Sosyal Medya

28 Şubat: Azınlık psikolojisinden, çoğunluk psikolojisine

Kemal Öztürk- Yeni Şafak



Hiçbir darbe en başında tasarlandığı haliyle gerçekleÅŸmemiÅŸ, hiçbiri de amacına ulaÅŸmamıştır. Darbeyi yapanlar kısa vadeli çıkar saÄŸlamış olsalar da, uzun vadede hem kendileri kaybetmiÅŸ, hem de ülkeye kaybettirmiÅŸlerdir.
 
Bozulan ekonomi, tahrip olan sosyoloji ve yara alan siyaset ülkeye bir yük ve miras olarak kalmıştır sadece. Darbeyi yapan hiçbir asker ya da ona yardım eden siviller, milletin gönlünde yer etmemiÅŸ, hiçbir yerde hayırla yâd edilmemiÅŸ ve lanetli isimler olarak tarihe kaydolmuÅŸlardır.
 
Ne hazindir ki, Türkiye’nin tarihi darbelerin yarattığı acı, travma, savrulma ve kaoslarla doludur. Kimse de bundan ders almamış ve yeniden darbeye teÅŸebbüs etmiÅŸtir.
 
Ülkenin gençleri bu darbelerde kandırılmış, aydınları tehdit edilmiÅŸ, kimi gazetecileri kalemlerini satmış, kiminin kalemi kırılmış, kimi bürokratları da statükoya teslim olmuÅŸtur.
 
Ne yana baksanız dram, ne yana baksanız utanılacak bir hikaye dinlersiniz darbeler hakkında.
 
ACILARIMIZI YETERÄ°NCE ANLATTIK
 
28 Åžubat benim kuÅŸağımın en canlı ve en ÅŸiddetli yaÅŸadığı darbe olması açısından ayrı bir yere sahiptir. KiÅŸisel olarak yazılarımdan dolayı yargılanmam, mahkum olmam, mesleÄŸimi yapamaz hale gelmem ve sonra da ülkeden ayrılmak zorunda kalmam, bana bu darbeyi ayrıca derinden hissetmiÅŸtir.
 
Lakin aradan geçen bunca zamandan sonra, artık çektiÄŸimiz acıları, sıkıntıları, gördüÄŸümüz baskıları anlatmaktan yana deÄŸilim. Acılarımızı yeterince kullandık.
 
O dönem “Ä°slamcı, muhafazakar, dindar...” diye tanımlanan kesim olarak azınlık psikolojisiyle, bugünden çok farklı bir ruh haline sahiptik. Dayanışma, yardımlaÅŸma, özveri, fedakarlık, dürüstlük… sanırım 28 Åžubat’ı yaÅŸayan herkesin etrafında gördüÄŸü ÅŸey buydu.
 
EZÄ°LEN BÄ°R AZINLIÄžIN HAYATTA KALMA MÜCADELESÄ°
 
Fakirdik ama garibanlara en çok biz yardım yapardık.
 
Gücümüz yoktu ama zulme karşı en çok bizim sesimiz çıkardı.
 
Devlette adamımız yoktu ama adaletsizliÄŸe en çok biz itiraz ederdik.
 
Paramız yoktu ama gözümüz toktu. Ä°nsanlar bize mallarını, paralarını emanet ederdi.
 
Hayallerimiz büyüktü. Siyasetin, ekonominin, bürokrasinin çok ötesinde, dünyayı deÄŸiÅŸtirecek hayallerdi bunlar.
 
Çok çalışıyorduk, çok okuyorduk, çok düÅŸünüyorduk ve çok samimiydik.
 
Ä°ÅŸte tüm bunlar azınlık psikolojisinden kaynaklanıyordu. Ezilen bir azınlığın hayatta kalma mücadelesiydi bu. Tüm emeklerin, mücadelenin ve var olma kavgasının sonunda ortaya muazzam bir entelektüel birikim, çok nitelikli bir insan kaynağı ve örgütlü bir sivil toplum yapısı çıktı.
 
Muhafazakar camianın her kesimi, bu baskı sürecinde diri kalmayı, kendini geliÅŸtirmeyi, sahaya hakim olmayı baÅŸardı.
 
28 ÅžUBAT ÜLKEDE Ä°KTÄ°DAR DEĞİŞİMÄ°NE NEDEN OLDU
 
Sanırım her darbede olduÄŸu gibi, 28 Åžubat post modern darbesini yapanlar amaçlarına ulaÅŸamadıkları gibi, Türkiye’nin geleceÄŸini etkileyecek bir zemini ve toplumsal yapının inÅŸasını saÄŸlamış oldular.
 
28 Åžubat darbesinin yarattığı atmosfer, muhafazakâr camianın iktidara yürüyüÅŸünü hızlandırdı. Sonunda da 2002’de AK Parti eliyle iktidar olundu. O muazzam entelektüel birikim, insan kaynağı ve zihin gücü bir anda AK Parti’ye aktı ve Türkiye tarihinin en önemli deÄŸiÅŸimini ve dönüÅŸümünü yaÅŸadı.
 
Buna ‘sessiz devrim’ denirdi gerçekten.
 
Buradan yola çıkıp, 28 Åžubatçılarla muhafazakarların ortak çalıştığını iddia eden aklı evveller var. Onlara tavsiyem o dönem gazetelerini okumalarıdır. Åžimdi AK Parti sevdalısı gibi gözüken bu gazeteler/gazeteciler bizi yok etmek için nasıl canla baÅŸla çalışıyordu görürsünüz.
 
AZINLIK DÖNEMÄ° BÄ°TTÄ°, GÜÇ KAVGASI BAÅžLADI
 
Åžimdi aradan geçen 20 yıldan fazla zaman zarfında bizler artık ülkeye, devlete ve sisteme, sosyal hayata hakim bir haldeyiz nereyse. Sanırım bunu ne biz, ne de darbeyi yapanlar hayal ediyordu.
 
Sosyal taban olarak artık azınlık deÄŸil, çoÄŸunluÄŸuz. Dolayısı ile azınlık psikolojinin verdiÄŸi tüm avantajlarımız tükendi.
 
Dayanışma ruhu yerine ayrışma, yardımlaÅŸma yerine güç devÅŸirme, adam eksiltme, bölünme ve ötekileÅŸtirme yaÅŸanıyor artık. ÇoÄŸunluk psikoloji de böyle bir ÅŸeydir sanırım. Ä°lk defa tecrübe ediyoruz.
 
Sanırım her devrimde olduÄŸu gibi, sessiz devrimi yapanlar da çocuklarının bir kısmını yedi. BirçoÄŸu küstü, uzaklaÅŸtı ya da saÄŸa sola savuruldu.
 
Burada 28 Åžubat baskısını ve acısını yaÅŸayanları daha büyük bir imtihan bekliyor. ÇoÄŸunluk olarak, bir zamanlar bize ne kötülük yapıldıysa onları tekrar etmemek, her kesimden insanın mutlu yaÅŸaması için bir sistem kurmak düÅŸer üzerimize.
 
Artık 28 Åžubat’ta ne çektiÄŸimizi anlatma devri geçti. Åžimdi huzurlu bir gelecek kurgulamak için yeni ÅŸeyler söylemek lazım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.