan KeÅŸmir’in çoktan kendi parçası olduÄŸunu ve plebisite gerek kalmadığını ileri sürmüÅŸtür.[41]

Bu geliÅŸmeler karşısında Åžeyh Abdullah’ın devam eden çıkışları, 9 AÄŸustos’ta baÅŸbakanlık görevinden alınarak 1958’e kadar hapis yatmasına sebep olmuÅŸtur. Nisan 1959’da Hindistan vatandaÅŸlarının KeÅŸmir’e özel izinle girmelerine dair olan kanun kaldırılmıştır. Ekim 1959’da Hindistan Ulusal Seçim Komisyonu, yargı yetkisini KeÅŸmir’de uygulama kararı almış ve KeÅŸmir Yüksek Mahkemesi de Hindistan’daki diÄŸer yüksek mahkemelerle eÅŸitlenmiÅŸtir. Bu geliÅŸmelere yönelik itirazlar BMGK’ya getirilmiÅŸ fakat söz konusu itirazlar 1950’lerle birlikte Hindistan’ın iliÅŸkilerini sıkılaÅŸtırdığı Sovyetler BirliÄŸi tarafından veto edilmiÅŸtir.[42]

1963-1964 arasında Hindistan yönetimi KeÅŸmir’i yasal olarak topraklarına ilhak edebilmek için anayasal bir düzenlemeye gitmiÅŸtir. Bu durumu engellemeye yönelik her türlü muhalefet ya ÅŸiddet kullanılarak ya da hapisle cezalandırılmıştır. Nitekim Ekim 1963’te KeÅŸmir’in o dönemki baÅŸbakanı BahÅŸi Äžulam Muhammed eyalet anayasasında birtakım deÄŸiÅŸiklikler ilan etmiÅŸ ve bu deÄŸiÅŸiklikler Åžubat 1964’te yürürlüÄŸe girmiÅŸtir. Bu deÄŸiÅŸikliklerle Cammu ve KeÅŸmir, Hindistan BirliÄŸi içerisindeki diÄŸer eyaletlerle eÅŸit konuma getirilmiÅŸtir. Böylece KeÅŸmir’in 370. Madde’yle belirlenmiÅŸ olan özel statüsü de ortadan kalkmıştır.[43]

Pakistan, KeÅŸmir konusunda hukuk çerçevesinde BM’nin verdiÄŸi kararlara uymayı savunurken Hindistan, bugüne kadar Pakistan askerlerinin bölgeden çekilmemesini gerekçe göstererek referanduma gitmemiÅŸtir.[44] 1947’de bağımsızlığını yeni kazanmış Hindistan ile Cammu ve KeÅŸmir arasındaki iliÅŸki, aslında iki otonom yapı arasında bir sözleÅŸmeye dayalı bir iliÅŸki ile baÅŸlamıştır. Fakat Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Cammu ve KeÅŸmir meÅŸruluÄŸunu kaybetmiÅŸtir.[45]

Bu kaybediÅŸte ise baÅŸlangıcından itibaren Maharaca Gulab Singh’ten Åžeyh Abdullah ve sonrasındaki yöneticilere kadar, özellikle de 1953-1975 arasında, Cammu ve KeÅŸmir siyasilerinin büyük hataları olmuÅŸtur. En büyük hata ise, bölgenin özerk bir yapıya kavuÅŸması ve bu yapının liderliÄŸini sürdürebilmenin garantisinin de Delhi olarak görülmüÅŸ olmasıdır. Bu süreçte Hindistan tarafından demokratiklik alameti olarak sunulan eyalette yapılan seçimlere Delhi’nin çıkardığı KeÅŸmir Kongre Partisi katılmış ve bu partinin aynı düÅŸüncedeki adayları karşısına hiçbir aday çıkamamış/çıkartılması engellenmiÅŸ ve böylece seçimlerin galibi aslında doÄŸrudan Delhi olmuÅŸtur. Sonuç olarak Hindistan bu durumu kendi çıkarına uygun kullanmış ve Cammu KeÅŸmir’i aÅŸamalı olarak kendine baÄŸlamıştır.[46]

Çözüm Arayışları ve Planlar

1947’den itibaren KeÅŸmir sorununun çözümüne dair gündeme gelmiÅŸ yaklaşık 70 plan olduÄŸu ifade edilmektedir.[47] Bu planlar genel olarak beÅŸ model etrafında geliÅŸtirilmiÅŸtir:

  1. Plebisit
  2. Bölünme (partition)
  3. Bağımsızlık
  4. Konfederasyon (condominium/confederation)
  5. Otonomi[48]


En başından itibaren Cammu ve KeÅŸmir’in kaderiyle ilgili karar mekanizması olarak plebisit ve referandum, tüm önerilerin ve planların merkezini oluÅŸturmuÅŸtur. Bu öneri ve planlar genel olarak Pakistan, KeÅŸmir ve uluslararası platformlardan gelmiÅŸtir. KeÅŸmir sorununun ilk yıllarında plebisit tek çözüm olarak görülürken bu yaklaşım yıllar içerisinde deÄŸiÅŸmiÅŸtir. 1950’lerdeki bütün teklifler, BM gözetiminde plebisit yapılması fikri merkeze alınarak planlanmıştır. Fakat BM gözetiminde plebisit düÅŸüncesi, 1950’lerden sonra zayıflamaya baÅŸlamıştır. 1986’dan itibaren gündeme gelen 36 tekliften 9’u kendi kaderini tayin hakkını (self-determinasyon) belli formlarda önerirken bunlar erken dönemlerdeki plebisit yahut referandum tekliflerinden ayrı mahiyettedir. Sonraki süreçlerde geliÅŸtirilen teklifler, BM önerilerinde olduÄŸu gibi Hindistan ya da Pakistan’dan birine katılım, otonomi veya eyalet içerisinde Hindistan-Pakistan bölünmesine benzer bir bölünme çerçevesinde olmuÅŸtur.[49]

Zamanla tam bağımsızlık fikri Cammu ve KeÅŸmir Özgürlük Cephesi (Jammu Kashmir Liberation Front)[50] tarafından dile getirilirken bu fikir, sunulan planlara bakıldığında, genel olarak güçsüz kalmış, bu fikrin mevcut ÅŸartlarda uygulanabilir bir çözüm olduÄŸuna inanılmamıştır. Fakat bununla birlikte bağımsızlıktan ayrı olarak Cammu ve KeÅŸmir eyaletinde KeÅŸmir Vadisi bölgesi için bağımsızlık planları da dile getirilmiÅŸtir. Yine bu süreçte geliÅŸtirilen otonomi planları da ya tamamen Cammu ve KeÅŸmir’i kapsamakta ya da eyalet içerisinde bölgesel otonomileri içermektedir. Bu otonomi planları da kendi içlerinde farklı kategoriler arz etmektedir.

Bölünme (partition) ise farklı varyasyonları olan diÄŸer bir çözüm planı olarak KeÅŸmir’le ilgili çözüm önerilerinde birçok kez gündeme getirilmiÅŸtir. 1990’lardan itibaren, uzlaÅŸma süreçlerine KeÅŸmirli temsilcilerin de katılımları söz konusu olmuÅŸtur. 1990’lardan sonra KeÅŸmir’deki direniÅŸin kazandığı ivmenin bunda etkisi olduÄŸu ifade edilmektedir.[51]

Bütün bunlarla birlikte bu kadar çok planı gündeme getiren esas mesele, Hindistan tarafında kalan KeÅŸmir’in çözülemeyen sorunları ve bu durumun sebep olduÄŸu sayısız hak ihlalleridir. Azad KeÅŸmir’in Pakistan’dan ayrılma yahut farklı bir yapılanma gibi bir talebi -buna sebep olacak bir baskı süreci olmadığı için- bulunmamaktadır. Azad KeÅŸmir’in kültür, dil ve din yönünden homojen bir yapıda olması ve bu bütünlüÄŸe bir zeval gelmeden Pakistan’la iliÅŸkilerini devam ettirmesi bunda etkilidir. Bu sebeple de otonom olması, bölgenin bu statüsünde deÄŸiÅŸiklik yaratacak bir pozisyon deÄŸildir. Yine benzer ÅŸekilde Pakistan yönetimindeki Gilgit ve Baltistan’ın (Kuzey Bölgeleri), Pakistan’dan çıkmak ya da Cammu ve KeÅŸmir eyaleti ile birleÅŸmek gibi bir çabası da yoktur.

Öte yandan mevcut durum, Hindistan kontrolündeki KeÅŸmir’de oldukça farklı bir boyutta, birçok insanın hayatına mal olan bir süreç olarak devam etmektedir. KeÅŸmir Vadisi, özellikle 1980’lerden itibaren bölgede sayısız zulüm ve ihlaller gerçekleÅŸtiren Hindistan’la kalma fikrinden tamamen kopmuÅŸtur. Bu yüzden bu ülke sınırlarındaki KeÅŸmir, Hindistan Anayasası dışında, kendisini güvenceye alacak ve self-determinasyona götürecek yasalar ve çözümler peÅŸindedir. Cammu ve KeÅŸmir’i Hindistan’daki diÄŸer eyaletlerden farklı deÄŸerlendiren 370. Madde de yıllar içerisinde Hindistan tarafından delinmiÅŸ ve KeÅŸmirliler nezdinde koruyucu statüsünü kaybetmiÅŸtir. Bu bölgede Müslüman nüfusun yoÄŸun olması yanında Hindu, Sih ve Budist topluluklar da bulunmaktadır ve bu durum bölgede heterojen bir yapı ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden otonomi veya bağımsızlık olması durumunda, daha alt dinî gruplar tarafından yeni bağımsızlık taleplerinin gündeme gelmesi ihtimali de söz konusudur.

Cammu ve Ladak’ta olduÄŸu gibi bölgesel otonomi ya da bölgeselciliÄŸin yıllar içinde ÅŸekillenmesi ve belirginleÅŸmesi, vadide KeÅŸmir Müslümanlarının liderliÄŸinde bir otonomiye fırsat vermek istemeyen Yeni Delhi tarafından teÅŸvik edilen bir durumdur. Burada bölgedeki azınlıklara haklarının verilip Müslüman çoÄŸunluÄŸun haklarının ihlal edilmesi, oldukça aÅŸikâr ve bilinçli iÅŸletilen bir süreçtir. Böylece Hindistan tarafındaki bölgede, KeÅŸmir Vadisi’nin diÄŸer bölgelerden ayrılması durumunda, Cammu ve Kargil’de önemli bir nüfusa sahip olan Müslümanlar, azınlık konumuna düÅŸecektir. Bu yüzden herhangi bir ayrılma durumunda Müslümanların yaÅŸadıkları bu bölgelerin de vadiye baÄŸlanması gerekmektedir.[52]

Plebisit

Plebisit, diÄŸer bir ifadeyle halk oylaması, Cammu ve KeÅŸmir’le ilgili çözüm planlarının temelini oluÅŸturmaktadır. Daha 1940’lı yıllarda Lord Mountbatten ve Maharaca arasında yapılan ve Nehru’nun da desteklediÄŸi taahhüt çerçevesinde BM gözetiminde bütün Cammu ve KeÅŸmir’de plebisit uygulanması önerisi, bu yöndeki ilk giriÅŸimdir. Böyle bir halk oylamasının nasıl yapılacağı konusunda farklı görüÅŸler bulunsa da bu önerilerden en fazla öne çıkanlar ÅŸu ÅŸekilde özetlenebilir:

  1. BM gözetiminde sadece KeÅŸmir Vadisi’nde bir plebisitin gerçekleÅŸtirilmesi ve buradan çıkan sonuca göre meydana gelecek bölünmeye razı olunması; yani oylamanın Müslümanların yoÄŸun olduÄŸu bölgede yapılması.
  2. Tüm eyalette BM veya uluslararası gözlemciler eÅŸliÄŸinde sınırlı ya da kapsamlı bir plebisitin tarafsız ve uluslararası gözlemciler kontrolünde uygulanması; yani bölgede yaÅŸayan tüm kesimleri kapsayacak boyutta bir oylama yapılması.
  3. Hindistan ve Pakistan’ın ortak denetimi altında sınırlı veya kapsamlı bir plebisit uygulanması.[53]


Bölünme

Eyaletin ikiye bölünmesi görüÅŸüdür. Bir bütünlük oluÅŸturmayan yapısıyla KeÅŸmir’in Hindistan ve Pakistan benzeri bir bölünme çerçevesinde ayrışması önerilmektedir. Bu bölünme konusunda masada beÅŸ farklı seçenek bulunmaktadır:

  1. Cammu ve KeÅŸmir’in Müslüman çoÄŸunluÄŸun yaÅŸadığı bölgelerinin Pakistan’a, gayrimüslim çoÄŸunluÄŸun yaÅŸadığı bölgelerinin ise Hindistan’a katılması.
  2. Bölünmenin BM’nin belirlediÄŸi ateÅŸkes hattınca olması.
  3. Kontrol Hattı’nda yapılacak belli düzenlemeler sonrası bu hat boyunca bir bölünme olması.
  4. Eyaletin Pakistan ve Hindistan’ın stratejik ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak bölünmesi; bu çerçevede Azad KeÅŸmir ve Baltistan’ın Pakistan’la birleÅŸmesi, Cammu ve Ladak’ın Hindistan’la birleÅŸmesi, KeÅŸmir Vadisi’nde ise BM gözetimi ve öncülüÄŸünde plebisit uygulanması.
  5. Azad KeÅŸmir ve Baltistan’ın Pakistan ile birleÅŸmesi, Cammu ve Ladak’ın Hindistan ile birleÅŸmesi, KeÅŸmir Vadisi’ne ise iki ülkenin güvencesi altında bağımsızlık statüsü verilmesi.


Bağımsızlık

Bağımsızlık seçeneÄŸi, tartışılan modeller içinde aslında en az öne çıkan plan iken, bu plan, daha çok KeÅŸmir Vadisi özelinde belli bölgelere uygulanan bir model olmuÅŸtur. Bu konuda dört farklı seçenek sunulmuÅŸtur:

  1. Bölgesel ve uluslararası güçler tarafından güvence altına alınmış bir bağımsızlık statüsünün Cammu ve KeÅŸmir’in tamamına verilmesi.
  2. KeÅŸmir Vadisi’nin bağımsız bir eyalet olması; Azad KeÅŸmir ve Baltistan’ın Pakistan ile birleÅŸmesi; Cammu ve Ladak’ın Hindistan’la birleÅŸmesi ve bu durumun uluslararası bir garantörlükle güvence altına alınması.
  3. Azad ve Cammu ve KeÅŸmir’in tümünün BM’nin güvenli bölgesi haline getirilmesi ve BM yönetiminde geçecek bir 10 yıl sonunda bağımsızlığının verilmesi.
  4. Sadece KeÅŸmir Vadisi’nin BM’nin güvenli bölgesi haline getirilmesi, Azad KeÅŸmir ve Baltistan’ın Pakistan’la, Cammu ve Ladak’ın Hindistan’la birleÅŸmesi.


Konfederasyon

Pakistan, Hindistan ve KeÅŸmir üçlüsünün ortaklığında bir yönetimi içeren planlar aÅŸağıdaki hususlar çerçevesinde geliÅŸtirilmiÅŸtir:

  1. Tüm Cammu ve KeÅŸmir eyaletinin tam özerkliÄŸi, eyaletin dışiÅŸlerinin ve savunmasının Pakistan ve Hindistan ortaklığıyla yürütülmesi.
  2. Sadece KeÅŸmir Vadisi’ne bir konfederasyon statüsü verilmesi, Azad KeÅŸmir ve Baltistan’ın Pakistan ile birleÅŸmesi, Cammu ve Ladak’ın Hindistan’la birleÅŸmesi.
  3. Cammu ve KeÅŸmir’e has bir Güney Asya Bölgesel Ä°ÅŸbirliÄŸi kurulması.
  4. Pakistan, Hindistan ve KeÅŸmir’den oluÅŸan bir konfederasyon çerçevesinde eyaletin kurucu birimlerine, yani bölgelerinin her birine özerklik verilmesi.[54]


Otonomi

Cammu ve KeÅŸmir’in otonomisi konusu yıllar içinde gittikçe daha fazla ihlal edilirken, otonomi talebi geleceÄŸe yönelik bir düÅŸünce yahut talep olmaktan ziyade, geçmiÅŸin geri getirilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Cammu ve KeÅŸmir Racası ile Hindistan, iki egemen güç olarak bir arada olmak üzere anlaÅŸmıştır. Bu yüzden Cammu ve KeÅŸmir’deki otonomi talebi, diÄŸer çatışma bölgelerinde olduÄŸu gibi yaÅŸanan rahatsızlıklardan dolayı ortaya çıkan bir talep deÄŸil, bölgenin eski siyasi konumunu tekrar yapılandırma olarak ifade edilmektedir. Böylece mevcut durum, KeÅŸmirlilerce Hindistan’la aralarındaki sözleÅŸmenin de ihlal edilmesi olarak görülmekte ve söz konusu taleplerine bir meÅŸruiyet kazandırmaktadır. Otonomiye geçiÅŸi zorlaÅŸtıran ise tam bağımsızlık düÅŸüncesidir. KeÅŸmir’in temel siyasi haklardan mahrumiyet, manipüle edilen seçimler, kötü yönetim, ekonomik güçsüzlük, polis ve güvenlik güçlerinin sınırsız hak ihlalleri, bölgenin 370. Madde ile yasalaÅŸan statüsünden her defasında daha fazla ÅŸeyin kaybedilmesi sürecinin artık kurumsallaÅŸmış olmasıyla zaten varolan otonominin aşınması, bu planı gölgelemiÅŸtir.[55]

Barış Tarihi

Birinci Safha

13 AÄŸustos 1948 ve 5 Ocak 1949 tarihli BMGK kararları, KeÅŸmir ihtilafı için plebisit kararı alan düzenlemelerdir. BM himayesinde yapılacak tarafsız bir plebisitle ilgili prensipler bu kararlarla belirlenmiÅŸtir. Hindistan ve Pakistan bu kararları kabul ederken sonrasında bazı prensiplerin yorumlanmasında, özellikle KeÅŸmir’in askerden arındırılması konusunda anlaÅŸamadıkları için söz konusu kararlar bugüne kadar askıda kalmıştır.[56]

KeÅŸmir’de tarafsız bir plebisitin gerçekleÅŸtirilmesi, Hindistan’ın tutumu sebebiyle mümkün olamamış, bunun üzerine BM, 27 Mart 1950’de konuyla ilgilenmek üzere Avustralyalı diplomat Owen Dixon’ı görevlendirmiÅŸtir. Dixon bütün Cammu ve KeÅŸmir eyaletinde plebisit boyunca bir koalisyon hükümeti kurulmasını önermiÅŸtir. Bu koalisyon hükümeti ya Hindistan ve Pakistan’ın bir araya geldiÄŸi bir yapı ya bölge halkının güven duyduÄŸu kiÅŸilerin yer aldığı tarafsız bir yönetim ya da BM temsilcisi bir yöneticiden oluÅŸacaktı. Plandaki önemli husus, plebisit sonuçlanana kadar eyalette tek bir yönetimin hâkim olmasıydı. Ancak bu plan bazı gerekçelerden dolayı hem Hindistan hem de Pakistan tarafından reddedilmiÅŸtir.[57]

Bu geliÅŸmenin ardından Dixon iki plan daha önermiÅŸtir. Bunlardan biri, plebisitin bölge bölge gerçekleÅŸtirilmesi ve her bölgenin kendi sonucuna göre Pakistan ya da Hindistan’a katılması teklifini içeriyordu. Pakistan bu planı, tüm Cammu ve KeÅŸmir’de plebisit uygulanması kararını ortadan kaldırdığı gerekçesiyle kabul etmemiÅŸtir. Hindistan ise bir plebisit uygulanmasını ancak bunun sadece KeÅŸmir Vadisi ve ona bitiÅŸik birkaç bölgeyle sınırlı kalmasını istemiÅŸtir.

"BM himayesinde yapılacak tarafsız bir plebisitle ilgili prensipler 13 AÄŸustos 1948 ve 5 Ocak 1949 tarihli BMGK kararları ile belirlenmiÅŸtir. Hindistan ve Pakistan bu kararları kabul ederken sonrasında bazı prensiplerin yorumlanmasında, özellikle KeÅŸmir’in askerden arındırılması konusunda anlaÅŸamadıkları için söz konusu kararlar bugüne kadar askıda kalmıştır."

Dixon son olarak KeÅŸmir’in sınırlarının dinî çoÄŸunluÄŸa göre ayrılmasını teklif etmiÅŸ ve Chenab Nehri’ni doÄŸal sınır olarak belirlemiÅŸtir. Bu plana göre Müslümanların yaÅŸadığı Kuzey Bölgeleri ve Pakistan’da bulunan Azad KeÅŸmir Pakistan’a ilhak olurken, Hindu çoÄŸunluÄŸun yaÅŸadığı bölgeler olan Cammu ve Ladak Hindistan’da kalacaktı;[58] KeÅŸmir Vadisi’nin kaderi ise plebisitle belirlenecekti.[59] Bu plan da Nehru’nun plebisitin eyaletin baÅŸkanı olarak Åžeyh Abdullah’ın idaresi altında gerçekleÅŸtirilmesi ısrarının, Dixon’un plebisitin bağımsız bir koalisyon birimi idaresinde olması gerektiÄŸi düÅŸüncesiyle çatıştığı için gerçekleÅŸememiÅŸtir.[60] Ayrıca böyle bir bölünmenin Hindistan-Pakistan ayrışmasında olduÄŸu gibi yeni bir göç dalgası yaratacağı ve 800.000 insanın yerinden olacağı iddiaları da plana dair diÄŸer olumsuz görüÅŸlerdendi. Tüm bunların yanı sıra bu plan, uluslararası unsurlardan da destek görmemiÅŸtir.[61] Dixon Planı, BM’nin ilk tavsiye planı olarak birçok görüÅŸe göre KeÅŸmir problemine yönelik en uygun çözüm planı olarak kayıtlara geçmiÅŸtir.[62]

Ä°kinci Safha

KeÅŸmir’e yönelik planların ikinci safhası bazı kaynaklarda 1958-1968, bazı kaynaklarda ise 1962-1964 yıllarını kapsamaktadır. Ä°kinci safhadaki bu sürecin en önemli belirleyeni, 1962’deki Çin-Hint Savaşı’dır. Hindistan’ın Çin karşısında maÄŸlup olmasından sonra, ABD ve Ä°ngiltere, Pakistan ve Hindistan’ı BM’yi üçüncü bir taraf yapıp onu muhatap almak yerine, KeÅŸmir konusunda birbirleriyle doÄŸrudan diyaloÄŸa girmeye zorlamıştır. 1962-1963 arasında Pakistan, Hindistan, Ä°ngiltere ve ABD arasında bakanlık düzeyinde altı kez dörtlü görüÅŸme yapılmıştır. Fakat bu görüÅŸmelerden hiçbir sonuç alınamamıştır. Hindistan baÅŸbakanı Nehru’nun 1964’te müzakereleri yeniden açmaya yönelik giriÅŸimindeki baÅŸarısızlığından sonra Pakistan, problemin çözümü konusunda Hindistan’ın ciddi olmadığına tamamen ikna olmuÅŸtur. Bu evre 1965’te Pakistan ve Hindistan arasında meydana gelen savaÅŸla sona ermiÅŸtir.[63] AÅŸağıda ele alınan çözüm önerileri ve planlar ise ikinci aÅŸama olarak kategorize edilmiÅŸ süreçte gündeme gelmiÅŸtir.

16-19 Ocak 1963’te Hindistan ve Pakistan’ın dışiÅŸleri bakanlarının bir araya gelerek yaptığı görüÅŸmeler sonucu hazırlanan Hindistan Pakistan Hedefler Bildirgesi, gizli bir ortak belgeydi. Bu bildirgede; KeÅŸmir ihtilafının siyasi çözümü için araÅŸtırma yapılması ve bu araÅŸtırmalarda iki tarafın temel pozisyonlarının göz ardı edilmemesi vurgulanmıştır. Bildirgede bölgenin demografisi, nehirlerin kontrolü, savunma gereklilikleri, eyalet halkınca kabul edilmiÅŸ sınırların çizilmesinde bölgesel ayrışmanın aciliyeti üzerinde de durulmuÅŸtur. Pakistan ve Hindistan askerî güçlerinin KeÅŸmir ve çevresinden ayrılması hususu, bu bildirgenin en can alıcı noktasıdır. Bildirgede ayrıca iki ülke arasında diÄŸer belli baÅŸlı anlaÅŸmazlıkların giderilmesi, kalkındıran ve geliÅŸtiren bir iÅŸ birliÄŸine gidilmesi gibi hususlar da belirtilmiÅŸtir. Fakat ilerleyen süreçte, iki dışiÅŸleri bakanının da bu prensipler doÄŸrultusunda icraatlarda bulunamaması, ortak bildirgenin kâğıt üzerinde kalmasına neden olmuÅŸtur.[64]Bu süreçte 1965’te Hindistan-Pakistan arasında neredeyse altı ay süren bir savaşın meydana gelmesiyle de bildirge tamamen rafa kalkmıştır.

Üçüncü Safha

Çözüm planlarına yönelik üçüncü safha 1969-1979 yıllarını kapsarken bazı kaynaklar bu dönemlendirmeyi 1965-1988 arası olarak ele almaktadır. Bu dönem, çözüme yönelik planlar açısından “pasif” bir süreç olarak deÄŸerlendirilmektedir. Bu dönemdeki geliÅŸmelere 1971’deki bir diÄŸer savaÅŸ ve BangladeÅŸ’in Pakistan’dan ayrılması damgasını vurmuÅŸtur. Bu olay KeÅŸmir konusunda Pakistan’ın elini oldukça baÄŸlamıştır. Bu süreçte 1972’de imzalanan Simla AnlaÅŸması ile KeÅŸmir sorunu yine bir belirsizliÄŸe ve daha da karmaşık bir pozisyona girmiÅŸtir.[65]

Bu anlaÅŸmadaki en önemli husus ise, 17 Aralık 1971’de varılan ateÅŸkes ile ortaya çıkan Kontrol Hattı’dır.[66] Bu hat Cammu ve KeÅŸmir’i bölerek sınır hattı boyunca halkın geçiÅŸini de oldukça zora sokmuÅŸtur. Yıllar içerisinde resmen ilan edilmese de bu hat iki ülke arasında bir sınır haline gelmiÅŸ olup tarafların askerî birimleri bu hat boyunca konumlanmıştır.

Dördüncü Safha

Pakistan’ın 1970’lerin başında aldığı büyük darbe ve siyasi olarak içine düÅŸtüÄŸü kriz, KeÅŸmir konusunda ilerleme saÄŸlanmasına da mani olmuÅŸtur. Bu süreçte uluslararası kamuoyunun da KeÅŸmir ilgisi azalmış, bu ise Hindistan’ın oldukça iÅŸine gelmiÅŸtir. Bu durum 1988’e kadar devam ederken 1989’da eyalette meydana gelen birtakım olaylar sonrası baÅŸlayan isyanlar, KeÅŸmir’deki sürece baÅŸka bir boyut kazandırmıştır. 1993’le birlikte KeÅŸmir’deki direniÅŸ zirveye ulaÅŸmıştır.[67]Eyalette silahlı direniÅŸin de ortaya çıkması üzerine, çözüm planlarına yönelik yeni bir evre geliÅŸmiÅŸtir. Bu evre genel olarak 1980-1990 arasını kapsamaktadır. Afgan-Rus Savaşı’nın bittiÄŸi ve Sovyetlerin dağıldığı bu süreç, uluslararası arenada döneme damgasını vuran önemli geliÅŸmelerdir.

ABD’li güvenlik uzmanı Robert Wirsing’e göre 1991’de Sovyetlerin dağılması ve SoÄŸuk SavaÅŸ’ın bitmesi, KeÅŸmir sorunun çözümüne fırsat sunan yeni bir imkân doÄŸurmuÅŸtur. Wirsing bu durumun uluslararası aracılık için daha uygun bir ortam oluÅŸturduÄŸunu ve kamuoyunun duruma daha çok odaklanabileceÄŸini; KeÅŸmir ihtilafının hem Hindistan’ın hem de Pakistan’ın ABD ile iliÅŸkilerinde güçlü bir etkisi olduÄŸunu; bunun ise en çok ABD’nin bölgeye yönelik silah transferi kararlarını etkilediÄŸini belirtmiÅŸtir. Buradaki çatışma ortamı, nükleer silahların yayılmasını önleme de dâhil olmak üzere bölgenin uzun vadeli ABD politikalarının tümü üzerinde eÅŸit derecede bir etkiye sahiptir.[68]

Wirsing’e göre KeÅŸmir probleminde Ä°ndus Nehri oldukça merkezî bir konumdadır. Hatta Wirsing, 1947’deki ayrışmada Pencap vilayetindeki Ä°ngiliz yapımı sulama kanallarının bütünlüÄŸünün, bölünme haritasını çizen Radcliffe[69] tarafından dinî çoÄŸunluklara göre çok daha fazla dikkate alındığını ve bölünmenin buna göre yapıldığını ifade etmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak da Hindistan, bölünmeden hemen sonra Pakistan tarafında kalan Pencap’a giden su akışını engellemiÅŸ ve bu engelleme bölgenin tarım takvimi açısından çok kritik bir süreçte yapılmıştır.

Bu süreç KeÅŸmir üzerine geliÅŸen ihtilafla da çakışmış ve sorunu daha da büyük bir problem haline sokmuÅŸtur. Bu yüzden Wirsing, teklif ettiÄŸi modelin su sorunu üzerinden ÅŸekillenen bir hidropolitik model olması dolayısıyla çözümde etkili olacağını savunmuÅŸtur. Bu model KeÅŸmir’deki suyun hayati rolü üzerine kurulmuÅŸtur. Buna göre özellikle Ä°ndus Nehri suları ve bu nehrin kolları olan Jhelum ve Chenab’a yapılacak hidroelektrik güç santralleri ve sulama sistemleri, bu planın ana omurgasını oluÅŸturmaktadır. Söz konusu plan, topraksal bir bölünme yerine, bölgenin Ä°ndus Nehir sisteminin üç kolunun Pakistan’a, üç kolunun da Hindistan’a akacak ÅŸekilde ayrışmasını öngörmektedir.[70]

BeÅŸinci Safha

BeÅŸinci aÅŸama olarak deÄŸerlendirilen 1991-2002 arası, isyanların zirve dönemi olmuÅŸtur. 1993’ten itibaren Hindistan ve Pakistan iliÅŸkilerinde büyük gerilimler yaÅŸanmıştır. Neredeyse nükleer bir krize sebep olacak olan 1999, 2001 ve 2002’deki gerilimler sonucu Hindistan ve Pakistan KeÅŸmir’le ilgili bir çözüme gitmek yerine mevcut krizi yönetme stratejileri aramıştır.[71] Bu süreçte belli birtakım ilerlemeler kaydedilse de 11 Eylül olayları ve sonrasının probleme ve bölgeye olumsuz etkisi, KeÅŸmir konusunu yeniden çözümsüz bırakmıştır.

KeÅŸmir’le ilgili çözüm planlarında milliyetçi yapı ve bu görüÅŸteki kiÅŸilerin de bölgeyle ilgili birtakım düÅŸünceleri ve planları olagelmiÅŸtir. Bunlar 1990’lı yıllarla daha da netlik kazanmış ve ÅŸu an yönetimde olan partinin konuya dair entegre planları da bu yıllarda belirginleÅŸmeye baÅŸlamıştır. 1990’lı yıllarda gündeme gelen Hindistan Halk Partisi’nin (Bharat Janata Party/BJP) planı çerçevesinde, demografik deÄŸiÅŸime gidilerek bölgenin Hindistan’a entegrasyonu hedeflenmiÅŸtir. BJP, özellikle KeÅŸmir’le ilgili Hindistan Anayasası’ndaki 370. Madde’nin kaldırılmasını istemiÅŸtir. Bu maddenin kaldırılmasıyla bölgeye KeÅŸmirli olmayanların girmesi yahut buradan mülk edinmesi önündeki engelin ortadan kalkması ve bölgeye nüfus akışının önünün açılması hedeflenmiÅŸtir. Bu hedef doÄŸrultusunda atılan adımlar, son yıllarda KeÅŸmir’deki mülk edinme kanunun delinmesine yönelik giriÅŸimlerle devam etmektedir. Hâlihazırda 35 A Maddesi olarak bilinen ve KeÅŸmir’de bölge dışından toprak ve mülk edinimini yasaklayan söz konusu kanunun delinmesine yönelik yoÄŸun uÄŸraÅŸlar verilmektedir.[72]

"1993’ten itibaren Hindistan ve Pakistan iliÅŸkilerinde büyük gerilimler yaÅŸanmıştır. Neredeyse nükleer bir krize sebep olacak olan 1999, 2001 ve 2002’deki gerilimler sonucu Hindistan ve Pakistan KeÅŸmir’le ilgili bir çözüme gitmek yerine mevcut krizi yönetme stratejileri aramıştır."

BJP bu niyetini 1998 manifestosunda dile getirmekten de çekinmemiÅŸ, Hindistan’ın Cammu ve KeÅŸmir üzerindeki egemenliÄŸinin sorgulanamaz olduÄŸunu belirtmiÅŸtir. Yine BJP’nin “yabancı iÅŸgalinde olan bütün bölgelerin ele geçirileceÄŸi” konusundaki vaatleri de bu manifestoda yer almıştır.[73]

Buna karşın Cammu ve KeÅŸmir Özgürlük Cephesi (Jammu Kashmir Liberation Front-JKLF) hâlihazırda bölünmüÅŸ olan Cammu ve KeÅŸmir’in tekrar birleÅŸtirilmesini, demokratik ve federal bir sistemle bağımsız bir ülke olarak ilan edilmesini teklif etmiÅŸtir. Bu plana göre yeni ülke -Ä°sviçre modelinde olduÄŸu gibi- tarafsız bir dış politika izleyerek Hindistan ve Pakistan ile dostane iliÅŸkiler yürütecektir. Bağımsızlıktan 15 yıl sonra ise BM yahut Uluslararası KeÅŸmir Komitesi (International Kashmir Committee/IKC) gözetiminde bir referandum gerçekleÅŸtirilerek eyaletin bağımsızlık kararını devam ettirip ettirmeme yahut Hindistan veya Pakistan’a katılıp katılmama konusunda görüÅŸü alınacaktır.

Bu önerinin uygulanma süreci ise beÅŸ aÅŸama olarak belirlenmiÅŸtir. Birinci aÅŸama, Cammu ve KeÅŸmir’in üç ülkeye dağılmış -Pakistan, Hindistan ve KeÅŸmir’deki- bütün siyasi birimleri, partileri ve direniÅŸ gruplarının sürece katılımının saÄŸlanmasıdır. Tüm taraflarca karar verilmiÅŸ olan anlaÅŸma, bütün bu gruplarca imzalanıp BM’de kayda geçecektir. Ä°kinci aÅŸama, Hindistan ve Pakistan’ın aynı anda eyaletin bütün birimlerinden askerî güçlerini çekmesidir. Üçüncü aÅŸama, KeÅŸmirli direniÅŸçilerin silahsızlandırılması ve 1947, 1989-1990 yılları dâhil bölgeden göç etmek zorunda kalan bütün KeÅŸmirlilerin geri dönmesidir. Dördüncü aÅŸama, eyaletin yeniden birleÅŸtirilmesi ve 1949’dan sonra kapatılmış olan eyalet içi sınırların açılması, geçici bir ulusal hükümet kurulması, geçici bir kurucu meclis kurulması gibi planları içermektedir. BeÅŸinci ve son aÅŸama ise KeÅŸmir’in bağımsızlık ya da Hindistan veya Pakistan’a katılım konusunda karar vermesi için referandum yapılmasıdır.[74]

20-21 Åžubat 1999’da dönemin baÅŸbakanı Nawaz Åžerif’in daveti üzerine Hindistan baÅŸbakanı Atal Behari Vajpayee Pakistan’a bir ziyarette bulunmuÅŸtur. Bu ziyarette taraflar arasında bir dizi görüÅŸme gerçekleÅŸtirilmiÅŸ ve ziyaretin ardından iki ülke tarafından KeÅŸmir konusunda üzerinde anlaÅŸmaya varılan ortak bir bildiri kamuoyuyla paylaşılmıştır. Lahor Deklarasyonuolarak bilinen bildiride Hindistan ve Pakistan arasındaki KeÅŸmir de dâhil bütün problemlerin çözülmesi, iki ülkenin birbirlerinin içiÅŸlerine karışmaktan kaçınması gibi konular belirlenmiÅŸtir.[75]

1980’den 2001’e kadar olan süreçte KeÅŸmir’de Kontrol Hattı’nda aktif çatışmalar meydana gelmiÅŸ, Güney Asya’nın nükleerleÅŸtirilmesi hız kazanmış, bu durum 1990’ın bahar aylarını oldukça gergin bir zaman dilimi haline getirmiÅŸtir. Dünyada ise SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası periyotta çatışma çözümünden çok kriz yönetimine odaklanılmış, Lahor Deklarasyonu da bu minvalde geliÅŸen bir süreç olarak öne çıkmıştır. Fakat bu giriÅŸim de akamete uÄŸramış ve deklarasyonun yayınlanmasını Kargil sorunu takip etmiÅŸtir.[76]

BaÅŸlıca Barış Formülleri

Egemenlik BirliÄŸi

Pakistan asıllı Amerikalı tarihçi AyÅŸe Celal tarafından sunulan “Egemenlik BirliÄŸi” formülünde yeniden birleÅŸmiÅŸ ve bağımsız bir KeÅŸmir düÅŸüncesi merkezdedir. Bu öneri, birbirlerini rakip gören taraflar Hindistan ve Pakistan’ın egemenlik konusundaki güçlü dürtüleri merkeze alınarak oluÅŸturulmuÅŸtur. Böyle bir birliÄŸin baÅŸarılı olabilmesi için Hindistan ve Pakistan, KeÅŸmir’deki bütün etnik ve dinî yapılara kendi kaderini tayin hakkı vermek zorundadır. Öneriye göre Ladak da dâhil bütün Cammu ve KeÅŸmir’de bağımsızlık ya da Hindistan’la kalma yahut Azad KeÅŸmir’e katılma konusunda plebisit veya referandum uygulanmalıdır. Pakistan ve Hindistan, ordularını bölgeden çekecek ve böylece eyaletin toprak bütünlüÄŸü garanti altına alınacaktır. Egemenlik BirliÄŸi ÅŸartları, Ladak’ta Hindistan’a ve Afganistan sınırında Pakistan’a Güney Asya bölgesinden gelebilecek tehditlere karşı askerî varlıklarını sürdürme konusunda izin verilebileceÄŸini de belirtmektedir.[77]

Ä°rlanda Modeli

Ä°rlanda barış süreci 1998’de imzalanan The Good Friday AnlaÅŸması üzerinden sürdürülmüÅŸtür. Bu anlaÅŸma BirleÅŸik Krallık, Ä°rlanda Cumhuriyeti ve Kuzey Ä°rlanda’nın sekiz siyasi partisi arasında imzalanmıştır. Bu model KeÅŸmir probleminin çözümü için uygun ve de tecrübe edilmiÅŸ bir model olarak sunulmuÅŸtur. Kuzey Ä°rlanda’daki temel sorun, burada yaÅŸayan Katolik milliyetçi azınlığın Ä°rlanda Cumhuriyeti ile birlik olma arayışının Ä°ngiltere tarafından ÅŸiddet kullanılarak engellenmesiydi. Bu bölgelerdeki Protestan çoÄŸunluk da BirleÅŸik Krallık’la kalmak istiyordu. Hâlihazırda Kuzey Ä°rlanda’daki mevcut hükümet sistemi bu anlaÅŸmaya dayanmaktadır. AnlaÅŸma, Ä°ngiliz hükümeti, Kuzey Ä°rlanda ve Ä°rlanda Cumhuriyeti ile Kuzey Ä°rlanda’daki bütün direniÅŸ grupları ve siyasi yapılar arasında yapılmıştır. AnlaÅŸma üç ana husus üzerinden giden bir dizi çapraşık iliÅŸkiyi de düzenlemektedir:

  1. BirleÅŸik Krallık içindeki Kuzey Ä°rlanda hükümetinin statüsü ve sistemi
  2. Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ilişki
  3. İrlanda Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık arasındaki ilişki


Egemenlik, sivil ve kültürel haklar, silahların devre dışı bırakılması, bölgenin askerî yapılardan arındırılması, yargı ve polis güçleri gibi konular da bu anlaÅŸma çerçevesinde belirlenmiÅŸtir. AnlaÅŸma, Ä°rlanda’da yapılan iki referandum ile kabul edilmiÅŸtir. Bu anlaÅŸma, tüm süreçleri ve uygulamaları gerçekleÅŸmiÅŸ bir model olmasından dolayı, KeÅŸmir sorununun çözümü için o dönem uluslararası kamuoyu ve KeÅŸmirliler tarafından önemli bir model gibi görünse de söz konusu sürecin KeÅŸmir’e uygulanması gibi bir durum bugüne kadar mümkün olamamıştır.

Chenab Planı

Bu plan ilk kez 1962-1963 yıllarında Hindistan ve Pakistan tarafından üzerinde görüÅŸülmüÅŸ bir plandır. Plan yıllar sonra General Pervez MüÅŸerref zamanında tekrar gündeme getirilmiÅŸtir. Ä°ki millet teorisi ile eyaletin bölünmesinde coÄŸrafi uygulanabilirliÄŸi harmanlayan plan, eyaletin Chenab Nehri boyunca; nehrin kuzeyi Pakistan’a, güneyi ise Hindistan’a kalacak ÅŸekilde bölünmesini önermektedir. Chenab Nehri’nin sol tarafında kalan bölgede nüfusun çoÄŸunluÄŸunu Hindular oluÅŸtururken, batı tarafında kalan birçok ÅŸehirde de Müslümanlar çoÄŸunluktadır. Bu plan tekrar gündeme geldiÄŸinde Azad KeÅŸmir yönetimince de desteklenmiÅŸ, dönemin Azad KeÅŸmir cumhurbaÅŸkanı Serdar Ä°skender Hayat bu planın iki ülke tarafından uygulanması ve KeÅŸmirlilerin yıllardır süren sorunlarının bir an önce çözülmesi için çaÄŸrıda bulunmuÅŸtur.[78]Fakat Hindistan’ın ÅŸiddetli karşı çıkışlarıyla bu plan da sonuçsuz kalmıştır.

Andorra Modeli

KeÅŸmir asıllı Amerikalı bir iÅŸ adamı, 1998’de bölgedeki probleme çözüm bulmak üzere KeÅŸmir Çalışma Grubu adlı yapıyı kurmuÅŸtur. Grup bir dizi çözüm önerileri yanında Fransa ve Ä°spanya arasında kalan küçük bir eyalet olan Andorra örneÄŸini de KeÅŸmir sorununun çözümü için taraflara sunmuÅŸtur.

Andorra hem Fransa’nın hem de Ä°spanya’nın üzerinde hak iddia ettiÄŸi bir toprak parçasıydı. 1993’teki bir anlaÅŸmayla bu bölgeye otonomi verildi. Burada uygulanan plana göre kendi para birimi ve anayasası olan Andorra’nın savunması Fransa ve Ä°spanya tarafından ortak olarak üstlenildi. Bu planla KeÅŸmir Vadisi’nin otonom bir statü kazanması, savunma ve dışiÅŸlerinin ise Hindistan ve Pakistan tarafından ortak yürütülmesi teklif edilmiÅŸtir. Buna göre eyalet kendi demokratik ve seküler sistemi çerçevesinde iÅŸleyecek; bu eyalet içerisinde yaÅŸayacaklara vatandaÅŸlık hakkı verilecek; ayrı bir bayraÄŸa ve savunma ve dışiÅŸleri ile ilgili konular dışında tüm yasaları çıkaracak bir yasama organına sahip olacak bir yapı planlanmıştır. Mevcut Kontrol Hattı’nda herhangi bir deÄŸiÅŸiklik olmayacak fakat bütün bölge silahsızlandırılacaktır. Kontrol Hattı’nın mevcudiyetini koruma, planın realist bir yaklaşımı olarak deÄŸerlendirilirken, hattı korumanın amacı da Hindistan veya Pakistan’ın konuya dair herhangi farklı bir sonucu yenilgi olarak deÄŸerlendirip bu psikolojiyle çözüme direnmelerine engel olmaktır. Bu sınırın korunmasıyla KeÅŸmir bölgesinin her iki tarafının tamamı üzerindeki denetimin iki ülke için de bir zafer duygusu yaratacağı ve plana sıcak bakılacağı düÅŸünülmüÅŸtür.[79] Fakat bu planın uygulanması yönünde de herhangi bir giriÅŸim veya bir ilerleme bugüne kadar kaydedilebilmiÅŸ deÄŸildir.

MüÅŸerref Planı

Pakistan her zaman için Cammu ve KeÅŸmir’de bağımsız bir plebisitin uygulanmasını savunmuÅŸ ve bu tez, BM ve diÄŸer uluslararası platformlardaki diplomatik stratejisinin merkezini oluÅŸturmuÅŸtur. Pakistan’ın KeÅŸmir’le ilgili resmî tutumu hukuksal yöntemler ve plebisiti öne çıkaran altı husus etrafında merkezileÅŸmiÅŸtir. Bu hususlar özetle ÅŸöyledir:

  1. Cammu ve KeÅŸmir eyaleti problemli bir bölgedir.
  2. Bu problemli statüsü, 13 AÄŸustos 1948 ve Ocak 1949’da Hindistan ve Pakistan’ın taraf olduÄŸu BMGK’da kabul edilmiÅŸtir.
  3. BMGK’nın bu kararları geçerlidir ve taraflardan birince tek taraflı olarak ihlal edilemez.
  4. Cammu ve KeÅŸmir’in geleceÄŸi hakkında Hindistan ve Pakistan arasındaki görüÅŸmeler KeÅŸmirlilerin self-determinasyonhakkının korunması üzerine olmalıdır. Bu hak BMGK’da kararlaÅŸtırıldığı gibi özgür, adil ve uluslararası denetime tabi bir süreci gerektirmektedir.
  5. Plebisit, Cammu ve KeÅŸmir halkına Pakistan ya da Hindistan’a katılma tercihi sunmalıdır.
  6. Cammu ve KeÅŸmir’in statüsüne yönelik Hindistan ve Pakistan arasındaki görüÅŸmeler 1972’deki Simla AnlaÅŸması ve BMGK kararlarına uygun bir çerçevede yürütülmelidir.[80]


Pakistan’ın bu tutumu General MüÅŸerref’in iktidara geliÅŸine kadar devam etmiÅŸ, bu süreçten sonra ise radikal bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Bu yeni dönemle birlikte Pakistan, BM kararı olan plebisitle ilgili ısrarından vaz geçmiÅŸtir. Bu durum 1999’da Kargil problemi sebebiyle Hindistan ve Pakistan’ın tam ölçekli bir savaÅŸa girmesine ramak kalması üzerine geliÅŸmiÅŸtir.[81]

General MüÅŸerref tarafından gündeme getirilen plan, Ekim 2004’te açıklanmıştır. Pervez MüÅŸerref planın coÄŸrafya ve etnik temele baÄŸlı olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir. Plan bölgedeki yedi eyaletin silahsızlandırmasını ve statülerinin yeniden belirlenmesini önermektedir. Plana göre bu yedi bölge “dinî, etnik ve coÄŸrafi” ÅŸartlara göre belirlenecektir. Buna göre Pakistan kontrolünde olan iki bölge Azad KeÅŸmir ve Kuzey Bölgeleri ile Hindistan kontrolündeki beÅŸ bölge bu planın kapsamı içerisinde olacaktır. Statü deÄŸiÅŸikliÄŸinin ardından söz konusu bölgeler silahsızlandırılacak ve “iki millet teorisi” özellikle sorunlu alanlarda daha yoÄŸun uygulanacaktır. Böylece Azad KeÅŸmir, Kuzey Bölgeleri olan Gilgit-Baltistan, Hindistan tarafındaki Müslüman çoÄŸunluÄŸun yaÅŸadığı Doda-Ponç-Rajouri Pakistan’a katılacaktır. KeÅŸmir Vadisi ya bağımsız olacak ya da Hindistan ve Pakistan’ın ortak kontrolü altında kalacaktır. Cammu, Samba ve Kathua ise Hindistan’la kalacaktır.[82]

18 Nisan 2005 tarihinde, Pervez MüÅŸerref’in Yeni Delhi ziyareti sonrası, Hindistan ve Pakistan arasındaki barış sürecinin “geri döndürülemez” olduÄŸuna dair ortak bir bildiri yayımlanmıştır. Mayıs 2005’te MüÅŸerref, Hindistan’ın sınırlarının yeniden çizilemez olduÄŸu görüÅŸüne katıldığını, fakat sınırların yine de bu kadar katı bir ÅŸekilde belirlenmemesi gerektiÄŸini ve Kontrol Hattı’nın kalıcı hale getirilemeyeceÄŸini ifade etmiÅŸtir. Aralık 2006’da MüÅŸerref farklı bir plan daha geliÅŸtirerek dört aÅŸamalı bir teklifle çözüm planını yinelemiÅŸtir. Buna göre teklif; sorunlu bölgelerin belirlenmesi, sorunlu bölgelerin askerden ve silahlardan arındırılması, öz yönetimin KeÅŸmirlilere devredilmesi; KeÅŸmirliler, Pakistan ve Hindistan’ın dâhil olduÄŸu bir yapı ile öz yönetimin iÅŸleyiÅŸini kontrol eden bir mekanizma kurulması konularını kapsıyordu. Bu plan çerçevesinde KeÅŸmir’in mevcut sınırlarının ikamesi devam ederken eyaletteki bölgelerde öz yönetim, otonomi ve Kontrol Hattı boyunca insanların hareket özgürlükleri olması gerektiÄŸi vurgulanmıştır. Bu planla Pakistan’ın attığı en önemli ve hayati adım, Azad KeÅŸmir’i de gündeme alarak masaya yatırması olmuÅŸtur. Bu süreçte MüÅŸerref’in çabalarıyla Hindistan-Pakistan iliÅŸkilerinin iyileÅŸtirilmesine yönelik çok önemli giriÅŸimlerde bulunulmuÅŸ ancak Pakistan’da özellikle 2007’den itibaren art arda meydana gelen terör saldırıları ve MüÅŸerref’in görevden azledilmesi ile bu süreç de akamete uÄŸramıştır.

GerçekleÅŸtirilebilir Milliyet

Bu plan, bugün KeÅŸmir sorununun 1947’deki pozisyonuyla aynı olmadığını, içeride ve dışarıda birçok dinamiÄŸin deÄŸiÅŸmesi sebebiyle konunun farklı boyutlar kazandığını, bu yüzden de KeÅŸmir için yeni bir sayfa açılması gerektiÄŸini vurgulamaktadır.

Bu modelde; bölgede iç ve dış meselelerde tam bağımsız, demokratik bir yönetimin olduÄŸu, bağımsız bir seçim hükümeti bulunan; herhangi bir dış müdahale olmaksızın ekonomik sistemini belirlemede özgür; ayrı bir bayrağı, kendi para birimi, merkez bankası ve yabancı döviz rezervleri olan bir hükümet kurulması gerektiÄŸi vurgulanmıştır. Plana göre kurulacak yapının savunma için bir ordusunun ve hava kuvvetlerinin olması da yine önemli bir detaydır. Bağımsız Anavatan Modeli(Independent Homeland Model) olarak tanımlanan bu model, Pakistan ve Hindistan’ın taleplerini uzlaÅŸtırma noktasında da koÅŸullar sunmaktadır. Bu modele göre; “Bağımsız KeÅŸmir” modelinde, Hindistan ve Pakistan ile iliÅŸkileri düzenleyip kontrol edecek bağımsız yasama ve yürütme organları yanı sıra bağımsız yargı da olacaktır.[83]

Bu model “Kazanılmış Egemenlik” görüÅŸü çerçevesinde hazırlanmıştır. “Kazanılmış Egemenlik” ise Hindistan ve Pakistan otoritelerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesi ve yetkileri Cammu ve KeÅŸmir’e bırakması anlamına gelmektedir. Bu da plana göre uluslararası gözlemciler eÅŸliÄŸinde olacaktır.[84]

Eklektik Model

Bu model bölgedeki dört unsur arasında güç dağılımı üzerine ortaya konulmuÅŸ bir öneridir. GerçekleÅŸtirilebilir Milliyet modeli altında geliÅŸtirilen bu plan, birbiriyle örtüÅŸen farklı önerileri bir araya getirmeyi hedeflemiÅŸtir. Plana göre, barışın saÄŸlanabilmesi için öncelikle Cammu KeÅŸmir ve Azad KeÅŸmir arasındaki iliÅŸkinin yeniden tanımlanması ve bir “Cammu ve KeÅŸmir Ekonomik BirliÄŸi” kurulması ilk aÅŸamayı oluÅŸturmalıdır.

Pakistan ve Hindistan tarafında kalan KeÅŸmir’in ekonomik olarak bağımsızlaÅŸması; serbest ticaret bölgesi, gümrük birliÄŸi ve ortak pazar uygulamalarını içeren bir ekonomik birlik oluÅŸturulması temelinde geliÅŸtirilen bir plandır. Bu ekonomik birlikle Cammu ve KeÅŸmir’in iki parçasının “tek bir ekonomik oluÅŸum” olarak birleÅŸmesi hedeflenmektedir. Bu plan, Pakistan ve Hindistan para birimlerinin her iki bölgede de geçerli sayılmasını önermektedir. Cammu ve KeÅŸmir ürünlerinin Hindistan ve Pakistan piyasalarında vergiden muaf olarak yer alması da planın önemli detaylarından biridir. Ä°lk aÅŸamada hedeflenen bu ekonomik birliÄŸin Kontrol Hattı sınırlarını aÅŸan bir ekonomik serbestlik oluÅŸmasını saÄŸlayacağı, bu durumun da iki bölgeyi psikolojik olarak tekrar birleÅŸtireceÄŸi düÅŸünülmektedir.[85]

Bu birlik çerçevesinde ÅŸu üç unsur öne çıkmaktadır:

  • DoÄŸal kaynakların ortak yönetimi: Yeni eyalet iÅŸlerinde doÄŸal kaynakların kullanımı ve paylaşımında eyaletin çıkarlarını gözetmek için ortak bir strateji belirlemek ve uygulamak.
  • Sektöre yönelik iÅŸ birliÄŸi ve müzakere: Ekonomik birlik dışında kalan alanlarda Cammu ve KeÅŸmir’in iki bölgesinin iÅŸ birliÄŸi içerisinde olmasına imkân tanınması, bu iÅŸ birliÄŸinin belirli anlaÅŸmalar ve kanunlar çerçevesinde düzenlenmesi, bu düzenlemelere istiÅŸarelerle karar verilmesi.[86]
  • Cammu KeÅŸmir ve Azad KeÅŸmir bölgelerinde yaÅŸayanların Cammu ve KeÅŸmir’de dolaşımının serbest bırakılması: Bu maddeye göre iki bölge arasında seyahat özgürlüÄŸü bir vatandaÅŸlık hakkı olarak doÄŸuÅŸtan kazanılmıştır. Bu sebeple de bu her iki bölge halkına vizesiz geçiÅŸ sistemi uygulanmalıdır.[87]


Söz konusu ilk aÅŸamanın tamamlanması, hem Pakistan ile Cammu KeÅŸmir arasındaki iliÅŸkilerin hem de Hindistan ile Azad KeÅŸmir arasındaki iliÅŸkilerin yeniden tanımlanmasını getirecektir. Plan çerçevesinde:

  • Bu iki birimin birbiriyle iliÅŸki kurabilmesine ortam saÄŸlanması
  • Bu iliÅŸkilerin hem iki bölge hem de Hindistan ve Pakistan tarafından bütün tarafların ortak anlaÅŸmasıyla düzenlenmesi
  • Hindistan’ın çıkarlarına zarar vermeden Pakistan ve Cammu KeÅŸmir arasındaki iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesi; bu doÄŸrultuda kurulacak bir iliÅŸkinin 1950 Hind Nepal Barış ve Dostluk AnlaÅŸması (The Indo Nepal Treaty of Peace and Friendship 1950) modelince oluÅŸturulabileceÄŸi ifade edilmiÅŸtir. Bu çerçevede, Pakistan ve Cammu KeÅŸmir arasındaki tarihî baÄŸlar da dikkate alınarak Pakistan’ın bölgede ekonomik ve sosyal kalkınma projeleri gerçekleÅŸtirebilmesi ve ticaret yapabilmesi mümkün kılınmalıdır. Aynı durum Hindistan ve Azad KeÅŸmir arasında da geçerlidir.[88]
  • Bu dörtlü arasındaki iliÅŸkilerin iyileÅŸtirilmesi çalışmaları kapsamında yeni kurumlar geliÅŸtirilmelidir. Bu yapılar yürütme ve yasama sorumluluklarını KeÅŸmirlilere tevdi edecek ÅŸekilde iÅŸletilmelidir.
  • Alınacak bütün kararlar ve belirlenecek stratejiler, bu durumdan en çok maÄŸdur olan KeÅŸmirlilerin rızası dâhilinde olmalıdır. Bu süreç, “GerçekleÅŸtirilebilir Milliyet” ve Ä°rlanda ve Ä°ngiltere arasındaki The Good Friday AnlaÅŸması modelleri örnek alınarak yürütülebilir.[89]


Çözüm Ä°çin Kendi Kendini Yönetme

Bu plan da hem Pakistan hem Hindistan tarafındaki Cammu ve KeÅŸmir topraklarını kapsamaktadır. Bu model siyasi bir birleÅŸmeye gitmeksizin egemenliÄŸin paylaşılması üzerine geliÅŸtirilmiÅŸ bir çözüm önerisidir. Toplumu, eyaleti ve ekonomiyi kuÅŸatıp kapsayan bir konsepttir.[90]

KeÅŸmir’de Demokratik Halk Partisi (The People’s Democratic Party) tarafından 2008’de ortaya konulan plan; Hindistan Anayasası içerisinde anayasal yeniden yapılandırma, silahsızlandırma, Hindistan ve Pakistan tarafındaki KeÅŸmir’in ekonomik entegrasyonu, siyasi yeniden yapılandırma gibi maddelerden oluÅŸan bir öneridir. Günün ÅŸartları içerisinde en uygun çözüm olarak sunulmuÅŸtur. Kontrol Hattı’nın iki tarafında kalan KeÅŸmir’in ekonomik entegrasyonunu öngören planda, Cammu ve KeÅŸmir’in Güney Asya Bölgesel Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’nde (SAARC) iki ülke arasında bir köprü görevi göreceÄŸi de vurgulanmıştır.[91]

Bu çözüm önerisi Cammu ve KeÅŸmir’in otonomi statüsünün yeniden yapılandırılmasını hedeflerken Demokratik Halk Partisi’nin çıkış noktası ise, Hindistan Anayasası’nda KeÅŸmir’e özel düzenlenmiÅŸ olan 370. Madde’dir. Çünkü bu madde KeÅŸmir’in özel statüsünün yasalaÅŸmış bir kabulüdür. Manifesto mahiyetinde olan bu taslak, Hindistan Silahlı Özel Kuvvetler Yasası’nın (Armed Forces Special Powers Act) bölgede uygulamadan kaldırılması gerektiÄŸini vurgulamaktadır. Yine bu taslak, “taÅŸ atan çocuklar”ın ve protestolarda tutuklanan gençlerin sorgulamaları sonrası serbest bırakılmalarını, KeÅŸmir Panditlerinin vadiye “itibarları ile” dönmeleri konularını da içermektedir. Bu dönüÅŸler vatandaÅŸlık yasası çerçevesinde ve eyalet reayası olarak haklarını edinme ÅŸeklinde tezahür edecektir. Eyaletteki azınlıklar, Cammu ve KeÅŸmir’in Ulusal Azınlıklar Yasası altında kabul edilecektir. Bu çerçevede; Gujjarların kalkınması için AÅŸiret Bakanlığı Programı, Sih ve Hristiyanlar gibi azınlıkların güçlendirilmesi, Pahari topluluÄŸuna Scheduled Tribe yani “BelirlenmiÅŸ Kabile” statüsü verilmesi, bütün siyasi partilerin bünyelerinde %33’lük bir oranı kadın siyasetçilere ayırması, üniversitelerde Pencap dili kürsüsü kurulması ve okullarda Pencap dilinin seçmeli dil olarak okutulması da taslak içerisinde sunulan önemli tekliflerdendir.[92]

Merkez-eyalet kaynak paylaşımı, bölgedeki doÄŸal kaynaklar üzerinde Yeni Delhi yönetimiyle yeniden uzlaşılması; özellikle su kaynakları, hidroelektrik projeleri gibi anlaÅŸmaların bu çerçevede yeniden düzenlenmesi planın diÄŸer unsurlarıdır.[93]

Bölgesel Otonomi

Cammu doÄŸumlu Hindistanlı insan hakları aktivisti ve gazeteci Balraj Puri’nin hazırladığı rapor çerçevesinde gündeme gelmiÅŸ bölgesel otonomi öngören barış planıdır. Cammu ve KeÅŸmir’de bulunan Ladak, KeÅŸmir Vadisi ve Cammu, aynı eyalet sınırları içerisinde olmalarına karşın her biri kendine has karakteristiÄŸi olan bölgelerdir. Cammu ve KeÅŸmir Hindistan’da bir otonom birim olmakla birlikte bu otonom yapı içerisinde de birçok farklılık arz eden bölge bulunmaktadır. Bu yüzden de Cammu ve KeÅŸmir ile Hindistan arasındaki iliÅŸkide olduÄŸu gibi, eyalet içerisindeki bu bölgelerin de eyalet merkez yönetimiyle sorunları vardır. Bu baÄŸlamda söz konusu raporda bu bölünmeyi yansıtacak bir parlamentonun oluÅŸturulmasına özel önem atfedilmektedir.

Bu plana göre; vali, baÅŸbakan ve kabinesi, yasama meclisi, yargı ve eyaletin diÄŸer hizmet birimleri, mevcut yapısal formlarına devam etmektedir. Buradaki tek farklılık yasama meclisi üyelerinin seçilme biçiminin deÄŸiÅŸmesidir. Bununla birlikte Balraj Puri Raporu’nda sunulan çözümün Cammu ve KeÅŸmir’in otonomisini Hindistan içerisinde güçlendirmekle birlikte, eyalet içerisinde siyasi olarak daha güçsüz olan bölgeleri diÄŸer bölgelere karşı zayıf bırakacağı ve otonomiyi sarsacağı yorumları da yapılmaktadır.[94]

EMRÄ°N ÇEBÄ° - Ä°NSAMER

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.